Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/481 E. 2022/59 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :….
KARAR NO : ….

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLİ : ..

DAVALI : ….

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK m.114/1-c hükmüne göre mahkemenin görevli olması husus dava şartıdır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Bu bağlamda mahkememizce dosya görev konusu yönünden ele alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Davaya konu uyuşmazlık hazır beton sayımı sözleşmesinden kaynaklanmakta olup bu haliyle ortada mutlak ticari dava bulunmamaktadır.
Davacı taraf ticari şirket olup kanun gereği tacir sıfatını haizdir. Bu noktada herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak burada davalının tacir sıfatını haiz olması mahkememizin görevli olmasına tek başına yeterli olmayıp aynı zamanda davacının da tacir sıfatını haiz olması gerekmektedir.
Bu bağlamda davalının tacir olup olmadığının tespiti amacıyla ilgili yerlere müzekkereler yazılmış ve cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır.
Vergi dairesinden gelen cevabi yazının ekinde davalıya ait BA / BS formları ve gelir vergisi beyannamesi sunulmuştur.
507 sayılı Kanun 21.06.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5362 Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunun 76. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve maddenin 2. cümlesi ile diğer yasaların 507 sayılı Kanun’a yaptıkları atıfların 5362 sayılı Kanun’a yapılmış sayılacağı da açıklanmıştır. Bahsi geçen yeni kanuni düzenlemede esnaf ve sanatkâr tanımı değiştirilmiştir. Yeni Kanun’un 3. maddesine göre “Esnaf ve sanatkâr: İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dâhil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseleri” olarak belirtilmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nin 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.
Şehitkamil Vergi Dairesi’nden gelen cevabi yazı tetkik edildiğinde davalının elde ettiği gelir miktarının 213 sayılı VUK m.177 hükmü için öngörülen sınırların altında kaldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle de davalının tacir sıfatını haiz olmadığı ve esnaf olduğu anlaşılmıştır.
Bu haliyle de iş bu davaya konu uyuşmazlığın çözümü noktasında mahkememiz görevli değildir.
Mahkememizin görevsiz olmasının yanında verilecek görevsizlik kararında görevli mahkemenin neresi olduğu da önem arz etmektedir. Somut olayda hazır beton satışı söz konusu olup uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı HMK m.114/1-c ve m.115/2-1. cümle hükümleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK m.20 hükmü gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde talepte bulunulması halinde dosyanın davaya bakmakla görevli Gaziantep Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK m.20 hükmünde öngörülen yasal süre içerisinde talepte bulunulmaması halinde yine 6100 sayılı HMK m.20-2. cümle hükmü uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara İHTARINA,
4-Yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücreti gibi hususların görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
Dair, davacı ve davalının yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi. 18/01/2022