Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/372 E. 2023/20 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : …
KARAR NO : …

HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/01/2021 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı bulunan … plakalı araç ile müvekkil sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç arasında meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkilin yaralandığını, tedavi gördüğünü, meydana gelen kazada… plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, bu nedenlerle ; şimdilik 200,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde sigortalı olduğunu, öncelikle davanın yetkili mahkemede açılmadığını, davacı tarafın müvekkil şirkete eksik evraklarla başvuru yaptığını, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, ilgili yerlerden gerekli raporların alınması gerektiği hususunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:

1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Kazaya ilişkin soruşturma dosyası ve kaza tespit tutanağı,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen ZMSS poliçesi ve hasar dosyası,
4-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
5-Dosyada mündemiç kusur ve aktüerya bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) talebine ilişkindir.
Mahkememizin görevi açısından yapılan değerlendirme;
Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesi’nin 2019/6195 Esas, 2020/3056 Karar ve 02/06/2020 tarihli “Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan” şeklindeki ilamı doğrultusunda davayı görme konusunda mahkememizin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Davalının sorumluluğu açısından yapılan değerlendirme;
Sigorta sözleşmesi davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1263. maddenin birinci fıkrasında (6102 sayılı TTK, m. 1401); “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Sigorta sözleşmelerinde sigortacı, sigorta ettirene bir prim karşılığında belirli bir rizikoya karşı koruma sağlamayı üstlenir (Avrupa Sigorta Sözleşmesi Hukuku İlkeleri, m.1:201). Sigorta sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde; araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi, işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış ve ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. İşleten ile sigorta ettiren kişi de farklı kavramlardır.
İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğuna KTK’nın 85. maddesinde yer verilmiş, aynı Kanun’un 91. maddesi ile poliçenin geçerlilik süresinde meydana gelen kaza tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın (ZMSSGŞ) A-3. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. KTK’nın 91. maddesi ile işletenlerin 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanması amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu kılınmıştır.
Dosyada yer alan trafik kaza tespit tutanağından ve davalının mahkememize ibraz etmiş olduğu poliçe tetkik edildiğinde kaza tarihinde aracın ZMSS poliçesi ile sigortalanıp sigortalanmadığı tetkik edildiğinde kaza tarihi itibariyle 46 TA 264 plakalı aracın ZMSS ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalandığı tespit edilmiştir.
Davalı sigorta şirketlerine dava açılmadan önce yapılan başvuru ve poliçeler;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir. (Y4HD 2021/4498 Esas, 2021/7405 Karar sayılı ilamı)
Dosyada yer alan davalı sigorta şirketinin cevabi yazıları ve davacının dosyaya ibraz ettiği başvuru ile başvuruya ilişkin tebliğ mazbataları tetkik edildiğinde; davacının iş bu davayı açmadan önce davalı sigorta şirketine 07/04/2021 tarihinde başvuru yaparak, 2918 sayılı KTK m.97 hükmünde düzenlenmiş olan başvuru şartını yerine getirmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Arabuluculuk dava şartı bakımından yapılan değerlendirme;
Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde olup 6102 sayılı TTK m.5/A/1 hükmü uyarınca arabuluculuk dava şartına tabidir. Dosyada bulunan arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanakların tetkiki neticesinde davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce davalı bakımından da arabuluculuk dava şartının yerine getirmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya kaza nedeniyle herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı yönünden yapılan tespit;
SGK’ya müzekkere yazılmış olup, SGK yazı cevabında davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmüştür.
Kusur yönünden yapılan değerlendirme;
Mahkememizin ara kararı uyarınca bilirkişi tarafından hazırlanan 06/12/2021 tarihli kusur raporunda özetle;
A)… Plakalı Araç Sürücüsünün;
Gece vakti yol aydınlatması bulunan seyir yönüne görüş mesafesinde açık düz ve eğimsiz bölünmüş çevre yolu üzerinden gelerek girişinde “Yol Ver” ve “Dönel Kavşak” trafik tanzim levhaları bulunan kavşak alanı girişine geldiğinde tam olarak durması, sol tarafı dönel kavşak alanı içerisinden geçiş önceliğine haiz biçimde gelen taşıt trafiğini kontrol etmesi, var ise araçların yaklaşma hızlarını da değerlendirip uygun zamanda kavşak alanına giriş yapması gerekirken aksine davrandığını, meydana gelen olayda trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusurlu sayılmayı gerektiren hususların sayıldığı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84/h “Araç sürücüleri trafik kazalarında kavşaklarda geçiş önceliğine uymama hallerinde asli kusurlu sayılırlar” maddesine aykırı davranışı ile meydana gelen olayda ağır ihlal ve ihmalinin olduğunu,
B) …Plakalı Araç Sürücüsünün;
Gece vakti yol aydınlatması bulunan kavşak alanı içerisinden Gaziantep istikametine giderken seyir yönü ile birlikte kavşak kollarında giriş yapabilecek taşıt trafiğini değerlendirmesi, kendisini kavşak alanı içerisinde durmaya zorlayacak durumun varlığı halinde hızını her an duruş yapabileceği mesafeye göre ayarlayıp kontrollü seyretmesi gerekirken aksine davrandığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/a ve b maddelerine aykırı davrandığını, meydana gelen olayda ihlal ve ihmalinin olduğunu mahkememize bildirmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 74’üncü maddesi gereği hakim kusur oranını belirlemede tam bağımsız ve yetkili kılınmıştır.
Denetime elverişli kusur bilirkişi raporunda kazanın gerçekleşme şeklinin doğru bir şekilde irdelendiği, soruşturma dosyasındaki taraf anlatımları, kaza tespit tutanağı ile mahkememizce alınan bilirkişi raporunun uyumlu olduğu ve bu haliyle de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna kanaat getirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bu haliyle … plakalı araç sürücünün kazanın oluşumunda %75 kusurlu, davacı… plakalı araç sürücsünün ise %25 kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Maluliyet yönünden yapılan değerlendirme;
Kusura ilişkin tespit yapıldıktan sonra dosya maluliyet bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Burada davacının maluliyeti tespit edilirken öncelikle hangi yönetmeliği uygulanacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada alınacak maluliyet raporlarında uygulanacak yönetmeliğin tespitine ilişkin olarak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/7120 Esas, 2021/2627 Karar sayılı ve 11/03/2021 Tarihli ilamında “…2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” denilmektedir. Görüldüğü üzere uygulanacak yönetmeliği tespiti noktasında kaza tarihinin baz alınması gerekmektedir.
Mahkememizin ara kararı uyarınca davacının herhangi bir maluliyetinin ve bakıcı ihtiyacı bulunup bulunmadığına ve ayrıca davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 07/11/2021 tarihli beyan dilekçesindeki alkol durumuna ilişkin iddialarının dosyada bulunan ilgili deliller bazında irdelenerek gerekçeli ve denetime elverişli rapor hazırlanması için dosyanın maluliyet bilirkişi heyetine tevdii edildiği, hazırlanan 24/12/2021 tarihli maluliyet raporunda özetle;
Davacı … … 28/01/2021 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında oluşan yaralanmasına yönelik;
Kişide tespit edilen beyni besleyen damarlardaki tıkanık ile dava konusu yaralanması arasında illiyet bağı kurulamadığından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında kişide özür oranı tespitine mahal bulunmadığını,
Alkollü araç kullanma sınırı binek araç sürücüleri için 0,50 promil, binek araç dışı araç kullanan sürücüler için 0,20 promil, ticari araç ve kamu hizmetinde çalışan araç sürücüleri için ise alkol sınırının 0 promil olduğunu, kişide tespit edilen 41,9 mg/dl alkol düzeyinin 0,42 promile denk geldiğini mahkememize bildirmişlerdir.

Akabinde mahkememizin 2 nolu celsesi 1 nolu ara kararı uyarınca, davacı vekilinin itirazları doğrultusunda ve ayrıca geçici iş göremezlik ve bakıcı ihtiyacı bakımından ek rapor tanzim edilmesi için dosyanın maluliyet bilirkişi heyetine tevdii edildiği, hazırlanan 31/03/2022 tarihli maluliyet raporunda özetle;
Davacı …’in 28/01/2021 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasında oluşan yaralanmasına yönelik;
Erişkinler İçin Engillilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında kişide özür oranı tespitine mahal bulunmadığını,
Kişide tespit edilen 41,9 mg/dl kan alkol düzeyinin 0,42 promile denk geldiğini,
Tıbbi iyileşme ve rehabilitasyon süresi dikkate alındığında 3(üç) hafta süre ile geçici iş göremezliğe neden olduğunu,
İyileşme dönemi içerisinde tam gün bakıcı ihtiyacı bulunmadığını mahkememize bildirmişlerdir.
Kazanın gerçekleştiği tarihteki yürürlükte olan yönetmeliğe göre alınan ve kaza neticesinde meydana gelen arazları doğru şekilde tespit eden bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesi yönünden yapılan değerlendirme;
Burada davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi noktasında baz alınacak yaşam tablosu ve uygulanacak hesaplama yönteminin de ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Bu noktada benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1290 Esas, 2021/751 Karar sayılı ve 21/05/2021 Tarihli ilamında “…Mahkemece yapılacak iş, bilirkişi kuruluna anılan yönetmelik çerçevesinde yeni bir maluliyet raporu tanzim ettirdikten sonra, davacının muhtemel yaşam süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenerek, hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için yeni bir aktüerya raporu almaktan ibaret olup…” denilmektedir.
Dosya hesaplama yapılmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişi hazırlamış olduğu 24/06/2022 tarihli raporda özetle;
Davaya konu kazada kusur oranlarının belirtilmemesi nedeniyle kusur indirimi yapılmadığını, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında kişide özür oranı tespitine mahal bulunmadığı ve iyileşme dönemi içerisinde tüm gün bakıcı ihtiyacı bulunmadığı Adli Tıp uzmanlarınca raporlanmış olduğundan, davacının sürekli iş göremezlik ve bakıcı yönünden herhangi bir hesaplama yapılmadığını, davacının 28/01/2021 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda yaralanma sebebiyle rapor tarihi itibari ile kusur indirimsiz;
Geçici iş göremezlik tazminatının =1.790,25 TL olduğunu,
Davacı taraf için hesaplanan toplam tazminatın poliçe teminat limiti dahilinde bulunduğunu mahkememize bildirmiştir.
Akabinde mahkememizin 3 nolu celsesi 4 nolu ara kararı gereği, davacının talep edebileceği tedavi giderine ilişkin hesaplama yapılması için dosyanın Adli Tıp Uzmanı bilirkişiye tevdii edildiği, hazırlanan 26/10/2022 tarihli raporda özetle;
Dosya kapsamı incelenerek sorulan hususlar hakkında yapılan değerlendirme sonucunda;
Dava dosyasında dava konusu yaralanmasına ilişkin ödemesi SGK tarafından karşılanmayan herhangi bir tıbbi gidere ait faturalandırılmış belge ya da tıbbi kayıt bulunmadığını,
Kendisinde meydana gelen yaralanmanın vasfı, anatomik lokalizasyonu nedeniyle iyileşme dönemi içerisinde tam gün bakıcı ihtiyacı bulunmadığını,
Tedavi sürecinde kullanılacak pansuman malzemeleri gibi gerekli medikal ihtiyaçların toplamı için ortalama fiyatın 500,00 TL olduğunu,
Dosya üzerinden yapılan değerlendirmede herhangi bir belge fiş, ibrazı olmamakla birliket yol ücretleri harcamasının olması gerektiği, kişinin kontrollerinin yapıldığı sağlık kuruluşu ile Gaziantep Şahinbey İlçesinde bulunan ikameti arasında toplam 2 kez gidiş-geliş için toplam 200 TL olmak üzere taksi ücreti giderinin belgesiz yol gideri olarak kabul edilmesi gerektiğini, 2918 sayılı Kanun’un 98. Maddesi kapmasına girmeyen bu giderin tedavi gideri olarak kabul edilmesi gerektiğini mahkememize bildirmiştir.
Geçici işgöremezliğin meydana geldiği tarihteki asgari ücret üzerinden Yargıtay içtihatları nazara alınarak TRH 2010 Ulusal Yaşam Tablosu ve prograsif rant usulüne göre ve teknik faizsiz hesaplamanın Yargıtay uygulamalarına uygun olduğu bu nedenle hazırlanan her iki rapor da ayrı ayrı hükme esas alınmıştır.
Davalının geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri tazminatının teminat kapsamında olmadığına dair itirazları bakımından yapılan değerlendirme;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup, Daire uygulamaları gereği geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderleri de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardandır.
Diğer yandan, davalı tarafın savunması haklı kabul edilerek, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. (Emsal kararlar için bknz. Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/8288 Esas ve 2022/1147 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/8341 Esas ve 2022/1644 Karar sayılı ilamı)
Güncel yargıtay içtihatlarının bakıcı gideri açısından brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın dikkate alınması gerektiği belirtildiğinden brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. (Emsal karar için bknz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 04/04/2019 tarih, 2016/8786 Esas, 2019/4141 Karar sayılı ilamı)
Müterafik kusur indirimi bakımından değerlendirme;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
Dosya içeriğine bakıldığı zaman davacının müterafik kusurunun bulunmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Hatır taşıması bakımından yapılan değerlendirme;
Ayrıca bu noktada hatır taşıması ancak davacının yolcu olarak bulunduğu aracın sigortacısı bakımından gündeme gelebilecektir. Benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/3454 Esas, 2019/224 Karar sayılı ve 16/01/2019 Tarihli ilamında “…3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda BK.nun 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmakta ise de bu indirimin yapılabilmesi için davalının savunmasında bu hususu ileri sürmesi icap eder. Davalı sürücü …’nun bu yönde bir savunması olmamasına rağmen mahkemece sürücü yönünden de resen hatır taşıması indirimi yapılması isabetli değilir…” denilmektedir.
İlam metninden de açıkça anlaşıldığı üzere hatır taşıması savunması defi niteliğinde olup süresi içerisinde verilen cevap dilekçesinde usulünce ileri sürülmedikçe mahkemece resen nazara alınamayacaktır. Dosyaya bakıldığı zaman davalı taraf 6100 sayılı HMK m.317/2 hükmünde düzenlenen yasal cevap süresi içerisinde cevap dilekçesini dosyaya sunmuş ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği yönünde savunmada bulunmamıştır.
Bu haliyle davacının yaya olduğu plakası belirlenemeyen araç bakımından sorumlu davalı sigorta vekilinin hatır taşıması def’inde bulunmamış olduğundan hatır taşıması bakımından değerlendirme yapılmamıştır.
Bunun yanında hatır taşımasının ancak taşınanın bulunduğu araç bakımından ileri sürülebileceği dikkate alındığında; davalı açısından davacının karşı araç sürücüü olması ve davalının taşıyan araç sigortası olmadığı için hatır taşıması indirimini gerektirecek bir durumun bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Bedel artırım talebi açısından değerlendirme;
Davacının dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtildiğinden dava kısmi alacak davası olarak değerlendirilmiştir. (Emsal karar için bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Davacı vekili 04/07/2022 havale tarihli değer arttırım dilekçesi sunmuş olup, dava kısmi alacak davası niteliğinde olduğundan değer arttırım dilekçesi ıslah dilekçesi olarak kabul edilerek davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davacı davasını ikame ederken 50,00 TL sürekli iş göremezlik, 50,00 TL geçici iş göremezlik, 50,00 TL bakıcı gideri ve 50,00 TL tedavi gideri tazminatı talep etmiştir. Islah dilekçesi ile sadece geçici iş göremezlik tazminatını 1.790,25 TL olarak artırmıştır.
Gerçek zararın belirlenmesine ilişkin değerlendirme;
Davacının kusur indirimsiz hali ile; TRH 2010 yaşama tablosu prograsif rant usulü ve teknik faizsiz hali ile; geçici iş göremezlik zararının 1.790,25 TL ve tedavi gideri zararının toplam 700,00 TL olduğu belirlenmiştir.
Hesaplanan bu bedel üzerinden öncelikle kusur indirimi yapılması başkaca indirim sebebi olmadığından bu surette sonuç tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/3581 Esas ve 2022/565 Karar sayılı benzer yöndeki;
“Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 mad) maddelerinde düzenlenmiştir. TBK 51. maddesine(BK 43. mad.) göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyecektir.Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecek, son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değeri düşülecektir. İlgili kanun maddeleri incelendiğinde,davalı tarfından yapılan ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim nedeni olarak gösterilmediği gibi, Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği üzere borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır.” içtihadı ile gerçek zararının nasıl belirleneceğinin bahsedilen şekilde olacağını bildirmiştir.
Davalının kusuru %75 olarak kabul edildiğinden davacının talep edebileceği geçici işgöremezlik tazminat miktarı 1.790,25x(1-0,25)=1.342,69 TL olarak belirlenmiştir.
Tedavi giderine ilişkin gerçek zarar; 700,00 x (1-0,25)=525 TL olarak belirlenmiştir.
Davacı ıslah dilekçesi ile tedavi giderine ilişkin talebini arttırmadığından bu hususta taleple bağlı kalınmıştır.
Davacı vekili 11/01/2023 tarihli 5 nolu duruşmada davasını ıslah etmek için süre talep etmişse de ıslahın ancak bir kez mümkün olması ve davacının davasını 04/07/2022 tarihine ıslah etmiş olduğu nazara alınarak talebinin reddine karar verilerek ıslah dilekçesi esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Faiz başlangıcı yönünden yapılan değerlendirme;
Davacının iş bu davaya açmadan önce davalı sigorta şirketine yaptığı başvurulara ilişkin tebliğ mazbataları tetkik edildiğinde başvuru dilekçesinin davalıya 07/04/2021 tarihinde ulaşmış olduğu görülmektedir. Bu noktada 2918 sayılı KTK m.99/1 hükmünde “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu haliyle davalının temerrüde düşme tarihi 19/04/2021 tarihidir.
Davacının ıslah ettiği miktar bakımından ıslah tarihi esas alınarak hüküm tesis edilmiştir.
Davalının sigortaladığı aracın poliçesi tetkik edildiğinde aracın hususi kullanıma özgü olduğu dikkate alınarak yasal faize hükmedilmiştir.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, 1.342,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı ve 50,00 TL tedavi gideri tazminatı olmak üzere 1.392,69 TL tazminatın 100,00 TL’sinin davalının temerrüt tarihi olan 19.04.2021 tarihinden bakiye kısmının ise ıslah tarihi olan 05/07/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya dair taleplerin REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 1.392,69 TL üzerinden alınması gereken 179,90 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 5,44 TL değer arttırım harcının toplamı olan ‭64,74‬ mahsubu ile bakiye ‭115,16‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL peşin harç, 5,44 TL arttırım harcının toplamı olan 64,74 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam ‭3.038,7‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul (%71,78) ve ret (%‭28,22‬) oranlarına göre hesaplanan 2.181,18 TL yargılama ve 59,30 TL başvurma harcının toplamı olan ‭2.240,48‬ TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,71,78
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 1.392,69 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın ret edilen değeri üzerinden hesaplanan ‭547,56‬ TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
8-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
9-Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/2 hükmü gereğince, Gaziantep Arabuluculuk Bürosu tarafından suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul (%71,78) ve ret (%28,22) oranlarına göre hesaplanan 947,50 TL’sinin davalıdan alınarak, bakiye 372,50 TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, dava değer miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.11/01/2023