Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/160 E. 2022/71 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …..
KARAR NO : …..

HAKİM : … …
KATİP : …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : …..
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : …..

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2021
KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkiliyle davalı arasında 2018 yılından bu yana dava dilekçesinde belirtilen ticari münasebetlerin olduğunu, bu ticari münasebetler neticesinde müvekkilinin davalıdan 14.09.2018 tarihinde 24.940.00 TL. 30.04.2019 tarihinde 50.000,00 TL, 19.07.2019 tarihinde 75.400.00 TL. 23.07.2019 tarihinde 46.400.00 TL, 25.07.2019 tarihinde 780.00 TL tutarında ticaret vaptığını. ayrıca müvekkilinin davalıyla devamlı ticaret yaptığından 2018-2019 yılında vermiş olduğu çeklerle ticaret yaptığını. ancak müvekkilinin davalıya verdiği 30.05.2020 tarihli 25.000.00 TL tutarlı. ….. seri numaralı, 30.04.2020 tarihli 100.000,00 TL tutarlı ….. seri numaralı ve 30.12.2020 tarihli 100.000.00 TL tutarlı ….. seri numaralı çeklerin karşılığında müvekkilinin davalıdan mal almadığını, davalının icra taki bile başlatmadan direkt icra cezada şikâyette bulunduğunu, davalının bunu yaparak asıl amacının müvekkilini korkutarak haksız bir kazanç elde etmeye çalıştığını belli ettiğini, bu nedenle müvekkilinin davalıya vermiş olduğu anılan çekler nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun olmadığını tespit etmek amacıyla iş bu menfi tespit davasını açtığı tespit edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davacının müvekkiline olan borcu nedeniyle çek verdiğini. çekin bir borç ödeme aracı olduğunu, çekin sebepten mücerret olduğunu, davacının mal alım satımı nedeniyle çek verdiğine dair yazılı hiçbir delil sunmadığını, çek ve senetle borç altına giren kimsenin borçlu olmadığını iddia ediyorsa bu hususu yazılı olarak ispat etmek vükümlüğünün altına girdiğini. davacının herhangi bir yazılı belge sunmadığını, davacının bu hususu HUMK’nın 290. maddesi uyarınca yazılı delillerle kanıtlamak yükümlülüğünde olduğunu belirterek açılan iş bu davanın red edilmesini arz ve talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER:
1-Taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-Ticari defterler,
3-Çekler,
4-Dosyada bulunan bilirkişi kök ve ek raporları,
5-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde ayırt edici bilgilerine yer verilen toplam 225.000,00 TL bedelli 3 adet çekin avans olarak verildiği ve karşılığında mal teslim edilmediği iddiasıyla mezkur çeklerden dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıda olmakla birlikte ortada 3 adet çek bulunduğundan ve menfi tespit istemi de çeklere ilişkin olduğundan burada durum farklıdır. Bu noktada benzer uyuşmazlıklara ilişkin olarak;
– Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-1639 Esas, 2019/170 Karar sayılı ve 16/02/2019 Tarihli ilamında “…Bilindiği gibi, kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmektedir. Çekin ödeme dışında başka bir amaçla (örneğin avans olarak) verildiğini iddiasının davacı tarafça (HMK’nın 200. maddesi gözetilerek) ispatlanması gerekmektedir…”
– Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2018/2473 Esas, 2019/5340 Karar sayılı ve 28/11/2019 Tarihli ilamında “…Dava, çekler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davacı, davaya konu çeklerin davalıdan alınacak mallara karşılık avans olarak verildiğini, ancak davalı tarafından malların teslim edilmediğini, bu sebeple çeklerin bedelsiz kaldığını ileri sürmüştür. Davalı ise, davaya konu çeklerin avans olarak verilmediğini, davacıya teslimi yapılan mallar karşılığı alındığını, çekin ödeme aracı olduğunu, ispat yükünün davacıda bulunduğunu savunmuştur. Bölge adliye mahkemesince davalının ispat yükünü üzerine aldığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Çek, bir ödeme aracıdır. TBK.’nın 207. maddesinin ikinci fıkrasında da asıl olanın peşin satış olduğu düzenlenmiştir. Buna göre davacının malları teslim aldığının kabulü gerekir. Dava konusu çekleri avans olarak verdiğini, çekler bedeli kadar malları teslim almadığını iddia eden davacının, bu iddialarını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Davalının, dava konusu çekler karşılığı mal teslim edildiğini savunması, ispat yükünü değiştirmemektedir. Açıklanan sebeplerle, Bölge adliye mahkemesince ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/2043 esas ve 2018/729 karar sayılı ve 02.05.2018 tarihli kararının bozulması gerekmiştir…” denilmektedir.
Bu bilgiler ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında davacı taraf; ne davaya konu çeklerin avans olarak verildiğine, ne de bu çekler karşılığında malların teslim edilmediğine dair dosyaya herhangi bir delil ibraz etmemiş ve bu yöndeki savunmalarını ispat edememiştir.
Öte yandan davacı tarafında defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ek raporda; ….. seri numaralı ve 25.000,00 TL bedelli çek ile ….. seri numaralı ve 100.000,00 TL bedelli çekin tahsilat olarak kayıt edildiği ve ….. seri numaralı çekin ise defterlerde yer almadığı mütalaa edilmiştir. Bu haliyle de bahse konu çeklerin avans olarak verildiğine dair herhangi bir tespit yapılamamaktadır.
Yine davacı vekiline yemin deliline dayanıp dayanmadığını bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiş ve kesin sürenin sonuçları davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edilmiştir. Buna rağmen davacı vekili verilen kesin süre içerisinde yemin deliline dayanmamış ve böylece yemine deliline dayanmamış sayılmıştır.
Bu açıklamalar doğrultusunda da ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan 3.842,44 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 3.761,74 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 24.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi. 25/01/2022