Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/553 E. 2021/624 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …..
KARAR NO : …..

HAKİM : …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – […..
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …..

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 04/11/2020
KARAR TARİHİ : 07/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf dava dilekçesi ….. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiştir.
Özel hukuka ilişkin bir davada, hâkim kural olarak doğduğu iddia edilen bir hukuki sonucun, gerçekten doğup doğmadığını belirleyebilmek için, o hukuki sonucu öngören hukuk kuralındaki şartların (unsur vakıaların, öğe olayların), somut olarak ortaya çıkıp çıkmadıklarını kendiliğinden araştıramaz. O hukuki sonucun doğduğunu iddia eden taraf, gerçekleşmesi gereken şartların, unsur ve vakıaların somut olarak gerçekleştiğini ispat etmelidir (Umar, B./Yılmaz, E.: İspat Yükü, İstanbul 1980, s.l). Bu çerçevede ispat, bir davada ileri sürülen hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların gerçekten mevcut olup olmadıkları konusunda, birtakım araçlarla mahkemeye kanaat verme işlemi olarak tanımlanabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.6 hükmünde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” denilmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan m.190 hükmünde de; “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” denilmektedir.
Yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasında, ispat yükünün belirlenmesine ilişkin temel kural vurgulanmıştır. Buna göre, bir vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran taraf ispat yükünü üzerinde taşıyacaktır. İkinci fıkrada ise, karinelerin varlığı hâlinde ispat yükünün nasıl belirleneceği düzenlenmiştir.

Her iki yasa düzenlemenin lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere bir taraf bir vakıayı iddia ettiğinde iddia edilen vakıanın gerçekleşmiş olduğunu ispatla mükelleftir.
Bu haliyle somut olayda davacı taraf ….. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı takip dosyasına konu alacağın varlığını ispatla mükelleftir.
Bakıldığı zaman davacı tarafça dosyaya ibraz edilen 27/12/2016 tarihli ve ….. seri numaralı Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı’na istinaden davalı adına borç tahakkuku yapılmış ve davaya konu icra takibine girişilmiştir.
Davalı tarafın yasal süresi içerisinde dosyaya sunmuş olduğu cevap dilekçesinde ileri sürmüş olduğu savunmaları doğrultusunda araştırma yapılmıştır.
Gazikent Vergi Dairesi’nden celp edilen cevabi yazıya göre davalının yerleşim yerinin….. olduğu anlaşılmıştır.
Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden celp edilen cevabi yazıya göre davalının yerleşim yerinin 02/03/2012 tarihinden bu yana …..olduğu anlaşılmıştır.
Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün cevabi yazına göre davaya konu Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı’nın düzenlendiği adresinin tutanağın düzenlendiği tarihlerde dava dışı ….. ….. İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin kullanımında olduğu anlaşılmıştır.
Enerjisa Toroslar Perakende Satış A.Ş.’den celp edilen cevabi yazıya göre davalının davaya konu Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı’nın düzenlendiği adreste bulunan aboneliğinin 09/02/2012 tarihinde sonlandırılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tespit edilen tüm hususlar birlikte nazara alındığında davaya konu Kaçak Elektrik Tüketimi Tespit Tutanağı’nın düzenlendiği adreste tutanağın düzenlendiği tarihte davalının ikamet etmediği ve bu adreste herhangi bir aboneliğinin bulunmadığına kanaat getirilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da ispatlanamayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL ilam harcından dava açılırken davacı tarafından yatırılan 55,84 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3,46 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca 4.623,20 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yokluğunda ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, dava değeri itibariyle KESİN olmak üzere ile karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi. 07/09/2021

…..