Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 E. 2022/143 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : …..
KARAR NO : …..

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : …..
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ :…..
…..
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2018
KARAR TARİHİ : 15/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu tarafından Adıyaman İcra müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile yetki ve borca itiraz edilmiş olmakla yapılan icra takibinin durduğunu, Bunun üzerine Gaziantep …… İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası üzerinden takibe devam edilmiş olmakla borçlunun itirazı üzerine yapılan icra takibine devam edilmiş olmakla borçlunun yeniden itirazı üzerine takibin yine durduğunu, itirazların haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, açıklanan nedenlerle borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borcun sebebinin bakiye cari hesap olarak belirtilmesine rağmen, dava dosyasında davacı tarafından borcun sebebi fatura alacağı belirtilmiştir, müvekkili şirket hakkında cari hesap alacağına ilişkin takip yapılmasına karşın, itirazın iptali davasında fatura alacağına dayanılması usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle açılan davanın reddini talep ettiklerini, takip alacaklısının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-Gazziantep …… İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra takip dosyası,
3-Taraflara ait ticari defterler,
4-Fatura suretleri,
5-Bilirkişi . . tarafından tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporları,
6-Bilirkişi . . tarafından tanzim edilen bilirkişi raporu,
7-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce verilen ….. Esas,…..Karar sayılı ve 21/05/2019 Tarihli karar Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin ….. Esas, ….. Karar sayılı ve 21/09/2020 Tarihli ilamıyla “…Dava araç tamiri nedeniyle tamir ücretinin ödenmemesi üzerine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile inkar tazminatına yöneliktir.
İstinaf incelemesi HMK 355. maddesi gereğince ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının icra takibinde takip sebebi olarak bakiye cari alacak gösterdiği, bakiye cari alacak kapsamının geniş olduğu, bunun içerisinde faturaların da bulunduğu, itirazın iptali davasında davacının faturalara dayanmasının takip sebebini değiştirmediği, davacının yazılı delillerinden olan defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmediği, yazılı delillerinin değerlendirilmediği, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece tarafların defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılıp tarafların tüm yazılı delilleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksiklikler giderilerek yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” denilerek kaldırılmıştır.
Kaldırma sonrasında dosya mahkememizin ….. esasına kaydedilmiş ve kaldırma ilamında belirtilen hususlar doğrultusunda yargılamaya devam olunmuştur.
Öncelikle uyuşmazlığın ispat yükü bakımından ele alınması gerekmektedir. İş bu davada davacı mal / hizmet sattığı ve bedelinin ödenmediği iddiası ile davalı aleyhine icra takibi başlatmış, davalının itirazı üzerine de itirazın iptali davası açmıştır. Mahkememizce tarafların ticari defterleri delil olarak incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde taraf ticari defterlerinin kanuna uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının süresinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Bu bağlamda davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği ve kendi ticari defterlerinde kayıtlı olan 111 adet fatura bulunduğu, bu faturalardan 108 adetinin davalının da ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ve bu haliyle bahse konu 108 adet faturalar bakımında taraf ticari defterlerinin birbirini doğruladığı tespit edilmiştir. Bu açıklamalar doğrultusunda ve 6100 sayılı HMK m.222/3 hükmü uyarınca bahse konu 108 adet fatura karşılığındaki edimin davacı tarafından davalıya sağlanmış olduğu hususu sabittir.
Geriye kalan davacı ticari defterlerinde kayıtlı olan ….. sayılı ve 78,95 TL bedelli, ….. sayılı ve 226,28 TL bedelli ve ….. sayılı ve 101,79 TL bedelli 3 adet faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Bahse konu 3 adet fatura bakımından taraf ticari defterleri birbiriyle uyumlu olmadığından ve bu faturalara konu edimlerin davacı tarafından davalıya ifa edildiğine dair davacı tarafça dosyaya sunulan herhangi bir delil bulunmadığından faturaların toplam bedeli olan 407,02 TL alacağın ispat edilemediğine kanaat getirilmiş ve alacaktan dışlanmıştır.
Yukarıda detaylıca izah edildiği üzere sabit olan bu durum (108 adet faturanın her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olması) karşısında artık taraflar arasında alacak – borç ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti için ödeme olgususun ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafa ait ticari defterlerde davalıdan yapılan tahsilatların alacağın tespiti noktasında nazara alınması gerektiği noktasında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu bağlamda bakıldığı zaman davalının ticari defterlerinde bir takım ödemelerin de bulunduğu görülmekte olup anılan ödemelerin davacı ticari defterlerinde yer almadığı görülmektedir. Yine bahse konu 8 adet ödemenin açıklamasında “……” kısaltmasına yer verildiği görülmüş ve bu kısaltma ile kast edilenin tediye makbuzu olduğu değerlendirilmiştir. Durum böyle iken burada anılan ödeme kayıtlarına itibar edilip edilmeyeceğinin irdelenmesi gerekir.
Bu noktada hemen belirtmek gerekir ki; davalının ticari defterlerindeki ödeme kayıtlarının lehine delil olması için ödeme kayıtlarının davacının ticari defterlerinde de yer alması gerekir. Eğer somut uyuşmazlıkta olduğu gibi ödeme kayıtları davacının ticari defterlerinde yer almıyorsa ödeme yönünden davalının ticari defterleri lehine delil olmayacağı için ödemeleri başka kesin deliller ile ispat etmesi gerekir. Nitekim bu yönde benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/17229 Esas, 2017/3325 Karar sayılı ve 25/04/2017 Tarihli ilamında “…Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ödeme savunması nedeniyle ispat külfetinin davalı üzerinde bulunduğu, ticari defterlerde yapılan inceleme sonucunda davacının borç bakiyesinin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece ispat külfetinin davalıda olduğu doğru bir şekilde saptanmış olmakla birlikte, sadece davalı defterlerindeki kayıtlara dayanılarak eksik tahkikatla hüküm kurulması doğru olmamıştır. Davacı defterleri davacı asıldan usulüne uygun şekilde istenilmediği halde davacı vekili defter sunma talebinin reddi usule uygun olmamıştır. Ayrıca davalı defterlerinin kapanış kaydı olmadığından lehine delil olamayacağı dikkate alınmamıştır. Davalı defterlerinin kapanış kaydı olsa dahi davalı defterlerindeki davacıya ödeme kayıtlarının dayanak belgeleri olmadan bu kayıtlara değer verilmesi mümkün değildir…” denilmekte ve bu duruma işaret edilmektedir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da 30/11/2021 tarihli celsenin (2) nolu ara kararı ile davalı tarafa kendi ticari defterlerinde yer alan ödemelerin ne şekilde yapıldığına dair açıklama yapmak ve ödemenin ispatına elverişli belgelerini dosyaya ibraz etmek üzere 6100 sayılı HMK m.94/2 hükmü uyarınca kesin süre verilmiş ve kesin sürenin sonuçları davalı vekilinin yüzüne karşı ihtar edilmiştir. Ancak verilen kesin süre ve yüze karşı yapılan ihtara rağmen davalı vekilince herhangi bir açıklama yapılmamış ve herhangi bir delil sunulmamıştır. Bu haliyle de davalı taraf ticari defterlerinde yer alan ödeme kayıtlarını ispat edememiştir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda da 111 adet faturadan kaynaklanan alacak miktarı olan 19.307,29 TL’den ispatlanamayan 3 adet faturanın toplam bedeli olan 407,02 TL dışlandığında davacının davalıdan 18.900,27 TL alacaklı olduğuna kanaat getirilmiş ve hüküm bu doğrultuda tesis edilmiştir.
Öte yandan burada her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de kabul edilen kısım bakımından alacak likit nitelikte olup ayrıca davalılar da itirazlarında haksızdırlar. Bu haliyle de davacı lehine 2004 sayılı İİK m.67/2 hükmünde öngörülen şartlar oluştuğuna kanaat getirilmiş ve kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 nispetinde icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Davalı bakımından her ne kadar davanın kısmen reddine karar verilmişse de davacının reddedilen kısım bakımından kötü niyetli olduğu davalı tarafça ispat edilememiş olup davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda da davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİNE ile; davalının Gaziantep …… İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazının 18.900,27 TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, fazlaya dair talebin REDDİNE,
2-Asıl alacak miktarı olan 18.900,27 TL üzerinden % 20 nispetinde hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3-Reddedilen kısım bakımından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 18.900,27 TL üzerinden alınması gereken 1.291,08 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 329,72 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 961,36 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ile 329,72 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam 1.257,90 TL yargılama giderinin davanın kabul (%97,89) ve ret (%2,11) oranlarına göre 1.231,36 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 407,02 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunanlara okunmak suretiyle tefhim edildi. 15/02/2022