Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/384 E. 2022/175 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ……
KARAR NO :……

HAKİM :
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ :……
DAVALI : … – … …
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 27/08/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine Gaziantep İcra Müdürlüğünün ……Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının süresinde borca ve takibe itiraz ettiğini, itiraz neticesinde takibin durduğunu, yapılan itirazı haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağını tahsil edemediğini, mağdur olduğunu açıklanan bu nedenlerle; itirazın iptali ile takibin aynen devamına alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava dilekçesi ve tensip tutanağı davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ancak davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLER:
1-Taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-İcra dosyası,
3-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
4-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava Nevi İtibari İle Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan İtirazın İptali Davasına İlişkindir.
Uyuşmazlığa uygulanacak normlar açısından yapılan değerlendirme;
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Asıl borçlu yönünden hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz.
Hesap kat tarihi itibari ile asıl alacak, kullanılan kredi tutarı ile bu krediye uygulanan akdi faiz toplamından oluşur. Kullanılan krediye hesap kat tarihine kadar akdi faiz uygulanması gerekir. Ayrıca kat tarihi itibari ile belirlenen asıl alacağa hesap kat tarihinden temerrüdün gerçekleştiği takip tarihine kadar akdi faiz istenebilir. Asıl alacağa temerrüt faizi istenebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmüş olması gerekir. Borçlu temerrüde düşürülmemiş ise asıl alacağa takip tarihine kadar ancak akdi faiz istenebilir.
Bilirkişi incelemesi hakkında yapılan değerlendirme;
Mahkememizin 4 nolu celse 3 nolu ara kararı uyarınca rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde bankacı bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi tarafından hazırlanan 24/11/2021 havale tarihli raporda özetle; 1. Davacı Banka ile davalı arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşme kapsamında tahsis edilen kredili mevduat hesabı borcu nedeniyle, davacı Bankanın davalı hakkında takip başlattığını, Davalı/ borçluya gönderilen kat ihtarının tebliğ edildiği ve 03.12.2019 tarihinde temerrüde düştüğünü, Kredili Mevduat Hesabı için; Davalının takip tarihi itibariyle toplam 14.808,09 TL borçtan sorumlu olduğu, ayrıca davalının icra takibinden borcun tamamen tahsil tatihine 14.379,30 TL (Kat tarihindeki Anapara) anaparaya yıllık %24,00 temerrüt faizi üzerinden hesaplanacak faiz ile %5,00 BSMV birlikte ödemesi gerektiğini, mahkememize bildirmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporun denetime elverişli ve ayrıntılı düzenlenmiş olması dikkate alınarak rapora itibar edilmiştir.
İşlemiş faiz açısından yapılan değerlendirme;
Kredi mevduat hesabı ve kredi kartı yönünden 5464 sayılı Bankacılık ve Kredi Kartları Kanunu’nun Kurumsal Kredi Kartları başlıklı 43.maddesinde tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında kanunun 8/2, 9,12,24,25,26 ve 44. maddelerinin uygulanmayacağı hükmüne yer verildiği, 6495 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile 02/08/2013 tarihinden itibaren ticari kredi kartlarına 5464 sayılı kanunun 26. maddesi uyarınca T.C. Merkez Bankasınca Kredi kartlarınca belirlenen akdi ve temerrüt faizi oranların uygulanması gerektiğini, Merkez Bankasının 25/05/2013 tarih 35 sayılı duyurusunda 27/05/2013 tarihinden itibaren kredili mevduat hesaplarına uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranlarının kredi kartı işlemlerine uygulanacak aylık azami ve gecikme faiz oranlarını geçemeyeceği düzenlemesinin yapıldığını, davacı bankanın kredi mevduat hesabı alacaklarının bu yasa ve düzenlemeler kapsamına girdiği, dava konusu şirket kredi kartı ve kredili mevduat hesabı kredi alacaklarına TCMB tarafından ilan edilen yıllık akdi ve yıllık temerrüt faiz oranı uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Ticari kredili mevduat hesabı tarihinden sonra uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranının üst sınırının T.C Merkez Bankası tarafından belirlendiğinden davacının bilirkişi raporuna karşı itirazlarında hukuka uygunluk bulunmamıştır. (Yargıtay 19.HD’nin 2019/2021 esas 2019/4757 karar 14/10/2019 tarih ve Yargıtay 19.HD’nin 2016/9671 esas 2017/6303 karar 26/09/2017 tarihli ilamları).
İcra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı bakımından yapılan değerlendirme;
Burada her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de kabul edilen kısım bakımından alacak likit nitelikte olup ayrıca davalı da itirazlarında haksızdır. Bu haliyle de davacı lehine 2004 sayılı İİK m.67/2 hükmünde öngörülen şartlar oluştuğuna kanaat getirilmiş ve kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 nispetinde icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli şekilde aldırılmış bilirkişi raporu, taraf beyanları hep birlikte incelendiğinde davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, davalının Gaziantep İcra Dairesi’nin …… Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazının 14.379,30 TL asıl alacak, 408,37 TL işlemiş faiz, 20,42 TL BSMV bakımından İPTALİ ile takibin bu miktarlar üzerinden takip tarihinden itibaren %24 temerrüt faizi ve %5 BSMV oranın faiz ile DEVAMINA, fazlaya dair taleplerin REDDİNE,
2- Asıl alacak miktarı olan 14.379,30 TL üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
3- Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 14.808,09 TL üzerinden alınması gereken 1.011,54TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 193,18 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 818,36‬ TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı ile 193,18 TL peşin harcın toplamı olan 247,58 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5- Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam 672,50 TL yargılama giderinin davanın kabul (%92,58) ve ret (%7,42) oranlarına göre hesaplanan 622,60 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
8- Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
9- Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.23/02/2022 ¸