Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/242 E. 2022/154 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ….
KARAR NO : ….

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLİ : ….
DAVALI :….
VEKİLLERİ :….
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/03/2020 tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuru sonucu gerçekleşen kazada müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, tedavi gördüğünü, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı tarafın kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsünün ve plakasının tespit edilemediğinden davanın güvence hesabına yöneltildiğini, açıklanan bu nedenlerle; şimdilik 300 TL maddi tazminatın davalı Güvence Hesabından alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, davacı iddialarının ispatlanması gerektiğini, müvekkili şirket aleyhindeki kesin ve somut delillere dayanmayan haksız ve hukuka aykırı davanın reddini ve gerekli yerlerden raporların alınması Hususunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Kazaya ilişkin soruşturma dosyası ve kaza tespit tutanağı,
3-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
4-Dosyada mündemiç kusur, bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) talebine ilişkindir.
Mahkememizin görevi açısından yapılan değerlendirme;
Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesi’nin 2019/6195 Esas, 2020/3056 Karar ve 02/06/2020 tarihli “Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan” şeklindeki ilamı doğrultusunda davayı görme konusunda mahkememizin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Davalının sorumluluğu açısından yapılan değerlendirme;
Sigorta sözleşmesi davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1263. maddenin birinci fıkrasında (6102 sayılı TTK, m. 1401); “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Sigorta sözleşmelerinde sigortacı, sigorta ettirene bir prim karşılığında belirli bir rizikoya karşı koruma sağlamayı üstlenir (Avrupa Sigorta Sözleşmesi Hukuku İlkeleri, m.1:201). Sigorta sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde; araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi, işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış ve ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. İşleten ile sigorta ettiren kişi de farklı kavramlardır.
İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğuna KTK’nın 85. maddesinde yer verilmiş, aynı Kanun’un 91. maddesi ile poliçenin geçerlilik süresinde meydana gelen kaza tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın (ZMSSGŞ) A-3. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. KTK’nın 91. maddesi ile işletenlerin 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanması amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu kılınmıştır.
….başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve ….Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, …. sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir.
Davaya konu somut olayda kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın sürücüsünün ve plakasının tespit edilemediği anlaşıldığından davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketlerine dava açılmadan önce yapılan başvuru ve poliçeler;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir. (Y4HD 2021/4498 Esas, 2021/7405 Karar sayılı ilamı)
Dosyada yer alan davalı sigorta şirketinin cevabi yazıları tetkik edildiğinde davacının iş bu davayı açmadan önce 07/04/2020 tarihinde davalı sigorta şirketine de başvuru yaparak 2918 sayılı KTK m.97 hükmünde düzenlenmiş olan başvuru şartını yerine getirmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.
Arabuluculuk dava şartı bakımından yapılan değerlendirme;
Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde olup 6102 sayılı TTK m.5/A/1 hükmü uyarınca arabuluculuk dava şartına tabidir. Dosyada bulunan arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanakların tetkiki neticesinde davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce davalı bakımından da arabuluculuk dava şartının yerine getirmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya kaza nedeniyle herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı yönünden yapılan tespit;

SGK’ya müzekkere yazılmış olup davaya konu kazaya istinaden davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Kusur yönünden yapılan değerlendirme;
Kazaya ilişkin olarak kolluk tarafından tanzim edilen kaza tespit tutanağına göre davacı sürücünün kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Kazanın meydana gelmesinde tarafların kusurunun tespiti amacıyla Ceyhan Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından hazırlanan 28/02/2021 tarihli raporda özetle kazanın oluş şekiline dair iki ihtimalli inceleme yapılmıştır. Buna göre; 1. İhtimale göre beyanlar esas alınarak yapılan inceleme neticesinde plakası ve markası alınamayan araç sürücüsünün %75 oranında asli kusurlu olduğunu, …. plakalı araç sürücüsü davacı….’nın %25 oranında kusurlu olduğunu, 2. İhtimale göre dosya kapsamında kolluk tarafından yapılan inceleme sonrası…. plakalı araç sürücüsü ….nın %100 oranında kusurlu olduğunu, mahkememize bildirmiştir. Mahkememizce aldırılan kusur bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Akabinde mahkememizin 4 nolu celse 1 nolu ara kararı uyarınca kusur durumunun tespiti amacı ile yeniden rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, Karayolları Fen Heyetinden oluşturulan bilirkişi heyetince hazırlanan 18/10/2021 raporda özetle;…. plakalı otomobil sürücüsü ….’nın meydana gelen olayda %100 oranında tamamen kusurlu olduğu mahkememize bildirilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 74’üncü maddesi gereği hakim kusur oranını belirlemede tam bağımsız ve yetkili kılınmıştır.
Karayolları Fen Heyeti’nce hazırlanan raporun, kolluk görevlilerince kazaya ilişkin olarak tutulan kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu, kazanın oluşumuna göre isabetli kusur dağılımı yapıldığı anlaşılmıştır.
Denetime elverişli kusur bilirkişi raporunda kazanın gerçekleşme şeklinin doğru bir şekilde irdelendiği ve bu haliyle de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna kanaat getirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Neticeten;
….n sorumluluğu ZMSS poliçesi ile sigortalamış, sigorta şirketinin sorumluluğu ile aynıdır.
İşletenin, KTK’nın 85. maddesinde düzenlenen sorumluluğunun karşılanması sağlamak üzere 91. maddesinde mali sorumluluk sigortası yaptırılması öngörülmüş, 86. madde ile de işletenin sorumluluktan kurtulması veya azaltılması hâli düzenlenmiş olup sorumluluğun kaldırılması şartlarının bulunmadığı durumda kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse sorumluluktan kurtulmaktadır.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı sorumluluğu üstlenmiştir. KTK’nın “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. maddesine göre zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar KTK’da öngörülen usul ve esaslara tabidir. Ancak tazminatın belirlenmesine ilişkin olarak KTK’da düzenlenmeyen hususlar hakkında kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Haksız fiil, bir başka söylenişle kusur sorumluluğu, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla sözleşme dışında diğer bir kimseye vermiş olduğu zararın giderilmesini düzenleyen sorumluluk türüdür. (Eren, F.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 22. Bası, Ankara 2017, s. 540).
Sorumluluk hukukunun amacı, bir kimsenin mal varlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmenin giderilmesi, yani zararın yerine nitelik ya da nicelik yönünden eş bir değeri koymaktır.
Haksız fiilin kurucu unsurları olan fiil, zarar, uygun illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılığın mevcudiyeti gerekmektedir.
Geniş anlamda haksız fiil sorumluluğunda kural olarak kusur ilkesi benimsenmiştir. Eş söyleyiş ile haksız bir fiil ile başkasına zarar veren kimse ancak kusurluysa zararı tazmin ile yükümlüdür. Kusur; “hukuka uygun olmayan, hukuk düzeninin kınadığı bir irade veya irade noksanıdır. Hukuka aykırı sonucu isteyen veya sonucu önlemek için gerekli iradeyi göstermeyen kimse kusurludur.” Kusur; kast ve ihmal olarak ikiye ayrılır. Kast, hukuka aykırı sonucun görülmesi ve istenmesidir. İhmal ise, sonucun istenmemesi ancak şartların gerektirdiği tedbirleri alınmaması, gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi ile zarara sebebiyet verilmesidir (Reisoğlu, S.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2004, s. 144,145).
Bunun yanında İşletenin sorumlu tutulmadığı KTK. m.86’daki durumlarda da sigortacı sorumlu olmaz. Bunlar: Mücbir sebep, Zarar görenin ağır (tam) kusuru, Üçüncü kişinin ağır (tam) kusuru , İşletenin kusuru olmaksızın aracın çalınması veya gasp edilmesi halleridir.
Zarar görenin ağır (tam) kusuru ise “İşletenin kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusursuz, buna karşılık zarar görenin ağır (tam) kusurlu olduğu durumlarda, işletenin sorumluluğu ile zarar arasında nedensellik bağı kesileceğinden, sigortacı da sorumlu olmaz.” tanımlanmaktadır.
Netice itibariyle davacının, idaresindeki araçta hiçbir olumsuz trafik durumu ve teknik arıza olmaksızın, gündüz vakti görüşün açık olduğu 13,50 metre genişliğinde, 2,50 metre banketi mevcut otoyolda seyri sırasında, ön ilerisine gereken dikkati vermediği, aracını seyir şeridinde tutamayıp, tek taraflı olarak direksiyon hakimiyetini kaybederek, yolun sağından yol dışına çıkıp idaresindeki aracı devirmesi şeklinde gelişen olayın oluşumunda, seyri sırasında daha dikkatli ve tedbirli davranmamakla yönetimindeki aracın hızını; aracın yük ve teknik özellikleri ile görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamakla, bir anlık dikkatsiz ve tedbirsizliği nedeni ile direksiyon hakimiyetini kaybedip, yolun sağına, yöneltip bunun sonucu olarak beton hendek içerisine girerek aracının tamamen sürüş güvenliğinin bozulması ile birlikte aracının otoyol çitlerine de çarparak devrilmesine neden olmakla, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52. madde (b) bendi hükümlerine aykırı, dikkatsiz ve tedbirsizce davranışları nedeniyle sebebiyet verdiği olayda tamamen kusurlu davrandığı kanaatine varılmıştır. Bunun sonucunda da işleten sorumluluktan kurtaran zarar görenin (tam) ağır kusuru hali gerçekleşmiş olduğundan davalı Güvence Hesabını da zarardan sorumlu tutmak mümkün görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3‬0 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacının yaptığı tüm masrafların kendisi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının yaptığı bir masraf bulunmadığından bu konuda bir KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5-Karar kesinleştiğinde bakiye avansın İADESİNE,
6-Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinin 26/2 maddesi gereğince, Gaziantep Arabuluculuk Bürosu tarafından suçüstü ödeneğinden Arabulucuya ödenmesine karar verilen 1.320.00 TL’nin DAVACIDAN ALINARAK HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Davalı vekili yararına A.A.Ü.T’ne göre hesaplanan 300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
Dair Davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2022