Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/229 E. 2022/153 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ….
KARAR NO :….

HAKİM :….
KATİP :….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ :….
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2020
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …. plakalı aracı ile seyir halinde iken…. plakalı aracın çarpması neticesinde müvekkilinin aracında 21.000,00 TL maddi hasar meydana geldiğini, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı tarafın kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalandığını, açıklanan bu nedenlerle; şimdilik 5.010,00 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesi ile; Davanın reddine, davadan önce yapmış olduğu ödemenin tenziline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-Kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen ZMSS poliçesi ve hasar dosyası,
4-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
5-Kazaya karışan aracın daha önceki kazalarına ilişkin SGBM yazı cevabı
6-Dosyada mündemiç kusur, Adli Tıp Raporu makine mühendisi bilirkişi raporları,
7-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava maddi hasarlı trafik kazası akabinde ZMMS poliçesinden kaynaklı açılan tazminat davasıdır.
Uyuşmazlığa uygulanacak mevzuatın tespitine ilişkin yapılan değerlendirme;
Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 90’ıncı maddesi “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) Bu tazminatlardan;
a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,…
hesaplanır.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” düzenlemesini içermektedir.
Mahkememizce yapılan incelemeler;
Yukarıda anılan yasal düzenlemeye istinaden, Mahkememizce tensip tutanağı düzenlenmiş, davacının dava dilekçesinde bildirdiği deliller ilgili kurumlara müzekkere yazılmak suretiyle toplanmış, ön inceleme duruşma günü tayin edilerek taraflar duruşmaya davet edilmiştir.
Davalı şirkete müzekkere yazılarak davaya konu kazaya ilişkin hasar dosyası istenmiş, gelen cevabi yazı ve ekleri dosya arasına alınmıştır.
Davacının huzurdaki davayı açmadan önce usulüne uygun şekilde arabuluculuk yoluna başvurduğu, anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağın aslının dosyaya sunulduğu, dava şartlarının tamam olduğu görülmekle ön inceleme duruşması yapılarak ilk itirazlar değerlendirilmiş, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları değerlendirilerek işin esasına girilmiştir.
SBGM’inden dava konusu kazadan önce dava konusu aracın karışmış olduğu kaza/kazalara ilişkin bilgi ve belgeler aracın rayiç bedeli için önem kazandığı için dosyaya kazandırılmıştır.
Dava konusu araçların kaza tarihi itibariyle sahiplik bilgileri ve ZMSS poliçe bilgileri ilgili kurumlardan getirtilmiştir.
Kusur durumuna ilişkin yapılan değerlendirme;
Mahkememizin 1 nolu celse 3 nolu ara kararı uyarınca rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde İstanbul Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 30/12/2020 tarihli raporda; Mevcut bulgulara göre; 1.Duruma göre ….’in idaresindeki araç ile ışık ihlali yaparak kavşağa girdiğinin kabulü halinde; Sürücü…., idaresindeki araç ile mebkun mahal dışı yolda seyir halinde iken, yola gereken dikkat ve özeni göstermesi, güzergahına hitaplı kavşak girişinde yanan kırmızı trafik lambasını dikkate alarak kavşak başında durup güzergahına yeşil ışık yanmasının ardından kavşağa girmesi gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa girmesi sonucu meydana gelen olayda, asli derecede kusurlu olduğunu, Sürücü …., idaresindeki araç ile meskun mahal dışı yolda seyir halinde iken, güzergahına yanan yeşil trafik lambasını takiben kavşağa girdiği sırada kırmızı ışık ihlali yaparak gelen aracın vasıtasına çarpması sonucu meydana gelen olayda, hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından atfı kabil kusuru olmadığını, 2.Duruma göre Sürücü ….ın idaresindeki araç ile ışık ihlali yaparak kavşağa girdiğinin kabulü halinde; Sürücü …., idaresindeki araç ile meskun mahal dışı yolda seyir halinde iken, güzergahına yanan yeşil trafik lambasını takiben kavşağa girdiği sırada kırmızı ışık ihlali yaparak gelen aracın vasıtasına çarpması sonucu meydana gelen olayda, hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından atfı kabil kusuru olmadığını, Sürücü …., idaresindeki araç ile mebkun mahal dışı yolda seyir halinde iken, yola gereken dikkat ve özeni göstermesi, güzergahına hitaplı kavşak girişinde yanan kırmızı trafik lambasını dikkate alarak kavşak başında durup güzergahına yeşil ışık yanmasının ardından kavşağa girmesi gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, kırmızı ışık ihlali yaparak kavşağa girmesi sonucu meydana gelen olayda, asli derecede kusurlu olduğunu, 1.Duruma göre Sürücü ….’in, %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, Sürücü ….’ın, kusursuz, olduğunu, 2.Duruma göre Sürücü ….in, kusursuz, olduğunu, Sürücü….’un, %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu, olduğu kanaatine varıldığını, mahkememize bildirmiştir.
Mahkememizin 3 nolu celse 1 nolu ara kararı uyarınca taraf itirazları doğrultusunda rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, İTÜ trafik kürsüsünden resen seçilen 3 kişilik makine mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan 01/06/2021 tarihli raporda; Davalı şirket sigortalı ….Plaka sayılı ambulansın sürücüsü…. ve davacı …. plakalı aracın sürücüsü….un meydana gelen kazada %50 oranında eşit kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, mahkememize bildirmiştir.
Benzer bir uyuşmazlığı ilişkin olarak Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesi’nin 2016/211 Esas ve 2018/10473 Karar sayılı ilamında; “Ancak sürücülerden hangisinin kusurlu olduğunun toplanan tüm delillere rağmen kesin olarak tespit edilemediği durumlarda, tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca, işletme tehlikeleri doğrultusunda tehlikeler eşit varsayıldığından, zararın yarı yarıya paylaştırılması gerekir. Açıklanan nedenlerle tehlikeler eşit kabul edilerek her iki araç sürücüsünün de % 50 şer oranda kusurlu olduğunun kabulü ile,” denilmiştir. (Benzer kararlar için bknz. YHGK 2017/11-104 Esas sayılı ilamı)
İlgili Yargıtay kararları ve bilirkişi raporları ile birlikte; 6098 sayılı TBK’nun 74’üncü maddesi gereği hakim kusur oranını belirlemede tam bağımsız ve yetkili kılınmasına ilişkin hükmü birlikte değerlendirildiğinde dosya kapsamında davacının kusurunun %50 olduğu kanaati hasıl olmuştur.
Zarara ilişkin yapılan değerlendirme;
Dosya son olarak mahkememizin 5 nolu celse 2 nolu ara kararı uyarınca hasar tespiti hususunda rapor hazırlanmak üzere kül halinde makine mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş bilirkişi tarafından hazırlanan 17/11/2021 tarihli raporda; …. Plakalı …. 1.6 ELEGANT EXTRA adındaki araç 2011 model olduğunu, kazadan sonra Toplam tamirat bedeli ve işçilik (KDV Hariç): 21.000.00 TL olarak hesaplandığını, …. Plakalı araç sahibinin 28.09.2019 Tarihinde karıştığı trafik kazası nedeni ile araçta meydana gelen hasar dolayısıyla sigorta şirketine yapılan başvurusu neticesinde davacıya 30.12.2019 Tarihinde 5.250,00 TL hasar tazminat ödemesi yapıldığı anlaşıldığını, Yasal Faizin İşlediği sürede (30.12.2019 – 18.11.2021 arası toplam 689 gün) hesaplanan Faiz Tutarı 891.,92 TL olup, Hasar Tazminatı için yapılan ödeme tutarı ( Faiz dahil ) hesaplanan Toplam Hasar tutarından düşüldüğünde kalan hasar tazminat miktarı 21.000,00 TL olarak hesaplandığını, …. Plakalı TOYOTA AVENSIS 1.6 ELEGANT EXTRA adındaki araç 2011 model olup kazadan sonra oluşan hasar nedeni ile serbest piyasada yapılan araştırmada 7,500,00 TL değer kaybı ile satılacağı tespit edilmesi nedeniyle, objektif olarak değer kaybının 7.500,00 TL olacağı kanaatine varıldığını, mahkememize bildirmiştir.
Yargıtayın yerleşmiş içtihatları nazara alındığında Serbest Piyasa 2. El Kazasız Rayiç Bedeli ile Tamiri Sonrası Değeri arasındaki fark üzerinden yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır.
Davalının davadan önce yapmış olduğu ödeme değer kaybına ilişkin davalarda tazminat miktarı değişken olmadığından kazanın meydana gelmesi ile birlikte ortaya çıkan bir tazminat olduğundan ödenen miktara işletilen faiz ödenmesi gereken miktardan tenzil edilmemesine kanaat edilmiştir. (Benzer yöndeki kararlar için bknz. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17’nci Hukuk Dairesi’nin 2019/1002 Esas, 2021/30 Karar sayılı ilamı)
Fakat davacı davasını ıslah ederken yapılan ödemeye işletilen faizi tenzil ettiği dikkate alınarak taleple bağlı kalınmıştır.
Davacının uzlaşma tutanaklarının kusur için değerlendirilmesin ilişkin itirazları bakımından yapılan değerlendirme;
Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı itirazlarında uzlaşma tutanaklarının kusurun tespiti için dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu 253/20 maddesi “Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
İlgili kanun maddesi ve kusur ilişkin yapılan değerlendirmeler nazara alındığında davacının itirazlarının yerinde olmadığı kanaati hasıl olmuştur.
Islah dilekçesi açısından değerlendirme;
Davacı vekili 06/01/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi sunmuş olup, ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmediğinden dava kısmi alacak davası olarak değerlendirilmiştir. (Emsal karar için bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Dava dilekçesinde davacı, 5.000,00 TL hasar bedeli ve 10,00 TL değer kaybı talep etmiştir.
06/01/2022 havale tarihli ıslah dilekçesi ile ise; Kusur raporunda ise tarafların %50 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edilmiş olup, bu nedenle talebimizin 21.000(hasar onarım bedeli)+7.500(değer kaybı)=28.500 TL (toplam zarar) / 2(kusur oranı) =14.250 TL (kusur tenzili sonucu net zarar) -5250(yapılan ödeme)=9000-891,92(faiz tenzili)=8.108,08 TL(ödemeler düştükten sonra zarar) talep etmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan değer kaybı belirlemesinde ise; değer kaybının 7.500,00 TL olduğu, hasar tazminatının ise 21.000,00 TL olduğu davalının dava açılmadan önce 5.250,00 TL hasar bedeli ödemesi yaptığı belirlenmiştir. Davacının kusuru düşüldüğünde; davacının 3.750,00 TL değer kaybı talep edebileceği, 10.500,00 TL hasar bedeli talep edebileceği (davadan önce yapılan ödeme tenzil edilmeden önce) belirlenmiştir.
Davalının yapmış olduğu ödeme düşüldüğünde davacının 3.750,00 TL (değer kaybı) ve 5.250,00 TL (hasar bedeli) olmak üzere toplam 9.000,00 TL talep edebileceği tespit edilmiştir. Davacı ise 8.108,00 TL talep etmiştir. Hangi alacak kaleminden ne kadar talep ettiğini açıklaması için davacı vekiline kesin süre verilmiştir.
Davacı 11/02/2022 tarihli dilekçesi ile 3.750,00 TL değer kaybı ve 4.358,08 TL hasar bedeli talep ettiğini mahkememize bildirmiştir.
Dava açılırken davacının hasar bedelini 5.000,00 TL olarak ikame ettiği nazara alındığında hasar bedeli tazminatından 641,92‬ TL feragat ettiği kanaatine varılmıştır. Nitekim ıslah ile dava değerinin azaltılmasına haline ilişkin olarak YGHK 2014/17-161 Esas ve 2016/73 Karar sayılı ilamında; “Davacının talep sonucunu azaltması daraltması davayı değiştirme sayılmaz. Bu nedenle davacının talep sonucunu azaltması için kural olarak davalının muvafakatine ihtiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur. Davacı, talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabilir. Müddeabihin azaltılması ıslah kavramı kapsamında değil, davadan feragat müessesesi içinde mütaalaa edebilir. Bu durumda talep sonucunun azaltılan kısmı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ve reddedilen kısım üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesi ayrıca yargılama giderlerinin kabul-red oranına göre taraflar arasında paylaştırılması gerekir. ” denilmiştir. (Emsal kararlar için bknz. Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi’nin 2015/7333 Esas ve 2018/1019 Karar sayılı ilamı; Yargıtay 23’üncü Hukuk Dairesi’nin 2018/1232 Esas ve 2019/2433 Karar sayılı ilamı)
Temerrüt, faiz ve değer arttırımı hakkında yapılan tespitler;
Davacı vekili davasını bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah etmiştir.
Islah dilekçesi davalı vekiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir.
Davacının iş bu davayı açmadan önce davalı sigorta şirketlerine yaptığı başvuru tarihi 06/02/2020 tarihidir. Bu noktada 2918 sayılı KTK m.99/1 hükmünde “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu haliyle davalının temerrüde düşme tarihi 18/02/2020 tarihidir.
Davacının dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmediğinden dava kısmi alacak davası olarak değerlendirilmiştir. (Emsal karar için bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Davacının davasını kısmi dava olarak ikame ettiği nazara alındığında faiz açısında ilk açılırken talep edilen kısma davalının temerrüt tarihinden ıslah ile talep edilen kısmına ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Dava konusu aracın ticari kullanıma özgü olmaması dikkate alındığında da faizin yasal faiz olarak belirlenmesi gerekmiştir.
Soruşturma aşamasındaki uzlaşmanın feragat olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hakkında yapılan değerlendirme;
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/19 madde hükmü “Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Elimizdeki dava değer kaybı ve hasar bedeline ilişkindir. Bu taleplerin dayanağı haksız fiil neticesinde malvarlığında meydana gelen azalmanın giderilmesi oluşturmaktadır.
Kanun metninde açıkça soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı, feragat edilmiş sayılacağı belirlenmiştir.
Soruşturma konusu suçun taksirle yaralama suçu olduğu belirlenmiştir.
Dava konusu malvarlığındaki azalma ise ancak ve ancak mala zarar verme suçu kapsamında değerlendirilme ihtimali bulunmaktadır ki; TCK’nun mala zarar verme suçunun taksirle işlenemeyeceği açıkça bellidir. Bu nedenle soruşturma konusu suçun mala zarar verme olmadığı dikkate alındığında CMK 253/19 madde hükmünün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Davanın Kısmen KABULÜ Kısmen REDDİ ile,
1-Değer kaybı tazminatı olarak 3.750,00 TL’nin 10,00 TL’sinin davalının temerrüt tarihi olan 18/02/2020 tarihinden itibaren; 3.740,00 TL’nin ise ıslah tarihi olan 07/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
2-Hasar bedeli tazminatının 4.358,08 TL’sinin davalının temerrüt tarihi olan 18/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, dava açılırken yapılan fazlaya dair istemin FERAGAT nedeniyle REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 8.108,08‬ TL üzerinden alınması gereken 553,86 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 85,56 TL peşin harç ve 52,91 TL ıslah harcının toplamı olan 138,47‬ TL’nin mahsubu ile bakiye 415,39 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 85,56 TL peşin harç, 52,91 TL ıslah harcı toplamı olan 138,47‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen 3.512,85 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderinin feragat edilen miktar nazara alınarak belirlenen davanın kabul (%92,66) ve ret (%7,34) oranlarına göre 3.255,01 TL yargılama gideri ve 54,40 TL başvurma harcının toplamı olan 3.309,41‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 641,92‬ TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
9-Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davacı asilin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.
16/02/2022