Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/141 E. 2022/107 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ……
KARAR NO : ……

HAKİM : ……
KATİP : ……

DAVACI : ……
VEKİLİ : ……
DAVALI : ……
VEKİLLERİ :……
……
DAVA İHBAR OLUNAN : ……
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 13/03/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/08/2019 tarihinde …… …… sevk ve idaresindek…… plakalı motosikletin müvekkilinin kullanmış olduğu……plakalı motosiklete çarpması neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, tedavi gördüğünü, kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, karşı tarafın kusurlu olduğunu, kazaya sebebiyet veren aracın kaza tarihinde ZMMS bulunmadığından davanın …… …… yöneltiğini, açıklanan bu nedenlerle; şimdilik 2000 TL maddi tazminatın davalı …… …… alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, davacı iddialarının ispatlanması gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müvekkili şirket aleyhindeki kesin ve somut delillere dayanmayan haksız ve hukuka aykırı davanın reddini ve gerekli yerlerden raporların alınması Hususunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
1-Tarafların usulünce ileri sürmüş oldukları iddia ve savunmaları,
2-Kazaya ilişkin soruşturma dosyası ve kaza tespit tutanağı,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen ZMSS poliçesi ve hasar dosyası,
4-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
5-Dosyada mündemiç kusur, maluliyet ve aktüerya bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) talebine ilişkindir.

Mahkememizin görevi açısından yapılan değerlendirme;
Yargıtay 17’inci Hukuk Dairesi’nin 2019/6195 Esas, 2020/3056 Karar ve 02/06/2020 tarihli “Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1. maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Açılan somut davada davalılar arasında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da bulunmaktadır. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanı içinde olduğundan” şeklindeki ilamı doğrultusunda davayı görme konusunda mahkememizin görevli olduğu tespit edilmiştir.
Davalının sorumluluğu açısından yapılan değerlendirme;
Sigorta sözleşmesi davanın açıldığı tarih itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1263. maddenin birinci fıkrasında (6102 sayılı TTK, m. 1401); “Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Sigorta sözleşmelerinde sigortacı, sigorta ettirene bir prim karşılığında belirli bir rizikoya karşı koruma sağlamayı üstlenir (Avrupa Sigorta Sözleşmesi Hukuku İlkeleri, m.1:201). Sigorta sözleşmeleri tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde; araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi, işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış ve ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. İşleten ile sigorta ettiren kişi de farklı kavramlardır.
İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğuna KTK’nın 85. maddesinde yer verilmiş, aynı Kanun’un 91. maddesi ile poliçenin geçerlilik süresinde meydana gelen kaza tarihinde ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın (ZMSSGŞ) A-3. maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. KTK’nın 91. maddesi ile işletenlerin 85. maddenin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanması amacıyla mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu kılınmıştır.
Güvence Hesabına başvurulabilecek halleri düzenleyen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesi ve …… …… Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi gereği, …… …… sorumluluğu için, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu bulunduğu halde, bu sigortası yapılmamış olan bir aracın, 3. kişinin zararına sebep olması gerekmektedir.
Dosyada yer alan trafik kaza tespit tutanağından ve Emniyet Müdürlüğü’nden gelen evraklarla dava dışı kazaya sebebiyet veren araç maliki dosyaya ilgili kişi olarak eklendikten sonra Sigorta Bilgi Gözetim Entegrasyon Sorgusu yapılarak kaza tarihinde aracın ZMSS poliçesi ile sigortalanıp sigortalanmadığı tetkik edildiğinde kaza tarihi itibariyle…… plakalı aracın ZMSS ile sigortalı olmadığı tespit edilmiştir.
Buna göre Sigortacılık Kanunu 14’üncü maddesi uyarınca davalının meydana gelen bedensel zararlardan sorumlu olduğu tespit edilmiştir.
Riziko tarihinde geçerli teminat tutarlarında zorunlu sorumluluk sigortasının yaptırılmamış olması halinde Karayolları Trafik Garanti Sigortası Hesabı Yönetmeliğinin 8/b maddesinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi yaptırılmaksızın sigorta ettirenin eylemi sonucu kişiye verdiği bedensel zararların Hesap’ın sorumluluk kapsamı içinde bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Karayolu Trafik …… …… …… (…… ……)’nın ödemekle yükümlü olduğu tazminat miktarı, rizikonun gerçekleştiği tarihte geçerli zorunlu sorumluluk poliçesinin teminat limitleri kadardır. Bu miktarı aşan zararların ise zarara neden olan veya hukuken sorumlu olan kişilerden talep edilmesi gerekir.
Kazanın meydana geldiği tarihte zorunlu sorumluluk poliçesinin teminat limiti ise 390.000,00 TL’dir.
Davalı sigorta şirketlerine dava açılmadan önce yapılan başvuru ve poliçeler;

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi halinin dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğu Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları ile kabul edilmektedir. (Y4HD 2021/4498 Esas, 2021/7405 Karar sayılı ilamı)
Dosyada yer alan davalı sigorta şirketinin cevabi yazıları tetkik edildiğinde davacının iş bu davayı açmadan önce 06/09/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine de başvuru yaparak 2918 sayılı KTK m.97 hükmünde düzenlenmiş olan başvuru şartını yerine getirmiş olduğuna kanaat getirilmiştir.

Arabuluculuk dava şartı bakımından yapılan değerlendirme;

Eldeki dava mutlak ticari dava niteliğinde olup 6102 sayılı TTK m.5/A/1 hükmü uyarınca arabuluculuk dava şartına tabidir. Dosyada bulunan arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanakların tetkiki neticesinde davacı tarafından iş bu dava açılmadan önce davalı bakımından da arabuluculuk dava şartının yerine getirmiş olduğu anlaşılmıştır.
Davacıya kaza nedeniyle herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı yönünden yapılan tespit;

SGK’ya müzekkere yazılmış olup davaya konu kazaya istinaden davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.

Kusur yönünden yapılan değerlendirme;
Kazanın meydana gelmesinde tarafların kusurunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi tarafından hazırlanan 20/07/2020 tarihli raporda özetle; davaya konu trafik kazası esnasında Sürücü …… …… 8/8 %100 oranında kusurlu olduğunu, Sürücü …… …… kusursuz olduğunu, mahkememize bildirmiştir, mahkememizce aldırılan kusur bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunun denetlenmesinde kaza tespit tutanağının ve meydana gelen olay neticesinde Gaziantep…… Asliye Ceza Mahkemesi’nin…… Esas sayılı dosyasında alınan raporun da aynı yönde olduğu tespit edilmiştir.
Bu nedenlerle meydana gelen kaza ile ilgili ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporu, kaza tespit tutanağının uyumlu olması nazara alınarak işbu dava dosyasında kusur raporu olarak hükme esas alınmıştır.
Denetime elverişli kusur bilirkişi raporunda kazanın gerçekleşme şeklinin doğru bir şekilde irdelendiği ve bu haliyle de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna kanaat getirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Maluliyet yönünden yapılan değerlendirme;
Kusura ilişkin tespit yapıldıktan sonra dosya maluliyet bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Burada davacının maluliyeti tespit edilirken öncelikle hangi yönetmeliği uygulanacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu noktada alınacak maluliyet raporlarında uygulanacak yönetmeliğin tespitine ilişkin olarak; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/7120 Esas, 2021/2627 Karar sayılı ve 11/03/2021 Tarihli ilamında “…2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” denilmektedir. Görüldüğü üzere uygulanacak yönetmeliği tespiti noktasında kaza tarihinin baz alınması gerekmektedir.

Dosyada alınan 20/01/2021 tarihli maluliyet bilirkişi raporu; “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” Çerçevesi’ne atıf yapılmak suretiyle; Davacı asilin %65(altmışbeş) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağını Tıbbi iyileşme süreci dikkate alındığında 18(onsekiz) ay süre ile geçici iş göremezliğinin olduğunu, iyileşme dönemi içerisinde ve devamlı suretle yarım gün başkasının yardım ve bakımına muhtaç olduğunu, mahkememize bildirmiştir.
Akabinde Mahkememizin 5 nolu celse 1 nolu ara kararı uyarınca “Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik” çerçevesinde ek rapor hazırlanmak üzere dosya yeniden maluliyet bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişi heyetince hazırlanan 08/07/2021 tarihli ek raporda; Davacı asilin engel durumuna göre tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %70(yetmiş) olduğunu, Tıbbi iyileşme süreci göz önüne alındığında 18(onsekiz) ay süre ile geçici iş göremezliğinin olduğunu, İyileşme dönemi içerisinde 2(iki) ay tam gün bakıcı ihtiyacı olduğunu, Devamlı suretle yarım gün başkasının yardım ve bakımına muhtaç olduğunu, mahkememize bildirilmiştir.
Son olarak Mahkememizin 6 nolu celse 3 nolu ara kararı uyarınca 20/01/2021 tarihli raporla 08/07/2021 tarihli rapor arasındaki sürekli iş göremezlik oranı bakımına muhtaç gün, geçici iş göremezlik süreleri farklılıklarının yönetmelik hükümlerinden mi kaynaklandığı yoksa fonksiyon kaybının iyileşme veya kötüleşme gösterip göstermediğinden mi kaynaklı olduğu hususlarında yeniden dosya maluliyet bilirkişi heyetine tevdi edilmiş maluliyet bilirkişi heyeti tarafından mahkememize ibraz edilen 21/10/2021 tarihli raporda; Davacı asilde meydana gelen arızanın iki ayrı yönetmelik hükümlerine göre verildiğini raporlar arasındaki oransal farklılığın yönetmelik farklılığından kaynaklandığını, davacı asilden meydana gelen arızanın tıbbi iyileşme süreci dikkate alındığında geçici iş göremezliği ve devamlı suretle başkasının yardım ve bakımına muhtaç olduğu sürelerin her iki raporda da aynı olduğunu, herhangi bir farklılık göstermediğini, davacı asilin tıbbi iyileşme süreci dikkate alındığında 18(onsekiz) ay süre ile geçici iş göremezliğinin olduğunu, iyileşme dönemi içerisinde 2(iki) ay tam gün bakıcı ihtiyacı olduğunu, devamlı suretle yarım gün başkasının yardım ve bakımına muhtaç olduğunu, mahkememize bildirmiştir.
Özetle mahkememizce farklı yönetmelik hükümlerine göre hazırlanan raporların çelişki yaratıp yaratmadığı denetlenmiş, çelişkinin farklı cetvel ve yönetmelik hükümlerinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Bunun neticesinde de kaza tarihinin 23/08/2019 olması nazara alındığında; “18 yaşını doldurmuş bireyler yönünden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre belirlenen 08/07/2021 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.
Talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesi yönünden yapılan değerlendirme;
Burada davacının talep edebileceği tazminat miktarının belirlenmesi noktasında baz alınacak yaşam tablosu ve uygulanacak hesaplama yönteminin de ayrıca irdelenmesi gerekmektedir. Bu noktada benzer bir uyuşmazlığa ilişkin olarak Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/1290 Esas, 2021/751 Karar sayılı ve 21/05/2021 Tarihli ilamında “…Mahkemece yapılacak iş, bilirkişi kuruluna anılan yönetmelik çerçevesinde yeni bir maluliyet raporu tanzim ettirdikten sonra, davacının muhtemel yaşam süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenerek, hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için yeni bir aktüerya raporu almaktan ibaret olup…” denilmektedir.
Dosya hesaplama yapılmak üzere aktüerya bilirkişisine tevdi edildiği, bilirkişi hazırlamış olduğu raporda özetle; Devamlı surette yarım günlük bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının 730.609,19 TL olduğunu, 18 aylık geçici işgöremezliği karşılığı maddi zararının 41.578,79 TL olduğunu, %65 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı zararı 706.445,37 TL olduğunu, şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 1.478.633,35 TL olarak hesaplandığını, Hesaplanan tazminat tutarından mahsup edilecek bir ödemeye rastlanılmadığını, Kaza tarihi itibariyle uygulanacak asgari sigorta teminat limitinin ölüm ve sakatlıklar için kişi başı 390.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğunu mahkememize bildirilmiştir.
Akabinde mahkememizce aldırılan ek maluliyet bilirkişi raporu doğrultusunda dosya yeniden aktüerya bilirkişisine tevdi edilmiş bilirkişi tarafından hazırlanan 22/11/2021 tarihli ek raporda özetle;
7327 sayılı İcra Ve İflâs Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la değişik 2918 Sayılı Kanun’un 90’ıncı maddesinde sayılan kriterlere göre(Genel Şartlara Göre; bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Ulusal Yaşam Tablosu’nun esas alınması ve 1,8 teknik faiz uygulanmasıyla); dikkate alındığında; 2 ay tam günlük bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararı 4.041,80 TL Devamlı surette yarım günlük bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının 680.183,76 TL olduğunu,18 aylık geçici işgöremezliği karşılığı maddi zararının 41.578,79 TL olduğunu, %70 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı zararının 612.479,41 TL olmak üzere toplam maddi zararın 1.338.283,76 TL olarak hesaplandığı TRH 2010 Ulusal Yaşam Tablosu ve prograsif rant usulüne göre(Yargısal Uygulamalara Göre; bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Ulusal Yaşam Tablosu’nun esas alınması ve 1,8 teknik faiz uygulanmaksızın) dikkate alındığında 2 ay tam günlük bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının 5.116,80 TL olduğunu, Devamlı surette yarım günlük bakıma muhtaçlığı karşılığı maddi zararının 863.856,90 TL olduğunu, 18 aylık geçici işgöremezliği karşılığı maddi zararı 41.578,79 TL olduğunu, %70 oranındaki sürekli maluliyeti karşılığı zararı 896.254,34 TL şeklinde olmak üzere toplam maddi zararın 1.806.806,83 TL olarak hesaplandığını, Hesaplanan tazminat tutarından mahsup edilecek bir ödemeye rastlanılmadığını, ayrıca Kaza tarihi itibariyle uygulanacak asgari sigorta teminat limitinin ölüm ve sakatlıklar için kişi başı 390.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğunu, mahkememize bildirmiştir.
Mahkememizce 08/07/2021 tarihli maluliyet bilirkişi raporunu esas alarak hazırlanan 22/11/2021 tarihli raporun TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant usulüne göre teknik faiz uygulanmaksızın hazırlanan rapor, hükme esas alınmıştır.
Davacının dava ikame edilirken sadece beden gücüne dayalı tazminat talep ettiği dikkate alındığında uğramış olduğu sürekli işgöremezlik tazminatının 896.254,34 TL olduğu anlaşılmıştır.
Davacının talebinin sigortanın poliçe üst limiti ile talebi sınırlandırdığı nazara alınarak kazanın meydana geldiği tarihte …… …… üst limitinin 390.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Müterafik kusur indirimi bakımından değerlendirme;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
Dosya içeriğine bakıldığı zaman davacının sürücü olarak bulunduğu araç motosiklettir. Kaza tespit tutanağı tetkik edildiğinde davacının kaza esnasında kask veya dizlik taktığına dair herhangi bir belirleme bulunmamaktadır. Fakat davacının vücudunda meydana gelen arazlara bakıldığında da bu bölgelerde bir araz bulunmadığı görüldüğünden müterafik kusur indirimine gidilmemiştir.
Bedel artırım talebi açısından değerlendirme;
Davacı vekili 10/12/2021 havale tarihli ıslah dilekçesi sunmuş olup, ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile sürekli işgöremezlik talebine ilişkin olan 2.000,00 TL olan dava değerini 390.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Faiz başlangıcı yönünden yapılan değerlendirme;
Davacının iş bu davaya açmadan önce davalı sigorta şirketine yaptığı başvurulara ilişkin tebliğ mazbataları tetkik edildiğinde davacının hem asıl davayı ikame ederken hem birleşen davayı ikame ederken davalıya başvurmadığı görülmektedir.
Bu noktada 2918 sayılı KTK m.99/1 hükmünde “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu haliyle davalının temerrüde düşme tarihi davalıya yapılan başvurunun 8 işgünü sonrası tarih olan 18/09/2019 tarihidir.
Dava konusu aracın motosiklet olması dikkate alındığında da faizin yasal faiz olarak belirlenmesi gerekmiştir.
Dava açıkça belirsiz alacak davası olarak ikame edilmediğinden ıslah edilen miktar açısından faiz başlangıç tarihi ıslah tarihi olan 10/12/2021 tarihi belirlenmiştir. Nitekim Davacı davasını ikame ederken açıkça davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirtmemesi hali davanın kısmi dava olarak nitelendirileceği Yargıtay’ın güncel içtihatları gereğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)

Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının KABULÜ ile; 390.000,00 TL kalıcı işgöremezlik maddi tazminatının 2.000,00 TL’sinin sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 18/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 358.000,00 TL’sinin ıslah tarihi olan 10/12/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 390.000,00 TL üzerinden alınması gereken 26.640,90 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 1.325,22 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.379,62 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.261,28 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL peşin harç, 1.325,22 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.379,62 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen 3.245,60 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücretinden oluşan yargılama gideri 384,90 TL keşif harcı ve 54,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 3.684,90 TL’nin oranlama yapılmaksızın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan 33.650,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7- Dava açılmadan önce başvurulan arabuluculuk dava şartı nedeniyle hazineden karşılanmış olan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 02/06/2018 Tarihli ve 30439 Sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği m.26/4 hükmü uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
8-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.02/02/2022

TASHİH ŞERHİ
Kısa kararda sehven hüküm altına alınan birinci maddesinde hüküm altına alınana tazminat bedelinin 390.000,00 TL olarak belirtilmiş olmasına rağmen; faiz başlangıç tarihleri belirlenirken 2.000,00 TL ve 358.000,00 TL olarak ayrıldığı bu durumunda rakamsal olarak maddi hata olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun Hükmün tashihi başlıklı “Madde 304- (1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir.” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm gereğince kısa kararda,
1. maddede; “390.000,00 TL kalıcı işgöremezlik maddi tazminatının 2.000,00 TL’sinin sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 18/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 358.000,00 TL’sinin” cümlesindeki rakam ve hesap hatasının doğrusunun “390.000,00 TL kalıcı işgöremezlik maddi tazminatının 2.000,00 TL’sinin sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 18/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 388.000,00 TL’sinin” şeklinde TASHİHİNE,
Dair tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
¸ ¸