Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/125 E. 2023/85 K. 12.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : ….
KARAR NO : ….

HAKİM : ….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLLERİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : ….
DAVALI : ….
VEKİLİ : ….

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/01/2018
KARAR TARİHİ : 12/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/12/2017 tarihinde müvekkil firmaya ait…. plaka sayılı araç sürücüsü …. …. ile …. …. sevk ve idaresinde bulunan…. plaka sayılı araç arasında trafik kazası meydana geldiğini, iş bu kazanın meydana gelmesinde …. plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kaza akabinde müvekkil firmaya ait …. plakalı aracın kullanılamaz hale geldiğini, aracın Ankara’ya götürüldüğünü, müvekkil firmanın davalı firmanın sigorta şirketine başvurduğunu ve dava dışı …. …. …. …. A.Ş. Poliçe bedeli olan 33.000,00 TL’yi müvekkil firmaya ödediğini, müvekkil firmanın baki kalan gerçek zararın tespit edilmesi için Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. D.iş sayılı dosyası ile hasar tespiti talebinde bulunduğunu, iş bu dosyada alınan rapora göre aracın kazadan öncesi d eğeri 70.000,00 TL hasarlı hali ile değeri 12.000,00 TL olarak belirtildiğini, ayrıca onarım bedelinin aracın değerinden çok yüksek olması nedeniyle hurdaya ayrılması gerektiğinin belirtildiğini, açıklanan tüm bu nedenlerle; öncelikle kazaya karışan ve şirket adına kayıtlı bulunan…. plakalı aracın trafik kaydı üzerine dava sonuna kadar teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını ve şimdilik 31.174,4 TL alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazada trafik ekipleri tarafından tutulan trafik kusur durumunu kabul etmediklerini, bu raporda kusurun tamamımın müvekkiline verildiğini, olay yeri ve araçların kaza sebebi ile hasar gördüğü yerler incelendiğinde kusur raporu ile çelişeceğini, müvekkilinin aracına arkadan çarpanın davacı olduğunu, davacı tarafın aracın hasarına ilişkin miktarı kabul etmediklerini, hasarın çok yüksek çıkarıldığını, tespit dosyasına ilişkin raporların müvekkiline gönderilmediğini, tespit dosyasını ve raporu kabul etmediklerini, davacının gelir kaybına uğradığına dair beyanını belgelemesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …. Taşımacılık Gıda Petrol Ürünleri İnşaat Ve Temizlik İşleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu tüm iddialara açıkça itiraz ettiklerini, olay günü müvekkil şirkete ait …. plakalı …. tarafından sevk ve idare edilen araç kendi şeridinde seyir ederken, aynı şeritte olan daevam etmek üzere müvekkil şirkete ait aracın önüne arka farları dahi yanmayan bir traktör çıktığını, traktöre çarpmamak adına direksiyonunu kırmak zorunda kaldığını, meydana gelen kazada traktör sürücüsünün kusurlu olduğunu, müvekkil şirkete ait araç sürücüsünün tamamen kusursuz olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:
1-Taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-Kazaya ilişkin kaza tespit tutanağı,
3-Davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen ZMSS poliçesi ve hasar dosyası,
4-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
5-Dosyada mündemiç kusur ve makine mühendisi bilirkişi raporları,
6-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası neticesinde araçta meydana gelen hasar ve onarım bedelinin, aracın kullanılamamasından kaynaklı yoksun kalınan karın ve delil tespiti masrafının tazmini istemine ilişkindir.
Uyuşmazlığa uygulanacak mevzuatın tespitine ilişkin yapılan değerlendirme;
Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesine göre; ”Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 90’ıncı maddesi “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda (…)(2) öngörülen usul ve esaslara tabidir. (Ek cümle:9/6/2021-7327/18 md.) Bu tazminatlardan;
a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak,…
hesaplanır.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” düzenlemesini içermektedir.
Mahkememizin görevi açısından yapılan değerlendirme;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Nispi ticari davalar, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Eldeki davada her iki taraf da ticaret şirketi olup kanun gereği tacir sıfatını haizdirler, ayrıca davaya konu icra takibindeki alacak da taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanmaktadır.
Bu haliyle de iş bu davadaki uyuşmazlık nispi ticari nitelikte olup uyuşmazlığın çözümü noktasında mahkememiz görevlidir.
Davalıların sorumluluğu açısından yapılan değerlendirme;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 3. maddesinde; araç sahibi, araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişi, işleten ise; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hâllerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlanmış ve ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin de işleten sayılacağı belirtilmiştir. İşleten ile sigorta ettiren kişi de farklı kavramlardır.
Sürücünün sorumluluğu TBK 49’uncu madde uyarınca haksız fiil sorumluluğundan ve işletenin sorumluluğu KTK 85’inci madde uyarınca tehlike sorumluluğundan kaynaklanmaktadır.
Dosyada yer alan trafik kaza tespit tutanağından ve araç sahiplik bilgilerinden kaza tarihi itibariyl….plakalı aracın maliki olan davalı …. Ltd. Şti. araç maliki olarak diğer davalı ise araç sürücüsü olarak davalının zararından sorumlu görülmüşlerdir.
Kusura ilişkin yapılan değerlendirme;
Dosyada Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak keşif yapılmış ve keşifte tanıklar dinlenmiştir.
Davalı Tanığı …. beyanında;
05/12/2017 tarihinde Gaziantep’ten Elbeyli’ye gittiğini, karşı yolda Elbeyli’den Gaziantep’e bir transit araç arkasından da bir kamyon gittiğini, birden ışık kaymaları olduğunu ve sonrasında kaza olduğunu fark ettiğini, olay yerine baktığında transitin yan devrilmiş olduğunu, kamyonun transite arkadan çarptığını düşündüğünü çünkü aracın arkasında hasar olduğunu, kazanın tam olarak nasıl olduğunu görmediğini, kazada yaralanan kimsenin olmadığını ve olay yerinde traktör görmediğini beyan etmiştir.
Davalı tanığı …. beyanında;
05/12/2017 tarihinde iş yerinden çıkmış Elbeyli’den Gaziantep istikametine doğru gittiğini, aynı yönde gider bir transit ve bir tır solladığını, sonra arkadan ışıkların dağıldığını aynadan gördüğünü, kaza olduğunu düşünerek geri doğru geldiğini, tırın arkadan transite sol köşeden vurduğunu, transitin araziye yan yatmış olduğunu, herhangi bir yaralı olmadığını, kendisinin aynı yöne gider bir traktör görmediğini, herhangi bir traktör sollamadığını beyan etmiştir.
Kusur durumunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup hazırlanan 01/12/2020 tarihli raporda özetle;
A) Kazanın “Kaza Tespit Tutanağında” belirtildiği şeklinde şerit ihlali sonucu gerçekleşmiş olduğunun kabulü halinde;
Bu kazanın oluşumunda ….plakalı araç sürücüsü ….’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 56/1-a Şerit İzleme Değiştirme kurallarına uymayarak Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller;
Madde 84/g “Şeride tecavüz etme” kusurunu işlediği düşünülerek %100(yüzde yüz) kusurlu olduğunu,
…. çekici ve çekiciye bağlı …. plakalı yarı römork cinsi araç sürücüsünün ise kendi seyir şeridinde seyrettiği zararlı sonucu önleyebilecek herhangi bir tedbir olmadığı düşünülerek kusurunun bulunmadığını,

B) Kazanın “Tanık Beyanlarında” belirtildiği şeklinde (Arkadan Çarpma) gerçekleşmiş olduğunun kabulü halinde ise;
Bu kazanın oluşumunda …. çekici ve çekiciye bağlı …. plakalı yarı römork cinsi araç sürücüsünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak;
Madde 52/b “Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar”
Madde 56/c “Araçlar arasındaki mesafe; Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bin mesafeden izlemek zorundadırlar” şeklinde belirtilen kurallara uymayarak trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller;
Madde 84/d “Arkadan Çarpma” kusurunu işlediği düşünülerek %100(yüzde yüz) kusurlu olduğunu;
…. plakalı araç sürücüsünün ise, kendi seyir şeridinde seyrettiği zararlı sonucu önleyebilecek alabileceği herhangi bir tedbir olmadığı düşünülerek kusurunun bulunmadığını mahkememize bildirmiştir.
Daha sonra mahkememizin 13 no.lu celsesi 1 no.lu ara kararı gereği talimat yoluyla Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’ne gönderilerek, dosyada alınan bilirkişi raporu ile kaza tespit tutanağı arasındaki çelişkiyi gidermek ve taraf itirazlarını değerlendirilmesi ile tarafların kazaya ilişkin kusurlarının tespiti ile gerekçeli ve denetime elverişli rapor tanzim edilmesi istenilmiş olup, hazırlanan 08/07/2022 tarihli heyet raporunda özetle;
Davalı sürücü ….’ın, yönetimindeki …. plakalı minibüsü ile seyretmekte iken daha dikkatli ve tedbirli davranmamakla, aracının hızını; aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gereklerine göre ayarlamamakla, ön ilerisinde seyretmekte olan araç ile arasında güvenli bir takip mesafesi bırakmamakla, bunlara bağlı olarak önünde seyretmekte olan aracın yavaşlaması/duraklaması üzerine bu aracı yakın mesafeden takip etmesi nedeniyle yavaşlayan/duraklayan araca çarpmamak için, sol şerit üzerinde seyretmekte olan bir araç olup olmadığını kontrol etmeden, kontrolsüz olarak sol doğru manevra yapmakla, bu sırada sol şerit üzerinde karşı yönden seyretmekte olan davacı aracının ön kesimi ile çarpışmakla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 46. maddesi (b) ve (c) bendi ile 52. madde ve 56. madde (c) bendi hükümlerine aykırı davrandığını, 84. maddede sayılan asli kusurlu hallerden manevraları düzenleyen şartlara aykırı davranmakla meydana gelen olayda asli derecede % 100 oranında kusurlu bulunduğu,

Davacı şirkete ait …. plakalı çekici sürücüsü ….’ın, yönetimindeki aracı ile kendi şeridi üzerinde seyretmekte iken karşı yön şeridinde seyretmekte olan davalı sürücünün, önünde yavaşlayan araca çarpmamak için kontrolsüz olarak sola manevra yapıp aracının karşı yön trafiğin kullandığı şeride aracını döndürerek geçmesi üzerine …. çekicinin ön kesimi ….plakalı minibüsün arka kesimine çarpmak zorunda kaldığı dava konusu trafik kazasına karışmış olup, olayın oluşumu ile illiyetli herhangi bir dikkatsiz ve tedbirsizliğinin bulunmadığını, olayda kusursuz olduğunu mahkememize bildirmişlerdir.
Davalı tarafça cevap dilekçesinde farları yanmayan bir traktörün davalı sürücünün sevk idaresindeki aracın önüne geçtiği için davalı sürücünün aracının çarpmamak için karşı şeride geçtiğini kazanın bu nedenle meydana geldiğini iddia etmektedir.
Davalı sürücü tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde ise davacının arkadan çarptığı iddia edilmiştir.
Dosyada Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne talimat yazılarak keşif yapılmış ve keşifte tanıklar dinlenmiştir. Dinlenen tanıklar olayı görmediklerini olay sonrası olay yerine gittiklerini belirtmişlerdir. Tanıklardan ….davalı araçla aynı yönde gittiğini herhangi bir traktör görmediğini, traktör sollamadığını, kazanın ise arkasında meydana geldiğini bildirmiştir.
Talimat kanalı ile aldırılan bilirkişi raporunda olayın tanık anlatımlarına göre ve dosyadaki tutanağa göre ayrı ayrı değerlendirme yaparak kusur oranı belirlemişlerdir.
6098 sayılı TBK’nun 74’üncü maddesi gereği hakim kusur oranını belirlemede tam bağımsız ve yetkili kılınmıştır.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede tanıkların olayın oluşuna şahit olmamaları ve tanıklıklarının bilgi ve görgüye dayalı olmaması, sürücü ve işletenin olayın oluşuna dair cevap dilekçelerindeki savunmalarının birbiri ile çelişiyor olması, dosyada düzenlenen kaza tespit tutanağı, dosyaya dava dışı davalı araç sigorta şirketi tarafından sunulan ekspertiz raporunda yer alan kaza sonrası araçlara ilişkin fotoğraflar ve ekspertizin kazanın oluşumunun kaza tespit tutanağında yazdığı şekilde olduğu yönündeki kanaati dikkate alınarak Karayolları Fen Heyeti tarafından tanzim edilen raporun kazanın gerçekleşme şeklinin doğru bir şekilde irdelendiği ve bu haliyle de raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna kanaat getirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Bunun neticesinde kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün %100 kusur olduğu kanaati ile hükme esas alınmıştır.
Zarara ilişkin yapılan değerlendirme;
Kusur durumu tespit edildikten sonra aracın hasar ve onarım tespitine geçilmiştir.
Burada hemen belirtmek gerekir ki 09/10/2020 tarihli ve 31269 sayılı resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı ve 17/07/2020 Tarihli kararı ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun m.90 hükmünün birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu haliyle de artık zarar miktarının hesabı noktasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda yer alan düzenlemelerin esas alınma olanağı kalmamıştır.
Nitekim bu yönde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/1843 Esas, 2020/1278 Karar sayılı ve 04/12/2020 Tarihli ilamında “…2918 Sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi İptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamıştır. Bu durumda Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları dikkate alınarak kaza tarihindeki serbest piyasa koşullarına göre vasıtanın kazadan önceki rayici ile onarım sonrası değeri arasındaki farkın araç değer kaybı olarak belirlenmesi gerekir…” denilmektedir.
Genel şartların uygulanma olanağı bulunmadığından burada zarar miktarının tespiti noktasında genel şartlardan önce mevcut olan uygulamanın esas alınması gerekecektir. Buna ilişkin olarak benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7769 Esas, 2016/11925 Karar sayılı ve 26/12/2016 Tarihli ilamında “…Araçta meydana gelen değer kaybının; aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği dikkate alınarak kazadan sonraki hasarlı halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekir…” denilmektedir.
Kazanın meydana geldiği tarihte KTK madde 90 yürürlükte olmadığı için KTK madde 90’ın yeni hali ile paralel Yargıtay içtihatları esas alınmıştır.
Dolayısıyla eldeki uyuşmazlıkta da bu yönde değerlendirme yapmak gerekecektir.
Pert halinde hasar ve onarım bedelinin istenip istenmeyeceğine ilişkin yapılan değerlendirmeler;
Mahkememizce aldırılan 15/09/2022 tarihli makine mühendisi bilirkişi raporunda özetle;
…. plakalı MAN çekici 1119.423 FLT (4×2) marka 2001 model aracın toplam taminat bedeli işçilik dahil (KDV hariç) 110.208,20 TL tutarında hasar meydana geldiğini ve bu hasar nedeniyle….plakalı aracın ekonomik anlamda tamirinin uygun olmaması, pert (total) hurda olarak işlem yapılması, tamir süresinin olmayacağını, değer kaybının oluşmayacağını, kıymet artış tenzilinin meydana gelmeyeceğini, yasal faizin işlediği sürede (27/12/2017 – 29/01/2018 arası) hesaplanan faiz tutarının 268.52 TL olduğunu, hasar için yapılan ödeme hesaplanan hasar miktarından düşüldüğünde kalan hazar tazminat miktarının 60.000,00 TL – 33.000,00 TL – 268,52 TL = 26.731,48 TL olacağını mahkememize bildirmiştir.
Bilirkişi hazırlamış olduğu raporda aracın tamiratının ekonomik olmadığını ve pert/total işlemine tabi tutulmasını belirlemiştir.
Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/13793 Esas ve 2022/9551 Karar sayılı ilamında;
“Açıklanan durum karşısında mahkemece, dosyanın hasar konusunda uzman yeni bir bir makine mühendisi bilirkişiye tevdii ile aracın markası, modeli, yaşı ve hasarın boyutu birlikte irdelenmek suretiyle, kaza tarihinde aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise, hasar bedeli, ekonomik değil ise kaza tarihindeki ikinci el satış bedeli ile kazadan sonraki hasarlı hali, hurda (sovtaj) değerinin tespit edilmesi, belirlenen rayiç değerden de aracın hurda bedeli indirilmek suretiyle davacının gerçek zararının tespiti yönünden ayrıntılı, gerekçeli, denetime açık,çelişkili ifadeler içermeyen bir rapor alınması ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Yargıtay’ın emsal içtihatından da anlaşılacağı üzere aracın tamiratının ekonomik olmadığının anlaşılması halinde pert/total işlemi yapılarak kazanın meydana geldiği tarihteki aracın 2. El piyasa değerinin belirlenmesi belirlenen rayiç bedelden ise sovtaj bedeli düşülerek zararın belirlenmesi gerekmektedir.
Bilirkişi yapmış olduğu hesaplamada aracın 2. El piyasa bedelini 75.000,00 TL olarak belirlemiş, sovtaj bedelini ise 15.000,00 TL olarak belirlemiştir. Dava dışı sigorta şirketinin de davacı 33.000,00 TL ödeme yaptığını bildirmiştir.
Buna göre davacının gerçek zararı;
75.000,00 – 15.000,00 – 33.000,00 = 27.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Bilirkişi tarafından sigorta şirketince yapılan ödemeye ilişkin faiz yürütülerek bakiye miktar hesaplanmışsa da bu hesaplama hatalıdır. Fakat taraflarca bu hesaplamaya itiraz edilmediğinden taraflar açısından usuli kazanılmış hak olduğu değerlendirilmiştir.
Mahrum kalınan kar talebi bakımından yapılan değerlendirme;
Davacı vekilinin dava dilekçesinde talep ettiği aracın kullanılamamasından kaynaklı mahrum kalınan sürede uğranılan kar kaybını talep ettiği görülmüştür.
Benzer bir uyuşmazlıkta Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi 2016/12588 Esas ve 2019/5195 Karar sayılı ilamında;
“davacının araç mahrumiyet bedeli istemi yönünden de, pert olan davacı aracı ile aynı nitelikteki bir aracın yeniden satın alınması için gerekli olan makul sürenin ne olduğu belirlenip, bu sürede emsal nitelikteki bir aracın (davacı tarafından kaza olmasaydı dahi yapılması gereken yakıt vs. gibi zorunlu giderler indirildikten sonra) kiralama ücretinin miktarına göre araç mahrumiyet bedelinin hesaplanması hususlarında ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” denilmiştir.
Yargıtay’ın gösterdiği usulde rapor alınması için mahkememizin 10 no.lu celsesi 3 no.lu ara kararı gereği davacının yoksun kalınan kara ilişkin olarak rapor aldırılmak üzere dosya talimat kanalı ile SMMM bilirkişisine tevdii edilmiş olup, hazırlanan 08/04/2022 tarihli raporda özetle;
Davacı firmaya ait 2016 yılı ve 2017 Kurumlar Vergisi Beyannameleri mail ile tedarik edildiğini, 2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinin ekinde bulunan Gelir Tablosunda davacının 2016 yılı toplam brüt satışlarının 436.428,13 TL, 2017 yılı toplam brüt satışlarının 701.374,71 TL olduğu ve 2 yıllık toplam brüt satışının 1.137.802,84 TL olduğunun tespit edildiğini, buna göre günlük ortalama hasılatının yaklaşık 1.558,63 TL olduğunu, günlük hasılatından yaklaşık olarak %80 aracın bakım, vergi, amortisman gibi maliyetleri düşüldüğünde bu aracın günlük yaklaşık net kazancının 311.70 TL olacağını, aracın ortalama tamirde geçen süresi ile hesaplanan 311,70 TL günlük net kazancının çarpılması sonucu davacının yoksun kaldığı kazancının görüleceğini, davacının …. plakalı aracını dava konusu kazadan dolayı çalıştırmaması sebebi ile uğradığı kar kaybının, ortalama günlük net kazancı olarak hesaplanan 311,70 TL x belirlenecek aracın ortalama tamirde geçen süresi olarak hesaplanacağını mahkememize bildirmiştir.

Mahkememizin 15 no.lu celsesi 1 no.lu ara kararı gereği davacının araç mahrumiyet bedeli istemi yönünden de, pert olan davacı aracı ile aynı nitelikteki bir aracın yeniden satın alınması için gerekli olan makul sürenin ne olduğu belirlenmesi hususunda ek rapor aldırılmak üzere dosya makine mühendisi bilirkişiye tevdii edilmiş olup, hazırlanan 10/01/2023 tarihli ek raporda özetle;
…. plakalı MAN çekici 1119.423 FLT (4×2) marka 2001 model aracın toplam taminat bedeli işçilik dahil (KDV hariç) 110.208,20 TL tutarında hasar meydana geldiğini ve bu hasar nedeniyle ….plakalı aracın ekonomik anlamda tamirinin uygun olmaması, pert (total) hurda olarak işlem yapılması, tamir süresinin olmayacağı nedeniyle araç mahrumiyet bedeli yönünden değerlendirme yapılamamış olduğunu, serbest piyasada yapmış olduğu araştırmalarda …. plakalı MAN çekici 1119.423 FLT (4×2) marka 2001 model araçile aynı özelliklerdeki aracın makul temin edilebilme süresinin 10 gün olarak belirlendiğini, bu süre içerisinde oluşan mahrumiyet bedeli tespiti için aracın ticari olması nedeniyle yıllık, aylık ve günlük kazanç kaybı değerinin mali müşavir bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini mahkememize bildirmiştir.
Denetime elverişli ve ayrıntılı düzenlenmiş olan bilirkişi raporları hükme esas alınmıştır. Buna göre davacının mahrum kalınan kar kaybı;
10 (Gün) x 311,70 TL = 3.110,70 TL olarak hesaplanmıştır.
Bedel artırım talebi açısından değerlendirme;
Davacının dava dilekçesinde davanın açıkça belirsiz alacak davası olduğu belirtilmediğinden dava kısmi alacak davası olarak değerlendirilmiştir. (Emsal karar için bknz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/9-485 Esas ve 2021/971 Karar sayılı ilamı)
Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu ıslah dilekçesi dava değerini 37.905,88 TL’ye yükseltmiş, ıslah dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiştir.
Faiz başlangıcı yönünden yapılan değerlendirme;
Davacı vekili tarafından kaza tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmiştir. Sovtaj bedeli bakımından aracın pert durumu kaza tarihinde meydana geldiğinde kaza tarihinden itibaren; mahrum kalınan kar bedeli bakımından mahrum kalınan sürenin sonunda zarar oluştuğundan mahrum kalınan sürenin sonu olan 15/12/2017 tarihinden; değişik iş tespit dosyasındaki masraf bakımından ise değişik iş tespitinin yapıldığı tarih olan 02/01/2018 tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Davacının davasını ıslah ettiği miktar bakımından ıslah tarihi esas alınmıştır.
Gerçek zararın belirlenmesine ve yapılan indirimlere ilişkin değerlendirme;
Yerleşmiş yargısal içtihatlar dikkate alındığında alındığında bakiye sovtaj bedelinin 27.000,00 TL, mahrum kalınan karın 3.110,70 TL olduğu değişik iş tespit dosyasındaki makbuzlar tetkik edildiğinde ise değişik iş masrafının 874,40 TL olduğu tespit edilmiştir.
Hesaplanan bu bedel üzerinden yapılması gereken bir indirim bulunmadığı kanaati ile sonuç tazminatın belirlenmesi gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesi’nin 2021/3581 Esas ve 2022/565 Karar sayılı benzer yöndeki;
“Tazminatın kapsamını belirleme biçimi ve tazminattan yapılacak indirimler ve sıralaması TBK 51 ve 52. (818 Sayılı BK 43-44 mad) maddelerinde düzenlenmiştir. TBK 51. maddesine(BK 43. mad.) göre hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak tazminatı belirleyecektir.Hakim tarafların kusur durumunu dikkate alarak tazminatın kapsamını belirledikten sonra Yargıtay kararlarında yerleşmiş olduğu üzere tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak nihai zarar ve ödenmesi gereken tazminat belirlenecek, son olarak da davadan önce yapılan ödemenin güncellenen değeri düşülecektir. İlgili kanun maddeleri incelendiğinde,davalı tarfından yapılan ödemeler tazminatı belirlemede bir indirim nedeni olarak gösterilmediği gibi, Yargıtay uygulamaları ile artık yerleşik hale geldiği üzere borcu söndüren bir nitelik taşımaktadır.” içtihadı ile gerçek zararının nasıl belirleneceğinin bahsedilen şekilde olacağını bildirmiştir.
Davacının talepleri ve mahkememizce belirlenen tazminatı tablo halinde göstermek gerekirse;

Hasar ve Onarım/ Pert Bedeli
Mahrum Kar
Tespit Masrafı
Toplam
Dava dilekçesi
Talep açık değil
Talep açık değil
Talep açık değil
31.174,40 TL
Talep Açıklama
20.000,00 TL
10.300,00 TL
874,40 TL
31.174,40 TL
Islah Dilekçesi
26.731,84 TL
10.300,00 TL
874,40 TL
37.905,88 TL
Bilirkişi Tespiti
27.000,00 TL
3.110,70 TL
874,40 TL
30.985,10 TL
HÜKÜM
26.731,48 TL*
3.110,70 TL
874,40 TL
30.716,58 TL
*Taleple bağlı kalınmıştır.
şeklinde bir tablo karşımıza çıkmaktadır.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli olarak alınmış bilirkişi raporları, taraf beyanları, birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının kısmen kabulüne kısmen reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile, pert total bedeli olarak taleple bağlı kalınarak 26.731,48 TL, tespit masrafı olarak 874,40 TL ve yoksun kalınan kar 3.110,70 TL olmak üzere toplam 30.716,58 TL tazminattan 20.000,00 TL pert total bedeli bakımından kaza tarihi olan 05/12/2017 tarihinden, 874,40 TL tespit masrafının masrafın yapıldığı 02/01/2018 tarihinden, yoksun kalınan kar olan 3.110,70 TLnin ise yoksun kalınan kar süresinin sonu olan 15/12/2017 tarihinden itibaren bakiye kısmının ise ıslah tarihi olan 17/09/2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya dair taleplerin REDDİNE,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 30.716,58 TL üzerinden alınması gereken 2.098,24 TL ilam harcından davacı tarafından yatırılan 532,29 TL peşin harç, 125,00 TL ıslah harcının toplamı olan ‭‭‭657,29‬ TL mahsubu ile bakiye ‭‭1.440,95‬ TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yatırılan 532,29 TL peşin harç, 125,00 TL ıslah harcının toplamı olan 657,29 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam ‭‭3.727,05‬ TL yargılama giderinin davanın kabul (%81,03) ve ret (%‭18,97‬) oranlarına göre hesaplanan 3.020,17 TL yargılama gideri, 384,90 TL keşif harcı ve 35,90 TL başvurma harcının toplamı olan ‭3.440,97‬ TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı …. Taşımacılık Gıda Petrol Ürünleri İnşaat Ve Temizlik İşleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi kendisini ve davalı ….endilerini ayrı ayrı vekil ile temsil ettirmişlerse de karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 3/2 hükümleri uyarınca davanın ret edilen değeri üzerinden hesaplanan 7.189,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara eşit oranda VERİLMESİNE,
8-Davalı tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
9-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu AÇIK olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi.12/04/2023