Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1285 E. 2022/172 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
2 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO :….
KARAR NO : ….

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : ….
….
DAVALILAR : ….
VEKİLLERİ : ….
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılar aleyhine Gaziantep İcra Dairesinin ….Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların süresinde borca ve takibe itiraz ettiğini ve itiraz neticesinde takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsil edemediğini, mağdur olduğunu, açıklanan bu nedenlerle; itirazın iptali ile takibin aynen devamına alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Takip talebine aykırı şekilde düzenlenen ödeme emrinin hukuki sonuç doğuramayacağından davanın şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu icra takibinde talep edilen alacağın yalnızca şirket kredi kartı üyelik sözleşmesinden doğan bir alacak olduğundan kart alacağından kefil konumunda bulunan müvekkilleri…., …. ve ….nın sorumlu tutulamayacağını, açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan bu nedenlerle müvekkilleri aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
1-Taraflarca usulüne uygun olarak ileri sürülen iddia ve savunmalar,
2-İcra dosyası,
3-İlgili kamu kurumlarından celp edilen cevabi yazılar,
4-İlgili yasal mevzuat ve yargısal içtihatlar,
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava Nevi İtibari İle Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan İtirazın İptali İstemine İlişkindir.
İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
İii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.09.2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K.; 25.11.2020 tarihli ve 2017/(19)11-894 E., 2020/942 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
Dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
Kefil konumunda bulunan davalıların sorumlulukları bakımından yapılan değerlendirme:
Anılan genel kredi sözleşmeleri tetkik edildiğinde davalıların kefil sıfatıyla sözleşmeleri imzalamış oldukları görülmektedir. Ancak her ne kadar kefil sıfatıyla imzaları bulunsa da kefillerin hiçbirinde eş rızasına dair herhangi bir belirtme veya imza bulunmadığı görülmektedir.
….Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden dava dışı kredi borçlusu …. Ayakkabı San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin sicil bilgileri celp edilmiş olup davalılar….ve ….’ın borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi oldukları tespit edilmiştir. Dolayısıyla bu davalılar bakımından 6098 sayılı TBK m.584/3 hükmü uyarınca eş rızasın gerek bulunmamakta olup bu davalının kefaletleri hukuken geçerlidir.
Kat İhtarnamesi bakımından yapılan değerlendirme;
Davaya konu icra takibine dayanak teşkil eden ve davacı tarafından davalılar aleyhine keşide edilmiş olan Gaziantep ….’inci Noteriliği’nin 02/08/2016 tarihli ve …. yevmiye numaralı kat ihtarnamesi tetkikinde ihtarname içeriğinde belirtilen miktarlardaki alacağın talep edilmiş olduğu görülmüştür.
Temerrüt tarihi bakımından yapılan değerlendirme;
Yine temerrüt tarihinin doğru bir şekilde tespit edilebilmesi adına kat ihtarnamesinin muhataplarına tebliğine dair tebliğ mazbataları ilgili noterlikten celp edilmiştir. Davalılar adına çıkartılan tebligatların usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüştür. Bahse konu tebligatların kefillerin sözleşmede belirtilen adreslere çıkartıldığı, alacağı doğuran genel kredi sözleşmesinin X-4 hükmü uyarınca sözleşmedeki adresler değişse bile bildirilmediği takdirde sözleşmede yer alan adreslere çıkarılan tebligatlar tebliğ edilemese bile tebliğ işleminin yapılmış sayılacağı ve davalılar tarafından sözleşmenin kurulmasından sora adres değişikliği yapıldığı ve bu adres değişikliğinin de davacı bankaya bildirildiğine dair herhangi bir savunma ileri sürülmediği hususları birlikte nazara alınarak anılan tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğuna kanaat getirilmiştir.
İcra takip dosyası:
Gaziantep İcra Dairesi’nin ….esas sayılı takip dosyası tetkik edildiğinde; davacı banka tarafından davalılar aleyhine 28.629,88 TL diğer asıl alacağı, 2.590,38 TL diğer asıl alacağı, 136,33 TL diğer asıl alacağı, 26.057,44 TL diğer asıl alacağı, 1.830,02 TL diğer asıl alacağı, 96,31 TL diğer asıl alacağı, olmak üzere toplam 59.340,36 TL alacak talebiyle icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Ödeme emrinin tebliği üzerine davalılar tarafından yasal süresi içerisinde takibe itiraz edildiği ve icra dairesince takibin durdurulmasına karara verildiği anlaşılmıştır.
İcra takip dosyasında borca itirazın davacı alacaklıya tebliğ edildiğinde dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmemiş olduğu görülmüş ve bu haliyle de eldeki davanın 2004 sayılı İİK m.67/1 hükmünde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi ek ve kök raporları;
Mahkememizin 1 nolu celse 4 nolu ara kararı uyarınca rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş bankacı bilirkişi….tarafından hazırlanan 10/09/2019 tarihli raporda; Davacı banka ile davalı kredi lehtarı …. Dayanıklı Tük. Mal. İnş. Koli. Şti. arasında “Genel Kredi Sözleşmesi ” imzalandığı, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, anılan sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından kredi lehtarı şirket adına kredi hesapları açıldığı ve bu hesaplar üzerinden nakit kredilerin kullandırılmış olduğunu, işbu kredi borçlarının öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiğini, Kefalet Limiti ve Davalı Kefilin Sorumluluğu: Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 375.000,00 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 54.687,32 TL’sının kefalet limitlerinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefillerin hesaplanan borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceğini, raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 1.918,86 TL (59.340,36 -57.421 50-) reddi durumunda, TAKİP TARİHİNDEN başlamak üzere 28.629,88 TL asıl alacak tutarı (şirket kredi kartı için) tamamen ödeninceye kadar yıllık 630,24 oranında; 26.057,44 TL asıl alacak tutarı (taksitli kredi için) tamamen ödeninceye kadar yıllık 415,20 oranında; temerrüt faizi ve bunun 45 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceğini, GAYRİNAKİ Çek taahhüt bedelinin DEPO Edilmesi yönünden Davacı banka, mevcut delil durumuna göre gayrinakdi çek taahhüt bedelinin varlığını ve miktarını açıkça ispatlayamadığını, mahkememize bildirmiştir.
Akabinde mahkememizin 8 nolu celse 1 nolu ara kararı uyarınca ek rapor hazırlanmak üzere dosya kül halinde yeniden İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş, bankacı bilirkişi ….’den tarafından hazırlanan 18/01/2021 tarihli raporda özetle; Davacı banka ile davalı kredi lehtarı …. Dayanıklı Tük. Mal, İnş. Koll, Şti. arasında “Genel Kredi Sözleşmesi ” imzalandığını, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, anılan sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından kredi lehtarı şirket adına kredi hesapları açıldığı ve bu hesaplar üzerinden nakit kredilerin kullandırılmış olduğunu, işbu kredi barçlarının öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiğini, Kefalet Limiti ve Davalı Kefilin Sorumluluğunun Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 375.000,00 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 54.687,32 TL’sının kefalet limitlerinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefillerin hesaplanan borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceğini, Davacı bankanın TAKİP TARİHİ itibariyle hesaplanan alacaklarının Davalı kredi lehtarı şirket ve diğer davalı kefillerin hepsinin birlikte müteselsilen sorumlu oldukları ve borçtan müteselsilen sorumlu olduklarını, fazlaya ilişkin 1.918,86 TL (59.340 36 -57 421,50-) reddi durumunda, TAKİP TARİHİNDEN başlamak üzere 28.629,88 TL asıl alacak tutarı (şirket kredi kartı için) tamamen ödeninceye kadar yıllık 30,24 oranında; 26.057,44 TL. asıl alacak tutarı (taksitli kredi için) tamamen ödeninceye kadar yıllık 615,20 oranında; temerrüt faizi ve bunun 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte davalılardan müteselsilen istenilebilineceğini, GAYRİNAKTİ Çek taahhüt bedelinin DEPO Edilmesi yönünden Davacı banka, mevcut delil durumuna göre gayrinakdi çek taahhüt bedelinin varlığını ve miktarını AÇIKÇA İSPATLAYAMAMIŞ olduğunu mahkememize bildirmiştir.
Dosya son olarak mahkememizin 11 nolu celse 3 nolu ara kararı uyarınca ek rapor hazırlanmak üzere yeniden İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş bilirkişi …. tarafından hazırlanan 23/11/2021 tarihli ek raporda özetle; Davacı banka ile davalı kredi lehtarı …. Dayanıklı Tük. Mal. İnş. Koll. Şti. arasında “Genel Kredi Sözleşmesi ” imzalandığını, işbu sözleşmeyi davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduklarını, anılan sözleşmeye istinaden davacı banka tarafından kredi lehtarı şirket adına kredi hesapları açıldığı ve bu hesaplar üzerinden nakit kredilerin kullandırılmış olduğunu, işbu kredi borçlarının öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalılar aleyhinde takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiğini, Kefalet Limiti ve Davalı Kefilin Sorumluluğunun Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 375.000,00 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 54.687,32 TL’sının kefalet limitlerinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, davalı kefillerin hesaplanan borcun tamamından müteselsilen sorumlu olduklarının düşünülebilineceğini, Davalıların hepsinin borçtan müteselsilen sorumlu olduklarını, fazlaya ilişkin 1.855,97 TL 59.340,36 -57.484 39 reddi durumunda, TAKİP TARİHİNDEN başlamak üzere 28.629,88 TL asıl alacak tutarı (şirket kredi kartı için) tamamen ödeninceye kadar yıllık 630,24 oranında; 26.057,44 TL asıl alacak tutarı (taksitli kredi için) tamamen ödeninceye kadar yıllık X15,20 oranında; temerrüt faizi ve bunun 45 gider vergisi (BSMV) ile birlikte davalılardan müteselsilen istenilebilineceğini, GAYRİNAKİ Çek taahhüt bedelinin DEPO Edilmesi yönünden Davacı banka, mevcut delil durumuna göre gayrinakdi çek taahhüt bedelinin varlığını ve miktarını açıkça ispatlayamadığını, mahkememize bildirmiştir.
Davacı …. Varlık Yönetim A.ş. Vekili …. Tarafından 10/06/2019 tarihinde mahkememize ibraz etmiş olduğu beyan dilekçesi ile …. …. Bankası A.ş. Tarafından davaya konu Gaziantep İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasındaki alacağı temlik aldıklarına ilişkin temliknameyi mahkememize ibraz etmiş olduğunun anlaşılması karşısında; davacı olarak …. Varlık Yönetim A.Ş.’nin HMK 125/2 uyarınca dosyaya eklenmesine karar verilerek UYAP kaydı yapılmıştır.

İcra inkar tazminatı talebi bakımından yapılan değerlendirme;
Burada her ne kadar davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de kabul edilen kısım bakımından alacak likit nitelikte olup ayrıca davalılar da itirazlarında haksızdırlar. Bu haliyle de davacı lehine 2004 sayılı İİK m.67/2 hükmünde öngörülen şartlar oluştuğuna kanaat getirilmiş ve kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 nispetinde icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Davacıların kredi kartı sözleşmesine ilişkin olarak kefil olmadıklarına dair davalıların iddiaları bakımından yapılan değerlendirme;
Taraflar arasında akdedilmiş ve davalıların da kabulünde olduğu genel kredi sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin IX başlığının 2.4 “Şirket Kredi Kartı” başlıklı hükmünde “Müşteri’nin Banka’ya yapmış olduğu talep doğrultusunda, işbu sözleşme limiti tahtında kendisine veya belirlediği çalılanlarına kredi kartı verilmesi halinde işbu sözleşme hükümleri yanında, işbu Sözleşme’nin eki ve ayrılmaz parçası olan kredi kartı üyelik sözleşmesi hükümleri de uygulanacaktır” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu kredi kartı da davalıların kefil olduğu genel kredi sözleşmesi ile bağlantılı olduğundan davalıların kredi kartı borcundan sorumlu olmadıkları iddiaları yerinde görülmemiştir. Nitekim benzer bir uyuşmazlığı ilişkin Yargıtay 11’inci Hukuk Dairesi’nin 2020/4431 Esas ve 2021/6742 Karar sayılı ilamında da; “Ancak, davalının imzası bulunan 17.09.2008 tarihli genel kredi sözleşmesinin 29 ve kefaleti düzenleyen 41’inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, asıl borçlu şirketin kredi kartına ilişkin borcunun da davalının kefalet borcu kapsamında olduğunun kabulüyle buna göre sözkonusu alacaktan da sorumlu tutulması gerekirken, sözleşmede kefilin sorumluluğuna ilişkin açık bir hüküm bulunmadığından bahisle bu kalem alacakla ilgili davanın reddi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.” denilerek bu yönde içtihat oluşturulmuştur.
Kredi kartı alacağına ilişkin işlemiş faiz açısından davacının itirazlarına dair yapılan değerlendirme;
Kredi mevduat hesabı ve kredi kartı yönünden 5464 sayılı Bankacılık ve Kredi Kartları Kanunu’nun Kurumsal Kredi Kartları başlıklı 43.maddesinde tacirlere verilen kurumsal kredi kartları hakkında kanunun 8/2, 9,12,24,25,26 ve 44. maddelerinin uygulanmayacağı hükmüne yer verildiği, 6495 sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile 02/08/2013 tarihinden itibaren ticari kredi kartlarına 5464 sayılı kanunun 26. maddesi uyarınca T.C. Merkez Bankasınca Kredi kartlarınca belirlenen akdi ve temerrüt faizi oranların uygulanması gerektiğini, Merkez Bankasının 25/05/2013 tarih 35 sayılı duyurusunda 27/05/2013 tarihinden itibaren kredili mevduat hesaplarına uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranlarının kredi kartı işlemlerine uygulanacak aylık azami ve gecikme faiz oranlarını geçemeyeceği düzenlemesinin yapıldığını, davacı bankanın kredi mevduat hesabı alacaklarının bu yasa ve düzenlemeler kapsamına girdiği, dava konusu şirket kredi kartı ve kredili mevduat hesabı kredi alacaklarına TCMB tarafından ilan edilen yıllık akdi ve yıllık temerrüt faiz oranı uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Ticari kredili mevduat hesabı tarihinden sonra uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranının üst sınırının T.C Merkez Bankası tarafından belirlendiğinden davacının bilirkişi raporuna karşı itirazlarında hukuka uygunluk bulunmamıştır. (Yargıtay 19.HD’nin 2019/2021 esas 2019/4757 karar 14/10/2019 tarih ve Yargıtay 19.HD’nin 2016/9671 esas 2017/6303 karar 26/09/2017 tarihli ilamları).
Davacının gayri nakdi çek bedeline ilişkin itirazları hakkında yapılan değerlendirme;
Çek taahhüt bedeli yönünden yapılan itirazlar hakkında yapılan değerlendirmede emsal içtihat olan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2018 tarih ve 2018/19-689 Esas 2018/1624 Karar sayılı emsal içtihatında “…….5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı)” ilamı dikkate alınarak davacının itirazları yerinde görülmemiştir.
Neticeten;
Tüm dosya kapsamı denetime elverişli şekilde aldırılmış bilirkişi raporu, taraf beyanları hep birlikte incelendiğinde davasının kısmen kabul kısmen reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile; davalıların Gaziantep 13. İcra Dairesinin …. Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazlarının ödeme emrindeki alacaklar kalemlerinin sırasıyla;
28.629,88 TL asıl alacak,
1.827,73 TL işlemiş temerrüt faizi,
91,39 TL BSMV,
26.057,44 TL asıl alacak
836,15 TL işlemiş temerrüt faizi,
41,80 TL BSMV,
olmak üzere toplam 57.484,39 TL alacak bakımından İPTALİ ile takibin bu miktarlar üzerinden DEVAMINA, fazlaya dair talebin REDDİNE,
2-Takip tarihinden asıl alacak tutarı olan ve ödeme emrinin 1. Sırasında bulunan mahkememizce de 28.629,88 TL olarak itirazın iptaline karar verilen asıl alacak açısından tamamen ödeninceye kadar yıllık %30,24 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 BSMV’si ile;
Takip tarihinden asıl alacak tutarı olan ve ödeme emrinin 4. Sırasında bulunan mahkememizce de 26.057,44 TL olarak itirazın iptaline karar verilen asıl alacak açısından tamamen ödeninceye kadar yıllık %15,20 oranında temerrüt faizi ve bunun %5 BSMV’si ile İSTENEBİLECEĞİNE,
3-Asıl alacak tutarı olan 54.687,32 TL üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4- Gayrinakdi çek taahhüt bedeli olan ve takip talebinde bildirilen depo talebi açısından davacının talebinin REDDİNE,
5-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca davanın kabul edilen değeri olan 57.484,39 TL üzerinden alınması gereken 3.926,76 TL ilam harcından davacı tarafça yatırılan 716,69 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.210,07 TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 716,69 TL peşin harcın toplamı olan 748,09 TL’nin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yargılama nedeniyle sarf edilen toplam 2.215,33 TL yargılama giderinin davanın kabul (%96,87) ve ret (%3,13) oranlarına göre 2.145,99 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-Davalılar tarafından yargılama nedeniyle herhangi bir yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca davanın kabul edilen değeri üzerinden hesaplanan 8.272,97 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

9-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri uyarınca davanın ret edilen değeri üzerinden hesaplanan 1.855,97 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
10-Karar kesinleştiğinde artan avansın 6100 sayılı HMK m.333 hükmü uyarınca resen yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi, verilen karar hazır bulunan taraflara okunmak suretiyle tefhim edildi. 23/02/2022