Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/45 E. 2023/25 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …

VEKİLİ :
DAVALI : … – …

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2023
KARAR TARİHİ : 19/01/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile dava dışı …. ile arasında imzalanan sağlık hizmetleri sözleşmesi gereğince davalıyı hekim olarak çalıştırma taahhüdünde bulunmuş olduğunu, müvekkilce ödemelerin düzenli bir şekilde yapılmasına rağmen davalının haksız olarak sözleşme akdini feshetmiş olduğunu, davacı dışı …. AŞ. Sağlık hizmetleri sözleşmesi gereği cezai şartın yerine getirilmesinin ihtar edilmesi üzerine müvekkili tarafından davalıya cezai şart bedelinin ödenmesinin talep edilmesine rağmen davalının bu bedeli ödemediğini bu sebeple müvekkilinin dava dışı …. Şirketine cezai şart ödemek zorunda kalmış olduğunu, davalının bu tutumu ile müvekkili şirkete zarar vermiş olduğunu ve zararın giderilmesi adına Gaziantep İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, fakat davalının haksız itirazı üzerine takibin durmuş olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, itirazın iptali, takibin devamını, davalının tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını, talep ve dava etmiştir.
Dava, davacı ile dava dışı …Hizmetleri A.Ş. arasında imzalanan hizmet satın alma sözleşmesi kapsamında dava dışı şirkete ödenen cezai şartın davalıdan tahsiline yönelik rücu istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Öte yandan işçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
Somut olayda, davacı yanın rücu talebine konu edilen ödeme, davacı tarafından, dava dışı …. Hizmetleri A.Ş.’ye hizmet satın alma sözleşmesinin 4. maddesinde belirtilen cezai şart hükmü sebebiyle yapılmış olup, dava dilekçesinde davacı vekili tarafından ifade edildiği ve dilekçe ekinde sunulan hizmet alım sözleşmesine ekli ek-2 belgeden de görüldüğü üzere davacı şirket, sözleşmenin tarafı olan dava dışı şirkete karşı davalıyı hekim olarak çalıştırma taahhüdünde bulunmuştur. Davalının bahse konu sözleşmeyi imzalamış olması davacı şirketi temsil ya da sözleşmenin tarafı olma iradesi ile değil sözleşme kapsamında çalıştırılması taahhüt edilen işçi olması sebebi iledir. Bu bağlamda ifade edilmelidir ki sözleşmenin taraflarından … Hizmetleri A.Ş. asıl işveren, davacı şirket alt işveren, davalı ise işçi konumundadır. Bu bağlamda davalı ile …. Hizmetleri A.Ş. arasındaki ilişki iş akdinden kaynaklanmaktadır.
Her ne kadar davacı tarafından, davalının davacı şirkette ortak olduğu ve TTK md. 613 hükmü doğrultusunda talepte bulunulduğu ifade edilmiş ise de uyuşmazlığın temelinin davalı ile davacı arasındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklanmadığı, dava konusunun TTK’nın 613 maddesi gereği ortağın şirkete karşı bağlılık yükümlülüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasının işçi statüsündeki davalının sözleşmeyi haklı olarak feshedip etmediğine dayalı olduğu, davacının rücu talebinin yerinde olup olmadığının açıklığa kavuşturulabilmesi için öncelikle davalının dava dışı …. Hizmetleri A.Ş. ile olan iş akdini haklı olarak feshedip etmediğinin tespit edilmesi gerektiği, bu hususun da iş hukuku kuralları çerçevesinde iş mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, ayrıca davalının tacir sıfatının da bulunmadığı, şirket ortaklığının da başlı başına kişiye tacir sıfatını kazandırmayacağı (bu yönde bkz Y.23 HD’nin 22/11/2018 T. 2016/5294-2018/5434 E.K sayılı ilamı) göz önünde bulundurularak davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiği kanaatine varılarak mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın görev yönünden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 sayılı HMK nun 20. Maddesi uyarınca karar kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşirse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Mahkememize başvurularak dava dosyasının görevli ve yetkili Mahkemeye gönderilmesinin talep edilmesi halinde DOSYANIN GÖREVLİ VE YETKİLİ GAZİANTEP İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli ve yetkili Mahkemece gözetilmesine,
4- Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin belirtilen süre içerisinde talep edilmemesi halinde HMK nın 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/01/2023