Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/798 E. 2019/1586 K. 12.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLİ : .
FERİ MÜDAHİL :
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLİ : .
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLİ : .
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLLERİ :.
.
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLLERİ : .
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLİ : .
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLLERİ :
.
FERİ MÜDAHİL :
VEKİLLERİ : .
FERİ MÜDAHİL : .
VEKİLİ : .

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 12/12/2019
GEREKÇE TARİHİ : 08/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanında özetle: Müvekkillerin 02/10/1995 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tescilinin yapıldığı, ”Yaş sebze ve meyve ticareti” sahasında faaliyet gösterdiğini, … ve …. …. %50’şer hisseye sahip olduklarını, birçok şirkete yaş sebze ve meyve tedarik etmekte olduklarını, muz tedarikinin ticaret hacminin %85’ini oluşturduğunu, döviz kurundaki dalgalanmanın ve yüksek faizlerin ödeme dengelerini bozduğunu, sebze ve meyve fiyatlarının artışının talebi azalttığını, iflas etmesi halinde bunun hem alacaklılar hem kendileri hemde ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceğini belirtmiş ayrıca hem davacı şirket hem de ortakları lehine ihtiyati tedbir talebinde bulunmuşlardır.
Davacı şirket ön projesinde özetle: Müvekkillerin 02/10/1995 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tescilinin yapıldığı, ”Yaş sebze ve meyve ticareti” sahasında faaliyet gösterdiğini, …… %50’şer hisseye sahip olduklarını, firmanın dört çalışanı bulunduğunu, birçok şirkete yaş sebze ve meyve tedarik etmekte olduklarını, muz tedarikinin ticaret hacminin %85’ini oluşturduğunu, dolardaki yükseliş, TL’nin değer kaybı, banka faiz oranlarının %40’ları bulması, bunlara bağlı olarak sebze ve meyve fiyatlarındaki artış şirketin finansman giderlerini karşılayamaz hale getirdiğini, yıllık 450.000 TL düzeyinde olan faiz stokunun 2.500.000 TL’yi aşar hale geldiğini, mevcut borçların vadelere yayılmaksızın tespit edilmesi nedeni ile teminatsız borçların %20 oranında iskonto ve kalan borcun 6 ay ödemesiz olmak üzere toplam 48 ay vade ile faizsiz taksitlendirilmesi; rehinle temin edilmiş borçların ise tamamının aylık %0,80 yapılandırma faizi ile 6 ay ödemesiz toplam 48 ay vadeli olarak ödemeyi planladıklarını, toplam borcunun 13.375.757,37 TL olduğunu, şirket varlıklarının toplamının ise 8.872.086,60 TL olduğunu, mevcut hali ile alacakların %67’sinin karşılanabildiğini, iflasa sürüklenmesinin herkesin zararına olduğunu belirtmişlerdir.
– Şirket faaliyetlerinin devam etmesine bağlı olarak 2019 yılında 159.000 TL, 2020 yılında 175.000 TL, 2021 yılında 193.000 TL ve 2022 yılında 212.000 TL olmak üzere firma faaliyetlerinden yaratılacak kaynağı arttırma hedefi bulunduğunu, şirket aktifinde kayıtlı olan Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, .. Mahallesi .. ada .. parsel de yer alan taşınmazdaki dükkan ve konutların kirada olduğunu, aylık yaklaşık 20.000 TL kira geliri elde edildiğini, söz konusu taşınmazın satışı ve/veya vefa hakkı ile devrine kadar elde edilen gelirin borç tasfiyesinde kullanılacağını;
– 2019 yılında 500.000 TL, 2020 yılında 500.000 TL olmak üzere 1.000.000 TL sermaye artışı öngörüldüğünü;
– Firma ortaklarına ait rehinli taşınmazların rehin alacaklısı finansal kuruluşlarında onayı alınarak, ekspertiz değerinin altında olmamak kaydıyla satılarak sağlanan nakit akışı ile tamamen rehinli alacaklıların alacağının tasfiyesinin gerçekleşeceğinin, bu kapsamda Bolu, Gerede, Kazanlar, . parseldeki akaryakıt istasyonunun 350.000 TL; Gaziantep, Şahinbey, Bekirbey Mahallesi .. ada .. parselin 2.250.000 TL; Gaziantep, Şehitkamil, Umut Mahallesi . ada . parseldeki dükkanın 450.000 TL; Ankara, Gölbaşı, Velihimmetli Mahallesi . ada . parsel/. ada . parsel sayılı taşınmazların 3.000.000 TL; Gaziantep, Şehitkamil, 15 Temmuz Mahallesi . ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki meskenin 450.000 TL olmak üzere 6.500.000 TL kaynak oluşturulacağı,
– Firma aktifindeki stokların azaltılarak 2019 ve sonrasında(4 yıl içerisinde) 2.000.000 TL stok satışı ve tahsilatından kaynak sağlanmasının öngörüldüğü,
– Firmanın 1.700.000 TL olan çekli alacağı olduğunu, bunların bankalardan kullanılan kredilerin teminatını oluşturduğunu, bu çeklerin vadesinde tahsili sağlanarak elde edilen nakit akışı ile ilgili bankalara olan kredi borcunun tasfiye edileceğini belirtmişlerdir.
Mahkememizce eksik olan gider avansı tamamlatıldıktan sonra 12/11/2018 tarihi itibari ile davacı şirket lehine geçici mühlet kararı verilmiştir. Davacı şirket ortakları da tedbir talebinde bulunmuş iseler de; esas itibari ile belirtilen ara karardaki birçok husus geçici mühletin verilmesi ile beraber doğan kanuni sonuçlardır ve bu sonuçlardan başvuruda bulunan tarafın yararlanma olanağı bulunmaktadır. Yine yasada belirtilmeyen ve davacı tarafın mal varlığını korumaya dönük tedbirler bakımından ise üçüncü kişi konumundaki ve dosyada taraf sıfatı bulunmayan davacı şirketin ortakları lehine de tedbir kararı verilmesi hukuken olanaklı görülmediği için bu talep yerinde görülmemiştir.
Müdahale talebinde bulunanlar özetle: Konkordato talebinin reddini ve tedbirlerin kaldırılmasını talep etmişlerdir.
Geçici konkordato komiseri 05/12/2018 havale tarihli ön değerlendirme raporunda özetle: Davacı firmanın 15/10/2018 tarihli kaydi bilançosu esas alındığında 13.375.757,37 TL tutarında borcu olduğu ve bu borca karşılık 16.595.859,92 TL tutarında varlığa sahip olduğu ve dolayısıyla kaydi veriler üzerinden borca batık olmadığının; ancak 15/10/2018 tarihli tasfiye bilançosunda rayiç değerli mali veriler üzerinden %50,7 oranında borca batık olduğu, rayiç değerli varlık toplamının 8.872.086 TL olduğu, rayiç değerli borç toplamının ise 13.375.757 TL olduğu dolayısıyla şirketin 4.503.671 TL borca batık olduğu; Firmanın 2016 yılında 14.6 milyon TL, 2017 yılında 13.5 milyon TL, 15/10/2018 tarihine kadar 11.9 milyon TL net satış gerçekleştirdiğini; Bankalar hesabının – 444.534,02 TL bakiye verdiğini ancak muhasebe anlamında – varlık olamayacağı, bankalar hesabında bir değerin olacağı ya da olmayacağı yani 0 bakiye vermesi gerektiği, yine çalışma sermayesinin 1.181.482 TL olarak göründüğünü, dönen varlıkların (10.285.394 TL) %44’ünün (4.600.663 TL) ticari alacaklardan olduğunu ancak bu alacakların 1.669.286 TL’sinin şüpheli alacak olduğunu, işletmenin çalışma sermayesinin 1.18 milyon TL gözükse dahi kısa dönemde borç ödeme kapasitesinin zayıf olduğunu, mali tabloların özenle hazırlanmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili 05/12/2018 tarihli komiser raporuna borca batıklığın doğru hesaplanmadığı, banka hesaplarına ilişkin yanlış tespitler yapıldığı hususunda itirazlarda bulunmuştur.
Geçici konkordato komiser heyeti 01/02/2019 tarihli değerlendirme raporunda özetle: Şirketin bilançosu konkordato dönemine ait gelir tablosu, konkordatodan önceki 3 aylık döneme ait gelir tablosu, bir önceki yıl aynı döneme ait 3 aylık gelir tablosu, üç dönemin karşılaştırmalı gelir tabloları ibraz edildikten sonra geçici mühlet döneminde sermaye arttırımı veya ortakların taşınmazların bir kısmını satıp bedelini şirkete aktarmaya dönük olarak geçici mühlet içerisinde herhangi bir gelişme bulunmadığını; şirketin satışlarının konkordato öncesi üç aylık döneme göre 545.206,63 TL düşüş gösterdiğini, bir önceki yılın aynı dönemine göre satışların 1.880.131,11 TL düşüş gösterdiğini, buna bağlı olarak satış karlılığının da düştüğünü, bunun konkordato döneminde 117.545,61 TL olduğu, bu dönemden önceki üç aylık dönemde 336.178,50 TL, önceki yılın üç aylık döneminde ise 256.486,38 TL brüt satış karı elde edildiğini, faaliyet karlılığınında buna paralel olarak ciddi oranda düştüğünü; dönem net karı bakımından konkordato döneminde 86.023,20 TL, önceki üç aylık dönemde 58.963,50 TL, önceki üç aylık dönemde ise 61.226,03 TL olduğu; bir önceki yıl satışlarının yaklaşık %115 oranında konkordato döneminden yüksek olmasına rağmen daha düşük seviyede dönem net karının raporlandığını, bunun firmanın dönemler itibari ile faaliyet giderlerini ve maliyetlerini kontrol altında tutmadığının yüksek bir işareti olarak değerlendirilebileceğini, firmanın satışlarının net kara dönüştürülmesinde ciddi manada orantısızlık bulunduğunu, zira 1.697.774,72 TL satış hasılatı ile 86.023,20 TL kar beyan edilirken, 3.577.905,62 TL satış hasılatı ile 61.226,03 TL kar beyan edildiği; belirtilen nedenlerle elde edilmesi tahmin edilen gelirin karşılaştırmalı gelir tablolarından da anlaşılacağı üzere elde edilmesinin mümkün olmadığı sunulan ön projenin uygulanma imkanının bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı vekili rapora itiraz etmiş, ödemelere ilişkin bir kısım belgeler ibraz etmiş ve geçici mühletin uzatılmasını talep etmiştir. Mahkememizce 07/02/2019 tarihli celsede uzatma talebine ilişkin olarak İİK’nın 287/4 madde ve fıkrası uyarınca geçici konkordato komiser heyetinden görüş sorulmuş ayrıca itirazları değerlendiren ek rapor talep edilmiştir. Komiser heyetinin 11/02/2019 tarihli iki aylık ek süre verilmesi yönündeki raporu üzerine mahkememizce 11/02/2019 tarihli celsede geçici mühlet 12/02/2019 tarihinden başlamak üzere iki ay daha uzatılmıştır.
Geçici konkordato komiser heyeti 28/03/2019 havale tarihli nihai raporunda özetle: Firmanın konkordato ön projesinin uygulanabilirliğinin bulunmadığı ve firmaya kesin mühlet verilmesi şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Davacı tarafın 02/04/2019 tarihli ve 01/04/2019 tarihli dilekçeleri ile rapora itiraz etmeleri üzerine itirazların değerlendirilmesi amacıyla 08/04/2019 tarihli ek rapor alınmış olup itirazların değerlendirilmesinden sonra ön projenin mevcut hali ile gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce davacı tarafın sunduğu projenin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı temel gerekçesiyle geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmiş ve dava reddedilmiştir. Yine bir kısım doktrin görüşleri doğrultusunda geçici mühlet aşamasında iflas kararı verilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Mahkememizce verilen 11/04/2019 Tarih, ../…. Esas – …/…. karar davacı vekili tarafından istinaf edilmekle, Gaziantep BAM 11. Hukuk Dairesi 07/11/2019 Tarih, …./… – …. E.K sayılı ilamı ile “…Anlaşılacağı üzere, yukarıda içeriği belirtilen 292. maddenin birinci fıkrasında, maddenin a,b,c ve d bentlerinde yazılı hallerin gerçekleşmesi halinde, iflâsa tabi borçlu bakımından komiserin yazılı raporu üzerine mahkemece geçici/kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verileceği emredici biçimde düzenlenmiştir. İlk Derece Mahkemesince bu hallerin gerçekleştiği kabul edildiğine göre, yasanın emredici ve açık hükmüne rağmen, “geçici mühlet kararının kaldırılmasına, konkordato komiserlerinin görevlerinin kaldırılmasına, geçici mühlet kararının kaldırılması nedeniyle geçici mühletin kanuni sonucu olan ve İİK’nin 294-295-296 ve 297. maddelerinde düzenlenen sonuçların kalkmış olduğunun tespitine, davacı şirketin konkordato talebinin reddine” karar verilip de iflas konusunda bir karar verilmemiş olması doğru bulunmamıştır. Kararın bu şekilde bölünmesi, ayrılması yasanın amacına uygun değildir. En başta, konkordato isteminde bulunulduğunda, yasanın genel amacı da gözden kaçırılmadan süratle gerekli araştırmanın yaptırılarak bunlarla birlikte (ayırarak değil) şartları varsa iflas konusunda da bir karar verilmesi gerekmektedir…” temel gerekçesiyle mahkememiz kararının esasın incelenmeden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde: Dava İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenen vade ve tenzilat talebini içeren adi konkordato talebine ilişkindir.
Davacı yaş sebze ve meyve ticareti konusunda faaliyet göstermekte olup, ön projede satış değerli bilançosuna göre 13.375,37 TL borcunun bulunduğunu ancak şirket varlığının azami 8.872.086,60 TL olduğunu ve mevcut borçların maksimum %67’sinin karşılanabileceğini belirterek, adi borçlar için %20 iskonto ve 6 ay ödemesiz olmak üzere 42-48 ay vade ile AET şartlarında faizsiz taksitlendirme teklifinde bulunmuş; rehinli alacaklar bakımından %100’ünü aylık 0,80 yapılandırma faizi ile 6 ay ödemesiz toplam 48 ay AET şartlarda taksitlendirme teklif etmiştir. Ayrıca ön proje izah edilirken yukarıda detayı belirtildiği şekilde firma faaliyetlerinden kaynak yaratma, kayıtlı sermayeyi yükseltme, firma ve ortaklarına ait taşınmazların satışı firma aktifindeki stokların azaltılması, finansal kurumlara teminaten verilen çekli alacakların tahsil edilerek kredi borcundan düşülmesini sağlayarak projeyi gerçekleştireceklerini ileri sürmüştür.
Dosya kapsamından ve geçici komiser heyetinden alınan raporlardan; toplam varlığın 5.922.109,69 TL, toplam borcun ise 12.329.407,32 TL olduğu, varlıkların borcu karşılama oranının %48, borca batıklığın ise %52 olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı firmanın 12/11/2018-28/02/2019 dönemi içinde 2.227.731,78 TL tutarında satış hasılatı ile 107.246,95 TL tutarında kar, 01/01/2019-28/02/2019 dönemi içinde ise 983.825,63 TL tutarında net satış hasılatı ile 76.673,88 TL tutarında net satış karı elde ettiği; aylık ortalama 38.336,94 TL tutarında net kar elde etmiş iken, proforma gelir tablosunda öngörülen net satış karının 26.596,70 TL olduğu, 2019 yılının 2 aylık döneminde öngörülenin üzerinde satış karı elde ettiği, ancak bunun sağlanması amacıyla bazı gider kalemlerinin gelir tablosuna aktarılmadığı bu şekilde karlılık hususunun yüksek gösterilmeye çalışıldığı tespit edilmiştir.
Firmanın Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi Bekirbey Mahallesi … ada …. parsel sayılı taşınmazdan aylık yaklaşık 20.000 TL kira geliri elde etmekte olduğu, bunun borç tasfiyesinde kullanılacağının belirtildiği, ancak geçici mühlet döneminde 602-gelirler hesabına kira geliri olarak 15.415,39 TL kira geliri tahakkuk ettiği, ancak bunun konkordato hesabına yatırılmadığı ve alıcılar, diğer çeşitli alacaklar hesabında da alacak kaydı olarak yer almadığı tespit edilmiştir.
2019 ve 2020 yılları içerisinde 500.000’er TL sermaye arttırımı öngörmüş olup, 22/03/2019 tarihi itibariyle taahhüt edilen miktarın 40.000 TL’lik kısmının konkordato hesabına yatırıldığı, 14/03/2019 tarih ve 2019/001 sayılı ortaklar kurulu kararına göre 591.978,80 TL’nin ortaklar tarafından nakden karşılanmak üzere taahhüt edilen payların itibari değerleri tescilini izleyen 24 ay içerisinde ödeneceğine dair karar alındığı, ancak mevcut nakit ve ödeme sıkışıklığı nazara alındığında bunun hangi aşamada yapılacağı hususunun net belirtilmediği, ucunun açık bırakıldığı, oysa kesin mühlete ilişkin oylamaların yapılacağı dönem itibariyle alacaklıların oylamada bu hususu nazara alabilmeleri için daha somut ve öngörülebilir bir adım atılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Firma ortaklarına ait bir kısım taşınmazların satışı ile rehinli borçların tasfiyesinin sağlanacağı belirtilmiştir; ancak buna ilişkin somut bir adım atılmamış, ayrıca satışın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, hangi süre içerisinde gerçekleşeceği, ayrıca bu satışın firmanın nakit sıkışıklığını gidermesi ve borç ödeme kabiliyeti hususunda ne şekilde katkı sağlayacağı belirsizdir.
Firma stoklarının azaltılıp satışa ve nakde dönüştürülerek 2019 ve sonrasındaki 4 yıl içinde 2.000.000 TL stok satışı yapılacağı ve tahsilatlardan kaynak sağlanacağı öngörülmesine rağmen 88.550,00 TL ticari stoğun tespit edildiği nazara alındığında bu teklifin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı da açıktır.
Finansal kurumlara verilen çekli alacakların tahsil edileceği ve 1.700.000 TL tahsili sağlanarak elde edilen nakit akışıyla ilgili bankalara olan kredi borcunun tasfiye edileceği belirtilmiş ise de, 1.665.727,00 TL tutarında çekten kaynaklı alacak, ilgili bankalardaki borçlara karşılık süreç içerisinde zaten tahsil edilmiştir. Bunun, sürece borç azalması dışında; hedefi tutturmaya ve firmanın nefeslenebilmesine katkı sağladığını söyleyebilmeye imkan bulunmamaktadır.
Müslüm Yolcu tarafından 954.000 TL’lik çeklerin ödendiğinin belirtilmiş ise de ödemenin hukuki mahiyeti açık olarak belirtilmemiş, bağış niteliğinde olduğuna dair herhangi bir belge ibraz edilmemiştir. Bu durumun, ticari hayatın olağan akışına, ticari ve teknik icaplara uygun olmadığı, ayrıca yapılan bu ödemeler ile alacaklılar arasındaki eşitliğin bozulduğu, davacı şirket aleyhine takip yapılamadığı nazara alındığında yapılan ödemelerin şirketin faaliyetine devam etmesi açısından önem arz ettiği; konkordato talep ederek bir nebze de olsa nefes alıp ticari hayatına devam etme amacı taşıyan şirketin bu süreci olumsuz etkileyecek çek ödemelerinde bir yararının bulunmadığı mahkememizce değerlendirilmiştir.
Konkordato döneminde Vedat Tekin isimli müşteriye 129.421,40 TL mal satıldığı halde tahsilat yapılmadığı, müşteri ile yapılan mutabakatta ise .. ………… alacağının gözükmediği tespit edilmiştir.
…Şti.’ne 721.057,69 TL satış gerçekleştirilmesine rağmen hiç tahsilat yapılmadığı, müşteri ile mutabakat sağlanamadığı ve firma rayiç değerli mizana göre 338.497,02 TL bakiye olduğu tespit edilmiştir.
….Bakımından işletmenin mal tedarik ettiği bir firma olduğu, 662.365,64 TL tutarında borçlu bulunduğu ancak 145.000 TL tutarında çek alındığı, konkordato sürecinde satış olmadığı tespit edilmiştir.
Bütün bu hususlar hep birlikte nazara alınmış ve davacının sunduğu projenin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
İstinaf kararında, her ne kadar mahkememiz kararının, esası incelenmeden kaldırıldığı belirtilmiş ise de; İİK’nun 291 ve 292. maddelerinin 287/5 maddesindeki atıf sebebiyle geçici mühlet aşamasında da kıyasen uygulandığı ve mahkememizce verilmeyen kesin mühlet kararının davacının istinafı üzerine yerinde görülmesi halinde istinaf mahkemesince verilebileceği ancak somut olayda verilmediği, salt İİK’nun 292. maddesindeki iflasa ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiğine değinilerek kararımızın kaldırıldığı, buna göre istinaf mercinin, İİK’nun 292. maddesine ilişkin hükmün uygulanması gerektiğine işaret etmekle, esasa ilişkin kararımızı hatalı bulmadığı anlaşılmıştır. Bu husus ve İİK’nun geçici mühletin 3+2 ay olabileceği yönündeki emredici hükmü birlikte değerlendirilmiş, mühletin, ilk red tarihi itibariyle kaldırılması gerektiği yönünde yeniden karar verilmiştir.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda borçlu asile de davetiye çıkarılmış ancak borçlu duruşmaya iştirak etmemiştir. Yine kaldırma kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmış, İİK’nın 287/5 maddesinin atfı nedeniyle kesin mühlete ilişkin İİK’nın 292. maddesinin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
İİK’nın 292 maddesi;
“İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa (Ek ibare: 6/12/2018-7155 S.K./16. md) .
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” şeklindedir.
Mahkememizce, konkordatonun başarıya ulaşamayacağı değerlendirme ve gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Sunulan konkordato komiser heyeti raporlarından, borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerektiği ve dolayısıyla İİK’nın 292/1-a ve b bentlerindeki şartların gerçekleştiği kabul edilmiştir. Burada, özellikle işaret edilmesi gerekir ki; İİK’nın 292/1-a ve b bentlerindeki şartların gerçekleşmesi durumunda, iflas kararı verilebilmesi için ayrıca borca batıklık aranmamaktadır. Nitekim Gaziantep BAM 11. HD’nin yukarıda işaret edilen kaldırma kararı da bu yöndedir (Benzer yöndeki Ankara BAM 23. HD’nin 10.06.2019 T. 2019/485-923 E.K; Ankara BAM 23. HD’nin 12.04.2019 T. 2019/482-613 E.K; Ankara BAM 23. HD’nin 21.06.2019 T. 2019/1293-991 E.K sayılı ilamları). Bu nedenle iflas kararı verilmiştir.
Davacı vekili 11/12/2019 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir. İİK’nın 292/1-d hükmü, borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse iflas kararı verileceğini düzenlemiştir. Talep eden borçlu şirket kendi ibraz ettiği projesinde, varlıklarının borcun ancak %67’sini karşılayabileceğini belirtmiş, 05.12.2018 tarihli komiser heyeti raporunda borca batıklık %50,7 olarak tespit edilmiş, borçlunun bu rapora ilişkin borca batıklık oranının %33 olduğuyönündeki 13.12.2018 tarihli dilekçesi ve daha sonra ödemelere ilişkin bir kısım itiraz ve beyanlardan sonra alınan 28.03.2019 tarihli raporda borca batıklık oranı %52 olarak tespit edilmiştir. Akabinde, davacı tarafça ibraz edilen 02.04.2019 tarihli dilekçede borca batıklık oranının %6 olduğu ileri sürülerek bir kısım itirazlarda bulunulmuş, itirazlar üzerine alınan 08.04.2019 tarihli raporda borca batıklık oranı %52 olarak saptanmıştır. İstinaf mercinin kaldırma kararından sonra verilen dilekçede, borçların kapatıldığı ve sadece banka borçlarının faiz hariç 9.400.000 TL olduğu belirtilmiş ise de, talep eden şirketin gerek kendi ön projesinde bildirdiği ve gerekse yargılama aşamasında tespit edilen varlık toplamı en son bildirilen bu borcun dahi altındadır. Sunulan son mizanda duran varlıkların 13.286,68 TL olduğu belirtilmiş ise de, üçüncü kişilere ait gayrimenkullerin 08.04.2019 tarihli rapor ve devamındaki raporlarda da belirtildiği üzere borca batıklık hesaplamasında nazara alınamayacağı gözetildiğinde, belirtilen bu hususun borca batıklık sonucunu etkilemeyeceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle dahi, İİK’nın 292/1-d maddesi uyarınca iflas kararı vermek gerekmektedir.
Bir an, yukarıdaki paragrafta belirtilen hususun aksi düşünülecek olsa; davacının İİK m.292/1-a,b şartları mevcut iken (bu şartların varlığı halinde iflas kararı verilebilmesi için borca batıklık şartı aranmayacağından) borca batık olmasa dahi, feragat halinde iflas kararı verilip verilemeyeceğinin ve dahası davacının dava konusu üzerindeki tasararruf yetkisinin devam edip etmediğinin irdelenmesi gerekmektedir. İstinaf incelemesinde, kesin mühletin verilmediği (İİK m.293/2 ) ve bu konuda istinaf talebi bulunmamasına rağmen İİK’nın m.292 hükmünün uygulanması hususuna işaret edildiği dikkate alındığında; İİK’nın m.292 hükmü uygulanmakla bunun kamu düzenine ilişkin olduğunun kabul edildiği ve İİK’nin m.292/1-a,b şartlarının mevcut olduğunun sabit görüldüğü sonucu doğmaktadır. Kamu düzenine ilişkin bir hususta dava üzerindeki tasarruf yetkisinin devam edeceği yönündeki bir değerlendirme kanun koyucunun amacına ve Gaziantep BAM 11. HD’nin kaldırma kararına uygun olduğunu söylemeye imkan bulunmamaktadır. Nitekim yargılamanın devam ettiği sırada komiserin, “Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerektiği” veya “Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davrandığı veya komiserin talimatlarına uymadığı ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği ” yönündeki raporu üzerine, iflas sonucunu doğuracak ve mahkemece sabit görülen bu eylemlerden sonra; borçlunun feragati üzerine davanın reddi gerektiğinin değerlendirilmesi halinde, kanun koyucunun koymuş olduğu bir hükmün, başka bir hüküm ile dolanılması sonucunu doğuracaktır ki; kanun kayucunun bunu amaçladığını kabule imkan bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı davacı …. Komisyonculuğu ve Ticaret Limited Şirketi hakkında verilen geçici mühlet kararının 11.04.2019 tarihi itibariyle kaldırılmasına, davanın reddine
2-Mahkememizce bu dosya nedeniyle verilen ihtiyati tedbirlerin 11.04.2019 tarihi itibariyle kaldırılmasına, kararın ilgili yerlere bildirilmesine,
3- İİK’nın 288. maddesi uyarınca geçici mühlet kararının kaldırıldığının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ilân edilmesine
Gaziantep ilindeki tapu müdürlüklerine, Gaziantep Ticaret Sicili Müdürlüğüne, davacı şirketin bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüklerine, PTT Genel Müdürlüğüne, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Gümrükler Genel Müdürlüğüne, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, Gaziantep Ticaret Odası Başkanlığına, Gaziantep Sanayi Odası Başkanlığına, Gaziantep Ticaret Borsasına, Sermaye Piyasası Kurulu ile diğer ilgili yerlere müzekkere ile bildirilmesine
4-Konkordato komiser heyetinin görevinin 11.04.2019 tarihi itibariyle sonlandırılmasına ve bunun Gaziantep Bilirkişilik Bölge Kuruluna bildirilmesine
5- Gaziantep Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı davacı … … ve Ticaret Limited Şirketi’nin 12.12.2019 tarih saat 15:23 itibariyle İFLASINA
6-İİK’nın 166/1 maddesi uyarınca iflas kararının Gaziantep İflas Müdürlüğüne derhal bildirilmesine
7-İflas avansının İflas Müdürlüğüne aktarılmasına
8-İİK’nın 166/2 maddesinde öngörülen bildirim ve ilanların İflas Müdürlüğünce yapılmasına
9-İİK’nın 293/son madde ve fıkrasının atfı ile İİK’nın 164/1 madde ve fıkrası uyarınca iflas kararının re’sen tebliğe çıkarılmasına
10-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekilinin, bir kısım müdahillerin yüzüne karşı, diğerlerinin yokluğunda, İİK’nın 293/son maddesinin atfı ile İİK’nın 164/2 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren on gün içinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince incelenmek üzere istinaf yolu açık olarak oy birliğiyle verilen karar açıkça okundu ana çizgileriyle anlatıldı. 12/12/2019