Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/746 E. 2020/517 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
GAZİANTEP
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/05/2015
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
YAZIM TARİHİ : 28/09/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/08/2012 tarihinde, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan müvekkillerinin kızı . …. yolcu olarak bulunduğu dava dışı . …. sevk ve idaresinde olan …. aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucu ölümlü yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece resen seçilen bu işlerden anlar Trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 28/12/2015 havale tarihli gerekçeli raporunda; …. plakalı araç sürücüsünün 8/8 (%100) oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece resen seçilen bu işlerden anlar aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 07/03/2016 havale tarihli gerekçeli raporda: müteveffanın ölümü nedeniyle davacı …. . için 4.744,05- TL, …. …. için 33.804,02-TL destekten yoksun kalma tazminatı olduğu belirtilmiştir.
Davacı vekili verdiği 12/04/2016 tarihli ISLAH DİLEKÇESİNDE: dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.000,00 TL için dava açtıklarını, bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerinin 41.744,05 TL yükseltilerek , ıslah taleplerinin kabulü ile toplam 42.744,05 TL’nin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi, masraflar ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz tarafından 30/05/2016 Karar tarihli, …/… Esas – …/… Karar sayılı ilamı ile Davanın Kabulüne karar verilmiş olup, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2019 tarih, ./…. Esas – ../…. Karar sayılı bozma ilamı ile dosya mahkememize gelmiştir.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI:
” Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir.
Somut olayda, davacıların ve murisin nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınmamış olup, UYAP ortamından sağlanan davacılara ait nüfus kayıtlarından 22 yaşında vefat eden davacıların kızları … … 02/03/2010 tarihinde evlendiği ayrıca; trafik kazasını da eşi … …. yaptığı dosyadan anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda ise kaza sırasında evli olduğu anlaşılan … eşi ve varsa çocukları pay dağılımında dikkate alınmaksızın hesaplama yapılmış olup, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir. Bu durumda Mahkemece murisin nüfus kayıt örneği de dosyaya kazandırılarak, bu konuda aynı bilirkişiden yukarıda açıklanan Daire uygulamasına göre ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; davacıların kaza sonucu desteklerini kaybetmeleri nedeniyle uğradığı zarar geleceğe ilişkin olduğundan, muris ve davacıların muhtemel yaşam süresinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre tespiti suretiyle hesaplama yapıldığı görülmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et–Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin
belirlenmesi gerekirken, anılan biçimdeki tespite göre hesap yapan bilirkişi raporu hükme esas almaya elverişli bir rapor değildir.
Bu durumda mahkemece; davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve davacının talep edebileceği tazminat miktarının bu doğrultuda hesaplanması için ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, (2) nolu bentte açıklanan ve resen görülen nedenlerle hükmün davalı lehine BOZULMASINA,” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE VE KANAAT:
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bozma ilamı ile duruşma gün ve saatini bildirir tebligatlar yapılmış olup, mahkememiz tarafından bozma ilamına uyulmasına karar verilerek açık yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce daha önce müteveffa … evli ve çocuklu olduğuna bakılmaksızın karar verildiğinden bahisle karar bozulmuş olup, nüfus aile kayıt tabloları dosya arasına alındıktan sonra aktüer bilirkişiden ek rapor alınmıştır . Usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek 2016 yılı asgari ücret üzerinden PMF yaşam tablosu doğrultusunda düzenlenen ek raporda müteveffanın çocuklarının aynı tarihte vefat ettiği eşinin de 2016 yılında vefat ettiği ve payının saklı tutulduğu belirtilmiş olup, davacıların destekten yoksun kalma tazminat miktarları hesaplanmıştır. Düzenlenen rapor hükme esas almak için denetime elverişli, gerekçeli ve mevzuata uygun olduğundan rapor doğrultusunda ve bozmadan önce davacıların ibraz ettiği ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜNE
1-Davacı . . için 42.744,05 TL, davacı . … için 33.804,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine
2-Alınması gereken 5.229,00- TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 282,32- TL harcın mahsubu ile bakiye 4.946,68- TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacıların yaptığı ve karşıladığı harç dahil toplam 1.002,42- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalının yaptığı herhangi bir yargılama gideri olmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-a)Davacı . .. vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir olunan 6.356,73- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
b)-Davacı . . vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir olunan 5.070,60- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/09/2020