Emsal Mahkeme Kararı Gaziantep 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/737 E. 2021/56 K. 22.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
GAZİANTEP
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :
KARAR NO :

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/01/2015
KARAR TARİHİ : 22/01/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 07/02/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle: davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazasında yaralanan müvekkilinin malul kaldığını belirterek 1.000,00 TL işgörememezlik tazminatını dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle: ZMMS ile sigortalı aracın neden olduğunu zarardan müvekkilinin kusur ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizin 12/01/2016 tarih, …. Esas … karar sayılı kararının Temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 17. HD’nin 06/03/2019 tarih, …. Esas … Karar sayılı bozma ilamı üzerine dava dosyası mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildi.
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ KARARINDA:
“Hükme esas alınan rapor ile kaza tespit tutanağı arasında mübayenet bulunduğu anlaşılmakla kaza tespit tutanağı ile hükme esas alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulması isabetli değildir. Bu durumda, mahkemece, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden, İstanbul Teknik Üniversitesi makine-trafik kürsüsünden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü trafik-fen alanında uzman kişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hükümde yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.
2- Adli Tıp Kurumu tarafından davacının yaralanmasının kalıcı maluliyete sebebiyet verip vermediğinin tespiti için 18 ay beklenmesi gereğinin bildirilmesine göre mahkemece bu süre beklenerek usûlüne uygun maluliyet raporu alınması gerekirken, bu süre beklenmeksizin, 01.10.2015 tarihli maluliyete ilişkin bilirkişi raporunda belirtilen maluliyet oranınına göre hesaplama yapılarak hüküm verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Davacının, kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan, davacının muhtemel yaşam süresinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 26.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre tespiti suretiyle hesaplama yapıldığı görülmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1989/4-586 esas, 1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi gerekirken, anılan biçimdeki tespite göre hesap yapan bilirkişi raporu, hükme esas almaya elverişli bir rapor değildir.
Bu durumda mahkemece; davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve davacının talep edebileceği tazminat miktarının yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda hesaplanması için ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 06.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi” şeklinde karar verilmiştir.
Dosya henüz derdest iken, davacı vekili 08/12/2020
tarihli beyan dilekçesini dosyaya ibraz etmiş, bu kapsamda davalı taraf ile sulh olduklarını, davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir. Davalı vekili de, mahkememize 03/12/2020 tarihli sulh ve ibraname konulu dilekçe göndererek, davacı taraf ile anlaşmaya vardıklarını, ödemenin yapıldığını, bu sebeple davanın konusu kaldığını, davacı taraftan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyanla karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davacı ile davalının sulh sağladığı, dava konusu tazminatın haricen ödendiği, tarafların karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığı anlaşıldığından, sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Her ne kadar 22/01/2021 tarihli celse kanun yolu “İstinaf” olarak belirtilmiş ise de; eldeki dosya da Yargıtay 17 Hukuk Dairesi tarafından bozma ilamı bulunduğundan kanun yolu “Yargıtay” olarak düzeltilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar sulh olduğundan karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karşılıklı olarak ücreti vekalet ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına,
3-Alınması gereken 59,30-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 27,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 31,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Yapılan masrafların masrafı yapan taraf üzerine bırakılmasına,
6-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı yanın yokluğunda, açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/01/2021