Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/916 E. 2023/907 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/916
KARAR NO : 2023/907
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/410 Esas, 2023/268 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde Karoyalları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile davalı ……… Temizlik Ticaret Limited Şirketi adına sigortalı bulunan ……… plakalı vasıta 26/12/2021 günü……..’ın sevk ve idaresinde Ağrı istikametinde seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek ………’ın sevk ve idaresindeki …….. plakalı vasıtaya çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, gerçekleşen kaza sonucu müvekkili şirketçe açılan …….. numaralı hasar dosyası kapsamında yapılan incelemede, zararın meydana gelmesinde sigortalı aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğu ve olay yerini terk ettiğini, vaki olay neticesinde daha önceden yapılan ödemeye ek olarak 43.986,00-TL ek ödeme yapıldığını ve rücu edildiğini, davalının Erzurum ……. İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyasında borca itiraz etmesi üzerine Erzurum Arabuluculuk Komisyonuna başvuru yaptıklarını, ancak davalı ile yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, davalının Erzurum ……. İcra Müdürlüğünün 2022/…… Esas sayılı takibe itirazın iptali ile takibin devamını, davalının asıl alacağının %20’sinden az olmamak şartı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddini, %20 oranında az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamına göre, kazaya konu aracın …… Belediyesine hizmet alım sözleşmesi ile uzun süreli kiraya verildiği, her ne kadar araç malikinin ve işletenin davalı olduğu görülse de emsal Yargıtay kararları da değerlendirildiğinde aracın uzun süreli kiraya verilmesi durumunda işletenin araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının bulunmayacağı, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulamayacağı, aracı fiilen elinde bulunduran ve iktisaden yararlananın sorumlu olacağı değerlendirilmiş, davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
” gerekçesiyle “Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece ihbar edilen üçüncü kişinin işleten sıfatına sahip olduğu ve davalının işleten sıfatına sahip olmadığı düşüncesi ile kurulan hükmün hatalı olduğunu, zira davalının işleten sıfatına sahip olup olmadığının dava konusu uyuşmazlık açısından hiçbir önemi olmadığını, 2918 sayılı Kanunun 95/2. maddesi uyarınca ödemede bulunan sigortacının başvuracağı kişinin, işleten sıfatına sahip olsa da olmasa da sigortalısı olduğunu, dolayısıyla sigorta şirketinin, yaptığı ödemenin ardından sadece sigorta ettirene başvurabileceğini, bu emredici hüküm uyarınca hem sigorta şirketinin, işleten sıfatını taşımasını öne sürerek aracı kiralayana rücu etmesinin yasaklandığını hem de sigorta ettirenin işleten sıfatını taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın sigorta ettirene rücu hakkı tanındığını, Yargıtay içtihatlarının bu doğrultuda olduğunu, benzer konuda açtıkları davada ilk derece mahkemesinin pasif husumet ehliyeti yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, kararı istinaf ettiklerini, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2022/… Esas, 2022/…. Karar sayılı ilamı ile işin esasına girilerek delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verildiğini, gerçekleşen kaza sebebiyle yapılan ödemenin davalıdan rücu edilebilmesi için davalının işleten sıfatına sahip olup olmamasının hiçbir önemi olmadığını, 2918 sayılı Kanunun 95/2. maddesi uyarınca davalının hukuki sorumluluğunun mevcut olduğu sonucuna ulaşılacağını, ancak ilk derece mahkemesinin hatalı olarak bu hususa dikkat etmediğini, eksik inceleme ile yanlış hüküm kurduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısının kendi akidine karşı, trafik sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi Genel Şartlarının (zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı) başlıklı B.4.b. maddesinde tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetname haiz olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi sonucunda vukua gelmiş ise sigortacının bu hususu zarar görenlere karşı ileri süremeyeceği ve fakat ödemede bulunduktan sonra tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Poliçede yer alan bu şart esasen Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi düzenlemesinin poliçeye aksettirilmiş bir hükmüdür. Sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir.
ZMSS şirketi tarafından sadece sigorta sözleşmesinin tarafı (akidi, sigortalısı) hakkında dava açılabilir. Herhangi bir nedenle araç işleteninin değişmesi husumetin sigortalı yerine işletene ait olmasını sağlamaz.
Somut olayda, davalı vekili kaza yapan aracı uzun süreli olarak kiraya verdiğini ve kendisine karşı dava açılmayacağını iddia etmişse de, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının B.4/2 maddesinde; “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin Kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı sigortacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan akidine karşı açabilecektir (Yargıtay 17.HD 2019/3506 E, 2020/4953 K). Bu hükümlere göre açılan rücu davalarında işleten sıfatı değil, sigorta ettiren sıfatı önem arz etmektedir. Rıza hilafına bir durum olmadığından illiyet bağının kesilmesi söz konusu olmayıp aracı uzun süre kiraladığını iddia eden davalı şirketin işletenlik sıfatı devam ettiği, KTK’nın 95/2 maddesine göre davacı sigorta şirketinin zarar gören 3. kişiye ödediği bedeli akidine rücu edebileceği gözetilerek işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harçların yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere ……….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.