Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/541 E. 2023/1006 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/541
KARAR NO : 2023/1006
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/375 Esas, 2022/677 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili şirketin, görevli tedarik şirketi ve tedarikçi sıfatını aynı lisans belgesi ile yürüttüğünü, EPDK tarafından müvekkili şirkete verilen …….. Lisans Numarası ve 17/04/2014 tarihli tedarik lisansının ekte sunulduğunu, bu lisansın, müvekkili …’ne 17/04/2014 tarihinden 01/09/2036 tarihine kadar geçerli olmak üzere Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Bayburt, Ardahan, Iğdır illerinde ilgili mevzuat çerçevesinde son kaynak tedarikçisi olarak faaliyette bulunma yetkisi verdiği gibi aynı zamanda elektrik enerji ticareti yapma yetkisi de verdiğini, yani ikili anlaşmalar ile enerji satın almayan ve yukarıda belirtilen illerdeki müşterilere “görevli tedarik şirketi” sıfatı ile elektrik temin etmekle yükümlü olan müvekkili şirketin aynı zamanda bölge içi ve bölge dışında ikili anlaşma yaparak “tedarikçi” sıfatı ile enerji satışı gerçekleştirebildiğini, ancak her iki durumda da EPDK tarafından müvekkili şirkete verilen hem görevli tedarik şirketi hem de tedarikçi sıfatını belgeleyen tek bir lisans ile iş ve işlemler yürütüldüğünü, davalı ile müvekkili şirket arasında 2016/…. sayılı ihaleye dayalı ikili anlaşma imzalandığını, dava konusu fatura alacağının ise müvekkili şirketin tedarikçi sıfatıyla katıldığı iş bu ihaleden kaynaklanan ve mevzuatın uygun gördüğü ek fiyat farkı alacağına dayandığını, müvekkili şirketin tedarikçi sıfatıyla katıldığı davalının 2016/…. sayılı ihalesinde, ilanı veya duyurusu 24/02/2018 tarihinden önce tesis edilen elektrik alımına dayanan ve 01/01/2016 tarihinden sonra gerçekleştirilen kısımları için davalı tarafından ödenecek ek fiyat farkı hesaplanarak ilgili fatura davalıya gönderildiğini, ancak davalının bu fiyat farkını ödeyemeyeceğini bildirdiğini, bu nedenlerle fazlaya dair hak ve alacakların saklı kalması kaydıyla müvekkili şirketin 16.519,76.-TL alacağının yasal faizi ile birlikte tahsiline, Anayasanın 152 md gereği ilgili mevzuat hükümlerinin anayasaya aykırılığı iddiaları dikkate alınarak dosyanın anayasa mahkemesine tevdi ile anılan maddelerin; 25/05/2018 tarihli resmi gazetede yayımlanan 7144 sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 12. Maddesi ile 05/01/2002 tarihli ve 4735 sayılı kamu ihale sözleşmeleri kanununun geçici 3. Maddesine eklenen “geçici madde3-14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 3. maddesinde tanımlanan görevli tedarik şirketlerinin yüklenicisi olduğu sözleşmeler hariç olmak üzere, ilanı veya duyurusu 24/02/2018 tarihinden önce yapılarak 4734 sayılı kanuna göre ihale edilen ve ihale dokümanında fiyat farkı hesaplanacağına ilişkin hüküm bulunan elektrik alım sözleşmelerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce fesih veya tasfiye edilmeksizin kabulü yapılan veya bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla devam edenlerin 01/01/2016 tarihinden sonra gerçekleştirilen kısımları için ek fiyat farkı ödenebilmesi veya kesilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite kurumun teklifi üzerine bakanlar kurulu yetkilidir.” hükmünde belirtilen “görevli tedarik şirketlerinin yüklenicisi olduğu sözleşmeler hariç olmak üzere…” ifadesinin anayasa mahkemesi tarafından madde metninden kaldırılmasına, 30/06/2018 tarihli resmi gazetede yayımlanan 2018/….. numaralı 20/06/2018 karar tarihli kararnamenin 6 maddesinin 3 fıkrasında belirtilen, bu esaslara göre ek fiyat farkı hesaplanabilmesi için yüklenicinin, 14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı elektrik piyasası kanununun 3. Maddesinde tanımlanan görevli tedarik şirketi olmaması gerekir” maddesinin anayasa mahkemesi tarafından iptaline, yüce mahkeme kararı kesinleşinceye kadar davanın geri bırakılmasına, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, … Şube Müdürlüğü ile davacı firma arasında ihalesi yapılan 2016/…. ihale kayıt numaralı 15/…/2016–14/…./2017 tarihleri arasında elektrik enerjisi alımı yapıldığını, sözleşme kapsamında ise ilgili hakedişleri davacı firmaya ödendiğini, davacı firmanın ise 04/10/2018 tarih ve … sayılı müvekkili kuruma göndermiş olduğu yazıda 2018/….. sayılı bakanlar kurulu kararı doğrultusunda “ek fiyat farkı” usulünden faydalanmak istediğini ve bu nedenle de 16.519,76.-TL fatura bedelinin ödenmesini müvekkili kurumdan talep ettiğini, yapılan incelemede ise 30/06/2018 tarih ve 30464 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2018/….. sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin 2. Maddesi ile 6. Maddesinin 3 fıkrasında bu esaslara göre ek fiyat farkı hesaplanmasının yapılabilmesi için yüklenicinin 14/03/2013 tarih ve 6446 sayılı kanunun 3 maddesinde tanımlanan görevli tedarik şirketinin olmaması gerektiğinin vurgulandığını, davacının bu davayı açmakta haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili 7144 sayılı yasanın 12.maddesinin Anayasa’nın 10.maddesine aykırı olduğunu ve bu nedenle somut norm denetimi talepli dava açmıştır.
Mahkememiz’ce Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunarak dosya Anayasa Mahkemesi’ne somut norm denetimi için gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından 14.03.2019 tarihinde oybirliği ile alınan kararda “Bakılmakta olan davada davacı şirket ile davalı idare arasında yapılan elektrik alımına ilişkin sözleşme, özel hukuk hükümlerine tabi olarak yapılan bir elektrik enerjisi alım sözleşmesidir. Bununla birlikte dava, söz konusu sözleşmenin ifası koşullarıyla veya yorumuyla ilgili olmadığı gibi sözleşme kapsamından kaynaklanan bir ihtilafın çözümüyle de ilgili değildir. Dava 4735 sayılı Kanun’a 7144 sayılı Kanun’la eklenen elektrik alımı sözleşmelerinde ek fiyat farkı öngören geçici 3.maddenin nasıl uygulanacağına ilişkin olup idarenin bu hüküm kapsamında tesis ettiği işlemin kamu gücüne dayanılarak tesis edilen tek taraflı idari işlem niteliğindedir. Bu itibarla anılan işlemlerin hukuka aykırı olduğu yönündeki davalarda idari yargı mercileri görevli olup adli yargı mercilerince bu davanın görülmesi mümkün değildir. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin içtihadı da aynı yöndedir. (UM, E.2002/48, K.2022/80, 23.12.2002). Açıklanan nedenlerle bakılmakta olan davanın idari yargı mercileri tarafından çözülmesi gereken bir dava olması sebebiyle itiraz başvurusunda bulunan mahkeme anılan dava da görevli değildir. Başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” gerekçesiyle başvurunun yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememiz’ce Anayasa Mahkemesi’nin bu ilamı ve Anayasa’nın 153/son maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararı bağlayıcı olduğundan yargı yolunun caiz olmaması yönünde karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ise davacı şirketin tedarik şirketi mi yoksa görevli tedarik şirketi mi olduğu hususunda bilirkişi raporu alınarak neticesinde karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkememiz’in kararı kaldırılmıştır.
İstinaf mahkemesinin kesin nitelikteki kararı doğrultusunda, dosya bilirkişiye tevdi edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin belirttiği hususta bilirkişi raporu alınmıştır.
Anayasa Mahkemesi eldeki dosya için Uyuşmazlık Mahkemesi’nin bir kararına atıfta bulunarak somut ifadelerle bu dosyada idari yargı mercilerinin görevli olduğunu belirtmiş, adli yargı mercisi olan Mahkememiz tarafından somut norm denetimi yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle başvurunun yöntemine uygun olmaması nedeniyle reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ilamında da belirtildiği üzere Anayasa’nın 153/son maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi kararları yargı organları için de bağlayıcı olduğundan ve Anayasa Mahkemesi tarafından bu davanın idari yargı yolunda görülmesi gerektiği belirtildiğinden, davanın HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı yokluğundan (yargı yolunun caiz olmaması) aynı kanunun 115/2 maddesi doğrultusunda usulden reddine,
karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
” gerekçesiyle ” Davanın HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı yokluğundan (yargı yolunun caiz olmaması) aynı kanunun 115/2 maddesi doğrultusunda usulden reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; yerel mahkeme tarafından kesin nitelikteki Bölge Adliye Mahkemesi kararına aykırı davranılarak verilen kararın hatalı olduğunu, müvekkili şirketin dava konusu uyuşmazlıkta “bağımsız tedarikçi” konumunda olduğunu, uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı olduğunu, müvekkili şirketin … ile imzaladığı ihaleye dayanan işbu dava konusu ek fiyat talebinin dayanağı olan ikili anlaşmada bağımsız tedarik faaliyeti yürüttüğünü ve bu sözleşme bakımından bağımsız tedarik şirketi sıfatına haiz olduğunu, davalı … ise serbest tüketici olduğunu, 2022 yılı itibariyle EPDK kararı ile limiti 1.100 kWh olan tüm tüketiciler serbest tüketici olmaya hak kazanmakta ve elektrik tedarik şirketlerini değiştirebilmekte olduğunu, davalıya, ikili anlaşma uyarınca tarafların özgür iradesi ile elektrik satışı yapıldığını, tarafların sözleşmenin şartlarını, fiyatı, vadeyi serbest iradeleri ile belirlediklerini, EPDK’nın tarifeleri bu ilişkiye uygulanmadığını, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde düzenlenen ikili anlaşmadan kaynaklandığını, ikili anlaşmanın ticari ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anlaşma olduğu göz önüne alındığında da bu anlaşmalardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğu ve Anayasa Mahkemesi kararının somut uyuşmazlık bakımından uygulanmasının mümkün olmadığını, Nitekim 4735 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3. maddeye bakıldığında da; elektrik enerjisi satın alan tarafın kamu kurumu olması durumunda, ek fiyat farkının talep edilebilme usul ve esasları ile fiyat farkının nasıl hesaplanacağına ilişkin düzenlenmenin getirildiği ve bu kriterlerden birinin de ihale dokümanlarında fiyat farkının hesaplanacağına ilişkin hüküm buluduğunu, bu bağlamda, yerel mahkemenin işin esasına girerek, müvekkili şirketin geçici 3. maddede belirlenen usul ve esaslar dahilinde diğer kriterleri de sağlayıp sağlamadığını irdelemesi gerektiği ve hükmünü de bu doğrultuda tesis etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin ek fiyat farkı talebinin, ticari ve özel hukuk hükümlerine tabi ikili anlaşmadan kaynaklandığını dikkate almaksızın sadece geçici 3. maddeye dayanıyormuş gibi hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili ile davalı … arasında imzalanan ve ihale dokümanı içerisinde yer alan ikili anlaşmada fiyat farkı talep edilebileceği açıkça düzenlenmiş olup uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarih itibariyle de söz konusu anlaşma halen yürürlükte olduğunu, …’nun ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisinin tedarikine ilişkin olarak çıkılan ihalenin tarihinin de 24.06.2016 olduğu göz önüne alındığında, ek fiyat farkı talep edilebilme kriterlerinin mevcut olduğunu, izah edilen nedenler ve bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunarak mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, elektrik alım sözleşmesinde ek fiyat farkı talebine ilişkin alacak davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde, taraflar arasında elektrik alım sözleşmesi bulunduğunu, 4735 sayılı Kanun’a 7144 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 3. madde uyarınca elektrik alımı sözleşmelerinde ek fiyat farkı talebine imkan tanındığını, bu nedenle davalı adına düzenlenen 16.519,76 TL’lik fatura düzenlendiğini, davalı İdarenin faturayı ödemeyeceğini bildirdiğini, bahsedilen Geçici 3. Maddedeki, “görevli tedarik şirketlerinin yüklenicisi olduğu sözleşmeler hariç olmak üzere” ibaresinin Anayasa’ya aykırı bulunduğunu ileri sürerek dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesini ve Anayasa Mahkemesi kararının bekletici mesele yapılarak 16.519,76 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin davanın reddini istediği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulması üzerine Dairemizin 20/06/2022 tarih ve 2020/158 E. – 2022/1132 K. sayılı ilamı ile davacının sözleşmeyi tedarik şirketi mi yoksa görevli tedarik şirketi mi olarak imzaladığı hususunda alanında uzman bir bilirkişiden bilirkişi raporu alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekçesiyle kaldırıldığı, ilk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararı üzerine elektrik ve elektronik mühendisi bilirkişiden rapor alındığı ve tüm dosya kapsamına göre davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinafa başvurulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi raporunda her ne kadar davalının serbest tüketici olması nedeniyle davacının tedarikçi olarak fiyat farkı talep edebileceği belirtilmiş ise de, bilindiği üzere bilirkişi raporu kesin delil olayıp takdiri delildir.
Taraflar arasındaki elektrik alım sözleşmesine ilişkin ek fiyat farkı hesaplanmasına yönelik 20/06/2018 tarihli ve 2018/….. sayılı Kararnamenin eki esasları 2. Maddesinde; ” 14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3 üncü maddesinde tanımlanan görevli tedarik şirketlerinin yüklenici olduğu sözleşmeler hariç olmak üzere … ödenecek veya kesilecek ek fiyat farkı bu esaslara göre hesaplanır. ” denildiği, yine esasların 6/3 maddesinde de; ” Bu esaslara göre ek fiyat farkı hesaplanabilmesine için yüklenicinin 4/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3 üncü maddesinde tanımlanan görevli tedarik şirketi olmaması gerekir. ” denildiği anlaşılmaktadır.
Davacı … 17/04/2014 tarih ve … Lisans nolu tedarik lisansında; ” Bu lisans …’ne 17/…./2014 tarihinden 01/…/2036 tarihine kadar geçerli olmak üzere Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Bayburt, Ardahan, Iğdır illerinde ilgili mevzuat çerçevesinde son kaynak tedarikçisi olarak faaliyette bulunma ile elektrik enerjisi ve/veya kapasite ticareti yapmak üzere EPDK’nın 17/04/2014 tarih ve …. sayılı kararı ile verilmiştir.” denilmektedir.
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 3. Maddesinde;
” i) Görevli tedarik şirketi: Dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin hukuki ayrıştırması kapsamında kurulan veya son kaynak tedariği yükümlüsü olarak Kurul tarafından yetkilendirilen tedarik şirketini,
ğğ) Tedarikçi: Elektrik enerjisi ve/veya kapasite sağlayan üretim şirketleri ile tedarik lisansına sahip şirketi, ” tanımlarına yer verilmiştir.
6446 sayılı Yasa’ya göre son kaynak tedarik yükümlüsü olan tedarikçinin ” görevli tedarik şirketi ” olduğu, davacı EPDK lisansına göre Ağrı, Erzincan, Erzurum, Kars, Bayburt, Ardahan ve Iğdır illerinde görevli tedarik şirketi olarak faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır. Davacının dava konusu ettiği bölge Erzurum İli’ne ilişkindir. Davacının Erzurum bölgesinde son kaynak tedarik yükümlüsü olarak ” görevli tedarik şirketi ” olduğu sonucuna varılmaktadır. Yine bilirkişi raporundan serbest tüketici olmayan bir gerçek veya tüzel kişinin ihale ile elektrik alımı yapamayacağı da anlaşılmaktadır. Yani serbest tüketici olmayan bir alıcının ihale ile elektrik alması söz konusu değildir. Buna göre bilirkişi tarafından davalının serbest tüketici olduğu saptamasıyla sonuca varılmasında isabet bulunmamaktadır.
Davacının lisansında sayılan iller dışındaki bölgelerde tedarikçi olabileceği kabul edilebilecek ise de, davacının lisansında sayılan bölge için görevli tedarik şirketi olduğu gözetildiğinde Anayasa Mahkemesi kararının bu dosyada uygulanma yeri olmadığına dair istinaf itirazının yerinde bulunmadığı sonucuna varıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin oy birliği ile esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.