Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1223 E. 2023/2075 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1223
KARAR NO : 2023/2075
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2023 (Karar)
NUMARASI : 2022/443 Esas, 2023/499 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … şirketine ait şantiyede iş makinesi operatörü olarak çalışan …’ın yaptığı yol açma çalışması sırasında önüne gelen taşı çıkarmaya çalışırken … plakalı kepçenin devrildiğini ve …’ın olay yerinde vefat ettiğini, sigorta şirketine 12/04/2019 tarihinde müracaat edildiğini ve hasar dosyasının açıldığını, kazanın kamuya açık olmayan trafiğe kapalı alanda olduğu gerekçesi ile ödeme taleplerinin reddedildiğini, olayın karayolu güzergahı olan ve karayoluna bağlantısı olan güzergahta meydana geldiğini, Erzurum … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 211/.Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığı ve 22/11/2021 tarihinde kararın kesinleştiğini, söz konusu dosyada bulunan tanık beyanlarında ise olayın taş ocağına giden arazi yolunun düzeltilmesi neticesinde meydana geldiğini, yani müteveffanın vefat ettiği yolun arazi yolu olduğunu ve aynı zamanda taş ocağına kum taşıyan diğer araçların yol güzargahı olduğunu, bu nedenlerle TUİK verilerine göre veya Esnaf Sanatkarlar Odasından temin edilecek olan emsal ücret araştırmasının yapılarak hesaplama yapılması ile müteveffanın eşi … için 100,00-TL, kızı … için 100,00-TL, oğlu … için 100,00-TL, babası …için 100,00-TL olmak üzere toplamda 400,00-TL maddi tazminatın (daha sonra ıslah etmek kaydıyla) kaza tarihi itibariyle işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte (davalı sigorta şirketi yönünden sigorta poliçesi limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru yapıldığı ve başvuru sahiplerinin taleplerinin esastan reddine karar verilerek hükmün kesinleştiğini, davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu kazanın … A.Ş.’ ye ait taş ocağı şantiyesi sahası içinde gerçekleştiğini, kazanın 2918.Sayılı KTK nın 2. maddesine göre kamuya açık olmayan trafiğe kapalı bir alanda meydana geldiğini ve dolayısı ile bu yerin kanunda öngörülen karayolu kapsamında olmadığını, bu sebeple …Hesabı’nın herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının açık olduğunu, bu nedenlerle davanın esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan davanın usulden reddine, davacının …Hesabı’na yapmış olduğu haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddine karar verilmesi ile yargılama masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda;”Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davası olduğundan, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/19605 Esas 2021/6472 Karar 11.10.2021 tarihli ilamı ile Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2020/10352 Esas 2021/2596 Karar 11.03.2021 tarihli ilamı doğrultusunda aktüerya raporu TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak düzenlettirilmiştir. Mahkememiz’ce İTÜ trafik kürsüsünde görevli bilirkişi heyetinde alınan raporda iş makinası sürücüsü müteveffa …’ın %70 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu değerlendirmenin dosya içeriğine uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından bu rapor hükme esas alınmıştır. İTÜ trafik kürsüsünde görevli heyet tarafından düzenlenen kusur raporu ve aktüerya bilirkişi tarafından düzenlenen rapor hükme esas alınarak davanın kabulü ile; …… için 106.974,76 TL, …..için 10.214,02 TL,…….için 6.137,34 TL ve ……. için 1.673,88 TL olmak üzere toplam 125.000,00 TL maddi tazminatın 25/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine” gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin her birine ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, ayrıca müvekkillerinin gerçek zararının tespit edilmediğini, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu’na 17/10/2019 tarihinde başvuruda bulunulduğunu, başvuru sahiplerinin taleplerinin esastan reddine karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, davanın kesin hüküm nedeni ile dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, kazanın karayolunda meydana gelmediğini, kamuya kapalı alanda meydana geldiğini, müteveffanın kusur oranın usul ve yasaya uygun olarak tespit edilmediğini ve raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile hükme esas alınan tazminat hesaplamasına ilişkin raporun hesap hataları ile dolu olup hakkaniyete aykırı olduğunu, SGK’nın hak sahiplerine ödediği peşin sermaye değerli gelirin tamamının hesaplanan tazminattan düşülerek karar verilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin iş bu dava öncesi temerrüte düşmediğinden faize hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, talep arttırım tarihi itibari ile davanın zamanaşımını uğradığını, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma talebine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; 21/08/2008 tarihinde dava dışı … şirketinde iş makinesi operatörü olarak çalışan davacıların murisi …’ın taş ocağına giden yolu açma çalışması sırasında önüne gelen taşı çıkarmaya çalışırken kepçenin devrilmesi sonucu vefat ettiği, kepçenin ZMMS poliçesinin bulunmaması nedeni ile davacılar tarafından …Hesabına karşı eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesinin 19/01/2022 tarihli kararı ile iş mahkemesinin görevli olması nedeni ile davanın usulden reddine mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, Dairemizin 2022/1191 Esas- 2022/1460 Karar sayılı ilamı ile muris ve davalı arasında işçi işveren ilişkisi bulunmaması kazanın tam olarak nerede meydana geldiği konusunda bir tespitin yapılmaması nedeni ile davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesi ile kararın kaldırıldığı, mahkemece yapılan yargılamada alınan kusur raporu ve aktüer raporu uyarınca yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf yasa yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin kesin hükme ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesinde “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. ” yine 6100 sayılı HMK’nın kesin hükmü düzenleyen 303. maddesinde; “(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir…” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’a göre kesin hüküm itirazı dava şartlarından olup 6100 sayılı HMK’nın 115. maddesi gereği dava şartının her zaman ileri sürülmesi mümkündür.
Sigorta Tahkim Heyeti tarafından aynı taraflar arasında ve aynı uyuşmazlık konusunda esastan verilen kararlar da (alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kapsamında verildiğinden) kesin hüküm oluşturur. Sigorta Tahkim Komisyonu tarafından, talebin esastan reddine karar verilmiş ve kararın kesinleşmiş olması durumunda da verilen karar kesin hüküm sonucu doğuracağından, zarar gören dava yolu ile de olsa aynı zarara yönelik yeniden talepte bulunamaz. Nitekim Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de 2021/2969 E. 2021/3503 K. sayılı emsal kararında; “Somut olayda; davacı iş bu davadan önce aynı olaya ilişkin davalı aleyhine aynı taleple uyuşmazlık hakem heyetine başvuruda bulunmuş, K-2018/…., 2019/İHK-…….dosyası ile yargılama yapılmıştır. İlgili dosya itiraz hakem heyeti kararı incelendiğinde; ‘davacı vekilinin dosyaya ibraz edilen maluliyet raporunun ilgili yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmadığından usule uygun olmaması sebebi ile, kaza tarihindeki yönetmeliğe uygun rapor alınması amacıyla davacıya 20 gün süre verildiği, ara kararın davacıya e posta yoluyla tebliğ edildiği, davacı vekilinin raporun yeterli olduğunu beyan ederek ara karardan rücu edilmesi talebini içeren dilekçe sunduğu, davacı talebinin uygun görülmemesi üzerine talebin reddine ilişkin ara karar verilip tebliğ edildiği, ara kararda verilen sürenin dolduğu ancak buna rağmen davacı tarafça cevap verilmediği, davacı vekiline son bir e posta gönderilerek hastaneye başvuru yapıp yapmadığı hususunda bilgi verilmesinin istenildiği ancak herhangi bir dönüş yapılmadığı bu nedenle mevcut delillerle değerlendirme yapıldığı , davacı vekilince mevzuata uygun rapor alınmadığı ve 3 kez uyarılmasına rağmen yeni rapor temini için hastaneye başvuru yapıldığına dair belge sunulmaması nedeniyle ispat edilemeyen başvurunun reddine’ karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak taraflarca karara karşı süresinde itiraz ya da temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır.
İş bu dava ise 29.05.2019 tarihinde bu kez usule uygun rapor ile aynı başvuran tarafından aynı davalıya karşı,aynı kaza nedeniyle meydana gelen maluliyetine ilişkin olarak herhangi bir gelişen durum iddiası olmaksızın açılmıştır. Yukarıda bahsi geçen aynı olaya ilişkin yapılan yargılamada verilen karar raporun usule uygun olmayışı nedeni ile verilen usulden ret kararı olmayıp, davacı tarafça yargılama yapılabilmesi amacıyla gerekli raporun verilen süre içerisinde sunulmaması ve bu nedenle ispatlanamayan davanın esastan reddine yönelik bir karardır. İlgili karar kesinleşmiş ise esastan verilen ret kararı İş bu dosya için kesin hüküm teşkil etmektedir. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, 05.02.2019 tarihli, 2019/İHK-1253 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı taraflarca süresinde temyiz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda kesin hüküm bulunup bulunmadığı tartışılarak kesinleşmesi durumunda 6100 sayılı HMK’nın 114/1-i maddesine göre, aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartlarından olup, bu durumda mahkemece, HMK’nın 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiştir.” denilerek, esastan ret karar verilmesi halinde de Sigorta Tahkim Komisyonu kararlarının sonrasında açılan davada kesin hüküm oluşturacağı kabul edilmiştir.
Somut olayda da; davacının, davalı ……aleyhine Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetine başvurduğu, 17/10/2019 tarih ve 2019/E…….sayılı başvuru neticesinde 23/03/2020 Tarihli K-2020/…… Sayılı Uyuşmazlık Hakem Kararı ile desteğin tam kusuru ile gerçekleştirdiği tek taraflı trafik kazası sonucu başvuru sahiplerinin destekten yoksun kalma taleplerinin tümden reddine karar verildiği, uyuşmazlık tutarının 400 TL olarak gösterildiği, uyuşmazlık tutarının miktarı dolayısıyla kesin olmak üzere karar verildiği, ancak tazminat hesaplaması yapılmadığı, miktarın belirlenmediği, söz konusu karara yönelik itiraz hakem heyetine başvurulduğuna ve/veya söz konusu kararın kaldırılarak, uyuşmazlık konusunda mahkemelerce karar verilmesi gerektiğine yönelik dosya içerisinde bilgi bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yerel mahkemece davalının kesin hüküm itirazına yönelik inceleme ve değerlendirmede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Tarafları aynı olmak kaydıyla, aynı uyuşmazlığın daha önce gerek mahkemece, gerekse de tahkim yolu ile görülerek, kesin hükme bağlanmış olması durumda, aynı konuda yeniden dava açılmayacağından, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen karara itiraz edilmiş ise İtiraz Hakem Heyeti kararı dosyaya kazandırılarak, söz konunu dosyada uyuşmazlık hakkında esastan verilen ve kesinleşen bir karar olup olmadığı değerledirilerek, taraflar arasındaki uyuşmazlık (esasa ilişkin karar ile) kesin hükme bağlanmış ise, kesin hüküm nedeniyle dava şartı bulunmadığından davanın reddine, aksi durumda ise tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, “kesin hükme” yönelik itirazlar değerlendirilmeden davanın esası hakkında karar verilmiş olması usule aykırı görülmüştür.
Açıklanan bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davacının istinaf itirazlarının kararın kaldırma gerekçesine göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma gerekçesine göre davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harçların yatıran taraflara iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında tehiri icra talebi doğrultusunda yatırılan teminat olması halinde yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere ……tarihinde oy birliğiyle karar verildi.