Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/97
KARAR NO : 2023/2053
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/172 Esas, 2021/318 Karar
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen İtirazın İptali davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili bankanın …. şubesi ile davalılardan … Gıda Mağazacılık Organizasyon Petrol İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi firması arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını diğer davalılar … ve … ‘nun bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, imzalanan sözleşmeler kapsamında anılan firmaya krediler kullandırıldığını, borçlu firmanın borcu ödememesi üzerine 26/08/2019 tarihinde hesaplarının kat edilerek …-…… numaralı kredi garanti fonu kefaletli taksitli ticari kredi kaynaklı borcu nedeniyle Erzurum ….. Noterliği’nin 27/08/2019 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile borçlulara bildirdiğini, söz konusu ihtarnameye rağmen müvekkil banka alacağının ödenmemesi üzerine alacağın tahsilini teminen, borçlular hakkında Erzurum … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası üzerinden, genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalıların anılan icra takibinde, borca, ödeme emrine, faizlere ve ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, bu sebeplerle Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasına yapılan haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takibin devamına ve davalıların takip miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı müvekkiller aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, söz konusu takibe süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu, davacıya söz konusu takipten kaynaklanan herhangi bir borçlarının bulunmadığını, banka kayıtları incelendiğinde söz konusu krediye ilişkin olarak davacı bankaya ödeme yaptıklarını borçlarının bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ” Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve yapılan yargılama neticesinde; davacının davalı şirket ile aralarında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, diğer davalıların bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, kredi sözleşmesi uyarınca tahsis edilen kredilerin zamanında ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek borçlulara ihtarname gönderildiğini, kredinin yine ödenmemesi üzerine genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalıların borca haksız olarak itiraz ettiklerini, davalıların itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek itirazlarının iptaline ve % 20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı banka tarafından davalı asıl borçlu şirket ile müteselsil kefil olan … ile … aleyhine genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlu …’na 01/11/2019 tarihinde, …’na ise 15/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, daha sonra alacaklı vekilinin talebi üzerine borçlu … adına yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı ve bu tebligatın 19/12/2019 ‘da tebliğ edildiği, davacı alacaklının yeniden talep etmesi üzerine bu borçlu adına 3.kez ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı ve ödeme emrinin 15/01/2020 ‘de yeniden tebliğ edildiği, davalı şirket adına çıkartılan tebligatların ise bila tebliğ iade edildiği, davalı borçlular vekilinin 21/12/2019 tarihinde takip dosyasına sunmuş olduğu dilekçe ile borca ve ferilerine yönelik itirazda bulunduğu, daha sonra borçlular vekilinin 17/01/2020 tarihinde yeniden borca ve ferilerine yönelik itirazda bulundukları, icra müdürlüğünün 06/02/2020 tarihli kararı ile itiraz eden borçlular yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği görülmektedir. Borçlu … adına ödeme emrinin ilk olarak 01/11/2019 tarihinde usulüne uygun biçimde tebliğ edilmesine rağmen alacaklı vekili tarafından yeniden ödeme emrinin tebliği talep edilmesi üzerine ödeme emrinin 2 kez daha bu borçlu adına tebliğ edildiği icra takip dosyasından anlaşılmaktadır. Borçlu … adına ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra yasada öngörülen itiraz süresi başlamış olup, ödeme emrinin yeniden tebliğ edilmiş olması borçluya yeniden itiraz etme hakkını tanımayacaktır.
2004 sayılı İİK’nın 62.maddesinde ilamsız takiplerde itiraz etmek isteyen borçlunun itirazını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu belirtilmiştir. Buna göre genel haciz yolu ile başlatılan takiplerde borçlunun takibe veya borca yönelik itirazlarını ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Somut olayda ise; davalı borçlu …’na ödeme emrinin 01/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu davalının yasada öngörülen 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 21/12/2020 tarihinde borca ve ferilerine yönelik itirazlarını içerir dilekçesini icra takip dosyasına ibraz ettiği, böylelikle davalı borçlu …’nun itirazlarının süresinde olmadığı anlaşılmaktadır. İcra Müdürlüğü’nün itirazın süresinde olduğunu düşünerek icra takibinin durdurulmasına karar vermesi bu davalı borçlu yönünden takibin durdurulduğu sonucunu doğurmayacaktır. Zira alacaklı davacı icra takip dosyasında icra müdürlüğünün yapmış olduğu bu işlem yönünden icra mahkemesi nezdinde şikayet yoluna başvurabilme imkanına sahiptir. Bu nedenle davacının bu davalı borçlu yönünden itirazın iptaline karar verilmesine yönelik talebinde hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer borçlu …’na ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7 günlük yasa süre içerisinde itirazda bulunulduğu, borçlu şirket adına ödeme emri tebliğ edilmeden borca itiraz edildiği, bu şekilde bu borçlular yönünden itirazın süresinde olduğu anlaşılmakla, davacının bu borçlular açısından itirazın iptalini talep etmekte hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı ile davalı borçlu şirket arasında 02/11/2017 tarihinde 540.000,00 TL tutarlı kredi sözleşmesi imzalandığı, daha sonra 02/11/2017, 11/06/2018 ve 28/12/2018 tarihlerinde limit artışına yönelik kredi sözleşmeleri imzalandığı, bu şekilde toplam tutarın 2.000.000,00 TL ‘ye çıkarıldığı, bu sözleşmelere davalılar … ile …’nun müteselsil kefil sıfatıyla kefil oldukları görülmüştür. Davacı tarafından kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine hesabın 27/08/2019 tarihinde kat edildiği, buna ilişkin ihtarın 10/09/2019 tarihinde keşide edildiği, ihtarın borçlulara 10/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarnamede borcun 7 gün içerisinde ödenmesinin talep edildiği, buna göre temerrüt tarihinin 18/09/2019 olduğu ve davacı tarafından 31/10/2019 tarihinde icra takibinin başlatılmış olduğu görülmektedir. Davacının ….-….nolu taksitli ticari kredinin asıl alacağının 1.295.343,05 TL olduğu belirtilerek hesabın kat edildiği ve bu asıl alacak üzerinden icra takibinin başlatıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda; asıl alacak miktarı 1.315.042,56 TL olarak belirlenmiş ve bu rakam üzerinden değerlendirme yapılmış ise de, davacı alacaklı tarafından keşide edilen ihtarname ve icra takibine sunulan takip talebinde asıl alacak miktarının 1.295.343,05 TL olarak belirtilmiş olması nedeniyle taleple bağlılık ilkesi uyarınca asıl alacağın ihtarname ve takip talebinde belirtilen bu bedel üzerinden dikkate alınması ve hesabın buna göre yapılması gerekmektedir. Davacının icra takip talebinde kat tarihi olan 26/08/2019 ile takip tarihi olan 31/10/2019 tarihleri arasında %48 oranında temerrüt faizi uyguladığı görülmektedir. Ancak kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında akdi faiz, temerrüt tarihi ile takip tarihi arasında temerrüt faizinin uygulanması gerekmektedir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşmede % 29,78 oranında akdi faiz öngörülmüş olup, buna göre temerrüt faizi de kredi sözleşmesinde bankaca borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek faiz oranının iki katı oranında gecikme faizinin ödeneceği kararlaştırılması dikkate alındığında temerrüt faiz oranında bu rakamın iki katı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ancak davacı alacaklı tarafından takip talebinde % 48 oranında temerrüt faizi talep edildiğinden ve bu rakamın akdi faiz oranının iki katı tutarındaki oranın altında olduğu dikkate alınarak, taleple bağlılık ilkesi gereğince temerrüt faiz oranının % 48 olarak uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Bu durumda hesap kat tarihi olan 26/08/2019 ile temerrüt tarihi olan 18/09/2019 tarihi arasında 23 günlük süre içerisinde asıl alacağı % 29,78 oranında akdi faiz, temerrüt tarihi olan 18/09/2019 tarihi ile takip tarih olan 31/10/2019 tarihleri arasında 43 günlük süre içerisinde de asıl alacağa % 48 oranında temerrüt faizinin uygulanması gerekecektir.
Buna göre; 1.295.343,05 TL X % 29,78 / 100 / 365 X 23 gün = 24.307,73 TL akdi faiz,
1.295.343,05 TL X % 48 / 100 /365 X 43 gün = 73.248,98 TL temerrüt faizi,
24.307,73 TL + 73.248,98 TL = 97.556,71 TL toplam faiz,
97.556,71 TL / 100 X 5 = 4.877,83 TL faizin % 5 BSMV’si hesaplanmaktadır.
Yapılan bu hesaplamaya göre davacının; 1.295.343,05 TL asıl alacak, 24.307,73 TL akdi faiz, 73.248,98 TL temerrüt faizi, 4.877,83 TL BSMV olmak üzere toplam 1.397.777,59 TL tutarında alacağının bulunduğu ve bu bedel üzerinden icra takibi yapma hakkının olduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar davalı borçlular icra takibine yönelik itirazlarında alacaklıya herhangi bir borcunun olmadığını beyan etmişler ise de; davalı borçlu şirketin davacı banka ile kredi genel sözleşmesi imzalandığı, diğer borçlu …’nun bu kredi sözleşmelerine müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı, bu davalının asıl borçlu şirketin ortağı olması nedeniyle kefalet sözleşmesine eş rızasının aranmasına gerek olmadığı, bu haliyle kefalet sözleşmesinin yasada aranan şartları taşıması nedeniyle geçerli olduğu, bu kredi sözleşmesinden doğan borcun ödendiğine dair herhangi bir delil veya belge ibraz edilmediği, davalının icra takibine yönelik itirazında haksız olduğu anlaşılmakla bu davalılar yönünden 1.397.777,59 TL üzerinden itirazının iptali ile bu bedel üzerinden takibin devamına ve asıl alacağın % 48 oranında temerrüt faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
İcra takibinde asıl alacak miktarının belirli olduğu, likit ve hesaplanabilir nitelikte olduğu, davalı … ile davalı şirketin icra takibine yönelik itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu, borcunun bulunmadığına dair beyanda bulunmasına rağmen borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir delil veya belge ibraz edilemediği, davalının itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği bu haliyle davacının % 20 oranında icra inkar tazminatını talep etme hakkı bulunduğu anlaşıldığından”gerekçesiyle ” 1-)Davalı … aleyhine açılan davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan Reddine, 2-)Diğer davalılar … ile … Gıda Mağazacılık Organizasyon Petrol İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş. Aleyhine açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile ; Bu davalıların Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile; takibin 1.295.343,05 TL asıl alacak, 97.556,71 TL işlemiş akti ve temerrüt faizi, 4.877,83 TL BSMV olmak üzere toplam 1.397.777,59 TL üzerinden devamına, fazlaya dair talebin reddine, 3-)Asıl alacağın % 20 ‘ si oranında hesaplanan 259.068,61 TL icra inkar tazminatının davalılar … ile … Gıda Mağazacılık Organizasyon Petrol İnşaat Taah. San. Ve Tic. A.Ş.’den alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-)İcra takibinde alacak miktarına % 48 oranında temerrüt faizi uygulanmasına” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlulardan … hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu zira, kendisine yapılan tebligatların usulsüz olması sebebiyle yeniden tebligat çıkardıklarını, davalı …….’na gönderilen son ödeme emrinin 15.01.2020’de tebliğ edildiğini, kendisinin de 17.01.2020’de takibe itiraz edildiğini, anılan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda itiraz süresinde olduğunu, bu aşamada İcra Müdürlüğü’nün takibin durdurulması kararının şikayet yolu ile iptalinin de mümkün olmadığını, huzurdaki davada, anılan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, aksi yöndeki Yerel Mahkeme kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılması istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, İtirazın İptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Erzurum… İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyasında alacaklı …. …. Bankası A.Ş tarafından borçlular … Gıda Mağazacılık Organizasyon Petrol İnşaat Taah. San. ve Tic. A.Ş, … ve … aleyhine Genel Haciz Yolu İle İlamsız İcra takibi yapıldığı, bu takibe borçluların itirazı üzerine açılan itirazın iptali davası neticesinde; ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü yönünde karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından ise; ” borçlulardan … hakkındaki davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu zira, kendisine yapılan tebligatların usulsüz olması sebebiyle yeniden tebligat çıkardıklarını” ifade ederek kararın kaldırılması istemi ile istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davalı … hakkında ilk derece mahkemesince kendisine ödeme emri tebligatının birden fazla kez çıkarıldığı ve ilk tebligat olan 01/11/2019 tarihli tebligatın usulüne uygun biçimde olduğu bu nedenle kendisi hakkında yeniden ödeme emrini içeren iki kez daha tebligat çıkarıldığı, ödeme emrine itiraz süresinin usulüne uygun olarak yapılan ilk tebligat tarihinden başlayacağı dolayısı ile itiraz süresi geçtikten sonra yapılan itirazın süresinde olmadığı bu nedenle de bu davalı yönünden dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı ifade edilerek bu yönde karar verilmiştir. Dosya kapsamında yer alan davalılardan …’na Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası üzerinden gönderilen ve 01/11/2019 tarihinde ödeme emri içeren tebligatın tebliğ edildiği, bu tebligat mazbatası üzerinde” daimi çalışanı ….. ‘e tebliğ edildi “şerhinin yer aldığı bu tebligatın adres kısmında iş yeri adresinin olup olmadığının belli olmadığı, yine aynı adrese çıkarılan ödeme emri içeren tebligatın 19/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebligat mazbatası üzerine de ” Çalışanı ……’ye tebliğ edildi” şerhinin yer aldığı ve borçluların tümünün vekil aracılığı ile 17/01/2020 tarihli dilekçe ile takibe itiraz ettikleri anlaşılmaktadır.
Tüm bu nedenlerle; icra dosyası kapsamında yapılan ödeme emri tebligatlarının usulüne uygun olup olmadığı araştırılmaksızın bu sebebe dayanılarak açılan itirazın iptali davasında davanın reddi kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, 6100 Sayılı HMK ‘nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2021 tarih ve 2020/172 Esas, 2021/318 Karar sayılı kararının, HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında tehiri icra talebi doğrultusunda yatırılan teminat olması halinde yatıran tarafa İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……… tarihinde oy birliği ile karar verildi.