Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/902 E. 2022/2119 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/902
KARAR NO : 2022/2119
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/165 Esas, 2021/541 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemizce istinaf başvurusunun incelenmesi bakımından dosyanın yukarıda yazılı esasa kayıt edildiği, inceleme sırasında davalılar vekilinin 09/11/2022 tarihli, davacı vekilinin 10/11/2022 tarihli dilekçeleri ile dava konusu icra takibine yapılan itirazlardan vazgeçilmesi ve tarafların anlaşmaları nedeniyle davanın konusuz kaldığı görülmekle, HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil bankanın ……… Şubesi ile dava dışı borçlu ……. Ambalaj Malz. Tem. Ürn. ve Gıda Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. firması arasında Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, davalıların bu sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, imzalanan sözleşme kapsamında borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, borçlunun borçlarını ödememesi üzerine 07.11.2019 tarihinde hesaplarının kat edilerek, borcun Erzurum …… Noterliğinin 08.11.2019 tarih, ……. yevmiye numaralı ihtarname ile bildirildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine müvekkil bankanın borçlular hakkında Erzurum … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyası üzerinden, genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalıların takibe itirazları nedeniyle takibin durduğunu, Erzurum Arabuluculuk Bürosu’na yapılan başvuruya rağmen anlaşma sağlanamadığını, davalıların kefalet borçlarının teminatını oluşturmak üzere kendileri veya başka birisi tarafından verilmiş herhangi bir teminat bulunmadığından, davalılar hakkında tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılmış olan icra takibinin usule ve yasaya uygun olduğunu, bu nedenle davalıların, asıl borçlu ……. Ambalaj Malz. Tem. Ürn. ve Gıda Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasının ipotekli taşınmazları hakkında takip yapılması gerektiği iddiasının yerinde olmadığını, bu hususta Borçlar Kanunu’nun 586. maddesi ve yerleşik Yargıtay içtihatları bulunduğunu, davalının, Borçlar Kanunu’nun 590.maddesinin hükümlerinden yararlanmasına fırsat verilmediğine ilişkin iddiasının, kefiller tarafından verilmiş bir ayni teminat bulunmadığı ayrıca takibin durdurulmasına yönelik verilmiş bir mahkeme kararı veya davalılar tarafından bu yönde bir talep de bulunmadığından mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bankaların, tacir olan ya da olmayanlara verdikleri tüm kredilerin ticari iş sayıldığını, faiz oranlarının Bankacılık Kanununun 144. maddesine göre belirlendiğini, taraflar arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmenin bankacılık işi olup, temerrüt faiz oranının serbestçe belirleneceğinden davalıların haksız itirazlarının da kabul edilemeyeceğini, bu sebeplerle yapılan haksız itirazın iptali ile davalı tarafın Erzurum … İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyasına yapmış oldukları haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takibin devamına ve davalıların takip miktarının % 20’ından aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, ” Somut olayda; davacı banka ile dava dışı şirket arasında kredi genel sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmeye davalıların müşterek ve müteselsil kefil sıfatı ile miza attıkları, bu nedenle davalı borçluları sözleşmeden kaynaklı borçtan dolayı sorumlu oldukları, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara banka tarafından ihtarname keşide edildiği, borcun ödenmemesi üzerine davalıların temerrüde düştükleri, dava dışı asıl borçlu şirket hakkında konkordato mühleti verilmesinin müşterek ve müteselsil kefiller hakkında takip yapılmasına engel olmayacağı, yine asıl borçlu tarafından verilen ipotek nedeniyle öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasına ilişkin zorunluluğun kefiller hakkında uygulanamayacağı, taraflar arasında akdedilen sözleşmede akdi faiz oranının yıllık %22,80 olarak belirlendiği, temerrüt faiz oranının ise sözleşmede bankaca ödeme yapıldığı tarihe kadar bankacı borçlu cari hesap şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının 2 katı oranında olacağının kararlaştırıldığı, dosyaya celp edilen belgelere göre temerrüt faiz oranının %48 olarak belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Takip tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi için hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar geçen süre için %22,80 oranında akdi faiz uygulanıp temerrüt tarihinden takip tarihine kadar ise %48 oranında temerrüt faizinin uygulanması gerekecektir. Buna göre hesap kat tarihinde asıl alacak miktarının 2.836.202,18 TL olduğu, BSMV alacağıyla birlikte toplam alacak tutarının 2.839.210,15 TL olarak belirlendiği, bu asıl alacak miktarına hesap kat tarihinden itibaren temerrüt tarihine kadar %22,80 oranında akdi faiz, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar %48 oranında temerrüt faizi uygulandığında toplam faiz miktarının 182.182,65 TL olduğu, faizin %5 oranındaki BSMV sinin ise 9.108,78 TL olduğu hesaplanmaktadır.
Davalıların, müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları sözleşme uyarınca borçtan sorumlu oldukları, davalının icra takibine yönelik itirazlarında haksız oldukları, davalıların icra takibinde 2.839.210,15 TL tutarında asıl alacak, 182.182,65 TL tutarında işlemiş faiz ve 9.108,78 TL tutarında BSMV olmak üzere toplam 3.030.501,58 TL tutarında borçlu oldukları anlaşılmakla bu tutarlar üzerinden davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, takibe asıl alacak miktarına %48 oranında temerrüt faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalıların icra takibine itirazı sonucunda takibin durdurulmasına karar verildiği, asıl alacak miktarının likit ve hesaplanabilir nitelikte olduğu, davalıların icra takibine itirazlarında haksız ve kötü niyetli oldukları anlaşılmakla” gerekçesiyle “davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davalıların Erzurum … icra müdürlüğü’nün 2020/… esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın kısmen iptali ile takibin 2.839.210,15 tl asıl alacak, 182.182,65 tl işlemiş faiz ve 9.108,78 tl bsmv olmak üzere toplam 3.030.501,58 tl üzerinden devamına, fazlaya dair kararın reddine,2-asıl alacağın %20 oranında hesaplanan 567.842,03 tl tutarında icra inkar tazminatının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,3-takipte asıl alacağın %48 oranında temerrüt faizi uygulanmasına” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip borçlusu ……. AMBALAJ MALZEMELERİ TEMİZLİK ÜRÜNLERİ VE GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ olduğunu, bu durumda kefil olan müvekkiller ile asıl takip borçlusu olan ……. AMBALAJ MALZEMELERİ TEMİZLİK ÜRÜNLERİ VE GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğunu, Zorunlu takip arkadaşlığı bulunmasına rağmen itiraz edilen takipte borçlu ……. AMBALAJ MALZEMELERİ TEMİZLİK ÜRÜNLERİ VE GIDA MADDELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ ne takip yapılmayıp sadece müvekkili kefillere takip yapılmasının yasal olarak mümkün olmadığını, Yargıtay kararında ‘takip borçluları arasında zorunlu takip arkadaşlığı olduğundan bunlara karşı da takip yapılamayacağı yolundadır.’ kefiller ile asıl borçlu arasında birlikte takip zorunluluğu vardır. Mecburi takip arkadaşlığı nedeni ile takibin borçlulardan biri hakkında takip edilmeyerek diğeri hakkında yürütülmesi olanaksızdır…” (Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 14/10/1997 tarih ve 1997/10286 E., 1997/10717 K. sayılı kararının bu doğrultuda bulunduğunu, Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere asıl borçluya takip yapılmayıp sadece kefillere takip yapılamayacağından yapılan itirazın doğru olduğunu, bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, bu karara davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf incelemesi aşamasında, davalılar ……….., ……. …….. ve ………. vekili ile davacı ……..Bankası A.Ş. vekili aralarında anlaşma yaptıklarına dair dilekçe ibraz ettikleri, davacı vekilinin vekalet ücreti, icra inkar tazminatı ve yargılama giderlerine ilişkin taleplerininde olmadığı belirttikleri görülmüştür.
Davacı vekili ve davalılar vekilinin 09/11/2022 ve 10/11/2022 tarihli dilekçelerinde; davacı vekilinin, davalıların iş bu davaya konu icra dosyasına vaki itirazlarından vazgeçtiklerini, İcra Müdürlüğünce takibin kesinleştiğini, bu doğrultuda davanın konusuz kaldığını, vekalet ücreti, icra inkar tazminatı ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını, davalılar vekilinin alacaklı taraf vekilleri ile haricen anlaştıklarını, istinaf talebinden ve icra talebinden vazgeçtiklerini, davanın konusuz kaldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep ettiği anlaşılmıştır.
Taraf vekillerince dosyaya sunulan beyanlar sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi yönünde talepte bulundukları, davacı vekilinin vekalet ücreti, icra inkar tazminatı ve yargılama giderleri talebi bulunmadığını talep ettiği, tarafların davanın konusu kalması nedeniyle reddine karar verilmesi konusunda talepte bulundukları anlaşıldığından, taraf beyanları ile bağlı kalınarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına ve konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-İlk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
II-KALDIRILAN KARARIN YERİNE YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Konusuz kalan DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin alınan 37.034,27-TL harcın mahsubu ile fazlaca alınan 36.953,57- TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacının yatırdığı 80,70-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının ve davalıların yargılama gideri ve Avukatlık vekalet ücreti talebi olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5-Karar kesinleştikten sonra kalan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından yatırana iadesine, ” şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davalıdan alınan istinaf karar peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
IV-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ………… tarihinde oy birliğiyle karar verildi.