Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/768 E. 2022/1442 K. 06.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/768
KARAR NO : 2022/1442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/146 Esas, 2021/368 Karar
DAVA : İflas (İflasın Ertelenmesi)
DAVA TARİHİ : 20/04/2016
Taraflar arasında görülen iflasın ertelenmesi davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil grup şirketler … İnş. Nak. Tem. Oto Kiralama Taah. Hayv. Gıda. Paz. San. Tic. Ltd. Şti. ‘nin 12/03/2009 tarihinde kurulduğunu, Kars Ticaret ve Sanayi Odasına 12/03/2009 tarihinde kaydının yapılmış olup … Ticaret Sicil numarası ve … Oda sicil numarası ile faaliyetine sürdürmekte iken 29/03/2016 tarihinde şirket merkezini Erzurum ili … Mah. …Sok … Kooperatifi No:………../Erzurum adresine taşıdığını ve Ticaret Sicilinde … kayıtlı olup faaliyetine devam ettiğini ve … Yapı Mal Ve Maden San Tic. Ltd. Şti.’nin 20/07/2011 tarihinde Kars Ticaret ve Sanayi Odasına 20/07/2011 tarihinde kaydının yapılmış olup ……… Ticaret Sicil numarası ve ……. Oda sicil numarası ile faaliyetine sürdürmekte iken 29/03/2016 tarihinde şirket merkezini Erzurum ili … Mah. …Sok … Kooperatifi No:… ………./Erzurum adresine taşıdığını Ticaret Sicilinde … kayıtlı olup faaliyetinin devam ettiğini, müvekkil grup şirketlerin 5 yıldan beri gerek kamu kurum ve kuruluşlarına gerekse özel sektör işlerine, yüklenici firma olarak katıldığını ve sektöründe kamu kurum ve kuruluşların, belediyeler ve özel sektör işlerini yaparak teslim ettiğini, özel sektör ve kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine girmeye başladığını, piyasalardaki genel bozukluk ve uzun yıllardan beri sektörel bazda devam eden haksız rekabet dolayısıyla ve ödemelerin gecikmesinden dolayı müvekkil şirketin ekonomik sıkıntı yaşamaya başladığını dilekçe ekindeki iyileştirme projesi ile birlikte iflasın ertelenmesini talep ettiklerini, iflasın ertelenmesine karar verilmesi durumunda alacaklı kurumların alacaklarının ödenebileceğini, müvekkil şirketin iyi niyetli olup iyileştirme planının ciddi ve inandırıcı olduğunu beyan ederek dilekçe ekindeki iyileştirme projesi ile birlikte müvekkil şirketin borca batık olduğunu, aktiflerinin pasifini karşılayamadığının tespiti ile İİK’nun 179. ve Yeni TTK’nun 376. maddeleri uyarınca tedbiren müvekkil şirket hakkında açılan ve açılacak tüm takiplerin durdurulması ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkil şirket hakkında verilecek iflas kararının bir yıl süre ile ertelenmesine, şirket yönetim kurulunun işlemlerini denetlemek üzere kayyım atanmasına ve uygun görülecek tüm tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Asli müdahiller beyanlarında davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ” Tüm bu tespitler neticesinde; davacı şirketler dava tarihinden itibaren geçen sürede iyileştirme projesini hayat geçirerek borca batıklıktan çıkma yönünde yeterli çaba ve performansı göstermediği, şirketlerin pasif mal varlığı değerleri olan borçlarında artış meydana geldiği, şirketlerin dava tarihinden itibaren iyileştirme projesinde öngörülen gelirleri sağlayamadığı, dosyaya ibraz edilen son bilirkişi raporları ve kayyım raporlarına göre şirketlerin pasif mal varlığı değerlerinde artış meydana geldiği, yani şirketlerin borç miktarlarında öngörülenin aksine azalma olmadığı, davacı şirketlerin mevcut aktif mal varlıklarının rayiç değerleri itibariyle borçlarını karşılamaya yetmediği, bu haliyle davacı şirketlerin borca batık durumda olduğunun kayyım raporunda belirtildiği, davacı yararına ilk tedbir kararının 05/05/2016 tarihinde hükmedildiği, bu tarihten itibaren 5 yıllık süre dolmasına rağmen şirketlerin iyileştirme projesinin hayata geçiremediği ve borca batıklıktan halinden de kurtulamadığı, yukarıda yapılan açıklamalar ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere iflas ertelemeden yararlanma süresinin ilk tedbir kararı verilmesinden itibaren (1+4) 5 yılı geçemeyeceği, yargılama devamı süresinde davacı şirketlerin yeterli iyileştirmeyi gerçekleştiremediği ve borç ödemelerinde eşitlik ilkesine uymadığı, hatta davacı şirketlerin kayyım için tayin edilen ücretleri ödemediği gibi gider avanslarını da yatırmadığı, bu nedenle davacının iflas erteleme talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacı şirkelerin borca batıklık halinden kurtulamadığı gibi rayiç değerler üzerinden yapılan hesaplamaya göre borca batıklık halinin devam ettiği anlaşıldığından iflas erteleme talebinin reddi ile davacı şirketlerin iflaslarına karar vermek gerekmiş ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2010 yılından beri yaşanan ekonomik krizler sebebiyle şirketin işlerinin bozulduğu, şirketin alacaklarını tahsilde ve borçlarını ödemede güçlük yaşadığı, ayrıca pandemi döneminde faaliyetlerinin yavaşlaması sebebiyle işlerinin zorlaştığı, bugüne kadar borçlarının yarısını ödediği, iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı konusunda heyet raporu alınmaksızın kayyım heyetinin raporuna dayanılarak iflas kararı verildiği, yine revize edilmiş iyileştirme projesi ile ilgili uygulanabilirliği noktasında bilirkişi raporunun alınmadığını belirterek kararın kaldırılması talebi ile istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; iflasın ertelenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İflasın ertelenmesi kurumu konkordato öncesinde yürürlükte bulunan konkordatonun yerine geçen bir yeniden yapılandırma kurumudur. İflas erteleme talebi ile ilgili olarak tarihlere dikkat etmek gereklidir. Şöyle ki, 20/07/2016 tarihinden önce yapılmış olan iflas erteleme talebinde talepte bulunan şirket veya kooperatifin borca batık olması, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görünmesi, atanan kayyım tarafından üç aylık dönemlerde ibraz edilen raporlara göre şirketin durumunun iyiye giderek iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunması, bu durumda iflas erteleme kararı da verilemeyeceği için dosyanın elde bekletilmesi, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı görülmemesi, bekleme süreside kayyım raporlarına göre şirketin iflas halinden kurtulmasının mümkün bulunmaması ve 2004 sayılı İİK ‘ 174/b-4 maddesinde belirtilen sürelerin dolması halinde iflasına karar verilmesi gerekir. Eğer iflas erteleme talebi 20/07/2016 tarihinden sonra ise borca batıklıkla ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın, talep 669 sayılı KHK ‘nın 4. maddesi ile 673 sayılı KHK ‘nın 10/a-b fıkraları uyarınca reddedilmelidir. Tüm bu bilgilere göre, davacı şirketler tarafından açılan dava ile iflasın ertelenmesi istenilmiş, ilk derece mahkemesince tedbir kararları ve süreler verilmiş, kayyım atanmış, kayyım raporları düzenli olarak ilk derece mahkemesince denetlenmiş ve neticede, şirketlerin iyileştirme projesinde ön görülen gelirleri sağlayamadığı ve şirketlerin pasifinde de artış meydana geldiği dikkate alınarak şirketlerin borca batık halde bulunması sebebiyle iflaslarına verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesi ile, kararın kaldırılması istemi ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 20/07/2016 tarihinden önce açılan iflas ertelemesi davasında ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde verilen 2016/………..Esas ve 2019/……….. Karar sayılı kararı, Dairemiz 13/03/2020 tarih ve 2019/2259 Esas 2020/473 Karar sayılı kararı ile kaldırılması neticesinde, ilk derece mahkemesince 2020/….. Esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama neticesinde; 26/10/2021 tarih ve 2021/………. Karar sayılı karar ile davacı şirketlerin iflasına karar verilmiş, karara karşı davacı şirketler vekili tarafından ” 2010 yılından beri yaşanan ekonomik krizler sebebiyle şirketinin işlerini bozulduğu, şirketin alacaklarını tahsilde ve borçlarını ödemede güçlük yaşadığı, ayrıca pandemi döneminde faaliyetlerinin yavaşlaması sebebiyle işlerinin zorlaştığı, bugüne kadar borçlarının yarısını ödediği, iyileştirme projesinin uygulanabilir olup olmadığı konusunda heyet raporu alınmaksızın kayyım heyetinin raporuna dayanılarak iflas kararı verildiği, yine revize edilmiş iyileştirme projesi ile ilgili uygulanabilirliği noktasında bilirkişi raporunun alınmadığı ” ileri sürülerek istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dairemiz kaldırma kararından sonra, kayyım heyetinden ön bilgilendirme raporu alındığı, yine Haziran, Temmuz ve Ağustos dönemine ait kayyım heyetinden raporlar alındığı, Ocak- Eylül 2021 tarihlerini kapsayan kayyım heyeti raporuna göre davacı … Ltd.Şti. şirketinin 16.708.694,80-TL borca batık olduğunun tespit edildiği, şirketin borçlarını karşılama oranının %52,92 olduğu, diğer şirket olan … Yapı Malzemeleri Ltd. Şti’nin 12.073,352,96-TL borca batık olduğu ve borçlarını karşılama oranının %53,42 oranında olduğu belirtilmiş, dava boyunca geçen süre içerisinde şirketlerin borca batıklıktan çıkma yönünde yeterli gelir elde edemediği, bu nedenle pasiflerinde artış meydana geldiği iyileştirme projesinde öngörülen gelirleri sağlayamadıkları ve gelirlerinde azalma olduğu, şirketlerin rayiç aktiflerinin pasifini karşılamakta yetersiz kaldığı, aradan geçen zamana rağmen borca batıklık halinden kurtulamadıkları anlaşıldığından, her iki şirket hakkında da iflas kararı verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunda belirtmiş olduğu sebeplerin de yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353-1-b-1. maddesi gereğince esastan reddi gerekmiş ve aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında yeteri kadar harç alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafça bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 06/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.