Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/193 E. 2024/13 K. 03.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/193
KARAR NO : 2024/13
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/398 Esas, 2021/399 Karar
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının … plakalı traktörü ile tek taraflı kaza kaza meydana geldiğini, meydana gelen kaza neticesinde müvekkile ait traktörde ekte sunulan faturadan da görüleceği üzere 5.811,50.-TLhasar geldiğini, ayrıca kaza yerinde traktörü tamir servisine götüren oto kurtarma servisinin de müvekkilden 2006,00.-TL aldığını ve neticede müvekkilinin toplamda 7.817,50.-TL zararının meydana geldiğini, hasar bedelinin müvekkiline ait genişletilmiş kasko kapsamında güvence altına alan sigorta şirketi tarafından karşılanmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla, toplanacak tüm delillere göre haklı davalarının tüm yönlerden kabulü ile, alacak miktarının hale gelmesinden sonra alacak kalemlerini artırma haklarının da sağlanması kaydı ile, müvekiline ait hasara uğrayan … plakalı traktörde meydana gelen 5.811,50.-TL hasar ve 2.006,00.-TL nakliye ücreti olmak üzere toplam 7.817,50.-TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 30/07/2017 tarihinden itibaren işleycek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aktif husumeti olmadığını, yapılan başvurunun teminat kapsamı dışında olması nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “…Olayın oluşu, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporları, keşif ve tanık beyanları değerlendirildiğinde; davacının saman balyalarını taşırken üçüncü seferinde kazayı gerçekleştirdiği, daha önce aldığı yüklemelerde römorkun devrilmemiş olduğu, traktör yolunun eğimli ve toprak olduğu, davacının yol şartlarına uygun tedbirleri almayarak hızını ayarlamaması sebebiyle kazanın meydana geldiği mahkememizce değerlendirilmiş ve davacının kazanın meydana gelmesi hususunda kusurlu olduğu anlaşılmışsa da davacının münhasıran istihap haddini aştığına dair delil bulunamamış, kazanın meydana gelmesi ile oluşan zararın teminat dışı kabul edilebilmesi için riziko ile istihap haddinin aşılması hususunda nedensellik bağının bulunmadığı ve kazanın da bu nedenle meydana gelmediği mahallinde yapılan keşifte ve kaza fotoğraflarının incelenmesinde anlaşılmış, her ne kadar davacı gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek dava konusu edilen kazanın meydana gelmesine sebebiyet vermiş olsa da taraflar arasında düzenlenen sigorta sözleşmesine göre talep edilen zararın davalının savunmalarına göre istihap haddini aşması sebebiyle teminat dışı bırakılamayacağı, davalının meydana gelen zararı kasko sözleşmesi kapsamında karşılamakla yükümlü olduğu kanaatine varılmakla alınan hesap bilirkişi raporlarıyla davacının talep ettiği bedelin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne 7.817,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile 7.817,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket nezdinde yapılan incelemede sigortalı traktörün istiap haddini aştığını ve bu sebeple hasarın meydana geldiğinin tespit edildiğini, mahkemece eksik inceleme yapılmak suretiyle müvekkili aleyhine hüküm kurulduğunu, iş bu davada müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tayin ve tespit edilen yedek parça fiyatlarının fahiş oranda yüksek olduğunu, kabul etmelerinin mümkün olmadığını, söz konusu tazminatın uzman sigorta eksperi tarafından Yargıtay içtihatları doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, hasar ile haksız fiile arasından illiyet bağı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve buna göre hesaplama yapılması gerektiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, genişletilmiş kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/15-657 E. 2011/49 K. Sayılı içtihadında da belirtildiği üzere “Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usulü işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
” Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.” (…,….,…..,…: Medeni Usul Hukuku, … Yayınları, Ankara 1995, 7.baskı, s.231).
O halde, dava konusu şey üzerinde kim veya kimler hak sahibi ise, davayı da bu kişi veya kişilerin açması gerekir. Davayı açabilmek için gerekli sıfat, dava konusu şey üzerinde hak sahibi olan kişiye aittir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir(…,….,…..,…: a.g.e., s.231-232; …, ….: Medeni Yargılama Hukuku, ….. Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s.307).
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu’nun 23.06.2004 gün ve 2004/4-371 E. 2004/375 K.; 18.04.2007 gün ve 2007/5-233 E., 2007/221 K.; 04.03.2009 gün ve 2009/10-34 E. 2009/104 K.; 04.11.2009 gün ve 2009/2-402 E., 2009/484 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-4 E., 4 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
“Dava, kasko sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, sigortacının rizikodan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Ancak,sigorta poliçesinde dain ve mürtehin olarak davalı … Kırkağaç Şubesinin gösterildiği anlaşılmaktadır. TTK.nun 1269.ncu maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı yasanın 1270 nci maddesi hükmü gereğince bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan, rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatini almak ve o suretle sigortadan, kendi menfaati de zedelendiği taktirde, tazminat istemek hakkına sahip olur.
Mahkemece, böyle bir durumda davacılık sıfatının araştırılması bakımından yapılacak iş; davacıya asıl dava ve talep hakkına sahip … …..Kırkağaç Şubesinden davaya muvafakat veya icazetleri olduğunu belgelendirmesi için süre verilmeli, bu usuli işlem tamamlandığı takdirde aracın maliki sıfatı ile sigorta akdini yapan davacının da dava hakkının bulunduğunun kabulü ile işin esasına girmesi gerekirken, açıklanan bu husus değerlendirilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir. T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2006/1397 E. 2007/4648 K.)
Somut uyuşmazlıkta davacıya ait ve dava konusu traktörün kasko sigorta poliçesinde dava dışı T.C. …. Bankası A.Ş. lehine “Dain ve Mürtehin” kaydı ve trafik kaydında da dava dışı T.C. ….Bankası A.Ş. lehine rehin bulunmaktadır. Bu husus istinaf sebebi yapılmasa dahi 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartı olup mahkemece her aşamada re’sen gözetilmelidir. Bu sebeple istinafa konu iş bu davanın açılabilmesi ve görülebilmesi için traktör üzerinde rehin hakkı bulunan dava dışı bankanın bu davaya muvafakatinin sağlanması gerektiği, bu hususun dava şartı olup, mahkemece re’sen değerlendirilmesi gerektiği, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/13814 Esas, 2017/ 7994 Karar sayılı kararı) davacı, ancak araç üzerindeki rehin hakkı sahibinin açık muvafakatinin bulunması şartıyla satın alınan traktördeki kaza nedeniyle dava açarak yasal haklarını kullanabileceği, böyle bir muvafakat bulunmadan davacının talep hakkının olmayacağı, bu kapsamda yapılan değerlendirmede mahkemece ….. Bankası Karaçoban-Erzurum Şubesi’ne müzekkere yazılarak traktör üzerindeki rehnin devam edip etmediğinin ve devam ediyorsa güncel borç miktarının sorulmadığı anlaşılmakla, bu husustaki eksikler giderildikten sonra, davacının davada taraf ve dava ehliyetinin olup olmadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, mahkemece re’sen dikkate alınması gereken taraf ve dava ehliyeti hususu göz ardı edilerek davanın esası hakkında karar verilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
O halde mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK’nın 114. Maddesi kapsamında davacının davada taraf ve dava ehliyetinin olup olmadığının açıklığa kavuşturulması için rehin hakkı bulunan dava dışı bankanın uyuşmazlığa konu davaya muvafakatinin sağlanması için ….. Bankası Karaçoban-Erzurum Şubesi’ne müzekkere yazılarak traktör üzerindeki rehnin devam edip etmediğinin ve devam ediyorsa güncel borç miktarının sorulması, bankanın davaya muvafakatının olmaması veya borç miktarının ödenmemesi durumunda davacının taraf ve dava ehliyetine sahip olmaması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi, dava dışı bankanın davaya muvafakatinin bulunması veya borcun ödenmesi durumunda yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında bir karar vermekten ibarettir.
HMK.’nun 353/1-a-6. maddesinde “…Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” bölge adliye mahkemesince başvuruya konu kararın esası incelemeden kaldırılmasına karar verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır. Somut olayda; yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen yargılamadaki eksiklikler uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz niteliktedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine kamu düzeni yönünden yapılan incelemeye göre, kararın kararın kamu düzenine aykırı olduğu anlaşılmakla, HMK’nın 355 ve 353/1-a/6 maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebebi ve şekline göre istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Yerel mahkeme kararının, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. Maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Kararın kaldırılma sebebi ve şekline göre davalı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
3-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harçların yatıran tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında tehiri icra talebi doğrultusunda yatırılan teminat olması halinde yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere ………tarihinde oy birliğiyle karar verildi.