Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1812 E. 2023/1685 K. 06.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1812
KARAR NO : 2023/1685
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/595 Esas, 2022/406 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtirazın İptali)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ve davalılar vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı asıl borçlu ….Entegre Tesisleri A.Ş. (VKN:….) ile müvekkil Bankanın …..Şubesi arasında arasında imzalanan Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesine istinaden borçluya krediler kullandırıldığını, davalı ……., …., ….., ……ve ……’ın genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerini imzalayarak müteselsil kefil olduğunu, müvekkil banka alacağının ödenmemesi üzerine alacağının tahsili amacıyla, davalılar hakkında işbu dava konusu ilamsız icra takibi başlattığını, davalıların icra takibine itirazda bulunduklarını belirterek davalı-borçluların haksız ve hukuka aykırı tüm itirazlarının iptali ile takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesini ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan haksız davanın reddi gerektiğini, müvekkili hakkında Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı takip dosyasıyla yapılan ilamsız icra takibi sonucunda….İcra Müdürlüğü tarafından müvekkiline ödeme emri tebliğ edildiği, süresi içinde borca, faize ve ferilerine yaptığımız haklı itiraz neticesinde takip durdurulduğu, davalıların sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davacı bankanın müvekkillerinin kefili olduğu genel kredi sözleşmesin de borçlu olan dava dışı ….Entegre A.Ş. ile uzlaşma ve anlaşma zemini aramak yerine, kefillere karşı kötü niyetle icra takibi yoluna gittiğini, dava dışı borçluya Erzurum …. İcra Müdürlüğü 2021/… esas sayılı dosyası ile karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, verilen rehinlerle teminat altına alınan alacağını icra yolu ile tahsili cihetine gittiğini, davacı bankanın, verilen kredi karşılığında taşınırlar üzerine rehin koymuş ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, aynı borç nedeniyle iki takibin birlikte yürütülemeyeceğini, müvekkillerine karşı haksız bir icra takibi başlattığını, davacı bankanın takip talebinde istediği faiz oranı yasaya uygun olmadığını, yine takibe konu asıl alacağa davacı banka tarafından takibe konu edilmeden önce yasaya aykırı orandan fahiş miktarda faiz uyguladığını, tüm bu sebeplerle davacının hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli davasının reddi gerektiğini, davacının davasının reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, “Somut olayda; davacı banka ile dava dışı borçlu arasında kredi genel sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme doğrultusunda davalıya ticari krediler kullandırıldığı, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek davalılara banka tarafından ihtarname keşide edildiği, keşide edilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması nedeniyle davalının temerrüde düştüğü, taraflar arasında akdedilen sözleşmede akdi faiz oranının %22,44 olarak belirlendiği, temerrüt faiz oranının ise %54 olduğu anlaşılmıştır. Takip tarihindeki alacak miktarının belirlenmesi için krediden kaynaklı alacak yönünden hesap kat tarihinden temerrüt tarihine kadar geçen süre için sözleşmede kararlaştırılan akdi faiz uygulanıp, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için ise %54 oranında temerrüt faizinin uygulanması gerekecektir. Buna göre davalıya kullandırılan taksitli ticari krediler yönünden hesaplama yapıldığında takip tarihinde asıl alacak miktarının 502.449,08 TL olduğu sonucuna varılmaktadır. Takibe konu edilen krediler yönünden yukarıda açıklanan şekilde faiz hesabı yapıldığında toplam faiz tutarının 32.525,20 TL olduğu, faizin %5’i oranında BSMV alacağının ise 1.626,00 TL olduğu bilirkişi raporunda belirilmiştir.
Davalılar icra takibine yönelik sunduğu itirazında herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek ödeme emrine, borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini beyan etmiştir. Borçlular takip konusu edilen Kredi Genel Sözleşmesinden kaynaklı borcun bulunmadığını ileri sürmüş ise de; buna dair herhangi bir delil veya belge sunmamışlardır. Dosyaya ibraz edilen kredi genel sözleşmesinde yer alan yazı ve imza örneklerinin davalılar tarafından inkar edilmediği, buna göre sözleşmenin davalı tarafından imzalandığının kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla davalıların takibe yönelik itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Yine hesabın kat edildiğine ilişkin ihtarnamenin davalıya keşide edildiği, bu şekilde temerrütün gerçekleştiği ve temerrüt faiz oranının takip talebinde belirtildiği görülmekle davalının itirazında kısmen haksız olduğu sonucuna varıldığından davalının itirazlarının kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafından davalılardan ….. aleyhine de icra takibi başlatıldığı, bu borçlunun da takibe yönelik itirazda bulunması üzerine bu davalı aleyhine de itirazın iptali davacı açıldığı görülmektedir. Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu beyan dilekçesinde davalı ….. aleyhine maddi hata nedeniyle sehven dava açıldığını, bu nedenle bu davalının taraf sıfatına son verilmesini talep etmiştir. Ancak davalının taraf sıfatına davacı vekilinin bu beyanı doğrultusunda son vermek yasal olarak mümkün değildir. Davacı 6100 Sayılı HMK’nın 124/4 maddesi uyarınca taraf değişikliği yaptığını beyan etmiş ise de; bu madde de tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliğinin yapılabileceği düzenlenmektedir. Somut olayda davacı icra takibi başlattığı borçlu ….. aleyhine arabuluculuk yoluna başvurmadan dava açıldığını, bu davalının sehven dava dilekçesinde yer aldığını beyan ettiğinden, bu yasa maddesinde ön görülen tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi durumunun söz konusu olmadığı ve bu davalının taraf sıfatına son verilmesine de yasal olarak imkan bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin davalı …..’ın davalılar arasından çıkarılmasına yönelik talebinin yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
6102 Sayılı TTK’nın 5/a maddesinde bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu belirtilmiştir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde de davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmadığı taktirde mahkemece davacıya son tutanağın 1 haftalık süre içerisinde sunulması aksi taktirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye göndereceği düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu arabuluculuk tutanağında davalılardan ….. yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartının yerine getirmediği, bu davalı aleyhine işbu davanın açılmasından sonra 16/11/2021 tarihinde arabuluculuk görüşmeleri için başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davacının, dava açmadan önce ….. aleyhine zorunlu arabuluculuk yoluna başvurmadığı, dava tarihinden sonra arabuluculuk görüşmelerine başlandığı, 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, davalılardan ….. yönünden zorunlu arabuluculuk dava şartının gerçekleştirilmediği anlaşıldığından bu davalı aleyhine açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Diğer davalılar yönünden ise, dava dışı şirketin asıl borçlu olarak Kredi Genel Sözleşmesini imzaladığı, davalıların bu kredi genel sözleşmesinin müşterek ve müteselsil keşif sıfatıyla imzaladıkları, icra takibine yönelik itirazlarında haklı olduklarını gösterir herhangi bir delil veya belge ya da ödeme belgesi sunmadıkları, bu nedenle davalıların itirazlarının kısmen iptaline karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davalılar ……., …., ……ve ……’ın icra takibinde 502.449,08 TL tutarında asıl alacak, 32.525,00 TL tutarında işlemiş faiz ve 1.626,26 tutarında BSMV olmak üzere toplam 536.600,54 TL tutarında borçlu oldukları anlaşılmakla bu tutarlar üzerinden davalıların itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacak miktarına ise %54 oranında temerrüt faizi uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalının icra takibine itirazı sonucunda takibin durdurulmasına karar verildiği, asıl alacak miktarının likit ve hesaplanabilir nitelikte olduğu, davalının icra takibine itirazlarında haksız ve kötü niyetli oldukları anlaşılmakla, hükmolunan alacak miktarı üzerinden hesaplanan % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel Mahkeme tarafından davanın tümü ile kabul edilmesi gerekirken, bir davalı yönünden tümü ile reddedilmesinin, diğer davalı yönünden kısmen kabul, kısmen reddedilmesinin maddi gerçeğe, taraflar arasındaki sözleşmelere, yerleşik Yargıtay içtihatlarına, usule ve yasaya aykırı olduğunu, kararda, davalı ….. yönünden davanın reddine karar verilmesi son derece hatalı olduğunu, huzurdaki davanın açılış tarihinin 06.12.2021 olduğunu, arabuluculuk başvuru tarihinin ise yerel mahkemenin de kabulünde olduğu üzere 16.11.2021 olduğunu, hal böyle iken mahkeme tarafından davanın açılmasından sonra arabuluculuk başvurusunda bulunduğunun belirtilerek bu davalı yönünden davanın reddedilmesinin açıkça hatalı olduğunu, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilebilmesi için Arabulucuya başvurulmadan dava açılmış olmasının gerektiğni, Oysa işbu itirazın iptali davasının açıldığı tarih (06.12.2021) itibariyle arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, dolayısıyla dava şartının bulunduğunu, ayrıca arabuluculuk görüşmeleri 10.01.2022 tarihinde sonuçlandığını, mahkeme tarafından yargılama sırasında hiçbir zaman 6325 sayılı Kanun kapsamında son tutanağın sunulması için taraflarına süre verilmediğini, mahkemece talep edilmemesine rağmen davalı ….. ile 2021/…numaralı dosya üzerinden yapılan ve 10.01.2022 tarihinde anlaşmama ile sonuçlanmış olan arabuluculuk görüşmelerine ilişkin son tutanağın tüm taraflarca elektronik olarak imzalanmış udf formatındaki dosyasını 02.06.2022 tarihli dilekçeleri ekinde yerel mahkemeye sunduklarını, dolayısıyla dava şartının bulunduğu dikkate alınarak anılan davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen kararın maddi gerçeğe, usule ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, davalı borçluların temerrüde düşmesi hususunda yerel mahkeme kararında son derece hatalı değerlendirme yapılmış olduğunu, kararın bu yönü ile de hatalı olduğunu, takibe konu kredi Taksitli Ticari Kredisi olup, vadesinin gelmesiyle borç kendiliğinden muaccel olduğunu, muaccel olan borcun ödenmemesiyle de temerrüt halinin kendiliğinden gerçekleştiğni, Türk Borçlar Kanunu uyarınca kefiller -kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere- borçlunun temerrüdünden de sorumlu bulunmaktadır dendiğini, davalı borçluların, ödemesi gereken borcunu süresinde ve kararlaştırılan miktarda ödemeyerek kredi sözleşmesi çerçevesinde temerrüde düştüklerini, yerel mahkeme kararında temerrüt tarihi hatalı şekilde tespit edilerek hukuka aykırı bir şekilde karar verildiğini, belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı bankanın, müvekkillerinin kefili olduğu Genel Kredi Sözleşmesinde, borçlu olan dava dışı ….Entegre A.Ş. Şirketinin konkordato sürecinde olması sebebi ile şirkete karşı takip yapamadığını, kefillere karşı kötü niyetle icra takibi yoluna gittiğini, davacının bu kötü niyetini, müvekkillerinden ….. için dava şartı olan arabuluculuk sürecini tamamlamadan dava açarak açıkça gösterdiğini, arabuluculuk süreci tüm taraflar adına tamamlanmadan dava yoluna gidilmesinin ve bu eylemlerinden haklı bir netice beklemelerinin kötü niyetli ve abes bir durum olduğunu, davacı bankahıh, dava dışı borçluya Erzurum …. İcra Müdürlüğü 2021/… Esas sayılı dosyası ile karşı rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, verilen rehinlerle teminat altına alınan alacağını icra yolu ile tahsili cihetine gittiğini, davacı bankanın, verilen kredi karşılığında, taşınırlar üzerine rehin koyduğunu ve rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını, aynı borç nedeniyle iki takibin birlikte yürütülemeyeceğinin son derece açık olduğunu, aynı alacağa ilişkin yapılacak olan birden fazla takibin devam ettirilmesinin mümkün olmadığını, İİK m.45 gereği alacaklı sadece rehinin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapabileceğini, bundan dolayı aynı alacak adına açılan ve söz konusu davaya konu olan genel haciz yolu ile başlatılan icra takibin haksız olduğunu, takibin devam ettirilmesinin usul ve yasaya açıkça aykırılık teşkil ettiğini, davacı bankanın takip talebinde istediği faiz oranın yasaya uygun olmadığını, yine takibe konu asıl alacağa davacı banka tarafından takibe konu edilmeden önce yasaya aykırı oranda olduğunu, fahiş miktarda faiz uygulandığını, davacı banka tarafından müvekkilleri henüz temerrüte düşülmeden temerrüt faizi uygulandığını, yerel mahkemenin ….. hakkında dava şartı yokluğu sebebiyle verilmiş olan kararının ise usul ve yasaya uygun olduğunu, karşı tarafın bu konu hakkında ileri sürmüş olduğu iddiaların mesnetsiz ve hukuka aykırı olduğunu, ….. için dava ön şartı olan zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, davacı tarafın diğer davalılardan farklı olarak arabuluculuk sürecini ….. için tamamlamadan önce dava açtığını, davanın açıldığı tarihte ….. için arabuluculuk sürecinin sadece kağıt üzerinde başlatılmış olduğunu, müzakere sürecine dahi geçilmemişken dava açıldığını, arabuluculuk görüşmelerine başlanmadan, sürecin anlaşma ya da anlaşmama ile sonuçlanacağı bilinmezken iş bu davanın davacı tarafından açıldığını, belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dava konusu Erzurum …. İcra Müdürlüğünün 2021/… sayılı takip dosyası ile davacı tarafından davalı borçlular hakkında 502.773,49 TL asıl alacak, faiz ve masraf toplamı 542.948,68 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara tebliğ edildiği, davalı borçluların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde borca itiraz ettikleri, işbu itirazın iptali davasının, itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Davacı taraf, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçluların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalılar ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ….. hakkında açılan davanın, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine, diğer davalılar yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı taraf vekillerince istinafa başvurulduğu, davacı vekilinin 02.12.2022 tarihli dilekçesi ile davalıların, davaya konu icra takibine yaptıkları itirazdan vazgeçtiklerini, davanın konusuz kalmış olması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini, icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, yargılama giderlerinden de yalnızca arabuluculuk ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, karar tarihinden sonra davanın konusuz kaldığı gözetilerek ilk derece mahkemesi kararının HMK 353(1)b-2 uyarınca Ortadan Kaldırılmasına, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı yararına icra inkar tazminatına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesine yer olmadığına, arabuluculuk ücretinin ise davacı tarafından yapılan yargılama gideri niteliği bulunmadığından davada haksız olan davalılar üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davalıların istinaf aşamasında icra takibine itirazlarından vazgeçtikleri gözetilerek KABULÜNE,
II-Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/06/2022 tarih 2021/595 Esas 2022/406 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Konusuz kalan davanın esası hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacı vekilinin talebi bulunmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Davacı vekilinin talebi gözetilerek yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-13. maddesi uyarınca alınması gereken 1.400,00-TL arabuluculuk ücretinin kabul ret oranına göre 1.383,63-TL sinin davalı ….. dışındaki davalılardan, 16,37-TL sinin davacı bankadan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davalı ….. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT ye göre 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine
6-Davacı vekilinin talebi gözetilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Davalılar ……., ….., ……,…. yaranına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,”
8-Dosyaya yatırılan gider avansından arta kalan miktarın karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine,”şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
IV-Taraf vekillerinin sair istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına,
V-istinaf başvurusunda bulunan taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının yatıran taraflara iadesine,
VI-Davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 220,70-TL Başvuru harcı ile 81,75-TL posta gideri olmak üzere toplam 302,45-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
VII-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yatırılan 220,70-TL Başvuru harcı ile 55,75-TL posta gideri olmak üzere toplam 276,45-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
VIII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
IX-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ……. tarihinde oy birliği ile karar verildi.