Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/960 E. 2022/1913 K. 04.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/960
KARAR NO : 2022/1913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/387 Esas, 2021/138 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 08/08/2018 günü meydana gelen tek taraflı trafik kazasında müvekkillerinin desteği olan ………’ın vefat ettiğini, davacıların ölenin eşi, çocukları ile anne ve babası olduğunu ve müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, destek ………’ın ……. pazarlarında giyim malzemeleri satarak müvekkillerine destek olduğunu, ölenin kaza sırasında ……… plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı olarak davacıları maddi zararından sorumluluğunun bulunduğunu, davalı şirkete yapılan müracaatın ve arabuluculuk başvurularının sonuçsuz kaldığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, destekten yoksun kalma tazminatının davacılardan …, …, … ve …’ın her biri için ayrı ayrı 2.000,00-TL’nin sigortaya başvuru tarihi olan 03/04/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş’den tahsili ile destekten yoksun kalma tazminatının davacılardan …… ve ……’ın her biri için ayrı ayrı 1.000,00-TL’nin sigortaya başvuru tarihi olan 03/04/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş den tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketinin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere, poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, söz konusu teminat limitinin tamamının ödenmesinin söz konusu olmadığını, zarar görenlerin kaza nedeniyle uğradığı gerçek maddi zararın tespiti ve sigortalının kusur oranında bu gerçek zararın tazmininin esas olacağını, yapılacak inceleme sonucunda müvekkilinin sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı takdirde Poliçe üzerinde Ölüm/Sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin sorumluluk limiti olarak esas alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacılar tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istenebilmesi için müteveffanın davacıların desteği olduğunun, müteveffa ile davacılar yönünden düzenli ve eylemli yardımın varlığının ispatlanması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün müteveffa ……… olmadığı mahkemece kesin olarak tespit edilirse, kusur tespitinin ardından, aktüerya hesaplamanın yapılması gerektiğini, SGK’dan gelen müzekkere cevabına istinaden davacılara ödeme yapılmışsa tazminat hesaplanması halinde bu tutarın düşürülmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüdü bulunmadığından faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğini, bu nedenlerle yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, aksi takdirde hesaplanacak olan tazminat tutarından dilekçede belirtilen indirim sebepleri göz önüne alınarak indirim uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğundan, adli tıp kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu, aktüerya raporu ve kaza tespit tutanağı ile ceza soruşturma dosyasındaki belgeler hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Davacılar vekili müvekkillerinin desteği ………’ın, ………….’nın aracında yolcu olarak bulunduğunu, tek taraflı trafik kazası sonucu hayatını kaybettiğini bu nedenle aracın sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiklerini belirtmiştir. Davalı taraf ise, kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, söz konusu kazadaki aracın sürücüsünün araçta bulunan şahısların araçtan fırlaması nedeniyle belirlenemediğini bu nedenle davanın reddini talep etmiştir. Kazaya karışan araca ilişkin sigorta poliçesi incelendiğinde aracın sigortalısının …………. olduğu, soruşturma dosyasında ifadesi alınan şahısların beyanlarında da ………….’nın kaza günü ………’ın evine aracıyla gelerek ………’ı evinden aldığı belirtilmiştir. Hal bu iken kazadaki aracın şoförünün …………. olduğu yönündeki delillerin aksini ispata yarar başkaca delil sunulmadığından, araç şoförünün …………. olduğu kanaatine varılarak yargılama yapılmıştır. Alanında uzman aktüer bilirkişi tarafından yapılan hesaplama neticesinde sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olarak davacıların payları garameten hesaplanmıştır. Davacı vekili de bu rapor üzerine davasını ıslah etmiştir. Ancak söz konusu kazaya ilişkin düzenlenen kusur raporu ile kaza tespit tutanağı ve yürütülen soruşturmadan anlaşıldığı üzere araçta yolcu olarak bulunan ve davacıların desteği olan ………’ın emniyet kemerini takmadığı, hem kendisinin ve hem araç şoförünün alkollü olduğu ve ……….’nın aracına hatır taşıması kapsamında bindiği tespit edilmiştir. Yüksek mahkeme içtihatlarında da belirtildiği üzere tarafların müterafik kusuruna ilişkin değerlendirme hakim tarafından yapılacak ve en fazla %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılabilecektir. Davacıların desteğinin alkollü olduğunu bildiği şahsın aracına hatır taşıması amacıyla bindiği ve bu araçta iken emniyet kemerini takmadığı sabit olduğundan %40 oranında müterafik kusur indirimine karar verilmiş ve aktüer bilirkişisi tarafından yapılan garame payları oranında davacıların tazminat haklarından %40 oranında indirim yapılmıştır. Bu doğrultuda davanın kısmen kabulü ile; … için 160.579,36 TL, …………. için 31.155,18 TL, …… için 22.272,87 TL, … için 21.924,03 TL, … için 17.227,94 TL ve … için 15.188,49 TL olmak üzere, toplam 268.347,87 TL’nin 10.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Yine yüksek mahkeme içtihatlarında belirtildiği üzere yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan ve hakimin takdirine dayalı hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti taktir edilemeyeceğinden davalı lehine reddedilen bu kısım itibariyle vekalet ücretine hükmedilmemiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin desteği ……… yönünden müterafik kusur indirimi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ATK raporunda araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun belirtildiğini, kusur durumuna etki eden yolcu davranışı veya başkaca bir hususun bulunmadığının zımnen belirtildiğini, müvekkillerinin desteği ………’ın emniyet kemeri takmadığı yönündeki mahkeme kabulünün hatalı olduğunu, zira kaza esnasında aracın almış olduğu hasara bağlı olarak parçalandığını, hurdaya dönen bir araçta emniyet kemerinin takılıp takılmadığının tespitinin imkansız olduğunu, kaza tespit tutanağında ve soruşturma dosyasında bu hususta bir tespitin yer almadığını, somut olayda hatır taşıması bulunduğuna dair herhangi bir delil ileri sürülmediği ve bu hususta bir talebin olmamasına rağmen mahkemece hatır taşımasının bulunduğunun kabulü ile tazminat miktarında indirim yapılamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece yapılan aksi yöndeki tespitler doğru kabul edilse dahi en fazla % 20 oranında indirim yapılması gerekirken % 40 indirim yapılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu kazada kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere araçta bulunan şahısların araçtan fırlamaları nedeni ile sürücünün belirlenemediğini, dosyada sözü geçen tanığın Erzurum CBS ‘nin 2018/……. Soruşturma nolu dosyasında kollukta verdiği ifadesinde vefat edenlerden isimlerini zikretmeksizin “şahıs” olarak bahsettiğini onları önceden tanıdığı, araç sürücüsünün kim olduğu, kazadan önce gördüğü yönünde bir beyanda bulunmadığını, ancak tanığın mahkeme huzurunda verdiği ifadesinde soruşturmadaki ifadesinden ayrılarak kazadaki kişilerden birinin ismini vererek bu kişiyi tanıdığını ve kazadan önce şahısları gördüğünü beyan ettiğini, takdir edileceği üzere hayatın olağan akışı gereği tanığın olay anına yakın tarihte alınan ifadesinde eğer bu şahısları tanıyor idi ise ifade verirken şahısları tanıdığını söylemesi ve isimlerini zikretmek sureti ile kaza günü ve kaza öncesi gördüğünü söylemesi gerektiğini, tanık beyanı arasında çelişki olduğunu, bu nedenle tanık beyanlarına itibar edilmeyerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat oranı ile ilgili hüküm kurulacak ise ………’ın ………….’ nın aracına hatır taşıması için bindiğinin mahkemece tespit edildiğini, yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre indirim oranın % 20 olarak kabul edilmesi gerektiğini, kazaya ilişkin olarak düzenlenen kusur raporu, kaza tespit tutanağı ve yürütülen soruşturmadan anlaşılacağı üzere araçta bulunan iki şahsında alkollü olduğunu, araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği kişinin aracına binmesinin müteveffa için müterafik kusur sayıldığını, %20 müterafik kusur indirimi uygulanmadan hüküm kurulduğunu, ölenin emniyet kemerini takmayarak yolculuk yapmasının zararın artmasına sebebiyet verdiğini, bu nedenle tazminat hesaplanmasında kusur indirimi yapılması gerektiğini, olayda araç sürücüsü belirlenmemiş olmakla birlikte araçta bulunan ………’ın emniyet kemerini takmadığını, dolayısıyla kusura katılımının söz konusu olduğunu, tazminat miktarında % 20 oranında indirim uygulanması gerektiğini, tüm bu belirlemelere rağmen yerel mahkemenin hatır taşımacılığı, alkollü olduğu bililen şahsın aracına binilmesi ve emniyet kemeri takılmaması durumlarının tamamının müterafik kusur kapsamında değerlendirilip hesaplanan tazminattan % 40 oranında indirim uygulayarak karar verdiğini, ancak hatır taşımacılığı için başlı başına % 20 alkol ve emniyet kemeri takılmaması sebeplerinden dolayı % 20 olmak üzere % 40 indirim uygulanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte kısmen red kararı verilmesine rağmen taraflarına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, 08/08/2018 günü …………. yönetimindeki ……… plakalı aracın yoldan çıkarak takla atması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi …’nın vefat ettiği, araçta yolcu olarak bulunan …’nın ve araç sürücüsü ………….’nın araçtan fırlaması şeklinde meydana gelen kazada, …’nın eşi …’nın 13/08/2018 tarihinde kollukta verdiği ifadesinde “………….’nın eşini aradığı, eşinin dışarı çıktığı ve ………….’ya ait araçla evden ayrıldıkları” yönündeki beyanı, tanık …….’ın “kazada vefat eden …….’yi önceden tanıdığı, ……… ve ………’ın kaza olmadan önce aynı araçla suretli bir şekilde kayakyolunda Erzurum ……. doğru giderken gördüğünü, şoförün ……… olduğu” yönündeki beyanı, kazaya karışan ……… plakalı aracın …………. adına kayıtlı olduğu yönündeki deliller birlikte değerlendirildiğinde araç sürücüsünün …………. olduğu, davacıları murisi …’nın araçta yolcu olarak bulunduğu yönündeki mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/5652 E.- 2021/7249 K. Sayılı ilamında da belirtildiği gibi; Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Somut olayda, davalının hatır taşıması savunmasında (defi) bulunmamış olmasına göre hatır taşıması dolayısıyla tazminatta indirim yapılması mümkün değildir.
6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde, hakimin, tazminatın türü ve kapsamının derecesini, durum ve mevkiinin gereğine ve hatanın ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; Aynı Kanunun 52. maddesinde (BK 44. mad.) ise; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği, açıklanmıştır.
Somut olayda, müteveffanın araçta yolculuk yaptığı arkadaşı sürücü ………….’nın alkollü olduğu, müteveffanın araç sürücüsünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araca kendi isteğiyle bindiği, yine sürücü ve yolcu olarak bulunan müteveffanın kaza nedeniyle araçtan fırladıklarının tespit edildiği, müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmadığının sabit olduğu, bu vesileyle müteveffa …’nın kendi ölümü ile neticelenen kazada müterafik kusurunun bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinde tek bir indirim oranı uygulanacak olması gözetilerek müterafik kusur konusunda Yargıtay’ın yerleşik uygulaması dikkate alınarak %20 oranında bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. (Bknz.Y.4.H.D., 2021/2595 E. – 2021/2645 K.)
Ne var ki HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme ve yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca davacı vekilinin istinaf itirazının kabulüne, davalı vekilinin istinaf itirazının yerinde görülmemesi nedeniyle reddine, ilk derece mahkemesince %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken %40 olarak takdir edilerek tazminatta indirim yapılmasının yerinde görülmemesi nedeniyle, belirlenen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak yeniden hüküm tesisine, TBK’nun 50. ve 51. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ( Bknz. Y.4.H.D, 2021/11207 E.- 2022/4211 K.) gözönüne alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
I-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/387 Esas 2021/138 Karar sayılı, 24/03/2021 tarihli kararının HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın kısmen kabulü ile;
… için 214.101,84-TL, …………. için 41.530,78-TL, …… için 29.694,72-TL, … için 29.242,56-TL, … için 22.970,40-TL ve … için 20.256,84-TL olmak üzere, toplam 357.797,14-TL’nin 10.05.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 24.441,12-TL karar ve ilam harcından, peşin ve ıslahla yatırılan 1.240,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 23.200,72-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar kendisini vekil ile temsil ettiğinden 53.091,60-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Davacılar tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 44,40-TL peşin harç, 1.196,00-TL ıslah harcı, 323,00-TL ATK fatura bedeli, 440,00 TL bilirkişi ücreti ve 127,35-TL posta gideri olmak üzere toplam yapılan 2.175,15-TL yargılama giderinin davanın kabul ve ret oranları nazara alınarak 2.161,84-TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Dava şartı olan arabuluculuk son tutanağı gereğince arabulucuya ödenen 1.320,00-TL’nin davanın kabul ve ret oranları nazara alınarak, 983,94-TL’sinin davalıdan, 336,06-TL’sinin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacılar tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine, ” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
IV-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 18.330,84-TL karar harcından peşin alınan 4.685,51-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.645,33-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
V-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL başvuru harcı, 29,75-TL dosya gidiş-dönüş gideri olmak üzere toplam 191,85-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
VI-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
VII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VIII-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
IX-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ……………. tarihinde oy birliği ile karar verildi.