Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/908 E. 2023/876 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/908
KARAR NO : 2023/876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/128 Esas, 2020/424 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ……’ın kullandığı …… plakalı araç ile 10/12/2014 tarihinde Erzurum ili çevre yolu ……istikametinde seyir halindeyken keskin virajda direksiyon hakimiyetini kayıp etmesi sonucu şarampole yuvarlanması sonucu müvekkilinin ağır yaralanarak yaşam boyu sakat kaldığını, müvekkilinin ……. ……. tedavi gördüğünü, hastaneden %36 oranında engelli raporu alındığını, bu nedenlerle trafik kazası sonucu %36 oranındaki yaşam boyu sakatlık nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere maddi tazminatın sigorta şirketine ihbar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile, yargılama giderleri ile avukatlık ücretiyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; davacı tarafından gerekli belge ibraz edilmeden bu davanın açıldığını, bu nedenle esas hakkında inceleme yapılmasına gerek olmadan davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkil şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, kaza tarihinde geçerli poliçe teminatlarının 268.000 TL ile sınırlı olduğunu, bu nedenlerle yetki itirazının kabul edilerek dosyanın yetki yönünden reddini, aleyhine haksız olarak açılan davanın reddini, SGK tarafından davacıya bağlanan gelirlerin tespitini, müvekkil şirketin öncelikle ferilerden sorumlu tutulmaması, olmaz ise asıl alacak, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin ayrı ayrı poliçe limiti ile sorumlu tutulmasını, faizin en erken dava tarihinden başlatılmasını, davanın reddedilen kısmı açısından yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı ……’ın kullandığı …… plakalı araç ile 10/12/2014 tarihinde seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu trafik kazası meydana geldiği, araçta yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığından bahisle mahkememizde maddi tazminat davası açıldığı, trafik bilirkişisince sunulan rapora göre; sürücüsü ……’ın kazada %100 oranında tek asli kusurlu olduğu yönünde tespitte bulunulduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 2. İhtisas Kurulunca düzenlenen rapora göre; davacının %9.1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği yönünde tespitte bulunulduğu, aktüerya bilirkişisinden alınan rapora göre; …’ın 10/12/2014 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle %9,1 sürekli iş göremezlik kaybı, %100 kusur halinde 100.090,54 TL İş Gücü Kaybı Tazminatı hak ettiği yönünde tespitte bulunulduğu, davaya konu araç sürücüsünün sürücü ehliyetinin olmaması ve davacının bu durumu bilebilecek durumda olduğu dikkate alınarak %20 müterafık kusur indirimi yapılması gerektiği, ayrıca davacının kaza sonrası alınan beyanında “…ben kendime geldiğimde aracın dışında olduğumu fark ettim ifadelerini kullandığından yola çıkılarak davacının emniyet kemerini takmadığına yönelik kanaate varılmakla, davacının emniyet kemerini takmayarak ortaya çıkan zararı artırdığı anlaşılmakla %20 müterafık kusur indirimi yapılması gerekmiş ve toplam %40 müterafık kusur indirimi yapılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın KISMEN KABULÜ ile, 100.090,54-TL iş gücü kaybının %40 mütefarık indirimi yapılarak 60.054,32-TL nin 05/03/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, ” şeklinde karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ……’ın kullandığı …… plakalı araç ile 10/12/2014 tarihinde Erzurum ili çevre yolu ……. istikametinde seyir halindeyken keskin virajda direksiyon hakimiyetini kaybederek şarampole yuvarlanması sonucu müvekkilinin ağır yaralanarak yaşam boyu sakat kaldığını, müvekkilinin …………..tedavi gördüğünü, hastaneden %36 oranında engelli raporu alındığını, bu nedenlerle trafik kazası sonucu %36 oranındaki yaşam boyu sakatlık nedeniyle davalı şirketten tazminat talebinde bulunduklarını, 23/01/2019 tarihli Adli Tıp Raporunda %11,3 E cetveline göre %9,1 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceğinin rapor edildiğini, 29/11/2017 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda kaza yapan …… plaka sayılı araç sürücüsü ……’ın %100 oranında tek asli kusurlu olduğunun mütalaa edildiğini, 21/02/2020 tarihli aktüerya raporunda 100.090,54-TL iş gücü kaybı tazminatı hesaplandığını, müvekkilinin araç sürücüsünün ehliyetinin olmamasını bilebilecek bir durumda olması ve emniyet kemerini takmaması nedeniyle toplam %40 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin gerekçe kısmında dava konusu araçta müvekkilinin yolcu olarak bulunduğunun kabul edildiğini, ancak müvekkilinin şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan bir araç şoförünün ehliyetinin olup olmadığını araştırma sorumluluğunun bulunmadığını, bu görevin o aracın trafiğe çıkmasına izin veren emniyet güçlerine ait olduğunu, bu tip araçlarda şoförün sürücü ehliyetine sahip olduğunun bir karine teşkil ettiğini ve bu karineden yolcunun yararlanacağını, müvekkilinin şoförün ehliyetinin olup olmadığını bilebilecek bir durumda olmasından dolayı tazminatta indirim yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, dava konusu kazada aracın devrildiğini, devrilme halinde koltuktaki yolcunun baş aşağı döneceği de dikkate alındığında emniyet kemerlerinin yolcuyu veya sürücüyü koltukta sabit tutmasını beklemenin aşırı iyimserlikten başka bir şey olmadığını, bu nedenle “… ben kendime geldiğimde aracın dışında olduğumu fark ettim” ifadelerini kullandığından yola çıkılarak davacının emniyet kemerini takmadığına yönelik kanaate varılmakla şeklindeki gerekçenin bilimsel gerçeklerden uzak bir varsayımdan ibaret olduğunu, 100.090,54-TL iş gücü kaybının %40 müterafik indirimi yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istimiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacının yolcu olarak bulunduğu aracın tek taraflı kazaya karışması nedeniyle davacının yaralandığından bahisle aracın ZMMS sigortacısından işgöremezlik tazminatı isteminde bulunduğu mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davacı tarafça istinaf edildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili istinaf talebinde özetle davacının yaralandığı kazaya karışan aracın sürücüsünün ehliyetsiz olduğunun davacı tarafça bilinmediğini ve davacının aracın camından dışarı fırlamasının tek başına davacının emniyet kemeri takmadığını göstermeyeceğini ileri sürerek mahkemece müterafik kusur indirimi yapılmasının yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin E: 2015/14314 , K: 2018/7470 sayılı kararında da belirtildiği üzere bir olayda birden fazla müterafik kusur durumu bulunsa dahi her bir müterafik kusur durumu için ayrı ayrı indirim yapılamayacağı gibi yerleşik Yargıtay uygulamasına göre müterafik kusuru indirim oranı %20’yi geçemeyecektir.
Somut olayda davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün davacının dayısı olduğundan sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen araca binmesi nedeniyle davacının müterafik kusurlu olduğu, yine davacının kaza esnasında aracın camından fırlaması nedeniyle emniyet kemerinin takmadığının anlaşılması nedeniyle de müterafik kusurunun bulunduğu açık olup bu yönlere ilişkin mahkeme kararı yerinde ise de yukarıdaki emsal kararda da belirtildiği üzere birden fazla müterafik kusur bulunması halinde indirim oranı %20’yi geçemeyeceğinden %40 müterafik kusur indirim yapılması yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü gerekir.
Öte yandan, TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemez. Ancak somut olayda mahkemece davacı lehine hesaplanan maddi tazminatlardan, müterafik kusur nedeniyle yapılan indirimler sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiğinden, davalı lehine vekalet ücretine ve ret oranına göre yargılama giderlerine hükmedilmiş olup kanundan kaynaklanan müterafik kusur indirimlerinden dolayı reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. (Yargıtay 17 HD 13/11/2019 tarih, 2017/2928 Esas 2019/10602 Karar sayılı ilamı)
Ne varki, HMK.’nın 353/(1).b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kararın olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca davacının istinaf kanun yolu başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesis edilmek üzere Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilerek buna göre aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE, yerel mahkemece verilen hükmün 6100 sayılı HMK’nın 355 ve 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 80.072,43-TL iş gücü kaybı tazminatının 05/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.469,74-TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 399,80-TL harcın mahsubu ile bakiye noksan 5.069,95-TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.811,59- TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 31,40-TL peşin harç, 337,00-TL ıslah harcı, 770,00-TL bilirkişi ücreti, 687,00-TL adli tıp, 92,90-TL posta gideri, 282,60-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 2.232,30-TL’nin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider/delil avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
IV-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10-TL başvuru harcı, 85,00-TL dosya gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 247,1‬0-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davalıya verilmesine
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere …… tarihinde oy birliğiyle karar verildi.