Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/901 E. 2023/1530 K. 16.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/901
KARAR NO : 2023/1530
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/505 Esas, 2021/137 Karar
DAVA : Alacak (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davaya ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı ile davalı Erzurum da faaliyet gösteren dava dışı …. Tekstil Mağazacılık Ticaret Limited şirketinin ortağı iken şirket ortağı olan davalının adı geçen şirketi tasfiye ederek kapattığını, kapanan şirketin ticari faaliyet gösterdiği dönemde yüksek cirosu olan ve bu doğrultuda da kar yapan bir şirket olduğunu, şirketin bulunduğu mağazada şirkete ait değeri yüksek demirbaşların da bulunduğunu, davalı tarafın şirketin kapamasını yaparken müvekkilini bilgilendirmediğini, müvekkilinin payına karşılık gelen ödemelerini kendisine yapmayarak sebepsiz zenginleştiğini, bunun üzerine müvekkillinin davalı hakkında yetkisi olmadığı halde sahte belgeler tanzim ederek şirketi tasfiye ettiği iddiası ile Erzurum Cumhuyiret Başsavcılığının 2020/… soruşturma numaralı dosyası üzerinden şikayetçi olduğunu, ancak hukuki uyuşmazlık olduğu gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiğini, hukuki uyuşmazlık nedeniyle işbu dosyanın açıldığını, bu nedenlerle, dava dışı …. Tekstil Mağazacılık Ticaret Limited Şirketinin ticari kayıtlarından aktif-pasif mal varlığının tespiti ile müvekkili davacının ortaklık payı dikkate alınarak bu tasfiyeden kaynaklı müvekkili davacıya davalının ödemesi gereken tutarın şimdilik fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’lik kısmının davalıdan dava dışı şirketin tasfiye tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı tarafın iddialarında haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin ve davacı tarafın …. … Ltd. Şti ortağı iken ekonomik sıkıntılar nedeni ile şirket tarafların ortak kararı ile tasfiye edildiğini, söz konusu tasfiye kararının davacı tarafla ortak bir karar neticesinde alındığını, bu nedenle davacının bilgisi dışında yapıldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca gerek mağaza içerisindeki demirbaşlar gerekse depoda bulunan ürünlerin davacı tarafından boşaltıldığını, davacı tarafın hem müvekkilini mağdur ettiğini hem de konu hakkında savcılığa şikayette bulunduğunu ancak takipsizlik kararı verildiğini, davacı tarafın tasfiye işleminden haberdar olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Dava limited şirketin tasfiyesi nedeniyle ortaklık payına tekabül eden tutarın tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili müvekkilinin, …. Tekstil Mağazacılık Ticaret Limited Şirketi’ne davalı ile birlikte ortak olduğunu, davalının şirketi tek başına tasfiye ettiğini, bu hususta suç duyurusunda bulunduklarını ancak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin tasfiye nedeniyle ortaklık payına tekabül eden tutarı alamadığını beyan etmiştir.
Dava şirketin tasfiyesi nedeniyle ortaklık payına tekabül eden tutarın tahsili istemine ilişkin olduğundan husumetin şirkete yöneltilmesi, ortaklığın ispatlanması, tasfiye usulünün yanlış olduğunun ortaya konulması ve bu tasfiye nedeniyle doğan ortaklık alacağının talep edilmesi gerekir. Ancak davacı, şirketin diğer ortağına husumet yönelterek davasını açmıştır. Limited şirketlerde ortakların sorumluluğu TTK’nin 573/2.maddesinde “Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.” şeklinde düzenlenmiştir. TTK’nin 602.maddesi ise “Şirket, borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığıyla sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir. Kural olarak ortakların şirket borçlarından kendi mal varlıklarıyla sorumlu olmadıkları, ancak şirketten tahsil edilemeyen amme alacaklarına ilişkin olarak ortaklara başvurulabileceği sabittir. Somut olayda ortaklık payı alacağı için doğrudan şirket ortağına husumet yöneltilemeyeceğinden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirketin tasfiye işlemini kanuna aykırı olarak yapan davalının müvekkil davacıyı haberdar dahi etmediğini, şirkete ait demirbaşları ve mağazada bulunan eşyaları paraya çevirdiğini, kapama nedeniyle artık ortaklık sona erdiğinden müvekkil davacının payına karşılık gelen ödemeleri kendisine yapmayarak sebepsiz zenginleştiğini, dava dışı şirketin tasfiye işlemini yapan ve şirketin mal varlığını kanuna aykırı olarak yok edenin davalı olduğu nedenler ile davanın kabulüne karar verilmesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, şirket yöneticisinin haksız eylemleri nedeni ile sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı, ortağı olduğu dava dışı şirketin ortağı davalının kusurlu ve haksız eylem niteliğindeki yetkisi olmadığı halde sahte belge düzenleyerek şirketi tasfiye ettiğini, zarara uğratıldığını ileri sürerek, zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; mahkemece yazılı gerekçe ile davalının pasif husumeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
TTK’nın 553. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak kusurlu fiil ve işlemleri sonucunda şirketin doğrudan uğradığı zarar sebebiyle şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı zarardan sorumludurlar.
Davacı gerçek kişi ortakların dava açma hakkı doğrudan ve dolaylı zarar iddiasına göre değişiklik gösterir. Şirket yöneticisinin ortaklığa verdiği zarar, şirket ortaklarının dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Limited şirketlerde TTK’nın 644. maddesinin yollamasıyla 553. maddesi uyarınca şirket yöneticileri Kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete, hem de pay sahipleri ve şirket alacaklılarına karşı şirkete verdikleri zarar sebebiyle sorumlu olurlar. Ancak TTK’nın 555. maddesi uyarınca şirket pay sahipleri dolaylı zarar nedeniyle açacakları davalarda hükmedilecek tazminatın kendilerine değil ancak ortaklığa verilmesini isteyebilirler. Yöneticilerin eylemleri sonucunda şirket ortaklarının doğrudan zararlarının varlığı halinde ise ortaklığın zararından müstakil olarak kişisel zararlar söz konusu olacağından ortaklar tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Somut olayda mahkemece davacı gerçek kişinin zarar taleplerinin niteliği açıklığa kavuşturulmaksızın ve buradan hareketle aktif husumet ehliyetlerinin olup olmadığı değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın, doğrudan zarar mı yoksa dolaylı zarar mı olduğunun tespit edilmesi gerekir, uğranılan zararın dolaylı zarar olduğunun tespiti halinde TTK’nın 555/1. maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği gözetilerek HMK’nın 26/1.maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı gereği davanın reddine karar verilmesi gerekir. Ancak yöneticilerin eylemleri sonucunda şirket ortaklarının doğrudan zararlarının varlığı halinde ise ortaklığın zararından müstakil olarak kişisel zararlar söz konusu olacağından ortaklar tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bu itibarla davacının uğradığını ileri sürdüğü zararın doğrudan zarar olduğunun tespit halinde ise davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şeklide davanın reddine karar verilmesin doğru görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. (Bkz. Yargıtay 11. H.D. 2021/4013 Esas-2022/7613 Karar ve Yargıtay 11. H.D. 2020/6333 Esas- 2021/6754 Karar sayılı kararları)
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca, kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harçların yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında tehiri icra talebi doğrultusunda yatırılan teminat olması halinde yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere …….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.