Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/787 E. 2023/666 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/787
KARAR NO : 2023/666
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/225 Esas, 2021/56 Karar
DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına Erzurum …… İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas nolu dosyası ile ilamsız icra takibi yaptıklarını, icra takibi yapılmış olmasına ve kesinleşmesine rağmen borçlu şirket yetkilileri ve ortakları borcu ödemedikleri gibi mal beyanında dahi bulunmadıklarını, kanun gereğince kollektif şirketin borçlarından dolayı tüm malvarlıklarıyla sorumlu olduğunu, borçlu şirketin ortakları aleyhine şirketin iflası yapılmadan takip yapılamadığından dolayı müvekkilinin alacağının tahsil etmesi için borçlu davalı … Kollektif Şirketinin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirket yetkilileri cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Somut olayda ise davacı alacaklı tarafından davalı borçlu … Ticaret Kollektif Şirketi aleyhine 22.212,00-TL tutarındaki 02/01/2009 tarihli çeke dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatıldığı ve takip yolunun haciz olarak belirtildiği ödeme emrinin tebliği üzerine itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı alacaklı her ne kadar davalı borçlu şirketin iflasına karar verilmesini talep etmiş ise de; davalı şirketin iflasa tabi şahıslardan olmasına rağmen icra takip yolunu haciz olarak belirttiği, davalı borçlu şirket hakkında iflas yolu ile takip yapılmadığı, bu haliyle haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipten dolayı davalı borçlu şirketin iflasını talep edemeyeceği ” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK’nın 238. Maddesine göre yalnız şirket aleyhine alınmış olan mahkeme kararı şirket hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra edilemez icra emrinin şirkete tebliğine rağmen borç ödenmediği takdirde, alacaklı, şirketle birlikte ortakların veya bazılarınında doğrudan iflasını isteyebilir hükmüne istinaden şirketin iflasının istenildiğini, mahkeme gerekçeli kararında şirket aleyhine başlatılan takibin ilamsız takip olduğu, iflaslı takip başlatılmadığından dolayı şirketin iflasının talep edilemeyeceği gerekçesi ile açmış oldukları davanın reddedildiğini, iş bu kararın hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin alacağını tahsil için çeke dayalı ilamsız takip başlattığını, şirket yetkililerinin bugün öderiz yarın öderiz diyerek süresi içerisinde takip yapılmasını engellediğini, borçlu şirketin malvarılığı olmadığı alacaklı tarafından önceden bilinmediğinden dolayı normal takip yapıldığını, takip sonrası şirketin malvarlığı olmadığının anlaşıldığını, ve alacaklarının semeresiz kaldığını, TTK 237 ve 238. Maddelerindeki düzenleme uyarınca iflas istem hakkı bulunduğunu, belirterek kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, iflas istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından davalı kollektif şirket aleyhine Erzurum ….. İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası ile, 22.212,00-TL bedelli çeke dayalı olarak ilamsız takip başlatılmış, ödeme emri borçluya 28/03/2018 tarihinde TK. 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş, davalı şirket adına kayıtlı araca haciz konulmuş, alacaklı vekili borçlu şirket ortaklarının hesaplarına, tapu ve trafik kayıtlarına haciz konulması için talepte bulunmuş, 19/11/2019 tarihinde icra müdürlüğü tarafından talebin reddine karar verilmiş, alacaklı vekili tarafından iflas istemi ile eldeki dava açılmıştır.
İİK. 155. maddesinde; “Borçlu iflas yoluyla takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur.”
İİK 156. maddesinde; “Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir. Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır. Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir. İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.”
İİK. 158. maddesinde yargılama usulü düzenlenmiştir.
Doğrudan doğruya iflas halini düzenleyen İİK.nun 177.maddesinde ise; “Aşağıdaki hallerde alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir.
1–Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoluyla yapılan takip sırasında mallarını saklarsa;
2 –Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa;
3–308 inci maddedeki hal varsa;
4–İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse Türkiye’de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Dosya kapsamı itibariyle, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı şirket iflasa tabi şahıslardan ise de, davalı borçlu şirket hakkında iflas yolu ile takip yapılmaması nedeniyle davacı alacaklının İİK. 155 ve devamı maddeleri uyarınca davalının iflasını talep edemeyeceği, doğrudan doğruya iflas halini düzenleyen İİK. 177. maddesinde bulunan yasal şartların oluştuğuna dair dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığı anlaşılmakla, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve İİK’nın 364. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ………. tarihinde oy birliği ile karar verildi.