Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/760 E. 2023/997 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/760
KARAR NO : 2023/997
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/01/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/356 Esas, 2021/15 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı mirasçıları vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili ………’in ticari ilişki içerisinde bulunduğu, ………….. Makine ….. Ltd. Şti ‘nden satın aldığı mallar karşılığında davaya konu çeki keşide edip teslim belgesiyle …Kargo ile kapalı zarf içeresinde gönderdiğini, söz konusu çek ile birlikte zarf içerisinde 5 adet çek olduğunu, söz konusu …Kargo Dağıtım elemanının dağıtım aracından söz konusu kargo zarfı ile birlikte birçok kargonun çalındığını, buna ilişkin suç duyurusunda bulunulduğunu ve tüm çekler hakkında kayıp-çalıntı olduğuna ve işlem yapılmaması ve el konulmaması hakkında tedbir kararı verildiğini, dava konusu çekinlehtarı ve yetkili hamili’nin ………….. Makine San. Ltd. Şti olduğunu, keşideciden alacaklı durumda olan kişinin kendisi olduğunu, söz konusu çekin çalıntı olduğunu, çek vasfını yitirdiğini ve ciro silsilesinin bozulduğunu, davalıların basiretli tacir gibi davranmadığını, iyi niyetli olmamaları ve çek bedelinin müvekkilinden tahsilinden sonra ………….. Makine San. Ltd. Şti tarafından geri alınmasının da mümkün olmayacağından keşidecisi ……… olan, … Bankası Erzurum ….. Şubesi … numaralı 27.949,61 TL bedelli, 30/07/2017 keşide tarihli çekin kayıp- çalıntı ve tahrifata uğramış olduğundan bahisle müvekkilinin davalılara borçlu olmadıklarının tespiti ile çekin iptalini ve dava sonuna kadar söz konusu çekin icra takibine konu yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/341 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı taraflar cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı … Bankası Erzurum Şubesine ait ……. numaralı 27.949,61 TL tutarındaki 30.07.2017 keşide tarihli çeki ……. Ltd. Şti.’ne verdiğini, bu firmanın da ticari ilişki içerisinde olduğu başka bir firmaya göndermek üzere kargoya verdiğini ancak kargodayken çekin çalındığını bu nedenle davalılara borçlu olmadıklarının tespitini talep etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinin ekinde de dava konusu çekin …Kargo firmasına teslim edildiğine dair tesellüm fişini sunmuştur. Söz konusu tesellüm fişinin düzenlenme tarihi 22.04.2017 olup, bu teslim fişi üzerinde dava konusu çekin ayırt edici özelliklerinden (düzenleyenin adı, hamilin adı, çek numarası, çekin ait olduğu banka bilgisi, düzenlenme tarihi, çek bedeli vs.) hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Kaldı ki çekin düzenlenme tarihi 30.07.2017 olup kargo şirketine teslim edildiğine dair sunulan tesellüm fişinin tarihi 22.04.2017’dir. Yani çekin düzenlenme tarihinden 3 aya yakın bir süre önce kargo firmasına teslim edildiği iddia edilmektedir ki yalnız bu husus dahi hayatın olağan akışına aykırıdır. Yine davacı tarafından belirtilen ceza soruşturma dosyasında da dava konusu çekin söz konusu kargo şirketine teslim edildiğine dair hiç bir belge mevcut değildir. Davacı taraf çekin çalındığını, bu nedenle ciro silsilesindeki kişilerin kötü niyetli olduğunu ispat edemediğinden davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (bknz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/01/2019 tarih 2017/2466 esas 2019/361 karar sayılı ilamı) ” gerekçesiyle ” Davanın reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı mirasçıları vekili istinaf başvuru dilekçesinde; uzun süren yargılama neticesinde bütün deliller toplanmış ve dava karar aşamasına geldiğinde hakim değişikliği olmuş ve neticede değişen hakimin baktığı dava ikinci duruşmada usule ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini, dosyanın incelenmediğini, dava sürecinde davacı müvekkili ……..’in vefat ettiği ve mirasçılarının davaya devam ettikleri dahi gözden kaçırıldığını, mahkemece iptale konu kararında iptal gerekçesi olarak iki nedene dayandığını, mahkemenin bu gerekçesinin ve kararının yasaya aykırı olduğunu, zira çeklerde düzenleme tarihinin önce yazılmış olmasının çekin hukuki mahiyetine ve yasal unsurlarına bir halel getirmeyeceğini, çekin vasıf ve mahiyetinin kaybına da neden olmayacağını, ancak düzenleme tarihinden önce çekin bankaya ibrazının yasak olduğunu, bu da çek vasfının kaybı anlamına gelmeyeceğini, çekin fotokopisinden, gelişen olaylardan anlaşılacağı gibi çek hamillerinin iyi niyetli olmadıklarını, Türk Ticaret Kanunu’nun 792. Maddesinde; “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup hamil hakkının 790. maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlendiğini, bu madde uyarınca ispat yükü, çekin yetkili hamili olduğunu ve çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri sürene ait olup davacının bu hususların yanı sıra ayrıca davalının çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu ileri sürüp kanıtlaması gerektiğini, dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi …Kargo firması çeklerin çalınması üzerine karakola müracaat ettiği kolluk beyanından ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki soruşturma dosyasından anlaşılacağını, hamil ………….. Makine ….. Ltd. Şti.’nin Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/343 Esas sayılı dosyasından da anlaşılacağı üzere hamilin iyi niyetli basiretli bir tacir olduğu ve adı geçen Samsun Asiye Ticaret Mahkemesi’nden tedbir aldığını, yine dava dosyasından anlaşılacağı üzere davalıların iyi niyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil mevcut olmadığı gibi davacı ………….. Makine ….. Ltd. Şti. ile ve davalıların arasında herhangi bir ticari münasebetin bulunmadığını, buna rağmen yerel mahkemenin davalıların kötü niyetli olduğunun ispat edilemediğinden bahisle ret kararı vermesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu savunarak mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, kayıp, çalıntı ve tahrifata uğramış çek iddiasına dayalı, borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin keşidecisi olduğu … Bankası Erzurum ….. Şubesi ……. nolu 27.949,60-TL bedelli 30/07/2017 tarihli çekin dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şti. elinde iken çalındığını, çekte tahrifat yapıldığını, hali hazırda çekte yetkili hamil olduğunu iddia edebilecek olan davalıların çekin tahrifata uğramış olduğu ve ciro silsilesinin bozulmuş olması nedeniyle gerçek alacaklı olamayacaklarını, dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şit.’nin açtığı menfi tespit davasında verilen tedbir kararında davacının yararlanması mümkün olmadığından davacının çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davalıların davaya yazılı olarak cevap vermediği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece davacının çekin hamilin rızası dışında elinden çıktığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı vekilinin dava dilekçesinde çek üzerinde tahrifat yapıldığı ve ciro silsilesinin bozulduğu yönünde de iddiası bulunmaktadır.
Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekarlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir ve mahkemece bu iddia incelenmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2015 gün ve 2013/19-1746 E., 2015/896 K.).
TTK’nın 702. maddesi “ Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde salahiyetli hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takibederse bu son ciroyu imzalıyan kimse çeki beyaz ciro ile iktisabetmiş sayılır.” düzenlemesine yer vermiş iken; 704. madde ile de “Çek, her hangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir.” hükmü getirilmiştir.
Bilindiği üzere kambiyo senetlerinden olan çek ciro ve teslim suretiyle el değiştirebilmektedir. Çeki elinde bulundura hamilin yetkili hamil olduğunu çekin arka sayfasında bulunan ciro silsilesi ile ispat etmesi gerekir. Ciro silsilesinde bir kopukluk bulunması halinde çeki elinde bulunduranın yetkili hamil olmadığı söylenerek bu kişiye ödeme yapılmasından kaçınılması mümkün olacaktır. Yine belirtmek gerekir ki senet metninden anlaşılan mutlak defiiler herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin üzerinde yapılacak bir tahrifatta mutlak defi niteliğinde olup, keşideci davacı tarafından herkese karşı ileri sürülmesi mümkündür.
Davacı vekili davaya konu çekin dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şti.’ye verildiğini, çekin arka sayfasında ………….. Makine San. Ltd. Şti.’in cirosunun üzerinde yazılı olan kısmın daksil ile silindiğini ileri sürmektedir. Dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şti. Tarafından yapılan ciro çekin kime ödeneceğinin bildirilmesi halinde tam ciro olacak olup, dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şti.’den sonra gelecek cirantanın da yine dava dışı ………….. Makine San. Ltd. Şti.’nin çeki verdiği kişinin olması gerekir. Davacı vekili ………….. Makine San. Ltd. Şti. Tarafından çekin ………. A.Ş.’ye ödenmek üzere tam ciroyla cirolandığını, ………….. Makine San. Ltd. Şti. Cirosu üzerindeki ……….. A.Ş’ye ödenmesine ilişkin yazının daksillendiğini ileri sürmektedir. Davaya konu çek incelendiğinde çekin arka sayfasında ………….. Makine San. Ltd. Şti. Ondan sonra…………. Tasarım Ltd. Şti. Ve ondan sonra da ………….Organizasyon Ltd. Şti. Ondan sonra ……………….. ismi olduğu, görülmektedir. Bu itibarla davacı vekilinin çek arkasında yapılan daksil işlemine ilişkin iddiası sahtelik iddiası olup mutlak defi niteliğinde bulunduğundan herkese karşı ileri sürülmesi mümkündür. Davacı vekilinin bu iddiasına ilişkin olarak alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınarak çekin arkasında tahrifat yapılarak çek ciro silsilesinin bozulup bozulmadığı hususunda inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
HMK.’nun 353/1-a-6. maddesinde “…Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” bölge adliye mahkemesince başvuruya konu kararın esası incelemeden kaldırılmasına karar verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen yargılamadaki eksiklikler uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz niteliktedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz nitelikte delillerin usulüne uygun biçimde toplanılıp değerlendirilmediği, toplanılan bir kısım delillerin hükme esas alınamayacak derecede yetersiz olduğu, tarafların iddia ve savunmalarının karar gerekçesinde değerlendirilmediği anlaşılmakla; HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca davanın esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı mirasçıları vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, yerel mahkeme kararının, HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf peşin karar harcının davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……………… tarihinde oy birliği ile karar verildi.