Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/754 E. 2023/841 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/754
KARAR NO : 2023/841
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/129 Esas, 2021/118 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin satın almak için kapora gönderdiği ve anlaştığı …… marka araç ile ……. marka 2 adet aracın müvekkili tarafından kaporası ödenmesine rağmen satıcı tarafından teslim edilmediğini ve araçların adına tescil edilmediğini, bu nedenle dava konusu araçların müvekkiline tescili ile araç fiyatlarının yükseldiği dava tarihindeki araçların fiyatı ve 08/07/2020 tarihinde müvekkili ile satıcının anlaşması çerçevesinde araçlar için belirlenen ücret arasındaki araçların fiyat farklarının hesaplanarak müvekkilinin uğradığı zararın fazlaya ilişkin dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla 9.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin görev ve yetkisine itiraz ederek, görevli mahkemenin Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyan etmiş ve görevsizlik kararı verilerek dosyanın Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Dava, taşınır satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Mahkememiz dosyasının Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/… Esas, 2021/….. Karar sayılı görevsizlik kararı ile Mahkememize gönderildiği ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapıldığı görüldü.
Tüm dosya kapsamı ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde, davacı davalı şirket ile ……. ve …… marka iki adet aracın satışı hususunda anlaştığını bu nedenle davalı şirkete kapora ödediğini, ancak aracın fiyatının artması nedeniyle şirketin belirlenen fiyattan araçları satmadığını bu nedenle öncelikle bu bedel üzerinden araçların devrinin yapılmasını bu mümkün değilse araçların artan fiyatı ile anlaşılan fiyatı arasındaki farktan doğan zararı talep etmiştir. Davacının dava dilekçesinin ekinde bir sözleşme sunmadığı dava dilekçesinde …’ın kendi adına bu araçları almak istediğini belirttiği sabittir. Davalı cevap dilekçesinde, davacının bu araçları alarak tekrar satmayı planladığını, bu nedenle internet üzerinden ilan vermek suretiyle araçları satmayı planladığını belirtmiştir. Bunun üzerine Van Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davacının herhangi bir şirkette kaydının bulunup bulunmadığına yönelik araştırma yapılmış, neticede davacının … İnşaat Otomotiv Emlak .. Ltd. Şti’nde ortak olduğu tespit edilmiştir. Bunun üzerine mahkeme davacının ve davalının tacir olması nedeniyle ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle dosyayı Mahkememiz’e göndermiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, ..bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olduğu düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davacının şirketi adına ticari işletmesiyle ilgili olarak davalı şirket ile anlaştığına dair bir delil bulunmamaktadır. Davacı davalı ile ……. ve …… marka iki adet aracın satışı hususunda anlaştığını beyan etmiş, davayı kendi adına açmış ve şirketi adına hareket ettiğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Henüz hukuken meydana gelmeyen bir hususta tahmini olarak davacının aslında bu araçları satın aldıktan sonra şirketi adına kar elde etmek amacıyla yeniden satacağı kanaatine varılarak eldeki işin ticari bir ilişki olduğunu değerlendirmek mümkün değildir. Hal bu iken davacının tüketici sıfatı ile kendi adına araç almak istediği ve ihtilafın bundan kaynaklandığı kanaatine varıldığından, davanın görev nedeniyle usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu dava bakımından Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli ve yetkili olduğunu, davacı taraf ile müvekkil arasında taşınır satış sözleşmesinden kaynaklanan mevcut uyuşmazlığın açıkça bir ticari davaya vücut verdiğini, oto galericilik faaliyetiyle uğraşan tacir …’ın bahsedilen iki aracı da alıp üzerine kar koyarak yeniden satmaya çalışması girişiminin ticari faaliyetinin konusu gereği olağan ve bu işin ticari iş sayılması durumun gereklerine göre elverişli olduğu nedenleri ile kararın kaldırılarak Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verilmesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, otomobil satış sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
07/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun;
1- “Amaç” kenarbaşlıklı 1. maddesinde, “(1) Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”,
2- “Kapsam” kenar başlıklı 2. maddesinde, “(1) Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.”
3- “Tanımlar” kenar başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının;
a) “i” bendinde, “Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”,
b) “k” bendinde, “Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,”,
c) “l” bendinde, “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,”,
4- “Tüketici mahkemeleri” kenar başlıklı 73. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, “(1) Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.
(2) Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenen harçlardan muaftır.”,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/05/2014 tarihli ve 2013/13-2166 Esas, 2014/709 Karar, sayılı kararı da bu yönde değerlendirmeler içermektedir.
HMK’nin 1. maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir. Asliye hukuk mahkemelerinin görevi HMK’nin 2. maddesinde belirlenmiş olup 2/1 maddesine göre dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarda aksine bir hüküm bulunmadıkça asliye hukuk mahkemeleri görevli olup 2/(2) maddesine göre de bu kanun ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir. Başka bir deyişle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre asliye hukuk mahkemeleri genel görevli mahkemedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında, dava konusu birden fazla otomobil satın alan davacının araçları ticari amaçla satın aldığı anlaşıldığından “tüketici” kavramı kapsamında kabul edilemez. Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklara tüketici mahkemelerinde bakılamayacağından ve satış ticari amaçla yapılmış sayılacağından, tüketici mahkemesi değil, davada asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen gözönüne alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle; mahkemece, dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin asliye ticaret mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
HMK’nın 353/(1)-a-3. maddesinde mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması halinde Bölge Adliye Mahkemesince dava dosyasının esası incelemeksizin kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine, ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilecek haller arasında gösterilmiştir.
O halde uyuşmazlıkta asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan, mahkemece bu husus üzerinde durulmayarak tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararır verilmesi yerinde görülmemiş, açıklanan bu durum ve HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenini ilgilendiren hususların istinaf incelemesi sırasında re’sen gözetileceği de dikkate alınarak mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-3. maddeleri uyarınca re’sen kaldırılmasına ve kararın kaldırma sebep ve şeklinde göre davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2021 tarih ve 2021/129 Esas, 2021/118 Karar sayılı hükmünün dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın, 355. ve 353/(1)-a-3. maddesi gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalının istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Kararın kaldırılma nedenine göre başvuru sırasında alınan peşin harcın başvuru sahibi davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere …….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.