Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/7 E. 2023/43 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/7
KARAR NO : 2023/43
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/497 Esas, 2020/234 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ….. A.Ş tarafından müvekkileri aleyhine Erzurum …. İcra Dairesinde …., …., …, …., …., …., …, …., Esas numaraları ile 07/01/2018 tarihli olan sekiz ayrı icra takibi yapıldığını, müvekkillerinin müteselsilen sorumlulukları sebebiyle bu takipler hem kredi borçlularına hemde müvekkillerine yapıldığını, yapılan icra takiplerinin dayanağı olarak … ….’in davalı bankadan kullandığı krediler olduğunu, müvekkillerinin yalnızca bir krediye kefil olmalarına rağmen bankanın davacılar aleyhine 8 ayrı kredi dosyasın nedeniyle icra takibi başlattığını, müvekkillerinin kefil oldukları 38.500,00 TL’nin kullanıcıları tarafından vadesinde ödenerek borcun kapatıldığını, buna rağmen müvekkillerine tekrar eden kredi kullanımları sebebiyle 202.021,00 TL’lik bir borçtan mesul tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile asıl alacağın%20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; asıl borçlu … ….’in ….. A.Ş’nden kullanmış olduğu krediler için davacılar …….. ve ………. ile birlikte ……. ve ……., müştereken ve müteselsilen kefil olduklarını, her müşterek ve müteselsil kefilin kefalet tutarının farklı olduğunu, asıl borçlu … …. alacaklı bankaya kredi borcunu aksatması üzerine asıl borçlu ve kefillere noter ihtarnamesi gönderildiğini ve borçlunun temerrüde düştüdüğü, bu nedenle Erzurum …. İcra Dairesinde …., …., …, …., …., …., …, …., Esas numaralı dosyaları ile ilamsız icra takibi başlattığını, davacıların itiraz süresi içinde itiraz etmediklerini, bu nedenle … ….’in kullanmış olduğu krediler nedeni ile kefil olunan tutarların davacılar tarafından ödenmesi halinde, davacıların borcunun olmadığını kabul ettikleri için kefalet limitini aşan kısım için açılan menfi tespit davasının esastan reddi ile %20 den aşağı olmayacak şekilde lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı ve delillerin birlikte değerlendirilmesinde; davacıların genel kredi sözleşmesine müşterek müteselsil kefil olmaları nedeniyle borçlu oldukları bu nedenle haklarında davalı tarafından icra takibi başlatıldığı, icra takibi neticesinde davacıların borçlu olmadıklarının tespiti için menfi tespit davası açtıkları, borç ilişkisinin ispatının kural olarak davalıya ait olduğu eldeki dosyada davalı tarafından sunulan deliller üzerinde yaptırılan ve yukarıda özet halinde belirtilen bilirkişi raporunda davacıların söz konusu sözleşmeye kefil oldukları, ancak davalının sözleşme nedeniyle yaptığı ödemeyi dava dışı asıl borçlu … ….’ten tahsil ettiği, bu tahsilat nedeniyle davacıların, davalının iddia ettiği üzere kefillikten kaynaklanan borçlarının bulunmadığı tespit edildiğinden, davanın kabulü ile, Erzurum …. İcra Dairesi’nin …., …, …., …, ….., …, …, …., esas sayılı dosyalarından davacılar …….. ve ……….’ın borçlu olmadıklarının tespitine, davacı ……..’ın Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2018/… ve 2018/… esas sayılı dosyalarına yaptığı 4.203,31 TL fazla ödemenin 07/06/2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine (istirdadına), davalı tarafından genel kredi sözleşmesine müştereken ve müteselsilen kefil olunması nedeniyle hem asıl borçluya hem kefillere birlikte ilamsız takip başlatıldığından, kötü niyet tazminatının yasal şartlarının oluşmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile, Erzurum …. İcra Dairesi’nin …., …, …., …, ….., …, …, …., esas sayılı dosyalarından davacılar …….. ve ……….’ın borçlu olmadıklarının tespitine, davacı ……..’ın Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2018/… ve 2018/… esas sayılı dosyalarına yaptığı 4.203,31 TL fazla ödemenin 07/06/2018 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine (istirdadına), Kanuni şartları oluşmadığından takiplere konu esas alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine kanunen yer olmadığına,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davalı vekili ve davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kök bilirkişi raporunun incelenmesinde …….. ve ……….’ın imzaladığı kredi kefalet sözleşmesinin hiç okunmadığının anlaşıldığını, zira kredi sözleşmesinde davacıyı bağlayan maddelere değinilmediğini, bankacılık konusunda uzman olmayan, hukukçu-hesap uzmanı kariyerine sahip bilirkişinin düzenlediği eksik ve yetersiz raporu kabul etmediklerini, dava dosyasının bankacılık hususunda uzman bilirkişiye gönderilerek yeniden rapor alınması talebinde bulunduklarını, ancak yerel mahkemenin hak arayışını kısıtlayacak şekilde bu taleplerinin reddine karar verildiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istimiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ticari faize hükmedilmesini talep etmelerine rağmen, gerekçeli kararda yasa faiz ile tahsile hüküm kurulduğunu, dava konusunun davalı banka tarafından kredi kullandırma işlemine ilişkin olduğundan ticari bir iş sayılacağından ticari faiz yerine yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davalı bankanın kullandırdığı krediyi tamamen tahsil ettiğinden belgelere göre davacıların kefillikten kaynaklanan sorumlu oldukları borçlarının bulunmadığının belirtildiğini, ancak bu tespite rağmen davalı bankaya bir lira dahi borcu bulunmayan müvekkilleri lehine kötü niyet tazminatına yasal şartlarının oluşmadığından bahisle hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davalı bankanın müvekkillerinden ……..’a kefil olduğu ancak ilerleyen tarihlerde ödenmiş olan miktarın çok çok üzerinde olarak toplam miktar olan 202.021,00-TL hiç bir kefaleti bulunmayan müvekkili ……….’a da gene aynı miktar ile takip yaptığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/19 Esas 2014/45 Karar sayılı kararı da nazara alındığında davalının kötü niyetli olduğunun kabulü ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken kötü niyet tazminatı talebinin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı bankanın menfi tespit davalarına rağmen müvekkil ……..’ın tahsilat tazyikini sağlayabilmek amacıyla maaşına haciz müzekkeresi yazdırdığını ve müvekkiline ait ………, ………. ve ………. plaka sayılı araçlara haciz koydurmakla yetinmediğini, bu araçlara yakalama koydurmak suretiyle müvekkilinin bu araçlardan mahrum kalmasına yol açtığını ve kötü niyetli olarak müvekkilini elem ve kedere sevk ettiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istimiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacılar, dava dışı … ….’in davalı bankadan kullandığı bir krediye kefil olduklarını, kefalet limitinin 38.500 TL olup kefil oldukları kredinin de takip tarihinden önce ödendiği halde kefil olmadıkları borçlarla ilgili haklarında 8 ayrı icra dosyası başlatıldığını ileri sürüp borçlu olmadıklarının tespitini ve icra dosyasına ödedikleri paranın istirdatını, takibin kötüniyetle yapılmış olduğundan bahisle kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile menfi tespit ve istirdat talebinin kabulüne, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekilince kötüniyet tazminatı şartlarının oluştuğundan tazminata hükmedilmesi gerektiği ve istirdatına karar verilen paraya ticari faiz hükmedilmesi gerektiği ileri sürülerek istinaf talebinde bulunulmuş, davalı vekili ise mahkemece hükme esas alınan raporu sunan bilirkişinin bankacı bilirkişi olmadığından kararın hatalı olduğunu, davacıların dava dışı kredi borçlusuna kullandırılan tüm kredilere kefil olmaları nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalı banka tarafından davacılar ile birlikte dava dışı kredi borçlusu … …. ile diğer kefiller ……. ve ……. hakkında 8 ayrı icra dosyası ile kredi borçlusu ve tüm kefiller hakkında birlikte takip başlatıldığı ve tüm borçluların aynı miktarlardan sorumlu tutulduğu ve icra dosyalarının davacılar yönünden kesinleşmesi ile davacı ………… tarafından icra dosyasına 4.203,31 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır .
Davacılara ait kefalet sözleşmelerinin incelenmesinde her iki davacının da dava dışı … ….’in imzaladığı ………… nolu GKS’ne 60.000,00 TL limit ile kefil oldukları ve … …. tarafından sözkonusu GKS’ne istinaden 30.000 TL tutarında kredi kullanıldığı ve takip tarihinden önce de kredi borcunun tüm ferileriyle birlikte kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Menfi tespit davalarında ispat külfeti kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa aittir. Davalı banka genel kredi sözleşmeleri ve kefalet sözleşmeleri gereğince alacaklı olduğunu iddia etmiş ise de davacıların 06/02/2015 tarihinde …………………. numaralı genel kredi sözleşmesine 60.000 TL limit ile kefil oldukları ve bu sözleşmeye istinaden banka tarafından kredi müşterisine 30.000 TL kredi kullandırıldığı ve ferileriyle birlikte takip tarihinden önce tahsil edildiği, kredi borçlusu … ….’in kullanmış olduğu diğer kredilerin davacıların imzaladıkları kefalet sözleşmesi ile ilgisi bulunmadığından davacıların takip tarihi itibariyle bankaya herhangi bir borçlarının bulunmadığı anlaşılmakla mahkemece menfi tespit ve istirdat talebinin kabulüne karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır.
Davalı vekilince her ne kadar bilirkişinin bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi olmadığı iddia edilmiş ise de delilleri takdir yetkisinin mahkemeye ait olduğu, genel kredi ve kefalet sözleşmesi içeriğini yorumlamanın ve bu sözleşmeler uyarınca davacıların borçlu olup olmadıklarını tespit etmenin mahkemeye ait bir görev olup esasen bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da gerek bulunmadığı anlaşılmakla mahkemenin kefalet sözleşmelerinden kaynaklanan davacıların borçlarının bulunmadığına yönelik delilleri takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalının bankacılık konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılması talebinin yerinde olmadığı ve davalı banka tarafından davacıların takip konusu borçtan sorumlu oldukları kanıtlanamadığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacılar kefalet sözleşmesinde yalnız 60.000 TL’ye kefil olmuş ve kefil olunan sözleşmeye istinaden kullandırılan 30.000 TL’lik kredi de takip tarihinden önce ödenmiştir. Buna rağmen banka tarafından kefalet limitinin de çok üstünde olmak üzere 8 ayrı icra dosyası ile toplam 141.182,85 TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatılmıştır. Banka tarafından davacıların borçlu olup olmadıkları banka kayıtlarından basit bir araştırmayla dahi tespit edilebileceği halde davalı banka tarafından böyle bir araştırmanın yapılmadığı, dava dışı kredi borçlusunun kullandığı tüm kredilerden sorumlu tutulmak üzere davacıların 8 ayrı icra dosyasına kredi borçlusu ve dava dışı kefiller ile birlikte borçlu olarak dahil edilmeleri nedeniyle davalı bankanın kötüniyetli olduğu açık olup bu nedenle mahkemece davacılar yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken kanuni şartları oluşmadığı gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmesi, yine dava konusu kredilerin ticari krediler olması ve davalı bankanın da tacir olması nedeniyle istirdatına karar verilen para için ticari faize hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi de yasaya aykırı olduğundan davacıların istinaf taleplerinin kabulü gerekir.
Ne varki, HMK.’nın 353/(1).b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kararın olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca davalının istinaf kanun yolu başvurusunun reddine, davacıların istinaf kanun yolu başvurularının kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilerek buna göre aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
I-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Davacıların istinaf başvurularının KABULÜ İLE, yerel mahkemece verilen hükmün 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILIP DÜZELTİLEN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davanın KABULÜ ile, Erzurum …. İcra Dairesi’nin …., …, …., …, ….., …, …, …., esas sayılı dosyalarından davacılar …….. ve ……….’ın borçlu olmadıklarının tespitine, davacı ……..’ın Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2018/… ve 2018/… esas sayılı dosyalarına yaptığı 4.203,31 TL fazla ödemenin 07/06/2018 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ……..’a verilmesine (istirdadına),
2- 141.182,85 TL asıl alacağın %20’si tutarındaki 28.236,57 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 13.800,05 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 3.450,02 TL harcın mahsubu ile bakiye noksan 10.350,03 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap olunan 31.282,94 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 3.450,02 TL peşin harcı, 400,00 TL bilirkişi ücreti ve 133,50 TL posta-tebligat gideri olmak üzere toplam 4.019,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider/delil avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
IV-Davacılardan peşin alınan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
V-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 13.800,05-TL istinaf karar harcından başlangıçta yatırılan 3.450,01-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.350,04‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
VI-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60-TL başvuru harcı ve 30,00-TL tebligat gideri olmak üzere istinaf yargılama gideri toplamı olan 178,60-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
VII-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
VIII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
IX-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
X-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere ……..tarihinde oy birliğiyle karar verildi.