Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/561 E. 2023/476 K. 03.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/561
KARAR NO : 2023/476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2017/392 Esas, 2020/391 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/07/2017 tarihinde sürücü ……’ın sevk ve idaresinde bulunan ………… Caddesini takiben sanayi istikametine seyrederken dış kapı numarası 23 olan binanın karşısına geldiği esnada aracın sol ön çamurluk ve ön camın sol kısımlarıyla yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaya müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle ameliyat olduğunu, sol kalça kemiği kırıldığını ve yerine platin takıldığını, geçimini hamallıkla sağlayan müvekkile operasyonu yapan doktorlar tarafından üç ay hiçbir şekilde yere ayak basmaması uyarısında bulunulduğunu, müvekkilinin hastanede yatmak zorunda kaldığını kalan hayatında gerek ailesi ve gerek işini aksatmadan devam ettirmek adına hala mücadele verdiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile şuan çalışamayan ve geliri olmayan müvekkili için adli yardım müessesinden yararlandırılarak davanın harçsız olarak açılmış sayılmasının kabulüne, davalı ….. adına kayıtlı …….. plakalı araca teminatsız olarak tedbir konulmasını, maddi tazminat için şimdilik 1.000,00 TL cismani zararın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat olan 30.000,00 TL’nin ise olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar …… ve …..’dan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 07/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat yönünden dava değerini toplam 1.990,03‬-TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkili şirkete tazminat ödenebilmesi için gerekli ve yeterli belgeleri sunmadan iş bu davayı açtığını, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığını, kazanın davacının kendini duran aracın arkasından aniden yola çıkması nedeniyle meydana geldiğini, bu nedenlerle davanın gerekli ve yeterli belgelerle müracaat dava şartı yerine getirilmediğinden reddine ve sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması nedeniyle reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; somut olay trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğundan, adli tıp kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu, maluliyet raporu ve hesap uzmanı tarafından tanzim edilen zarara ilişkin rapor hükme esas alınarak, davanın kabulüne karar verilerek, 1.990,03 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı sigorta şirketi yönünden 26/07/2017 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacının yaşı, meydana gelen kazadaki kusur durumu, kaza neticesinde ortaya çıkan maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının maluliyetinden dolayı kaza nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alınarak manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; 2.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ….. ve ……’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile;1.990,03 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı sigorta şirketi yönünden 26/07/2017 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ….. ve ……’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kaza mahallinde yaya olan müvekkilinin bulunduğu yerde herhangi bir yaya geçiş yolu olmadığı gibi davalının aracın fren mesafesini ayarlayamayacak kadar süratli olmasının iş bu kazaya sebebiyet verdiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin sol kalça kemiğinin kırıldığını ve yerine platin takılarak işlemin tamamlandığını, müvekkilinin geçimini hamallıkla sağladığını, doktorların müvekkilin 3 ay süre ile hiçbir şekilde yere ayak basmaması gerektiğini söylediklerini, mahkemece hükmedilen 2.000,00-TL manevi tazminat miktarının kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin iyileşme sürecinde evde dinlenmek zorunda kaldığını, çalışamadığını, ailesinin geçimini sağlayamadığını, bu durumun müvekkilinin ve ailesinin zor günler yaşamsına ve beraberinde müvekkilinin psikolojik olarak bunalıma girmesine neden olduğunu, müvekkilinin ayağına takılan platinin ne kadar işlevsel olduğunun belirli olmamakla birlikte yürümeye başlasa bile kaza sebebiyle belki de bir ömür aksayarak hayatını idame ettirmek zorunda kalacağını, aksayarak yürümesinin hamallık mesleğini yapmasına engel olacağını, 6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi uyarınca aracın maliki ……’den ve aracın sürücüsü davalı ……’dan manevi zararlarının müştereken ve müteselsilen tazminini talep ettiğini, hükmedilen 2.000,00-TL manevi tazminatın çok düşük olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak manevi tazminat taleplerinin 30.000,00-TL olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacının yaya iken davalı sürücünün kusuru nedeniyle yaralandığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacının hükmedilen tazminatın düşük olduğu gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Hakimin manevi tazminat adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. 22/06/1996 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Diğer yandan hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Yine manevi tazminat tutarının belirlenmesinde olay tarihindeki Ülkenin ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücünün de dikkate alınması gerekir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin E:2021/17318, K: 2021/3767 sayılı kararı)
Somut olayda; olayın gelişim şekli, davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun %85, davalının %15 olması, 3 ay geçici maluliyetinin bulunup kalıcı maluliyetinin bulunmaması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihi ve olay tarihindeki ülkenin ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücü ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı lehine takdir edilen manevi tazminatın yerinde olduğu görülmekle davacının manevi tazminata yönelik istinaf talebinin reddi gerekir.
Davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf aşamasında adli yardım kapsamında yapılan ve alınması gerekli 162,10-TL istinaf başvuru harcı, 179,90-TL istinaf karar ve ilam harcı toplamı 342,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.