Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/415 E. 2022/749 K. 09.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/415
KARAR NO : 2022/749
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2016/794 Esas, 2020/450 Karar
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkil şirket davalı şirket ile akdedilen 31/08/2012 tarihli sözleşme imzalayarak davalı şirketin …İl Müdürlüğü Endeks Okuma Hizmet Alım işini yüklenici sıfatıyla üstlendiğini, davalı şirket 28/06/2013 tarihinde …Holdingi ve … Holding ortak girişimi tarafından devraldığını, devir işleminden yaklaşık beş ay sonra müvekkil şirket ile yapılan sözleşme ile davalı şirketçe tek taraflı olarak feshedildiği, davalı şirketçe ihalenin feshine gerekçe olarak sözleşmenin 30.maddesinin 3.bendini gösterdiğini, davalı şirket özelleşmeden sonra müvekkil şirketle çalışmayı 5 ay boyunca sürdürdüğünü, özelleşme sebebiyle tek taraflı fesih hakkını kullandığını, sözleşmede davalı şirkete özelleşme gereğince tek taraflı fesih hakkı verilmiş olması davalı şirketin bu fesih hakkını istediği zaman keyfi şekilde kullanması hakkına da sahip olacağı anlamına gelmediğini, davalı şirketin 5 aydan fazla süre ile müvekkil şirketle çalışarak sözleşmenin devamı yönünde zımnen iradesini ortaya koyduğunu, bu süreden sonra davalının özelleşme gerekçesi ile sözleşmenin 30.maddesinin 3.bendine dayanarak tek taraflı şekilde sözleşmeyi feshetmesinin haksız bir fesih işlemi olduğunu, sözleşme başlangıç ve iş bitiş tarihleri nazara alındığında müvekkil şirketin 31/08/2014 tarihine kadar yüklenici sıfatıyla işini 9 ay süresince devam ettirmesi gerekirken haksız fesih neticesinde 9 aylık karından mahrum kaldığını bu nedenle şimdilik 1.000,00-TL tutarında kar mahrumiyetinden doğan maddi tazminat bedelini talep ettiklerini, davalı şirkete sözleşmenin feshinden sonra … Bankası A.Ş. Cumhuriyet Şubesine ait 28/08/2012 tarihli ve 78.500,00-TL bedelli teminat iadesi için başvurulduğunu, noterden ihbarname gönderildiğini, ancak davalı şirketin teminat mektubunu iade etmediğini, teminat mektubu bedelinin davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davacı taraf dava dilekçesinde belirtmese de bu işi birlikte aldığı ve yaptığı…Taah. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin muvafakati olmaksızın dava açamayacağından davasının aktif husumet ehliyeti olmaması sebebiyle usulden reddi gerektiğini, davacı şartlarını bildiği bir sözleşme kapsamında çalışmış ve yine bu sözleşmenin içeriğinde mevcut hükümler uyarınca sözleşmenin feshedildiğini, dolayısıyla ortada haksız bir feshin olmadığını, davacı firma iş bu davayla kötü niyetli davrandığını ve menfaat elde etmeye çalıştığını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında gerçekleşen sözleşmenin haksız olarak feshedildiği ve davalı şirkete verilen teminat mektubunun iade edilmediğinden bahisle mahkememizde tazminat davası açıldığı, İhaleler ve Sözleşmeler Hukuku konusunda uzman Doç. Dr. …’den rapor alındığı, rapora göre; teminat mektubunun iadesinin koşullarının sözleşme kapsamında belirlendiği, davacı tarafın işçilerinin alacaklarının olması ve bu işçilerin davalı tarafa başvurması halinde davalının da işçilerin alacaklarından davacıyla birlikte müteselsilen sorumlu olduğu, davalının işçilere ödemede bulunması halinde yapmış olduğu ödeme oranında davacıya rücu edebileceği, elinde teminat mektubu varsa teminata başvurabileceği, rücu hakkının doğumunun davalının işçilere ödeme yapmasına bağlı olduğu, işçilere ödeme yapıldığına ilişkin bir belge bulunmadığı yönünde tespitte bulunulduğu, ayrıca sözleşmeyi haklı sebep gerekmeksizin ve tazminatsız feshetme hakkı veren 30.3 hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de davacı ve davalının tacir olduğu; davacının, aleyhine doğabilecek olduğunu düşündüğü bir maddeyi sözleşmeden çıkarma yönünde müzakerede bulunabileceği ve dilerse sözleşmenin kurulmasına rıza göstermeyeceği dikkate alınarak bilirkişinin sözleşmenin genel işlem koşulu niteliğinde olduğu yönündeki tespitinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır, ayrıca davalı …….Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin teminat mektubunun nakde çevrilmesine gerekçe gösterdikleri ödemeleri ispat etmesi gerektiği, ödemenin ispat edilememesi halinde 78.500,00-TL teminat mektubu bedelini iade etmesi gerektiği yönünde Hesap Bilirkişisi ve Serbest Mali Müşavir tarafından düzenlenen rapor ve davalının sözleşme hükümleri uyarınca makul süre de sözleşmeyi feshettiği yönünde kanaat oluşmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın kısmen kabulü ile, 78.500,00-TL’nin 07/11/2014 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir olduğunu ve davacının basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu, basiretli tacir olma hükümlerinin TTK’nın 18. maddesinde düzenlendiğini, bu nedenle tacirin bilgisizliğini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamayacağını, fesih işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını, ilgili sözleşme hükmü doğrultusunda davacıya kâr mahrumiyeti dahil olmak üzere herhangi bir ödemede bulunulmayacağı, herhangi bir hak ve zarar tazmin talebinde bulunamayacağının aşikar olduğunu, davacı tarafla yapılan sözleşmenin eki olan Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 6. bölüm 38. maddesine göre yüklenicinin çalıştırdığı personellerle ilgili İş Kanunu ve diğer mevzuat hükümleri doğrultusunda bizzat sorumlu olacağının belirtildiğini, yine aynı şartnamenin Kesin Teminat Mektubu ve Ek Kesin Teminat Mektubunun Geri Verilmesi başlıklı 51. maddesi ile yapılan sözleşmenin 12. maddesinde; teminat mektubunun iade şartlarından olan; yüklenicinin idareye yani müvekkil şirkete herhangi bir borcunun olmaması hususunun açıkça belirtildiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise davacının borcu olması durumunda teminatın paraya çevrileceğinin ifade edildiğini, davacı tarafa ait mektubun bozulması hususunun işçilere müvekkil şirket tarafından ödeme yapılması nedeniyle hukuka uygun olduğunu, şartnamedeki hükümler kapsamında yapılan kesintiye ilişkin bilgi ve belgelerin dosyaya sunulmasına rağmen, mahkeme kararında ödemelerin delillendirilmediği gerekçesi ile davanın teminat mektubu iadesi hususunda kabulüne karar verilmesine anlam veremediklerini, tüm bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talebi ile istinafa başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; sözleşmenin 30/3. maddesine göre davalı şirketin sadece özelleşmesi halinde makul bir süre içerisinde tek taraflı fesih hakkını kullanması gerektiğini, davalı şirketin özelleşmeyle birlikte 28/06/2013 tarihinde yeni ortaklarına devredildiğini, yeni ortakların fesih hakkını kullanmadıklarını ve 30/11/2013 tarihine kadar müvekkil şirketle çalışmaya devam ettiklerini, bu nedenle sözleşmenin 30.3 maddesine göre davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklı bir fesih sayılamayacağını, sözleşmenin 30.3 maddesinden davalı şirketin yeni ortaklarının iş bitimine kadar istedikleri anda keyfi olarak sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebilecekleri anlamının çıkartılamayacağını, aldırılan bilirkişi raporunun lehlerine olsa da haklı olarak mahkemece hükme esas alınmadığını, sonuç olarak konunun ticaret hukuk kuralları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, mahkemece davalının da tacir olduğu ve sözlemenin 30.3 maddesi kapsamında sorumlulukları olduğunun göz ardı edildiğini, davalının fesih hakkını sözleşmenin 30.3 maddesinde belirtildiği şekilde kullanmadığını, özelleşme ve devir işlemleri tamamlanmasından sonra 5 ay boyunca fesih hakkını kullanmayan davalı şirketin işin normal süresinin bitimine 9 ay kala keyfi olarak sözleşmeyi tek taraflı feshetmesinin basiretli bir tacir gibi davranmadığını gösterdiğini, davalı şirketin yeni ortaklarının sözleşmenin 30.3 maddesini 5 aydan fazla bir süre uygulamayarak sözleşmenin devamı yönünde zımni iradelerini ortaya koyduklarını, sonrasında herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiklerini, Yargıtay kararlarına göre davalı şirketin tek taraflı fesih hakkını dilediği zaman keyfi olarak kullanamayacağını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın kaldırılarak 95.876,76-TL tutarındaki kâr mahrumiyeti tazminatı taleplerinin de kabulüne karar verilmesi talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şekilde feshedildiği ve sözleşme gereğince verilen teminat mektubunun koşulları oluşmadığı halde nakde çevrildiği iddiasına dayalı tazminat davasıdır.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde taraflar arasında akdedilen 31/08/2012 tarihli sözleşme ile davacının, davalı şirketin …..İl Müdürlüğü Endeks Okuma Hizmet Alım işini yüklendiğini, davalı şirketin 28/06/2013 tarihinde …Holding ve … Holding ortak girişimi tarafından devralındığını, devir işleminden yaklaşık beş ay sonra sözleşmenin 30.maddesinin 3.bendi gerekçe gösterilerek davalı şirketçe tek taraflı olarak feshedildiğini, sözleşmede davalı şirkete özelleşme gereğince tek taraflı fesih hakkı verilmiş olması davalı şirketin bu fesih hakkını istediği zaman keyfi şekilde kullanması hakkına da sahip olacağı anlamına gelmediğini, bu nedenle şimdilik 1.000,00-TL tutarında kar mahrumiyetinden doğan maddi tazminat bedelini talep ettiklerini, davalı şirkete sözleşmenin feshinden sonra … Bankası A.Ş. Cumhuriyet Şubesine ait 28/08/2012 tarihli ve 78.500,00-TL bedelli teminat iadesi için başvurulduğunu, ancak davalı şirketin teminat mektubunu iade etmediğini iddia ederek, teminat mektubu bedelinin davalı şirketten alınarak müvekkil şirkete ödenmesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacı taraf dava dilekçesinde belirtmese de bu işi birlikte aldığı ve yaptığı…Taah. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin muvafakati olmaksızın dava açamayacağından davasının aktif husumet ehliyeti olmaması sebebiyle usulden reddi gerektiğini, sözleşmeni, sözleşme uygun olarak feshedilmiş olduğunu, ileri sürerek davanın reddini talep ettiği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile, haksız fesih nedeni ile tazminat talebinin reddine, teminat mektubuna ilişkin kabulü ile 78.500,00-TL’nin 07/11/2014 tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, avalı ……. Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin 31/08/2012 tarihli, ……ili Endeks Okuma Hizmet Alımı Tip Sözleşmesini, sözleşmenin 30/3 maddesinde belirlenen hüküm uyarınca feshettiği, fesih hakkının makul süre içerisinde kullanıldığı, bu nedenle davacının mahrum kaldığı kar iddiasıyla tazminat talep edemeyeceğini bildirildiği, her ne kadar sonradan alınan 10.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda, sözleşmeyi haklı sebep gerekmeksizin ve tazminatsız feshetme hakkı veren 30.3 hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de mahkemenin, davacı ve davalının tacir olduğu, davacının, aleyhine sonuç doğurabileceğini düşündüğü bir maddeyi sözleşmeden çıkarma yönünde müzakerede bulunabileceği ve dilerse sözleşmenin kurulmasına rıza göstermeyeceği dikkate alınarak, sözleşmenin bahsi geçen maddesinin genel işlem koşulu niteliğinde değerlendirilemeyeceği yönündeki kabulünün yerinde olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin aşamalarda ve istinafa başvuru dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, yüklenicinin çalıştırdığı personelle ilgili işçilik alacaklarından davacının sorumlu olmasına rağmen bu sorumluluğu yerine getirmediğini, davacının işçilerinin işçilik alacaklarının tahsiline yönelik açmış oldukları davalar sonucunda davalı şirket tarafından ödemeler yapıldığını, teminat mektubunun da bu nedenle haklı olarak nakde çevrildiğini, zira sözleşmede de davacının davalıya borcunun bulunması durumunda teminat mektubunun iade edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını ileri sürerek mahkemenin, davacının teminat mektubuna ilişkin talebinin kabulüne yönelik kararının yerinde olmadığını ileri sürdüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 12. maddesinde teminat mektubunun iadesi koşullarının düzenlendiği, bu maddeye göre, yüklenilen işin tamamlanmış olması, taahhüt edilen işten dolayı yüklenicinin kuruma borcunun bulunmaması ve SGK dan ilişiksiz belgesinin getirilmesi durumunda teminat mektubunun iadesinin gerekeceği, maddeden anlaşılacağı üzere teminat mektubunun işçi alacaklarının ödenmesini garanti etme amacıyla verilmediği gibi, iadesinin de işçilerin alacaklarının ödenmiş olması şartına bağlanmadığı, davalının davacı şirket bünyesinde çalıştırılmış olan işçilere ödeme yapmış olması durumunda bu hususun ayrı bir rücu davasının konusun oluşturacağı, yüklenilen işin tamamlanarak kabulünün yapılmış olması, SGK….İl Müdürlüğünün 07.03.2014 tarihli yazısı ile teminat mektubunun iadesinde sakınca bulunmadığının bildirilmiş olması karşısında, sözleşmenin 12.maddesindeki iade koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından mahkemece teminat mektubunun bedelinin tahsiline karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 5.362,33-TL karar harcından peşin alınan 1.340,58-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.021,75-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu sırasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran taraflar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1, HMK’ nun 362/1-a. bendi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 09.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.