Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/283 E. 2022/1253 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/283
KARAR NO : 2022/1253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/141 Esas, 2020/416 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını daha ucuza mal edebilmek için davalı şirket ile 09/12/2016 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı şirketin müvekkile 2017 yılı itibariyle sabit 17,510 Krş üzerinden elektrik enerjisinin temin edileceğini, ancak sözleşme hala yürürlükteyken davalı şirket müvekkile birim fiyatın artırılacağını ihtar ettiğini, müvekkil ise sözleşmeye atıfla bu teklifi reddettiğini ve sabit fiyattan faturalandırma yapılmasını talep ettiğini, ancak buna karşılık davalı şirket sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, bu nedenle müvekkil şirketin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğramış olduğu tüm zararların tazmininin gerektiğini, müvekkil şirketin davalının akde riayetsizliği nedeniyle 2.346.957,00 TL zarara uğradığını, müvekkilin zararı her ödeme ayında arttığını, dolayısıyla bu miktarın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkile ödetilmesinin gerektiğini, müvekkil şirketin uğradığı zararın açık olduğunu, davalının sorumluluğuna dayandığını, ancak yapılacak yargılama neticesinde yüklü bir miktar olan alacağın tahsilinin imkansızlaşacağını, davalının menkul ve gayrimenkulleri ile üçüncü kişiler nezdindeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davanın kabulüne karar verilerek fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalmak kaydıyla müvekkil şirketin uğradığı 2.346.957,00 TL zararın ödeme günlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının iddialarına konu zararında müvekkil şirketin kusuru bulunmadığından davacının haksız ve hukuka aykırı talepleri nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamından; Davacı vekili şirketin elektrik ihtiyacını daha ucuza mal edebilmek için davalı şirket ile 09/12/2016 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzaladığı, davalı şirketin davacıya 2017 itibariyle 17,510 krş üzerinden elektrik enerjisi temin edeceği ancak sözleşme yürürlükteyken davalı şirketin davacıya birim fiyatın arttırılacağın ihtar ettiği, davacı şirketin ise sözleşmeye atıfla bu teklifi reddettiği ve sabit fiyattan faturalandırma yapılmasını talep ettiği buna istinaden de davacı şirketin sözleşmeyi feshettiği, bunun üzerine davacının daha yüksek fiyattan elektrik alımı yapmak zorunda kaldığı ve zarara uğradığı, sözleşmenin 6. ve 8.maddelerinde enerjinin tedarik edileceği sabit fiyat ve fatura miktarının belirlendiği, sözleşmenin 13.maddesi uyarınca haklı sebepler dışında sözleşmenin tek yanlı feshedilemeyeceğinin belirlendiği, sabit fiyat artırma talebi reddinin haklı sebep olamayacağı, maliyetin artma ve azalmasının fiyat değişikliğine sebep olamayacağı, sözleşmenin 8. maddesinde aylık durumların belirlendiği bunlarında vergi, resim harçlar gibi ……. tarafından belirlenen bedeller olduğu, artış ve azalışların doğrudan faturalara yansıtılamayacağı, bu nedenle davalının akde riayetsizliği nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.346.957,00 TL zararın ödeme günlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak müvekkil şirkete ödenmesini talep etmiştir. 19/10/2019 tarihli talimatla bilirkişi heyetinden alınan Elektrik Yüksek Mühendisi, Enerji Uzmanı Hukukçu ve Mali Müşavirden alınan bilirkişi raporuna göre; Davacı tarafından ödenen fatura dökümleri ve enerji tüketimi tüm fatura bileşimlerinin dökümleri tablo halinde gösterilmiş, formül olarak ödenen aktif enerji tutarı – ödenmesi gereken aktif enerji tutarı fark bedel formülü uygulanacağı, hesap tabloları sonucunda net tüm farklar toplamının 1.998.771,29 TL olduğu, davacının Haziran 2017 dönemi aktif enerji tüketim tutarı farkının 446.292,27 TL olduğu, toplam davacı tarafın müspet zarar miktarının 2.445.063,56 TL olduğu, davalı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alındığı, ek raporda özetle; ” … Davacının alacağına ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin ise davacının dava konusu olan dönemle ilgili davalıya gönderdiği temerrüt ihtarı olup olmadığı, dosya kapsamında tespit edilemediği, bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihinden olması gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 6.maddesinde ; iletim sistemi kullanıcı tüketici perakende tek zamanlı enerji bedeli birim fiyatı 17.510 Krş, dağıtım sistemi kullanıcı sanayi perakende tek zamanlı enerji bedeli birim fiyatı 17.510 Krş, dağıtım sistemi kullanıcı ticarethane perakende tek zamanlı enerji bedeli birim fiyatı 17.510 Krş, olarak sabit aktif enerji birim fiyatı olarak kalması taraflarca ( tüketici ve tedarikçi ) kabul edilmiştir. 8. maddede de tüketiciye düzenlenecek faturada elektrik piyasası mevzuatına uygun olarak tespit edilen elektrik enerjisi tüketim miktarı esas alınır. Mevzuattan kaynaklanan ve ilgili kamu kurum kuruluşları ( EPDK, EPİAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ vb ) tarafından alınacak kurul kararlarına istinaden her türlü resim, vergi, harç vb. bedellerde artış ve azalışlar olması durumunda, enerji bedeline ilave edilerek fatura üzerinde belirtileceği bu bedellere karşı tüketici tedarikçiye karşı herhangi bir itirazda ve talepte bulunmayacağını kabul etmektedir. ” en nihayetinde vergi, resim, harçlardaki artışların faturaya ilave edileceği, sözleşmede taraflar arasında aktif enerji birim bedeli dışındaki artışların uygulanabileceği, aksi takdirde sabit fiyat unsurlu sözleşmenin ruhuna aykırılık oluşturacağı belirtilmiştir. Bilahare mahkememizce Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD ‘da görevli bilirkişi … ‘den alının raporda; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, tazmini istenebilecek zarar ve sözleşmenin 6. ve 8. maddelerinin yorumu noktasında bilirkişiden tekrar rapor alınmış, bilirkişi raporunda özetle; 07/12/2016 tarihinde kabul ve teyidi yapılmış sipariş bildirim formu dikkate alındığında 07/12/2016 tarihinde birim fiyata dengesizlik ve yekten bedelleri dahil tutularak ( sözleşme madde 6 ) aktif enerji birim fiyatının sabit 17.510 KRŞ olarak belirlendiği, sözleşmenin sabit bedelli özel hukuk hükümlerine tabi olarak elektrik enerjisinin alınıp satılmasına dair, birim fiyatı ile sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükler konusunda serbestçe anlaşmışlardır. Taraflar arasında düzenlenen 09/12/2016 tarihli sözleşmedeki birim fiyatlarındaki artışındaki etken faktörlerin doğal gaz ithal kömür girdi maliyetleri, ABD doları, Türk Lirası çapraz kurları arasındaki farklılıktan kaynaklanığı, öngörülebilir olduğu ve sözleşmenin TTK 138.maddesi kapsamında feshine imkan olmadığı, davacı talebinin müspet zarar kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 6.ve 8. Maddelerini arasında bir çelişki olmadığı, 6. Madde ile fatura kalemlerinden enerji harici bedellerin ayrık tutulmak suretiyle elektrik enerjisi birim satış fiyatının sabit olarak belirlendiği, 8.madde de ise 6.maddeye gönderme yapılmak suretiyle bu kalemlerin ilave edileceğinin belirtildiği, birim elektrik enerjisi sözleşmesinde peşin ve kesin olarak tespit edilmiş olan sabit bedelin her iki taraf için de bağlayıcı olduğu ve her iki tarafın tacir sıfatına sahip olduğu, TTK 18/2 basiretli bir iş adamı gibi davranma ilkesi ve ahde vefa ilkesi gözönünde bulundurularak, haksız fesihten kaynaklı davacı zararının karşılanması gerektiği, davacının müspet zararını tam olarak tazmin edebilmesi için tedariki yaparken gerekli dikkat ve özeni göstermiş olduğunun kabulü gerektiği, taraflar arasında revize edilmiş sözleşme yapılması düşünülse bile taraflar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği ve yargı sürecine girdikten sonra haksız fesihten sonra davalı taraf dışarda tutulmak suretiyle, yeniden elektrik tedariki konusunda piyasa araştırması yapılmasının mümkün ve yeterli olduğu, ödeme tarihinden itibaren ticari temerrüt faizine hükmedilebileceği belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamından, bilirkişi raporundan davalı tarafın davacının haksız sözleşme feshi nedeniyle müspet zararını karşılamak zorunda kalacağı sonuç ve kanaatine ulaşılmış, dava dosyası bünyesinde davalının temerrüte düştüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmadığından dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizine hükmetmek gerekmiş, davacı tarafın talebi ile bağlı kalınmak suretiyle, Davacı tarafın davasının KABULÜNE, 2.346.957,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa ödenmesine, karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosya kapsamında teknik değerlendirme olmaksızın ve sözleşmenin 6. ve 8. maddeleri dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, davacı tarafın iddia ettiği şekilde sözleşmede her durumda sabit fiyat garantisi bulunmadığını, belli şartların gerçekleşmesi halinde fiyatın değişebileceğinin sözleşmenin 8. maddesinde açıkça düzenlendiğini, bilirkişi tarafından 8. madde şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmediğini, sözleşmenin 8. maddesindeki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin ancak teknik bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğunu, hükme esas alınan hukukçu bilirkişi raporunda herhangi bir teknik inceleme yapılmadığı ve yapılmasının da mümkün olmadığını, sözleşmenin 8. maddesinin hukukçu bilirkişinin uzmanlık alanı dışında kaldığını, sözleşmenin 8. maddesine göre müvekkil şirketin sözleşmeyi feshinde haklı olduğunu, dava konusu olayda da ……. ve ……. gibi enerji piyasasındaki düzenleyici kurumlar tarafından alınan kararlara istinaden elektrik fiyatını etkileyen bazı bedellerde meydana gelen artışlar nedeniyle bedelin revize edilmesi zorunluluğunun doğduğunu, sebepsiz yere bir revizenin söz konusu olmadığını, son tarihli hukukçu bilirkişi raporunda sözleşme maddesinden enerji harici bedellerin kastedildiği sonucuna nasıl varıldığının anlaşılamadığını, sözleşme maddesinde enerji harici bedellerin kastedildiğinin belirtilmediğini, davacı şirket adına düzenlenen faturalardaki aktif enerji birim fiyatlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, ancak bu itirazlarının mahkemece atanan teknik bilirkişiler tarafından hiçbir şekilde incelenip değerlendirilmediğini, davacı şirket tarafından revize talebinin kabul edilmemesi üzerine sözleşmenin aşırı ifa güçlüğü nedeniyle haklı olarak feshedildiğini, olağanüstü piyasa koşulları nedeniyle mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile sözleşmenin devamının müvekkil şirket için fiilen ve hukuken aşırı ifa güçlüğü oluşturduğunu, sözleşmenin müvekkil şirket tarafından haklı olarak feshedildiğini, bu nedenle TBK’nın 126. maddesi kapsamında davacının müspet zararını talep etme hakkı bulunmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müspet zarar tazminat yöntemi ile ilgili yapılan değerlendirmelerin hukuka aykırı olduğunu, davacı şirketin müvekkilinin revize teklifini kabul etmeyerek ulusal tarife fiyatından elektrik alımı yaparak kendi zararına kendisinin sebep olduğunu, davacı şirketin basiretli tacir ilkesine aykırı davrandığının tartışmasız olduğunu, hesaplama yapılırken davacı şirketin sözleşmenin feshinden sonra elektrik tedarik etmiş olduğu birim fiyat ile müvekkil şirketin revize için teklif etmiş olduğu fiyat arasındaki farkın hesaplanması gerektiğini, davacı şirketin ulusal tarife bedelinden daha düşük bedelle elektrik tedarikini sağlayamadığını ispat etmekle yükümlü olduğunu, ancak davacı şirketin iddia ve taleplerine dayanak olacak herhangi bir yazılı delil dahi sunmadığını, hiç kimsenin kusuru nedeniyle hak elde edemeyeceğinden açılan iş bu dava ve hiçbir teknik inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın kurulan hükmün eksik, hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmaksızın hüküm kurulduğunu, aralarında teknik bir bilirkişinin de yer aldığı heyetten yeni bir rapor aldırılması gerektiğini, hükme esas alınan hukukçu bilirkişi raporunun HMK’nın 279/4. maddesi uyarınca yok hükmünde olduğunu, ilk derece mahkemesi kararında müvekkil şirketin iddia ve savunmalarına yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, hükmedilen faiz oranı ve türünün de hukuken kabul edilemez olduğunu, tüm bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan müspet zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmış, HMK 353/1-b1 maddesi gereğince dosya kapsamı ve kararın içeriği itibariyle duruşma açılmasına gerek görülmemiştir.
Davacı vekili ; tarafların 09.12.2016 tarihinde bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye göre davalı şirketin müvekkiline 2017 yılı itibariyle sabit 17,510 Krş üzerinden elektrik enerjisi temin edileceğini, davalının sözleşme devam ederken sözleşmeye aykırı şekilde fiyat artışı talep ettiğini, bu talebin müvekkili şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, bunun üzerine sözleşmenin bitimine kadar davalı ile yapılan sözleşmeye göre olması gereken miktara göre dava dışı firmaya ödemek zorunda kaldığı fazladan ödenen 2.346.957,00 TL nin davalıdan tahsilini talep etmiş,
Davalı; sözleşmenin 6. ve 8.5 maddeleri ve TBK. 138. Maddesindeki aşırı ifa güçlüğü düzenlemesi kapsamında enerji fiyatlarını etkileyen ve sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen döviz kurlarında ani ve hızlı yükselişler, piyasa takas fiyatı artışı, YEKDEM birim maliyetlerinin artması ve hava şartlarındaki olumsuzluklara bağlı doğalgaz arzında sıkıntı nedeniyle Ocak 2017 tarihi itibariyle fiyat artışı yönünden revizyon yapılması gerektiğini davacıya bildirdiklerini, yapılan müzakerelerde davalıyla uzlaşılamadığını, bu nedenle sözleşmeyi haklı olarak feshettiklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak birim elektrik enerjisi sözleşmesinde peşin ve kesin olarak tespit edilmiş olan sabit bedelin her iki taraf için de bağlayıcı olduğu ve her iki tarafın tacir sıfatına sahip olduğu, TTK 18/2 basiretli bir iş adamı gibi davranma ilkesi ve ahde vefa ilkesi gözönünde bulundurularak, haksız fesihten kaynaklı davacı zararının karşılanması gerektiği, davacının müspet zararını tam olarak tazmin edebilmesi için tedariki yaparken gerekli dikkat ve özeni göstermiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece toplanan delillere göre; taraflar arasında 01.01.2017-31.12.2017 dönemleri arası bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzalandığı, akdin devamı sırasında davalının maliyetlerdeki artışı gerekçe göstererek fiyat artışı talep ettiği, bu talebin davacı şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; davalının akdin feshi için öne sürdüğü sebeplerin sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi beklenmeyen olağanüstü durumlar olup olmadığı, bu kapsamda akdin feshinin haklı olup olmadığı ve davacı şirketin davalının teklif ettiği revize birim fiyattan daha fazla ödeme yapıp yapmadığı ve bu nedenle de zararın artmasına neden olup olmadığı ve bu zarardan kimin sorumlu olduğu noktasındadır.
Davalı vekili tarafından …….’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğalgazını kısması ve Amerikan dolarındaki artışın sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve ön görülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğu davalının akdi feshetmekte haklı olduğu ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin sabit fiyat üzerinden bir yıl gibi kısa süreli olması, döviz kurlarındaki artışın ve mevsimsel olarak doğalgaz arzının kısılması olgularının bir yıllık sözleşme süresi içinde bir elektrik tedarikçisi ve tacir olan davalı tarafından öngörülebilir nedenler olduğu, bu nedenle bu yöndeki gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan davalının akdin devamı sırasında aşırı ifa güçlüğü gerekçesiyle fiyat artışı talebinde bulunmasının sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ve sözleşme serbestisi ilkelerine uygun olmadığı, TBK.138 maddesi kapsamında sözleşmeye müdahale müessesesi istisnai, tali (ikinci derecede) yardımcı nitelikte olup, ancak uyarlama kurumunun şartlarının mevcudiyeti halinde anılan kurumun uygulanması gerekeceği, oysa, yukarıda açıklandığı üzere somut dosyada uyarlama koşullarının oluşmadığı ve dolayısıyla davalının akdi feshetmekte haksız olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacının müspet zararının belirlenmesi yönünde mahkemece bilirkişi raporları aldırılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının müspet zararının 2.346.957,00 TL olarak belirlendiği, davalı tarafından bilirkişi heyetinde teknik bilirkişi bulunmadığından raporun hükme esas alınamayacağı savunulmuş ise de taraflar arasındaki uyuşmazlığın teknik değil mali ve hukuki konuda olduğu ve bu nedenle bilirkişi heyetinde teknik bir bilirkişi yer almamasının raporu değersiz kılmayacağı, ayrıca davalının rapora itirazları doğrultusunda yeniden rapor aldırıldığı ve raporların birbirlerini teyit ettiği, mahkemece dosya içeriğine uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı tarafından davacının kendi teklif ettikleri revize birim fiyatından daha yüksek bedelle elektrik satın alması nedeniyle zararının artmasına kendisinin neden olduğu ve iki birim fiyat farkından oluşan zarara kendisinin katlanması gerektiği, ayrıca davanın kabulü halinde de ancak davacının talep edebileceği tazminatın sözleşmede belirlenen birim fiyatı üzerinden belirlenecek bedel olup davacının sözleşmenin feshinden sonra 3. Kişi tedarik firmasına fazladan ödediğini iddia ettiği bedeli talep edemeyeceği ileri sürülmüş ise de davalı şirketin taraflar arasında uygulanması gereken sözleşmeye bağlı kalmayıp ahde vefa ilkesine aykırı hareket ederek sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden, sözleşmenin feshinden sonra davacı şirketin davalıdan yeniden fiyat teklifi alarak (revize fiyat veya yeni başka bir birim fiyat üzerinden ) elektrik tedarik etmesinin beklenemeyeceği, sözleşmeyi haksız olarak fesheden tedarikçi firmadan yeniden elektrik temin etmenin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, davacı şirketin davalının revize fiyat teklifi üzerine piyasa araştırması yaparak elektrik alabilmek amacıyla tedarikçi firmalara fiyat teklifleri sunduğu, ancak bu firmaların, gerek sürenin kısıtlı olması, gerekse de koşullarının uygun olmaması gibi nedenlerle elektrik tedariki konusunda anlaşma sağlanamadığından davacının ulusal tarife fiyatından elektrik alımı yapmak zorunda kaldığı anlaşıldığından davalının bu yöndeki savunmasına da itibar edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda yapılan tüm bu açıklamalara göre, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği nedenler ve kamu düzenine ilişkin hususlara yönelik yapılan inceleme sonucunda kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 160.320,63-TL karar harcından peşin alınan 40.080,16-TL harcın mahsubu ile bakiye 120.240,47-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Kararın içeriği dikkate alınarak İİK 36. maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın iadesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali/iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.