Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/280 E. 2023/1140 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/280
KARAR NO : 2023/1140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2019/322 Esas, 2020/306 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
Taraflar arasında görülen rücuen tazminat davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/10/2013 Tarihli saat 00.15’te sürücü ……. idaresindeki ……. plakalı kamyonet ile D-100-29 nolu devlet karayolunun takiben … ilçesi istikametinden Erzurum ili istikametine seyir halinde iken 20. KM 520. M’yi geçtikten sonra istikametine göre yolun sağ tarafındaki yol çalışmasından dolayı gerekli trafik işaretleri yapılarak trafiğe kapatılan yola girerek burada bulunan çukura düşmüş daha sonra kum yığınlarına çarpması sonucu tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada araç sürücüsü ve dava dışı yolcular …… ve …..’ın yaralandığını, gerek kaza tespit tutanağında gerekse adına Adana … Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/… Esas sayılı dosyasındaki 01/04/2016 Tarihli bilirkişi raporuna göre, araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunu kaza sonrasında yaralanan …..’ın vekili vasıtasıyla Adana … Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/… Esas numarası ile davacı sigorta şirketine dava açtığını, akabinde sulhen anlaşma yaparak davacının ….. adına kayıtlı hesaba 99.300,00-TL ödeme yaptığını, davalıdan ödeme tarihinden itibaren işletilecek olan reeskont faizi ile birlikte defalarca talep edildiğini, ancak hiçbir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle ihtiyati tedbir talepli…’a ödenen 99.300,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde rücu davası açtıkları anlaşılmıştır.
CEVAP
Davalı davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ” Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 11/10/2013 Tarihinde dava dışı …….’ün idaresindeki ……. plakalı aracın tek taraflı yaptığı kaza neticesinde dava dışı …… ve …..’ın yaralandığı, Adana .. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/… Esas sayılı dosyasındaki 01/04/2016 Tarihli bilirkişi raporuna göre, araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu kaza sonrasında yaralanan ….’ın vekili vasıtasıyla Adana …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/… Esas numarası ile davacı sigorta şirketine dava açıldığı, akabinde sulhen anlaşma yaparak davacının hesabına 99.300,00-TL ödeme yapıldığı, ödenen bedelin rücuen tahsili amacıyla mahkememizde dava açıldığı,
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması Ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı başlıklı maddesinde Sigortalıya rücu edilecek hususlar şunlardır: “a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b)(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali (9)(18)(23) sonucunda meydana gelmiş ise (10)(12)(14)(20)(21),
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
ç) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
d) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.1. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
e) Tazminatı gerektiren olayın aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
f) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde.”
Karayolları Trafik Kanunu’nun koyduğu kurallara uyulması zorunludur. Ancak bu kuralların her türlü ihlali, sürücünün, kasta yakın bir kusuru olduğunu göstermemektedir. Anılan Kanunun 47. maddesinde belirtilen kusur hâllerinin hepsinin, aynı zamanda ağır kusur olarak nitelendirilmesini gerektiren bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır. Aksine, asli kusurun varlığı teminat kapsamında kalabileceği gibi, sonucun gerçekleşme şekli ağır kusuru gösteriyorsa, tali kusur hâlinde dahi teminat dışında kalma söz konusu olabilir. İşte bu nedenle, Genel Şartların 4/a maddesindeki düzenlemede, tam kusurdan bahsedilmeyip sadece kişilerin kasti hareketleri veya ağır kusurları sonucunda meydana gelmiş olma olgusuna yer verilmiştir. Buradan çıkan sonuç, nitelikleri gereği rücu davalarında, her somut olayın kendi özelliği çerçevesinde değerlendirilmesinin gerektiğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2017/17-1083 Karar No: 2019/26 )
Dava dosyası içeriğinde sunulan deliller incelendiğinde her ne kadar kazaya konu olayda araç sürücüsünün kusurlu olduğu tespit edilmiş ise de, sürücünün ve araç işletenin kusurunun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali sorumluluk Sigortası Genel Şartları kapsamında ağır kusur veya kast olarak nitelendirilemeyeceği, davacı sigortacının rücuen tazminat talebinde bulunamayacağı” gerekçesiyle “davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemede devam eden ve karara çıkan iş bu dava da verilen hükmün yanlış ve hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin verdiği kararın Anayasa 36. Maddesindeki hak arama özgürlüğü AİHS 13 Etkili başvuru hakkını ihlal ettiğini, tıpkı yerel mahkeme hakiminin de kendi gerekçesinde belirttiği gibi ZMMS poliçesine istinaden rücu şartlarının belirlendiği, tazminatı gerektiren olayın, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, rücu hakkı doğar, dosyada meydana gelen olayın ATK ya gönderilmek sureti ile ağır kusur olup olmadığının tespit edilmesi gerekirken ilgili davanın tamamen keyfi olarak hiçbir bilimsel rapor almadan, bu konuda fiilin ağır kusur olup olmadığını tespit etmeden, araştırmadan,irdelemeden , hiçbir yasal temele dayandırılmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
11/10/2013 tarihinde dava dışı …….’ün sevk ve idaresinde bulunan ……. plaka sayılı kamyonetin …. ilçesi istikametinden ….. ili istikametine giderken yol çalışması yapılan yola girilerek çukura düştükten sonra kum yığınlarına çarpması sonucu oluşan tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde; sürücü ve yolcular ………… ile ….. ‘ın yaralanması sebebiyle davacı tarafından ödenen maddi tazminatın davalılar tarafından rücuen tahsiline yönelik açılan davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması neticesinde; davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından kararın kaldırılması istemi ile istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosya arasında bulunan Adana … Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 10/05/2018 tarihinde kesinleşen 2018/… Esas, 2017/….. Karar sayılı dosyası içerisinde bulunan 01/04/2016 tarihli tek kişilik trafik bilirkişinden alınan rapora göre, ” Yolda çalışma yapılmaktadır. Yolda çalışma olduğundan trafik konileri ve yön levhaları ile işaretlemeler yapılmıştır. Çalışma yerinde çakar lamba veya ışıklı ikaz işareti yoktur. Kaza yerinde duran kamyonetin bir metre arkasında trafik polisi ve 25 metre arkasında mecburi yön levhası vardır. Sürücü yol çalışmasından dolayı metrelerce önceden yerleştirilen konilerin arasına girerek çukura düştükten sonra kum yığınına çarpmıştır.” şeklinde değerlendirmelerde bulunarak sürücü …………..’ün % 100 oranında kusurlu bulunduğu ifade edilmiştir. Meydana gelen trafik kazasında yaralanan ….., …… Jandarma nezaretinde verdikleri ifadede ” Kars ilinden Erzurum istikametine giderken … ilçesi sınırlarında … firması tarafından yapılan yol yapım çalışmasından dolayı yolun tek şeride düştüğü, yeri geçtikten sonra ok işareti ile yolun tekrardan çift gidiş gelişe döndüğü yeri 50 metre geçtikten sonra karşımıza aniden menfez çukuru çıktığı ve biz bu çukura girip araç ile takla attık. Menfezin bulunduğu yerde her hangi bir çakar lamba ve ışıklandırma olmadığı için menfezi fark edemeyerek kaza yaptık. ” şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür.
Kolluk tarafından tutulan kaza tespit tutanağında kaza saati 00.15 olarak belirtilmektedir. Jandarmada alınan yaralıların ve sürücünün ifadesinde kaza saati ” 00.00 sularında” olduğu belirtilmiştir. Her halde, kazanın gece olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle, sürücü …….’e yukarıda belirtilen tek kişilik bilirkişi raporu ile % 100 oranında kusur atfedilmiş ise de; kişinin bu oranda kusurlu olması tek başına kasıtlı ya da ağır kusurlu olduğunu göstermez. Yine, kazanın gece vakti meydana geldiği, gerek bilirkişi raporunda ve gerekse yaralılar ile sürücünün ifadelerinde kaza yerinde ışıklandırma ve çakar lambanın bulunmadığının ifade edilmesi karşısında zaten sürücüye ağır kusur atfı da kabili mümkün değildir. Kusur oranlarının takdirinde her ne kadar bilirkişi incelemesi yaptırılsa da dosya kapsamına, bilirkişi raporundaki teknik verilere ve olayın meydana geliş tarzına göre, bilirkişi raporlarının da takdiri delil mahiyetinde olduğu unutulmaksızın mahkemece değerlendirme yapılması da mümkündür. Bu nedenle, sigorta şirketi vekili olarak sunulan istinaf dilekçesinde; “Yukarıda anlatılan olay ekseninde sayın yerel mahkemede devam eden ve karara çıkan iş bu dava da verilen hüküm yanlış ve hukuka aykırıdır, sayın yerel mahkeme adeta yargılama yapmadan kendi kendine hüküm kurmuştur. Sayın mahkeme hakiminin verdiği karar Anayasa 36. Madde Hak Arama Özgürlüğü, AİHS 13 Etkili Başvuru Hakkını ihlal etmektedir” yönündeki değerlendirmelere katılmakta mümkün değildir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353-1-b-1. maddesi gereğince esastan reddi gerekmiş ve aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından başlangıçta yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere …….. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.