Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/274 E. 2022/1255 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/274
KARAR NO : 2022/1255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/11 Esas, 2020/413 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin elektrik enerjisi ihtiyacını daha ucuza mal edebilmek için davalı şirket ile 09/12/2016 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre davalı şirketin müvekkile 2017 yılı itibariyle sabit 17,510 Krş üzerinden elektrik enerjisinin temin edileceğini, ancak sözleşme hala yürürlükteyken davalı şirket müvekkile birim fiyatın artırılacağını ihtar ettiğini, müvekkil ise sözleşmeye atıfla bu teklifi reddettiğini ve sabit fiyattan faturalandırma yapılmasını talep ettiğini, ancak buna karşılık davalı şirket sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, bu nedenle müvekkil şirketin sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğramış olduğu tüm zararların tazmininin gerektiğini, müvekkil şirketin davalıya Denizli ….. İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı İcra Dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının borçlu olmadığının tespiti talebiyle açtıkları bu davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, müvekkil şirket tarafından sözleşmeye uygun olarak düzenlenen e-faturalar hakkında açılan haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine, borçlu olmasına rağmen dürüstlük kurallarına aykırı olarak icra takibine itiraz ederek haksız ve hukuka aykırı olarak bu davayı açan davacı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamından; Davacı vekili şirketin elektrik ihtiyacını daha ucuza mal edebilmek için davalı şirket ile 09/12/2016 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzaladığı, davalı şirketin davacıya 2017 itibariyle 17,510 krş üzerinden elektrik enerjisi temin edeceği ancak sözleşme yürürlükteyken davalı şirketin davacıya birim fiyatın arttırılacağını ihtar ettiği, davacı şirketin ise sözleşmeye atıfla bu teklifi reddettiği ve sabit fiyattan faturalandırma yapılmasını talep ettiği buna istinaden de davacı şirketin sözleşmeyi feshettiği, bunun üzerine davacının daha yüksek fiyattan elektrik alımı yapmak zorunda kaldığı ve zarara uğradığı, sözleşmenin 6. ve 8.maddelerinde enerjinin tedarik edileceği sabit fiyat ve fatura miktarının belirlendiği, sözleşmenin 13.maddesi uyarınca haklı sebepler dışında sözleşmenin tek yanlı feshedilemeyeceğinin belirlendiği, sabit fiyat artırma talebi reddinin haklı sebep olamayacağı, maliyetin artma ve azalmasının fiyat değişikliğine sebep olamayacağı, sözleşmenin 8. maddesinde aylık durumların belirlendiği bunlarında vergi, resim harçlar gibi … tarafından belirlenen bedeller olduğu, artış ve azalışların doğrudan faturalara yansıtılamayacağı, bu nedenle davalının akde riayetsizliği nedeniyle Denizli ……. İcra Dairesi’nin 2017/… Esas sayılı icra dosyası nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali ve davalının % 20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi talebi ile açılan menfi tespit davası olduğu anlaşıldı. 21/12/2018 tarihli SMMM …’un vermiş olduğu bilirkişi raporuna göre; Davalı şirketin sözleşmeye aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı 795.687,62 TL tutarındaki alacak iddiasının yok hükmünde sayılması gerektiğini bildirmiş, 08/07/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise özetle; Tüketici Hakları Kanunu’nun 6. Maddesi gereğince tüketici aleyhine değiştirilemeyeceği belirtilmiş, 31/10/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise özetle; davacının sözleşmeye uygun olarak yaptığı ödeme neticesinde davalıya borcunun kalmadığı bildirilmiş, 23/03/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda ise; Davacı … San. T.A.Ş. ‘nin sözü geçen 10.185.824,33 TL fatura bedelinin 9.391.136,71 TL’nin ödenmesi nedeniyle davacı tarafın davalıya hiç borcunun kalmadığı, ek raporda da tekrar edilmiştir. Sözleşme hükümlerinin irdelenmesi noktasında, mahkememizce Atatürk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku ABD ‘da görevli bilirkişi … ‘den alının raporda; sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, tazmini istenebilecek zarar ve sözleşmenin 6. ve 8. maddelerinin yorumu noktasında bilirkişiden tekrar rapor alınmış, bilirkişi raporunda özetle; 07/12/2016 tarihinde kabul ve teyidi yapılmış sipariş bildirim formu dikkate alındığında 07/12/2016 tarihinde birim fiyata dengesizlik ve yekten bedelleri dahil tutularak ( sözleşme madde 6 ) aktif enerji birim fiyatının sabit 17.510 KRŞ olarak belirlendiği, sözleşmenin sabit bedelli özel hukuk hükümlerine tabi olarak elektrik enerjisinin alınıp satılmasına dair, birim fiyatı ile sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükler konusunda serbestçe anlaştıkları Taraflar arasında düzenlenen 09/12/2016 tarihli sözleşmedeki birim fiyatlarındaki artışındaki etken faktörlerin doğal gaz ithal kömür girdi maliyetleri, ABD doları, Türk Lirası çapraz kurları arasındaki farklılıktan kaynaklandığı, taraflar arasında yapılan sözleşmenin 6.ve 8. Maddelerini arasında bir çelişki olmadığı, 6. Madde ile fatura kalemlerinden enerji harici bedellerin ayrık tutulmak suretiyle elektrik enerjisi birim satış fiyatının sabit olarak belirlendiği, 8.madde de ise 6.maddeye gönderme yapılmak suretiyle bu kalemlerin ilave edileceğinin belirtildiği, birim elektrik enerjisi sözleşmesinde peşin ve kesin olarak tespit edilmiş olan sabit bedelin her iki taraf için de bağlayıcı olduğu ve her iki tarafın tacir sıfatına sahip olduğu, TTK 18/2 basiretli bir iş adamı gibi davranma ilkesi ve ahde vefa ilkesi gözönünde bulundurularak, davalı tarafça faturalara istinaden icra takibi yapılmış ise de ; 09/12/2016 tarihli sözleşmeye göre düzenlenmiş bir faturadan söz edilemeyeceği çünkü 30/06/2017 tarihinden önce fiyat revize teklifi davacı tarafından reddedilmiş olup, bu redde rağmen davalı tarafça sözleşmede öngörülmüş sabit enerji bedelinden daha yüksek bir enerji bedeli ile yapılan faturalandırmanın sözleşmeye aykırı olduğu, taraflar arasında akdedilmiş sözleşmeye aykırı bir fatura düzenlemesi yapıldığından, gönderilen faturaya itiraz olunmaması TTK 21/2.ye göre sözleşmeyle kararlaştırılmış bir hükmün tek taraflı olarak tadiline yol açacak bir fatura kaydının TTK ‘nın 21/2 kapsamında 8 gün içinde itiraz etmediği için faturayı alan … … SAN. T.A.Ş. ‘yi bağlayacağından söz edilemeyeceğinden ve taraflar arasında yapılan sözleşme gereğince davacı tarafın Denizli …… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı icra dosyasında 794.687,72 TL borçlu olmadığı anlaşılmakla, Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ İLE, Davacı tarafın 794.687,62‬ TL borçlu olmadığının Tespitine, Asıl alacağın % 20 oranında kötü niyet tazminatının davalı taraftan alınıp davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ticari kayıt ve defterler dikkate alındığında davacı şirketin müvekkil şirkete borçlu olduğunu ve faturalara süresinde itiraz etmediğini, dava konusu faturaların davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davacı şirketin uyuşmazlık konusu faturalara ilişkin müvekkil şirkete ödeme yapmasının müvekkil şirketin haklılığını ortaya koyduğunu, ancak ilk derece mahkemesince faturalar nedeniyle yapılan ödemenin hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunun hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 8. maddesi incelendiğinde müvekkil şirket tarafından faturaların sözleşmeye uygun düzenlendiğini, sözleşmenin 8. maddesinde de görüleceği üzere ilgili kamu kurum/kuruluşlarının (…, EPİAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ vb) kararlarıyla vergi, resim, harç ve bedellerde artış olabileceği, bu bedellerin “Elektrik Enerji Birim Satış Fiyatı” bölümünde açıklandığı gibi enerji bedeline ilave edileceğinin düzenlendiğini, bu maddesinin yorumlanması ve değerlendirilmesinin ancak teknik bilirkişi tarafından yapılabileceğini, ancak dosya kapsamında bu hususun hiçbir şekilde teknik olarak değerlendirilmediğini, son tarihli hukukçu bilirkişi raporunda sözleşme maddesinden enerji harici bedellerin kastedildiği sonucuna nasıl varıldığının anlaşılamadığını, sözleşme maddesinde enerji harici bedellerin kastedildiğinin belirtilmediğini, davacı şirket adına düzenlenen faturalardaki aktif enerji birim fiyatlarının taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğunu, ancak bu itirazlarının mahkemece atanan teknik bilirkişiler tarafından hiçbir şekilde incelenip değerlendirilmediğini, olağanüstü piyasa koşulları nedeniyle mevcut akdedilen sözleşme koşulları ile sözleşmenin devamının müvekkil şirket için fiilen ve hukuken aşırı ifa güçlüğü oluşturduğunu, taraflar arasından düzenlenen sözleşme kapsamından müvekkil şirket tarafından düzenlenen dava konusu 7 adet faturanın davacı şirket tarafından kabul edildiğini ve bu faturalara ilişkin olarak davacı şirket tarafından müvekkil şirkete kısmi olarak 9.391.136,71-TL ödeme yapıldığını, davacı şirketin faturalara itiraz etmediği gibi, faturaları kabul edip, kabule istinaden ödeme yaptığını, ilk derece mahkemesinin faturaya itiraz edilmemesinin kabul anlamına gelmeyeceği yönündeki gerekçesinin hukuken kabul edilemez olduğunu, dosya kapsamındaki müvekkil şirket ticari kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde dosyaya sunulan 16/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda da müvekkil şirketin 795.687,62-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi tarafından 8. madde şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmediğini, sözleşmenin 8. maddesindeki şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespitinin ancak elektrik mühendisi teknik bilirkişi incelemesi ile mümkün olduğunu, ilk derece mahkemesince hiçbir teknik inceleme yaptırılmadan hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince müvekkil şirketin savunmalarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, dosya kapsamındaki bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmaksızın hüküm kurulduğunu, aralarında teknik bir bilirkişinin de yer aldığı heyetten yeni bir rapor aldırılması gerektiğini, hükme esas alınan hukukçu bilirkişi raporunun HMK’nın 279/4. maddesi uyarınca yok hükmünde olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla şartları oluşmadığı halde kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkil şirketin kötü niyetli olduğuna dair dosyada delil bulunmadığını, 6100 sayılı HMK’nın 106. maddesine göre ve davacı şirketin dava konusu faturaları kabul edip kısmi ödeme yapmış olmasına göre iş bu davanın açılmasında hukuki yararı olmadığının da değerlendirilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibinden sonra borçlu tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmış, HMK 353/1-b1 maddesi gereğince dosya kapsamı ve kararın içeriği itibariyle duruşma açılmasına gerek görülmemiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı vekilince, davacının davalıdan elektrik tedarik ettiğini, davalının kesmiş olduğu 7 faturaya noter kanalı ile itiraz etmelerine rağmen bu faturaların icra takibine konulduğunu, her ne kadar icra dosyasına itiraz edip takibi durdurmuşlarsa da, menfi tespit talep etmelerinde hukuki yararlarının bulunduğunu ileri sürmüş, davalı vekili, davacıya kesilen faturaların davacı tarafından itiraz edilmeksizin ticari defterlerine işlendiğini, daha sonra iade faturası kesilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafından kesilen iade faturasına itiraz ettiklerini ve takip konusu faturaların da sözleşmeye uygun olarak düzenlendiklerini ileri sürmüş, mahkeme hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davalının tek yanlı olarak birim fiyatta artış yapamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili ; tarafların 09.12.2016 tarihinde bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmeye göre davalı şirketin müvekkiline 2017 yılı itibariyle sabit 17,510 Krş üzerinden elektrik enerjisi temin edeceğini, davalının sözleşme devam ederken sözleşmeye aykırı şekilde fiyat artışı yaparak takip konusu faturaları düzenlediğini, bu faturaların davalıya iade edilip iade faturası düzenlendiğini, davalının fiyat artışı talebinin müvekkili şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini belirterek takip konusu faturalardan borçlu olmadıklarını iddia etmiş,
Davalı; davacının faturalara süresinde itiraz etmeyip ticari defterlerine kayıt ettiğini, daha sonrasında itiraz etmesinin ve iade faturası kesmesinin sonuç doğurmayacağını, sözleşmenin 6. ve 8.5 maddeleri ve TBK. 138. Maddesindeki aşırı ifa güçlüğü düzenlemesi kapsamında enerji fiyatlarını etkileyen ve sözleşmenin yapıldığı sırada öngörülemeyen döviz kurlarında ani ve hızlı yükselişler, piyasa takas fiyatı artışı, YEKDEM birim maliyetlerinin artması ve hava şartlarındaki olumsuzluklara bağlı doğalgaz arzında sıkıntı nedeniyle Ocak 2017 tarihi itibariyle fiyat artışı yönünden revizyon yapılması gerektiğini davacıya bildirdiklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının takip konusu faturalara süresinde itiraz etmemesinin tek başına borcu kabul etmiş sayılmayacağı, faturanın aksinin davacı tarafından her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu, takip konusu faturaların davalının sözleşmeye aykırı olarak tek yanlı yaptığı fiyat artışından kaynaklandığı, sözleşmede birim elektrik enerjisi sözleşmesinde peşin ve kesin olarak tespit edilmiş olan sabit bedelin her iki taraf için de bağlayıcı olduğu ve her iki tarafın tacir sıfatına sahip olduğu, TTK 18/2 basiretli bir iş adamı gibi davranma ilkesi ve ahde vefa ilkesi gözönünde bulundurularak, davalının tek yanlı yaptığı fiyat artışından kaynaklanan bedeli talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece toplanan delillere göre; taraflar arasında 01.01.2017-31.12.2017 dönemleri arası bir yıl süreyle sabit fiyat ile elektrik enerjisi tedariki sözleşmesi imzalandığı, akdin devamı sırasında davalının maliyetlerdeki artışı gerekçe göstererek fiyatını tek yanlı olarak revize ederek takibe konu faturaları tanzim ettiği, faturalara 8 günlük süresi içinde itiraz edilmediği, daha sonra davacı tarafından iade faturaları kesilip davalıya iade edildiği, bu talebin davacı şirket tarafından kabul edilmemesi üzerine davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiği hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; davacının 8 gün içinde itiraz etmediği faturalara daha sonra itiraz edip edemeyeceği, davalı tarafından birim fiyatta revize yapılarak düzenlenen faturaların sözleşmeye uygun olup olmadığı noktasındadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. ……., Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı 8 günlük süre içinde faturalara itiraz etmemişse de faturaların aksini sözleşme hükümlerine göre ispat edebileceği anlaşıldığından davalının bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin esasa ilişkin itirazlarının incelenmesinde ise ; …’ın doğalgaz ile elektrik üreten, elektrik santrallerinin doğalgazını kısması ve Amerikan dolarındaki artışın sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve ön görülmesi de beklenmeyen olağanüstü durumlar olduğu davalının birim fiyatta artış yapmasının haklı olduğu ileri sürülmüş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin sabit fiyat üzerinden bir yıl gibi kısa süreli olması, döviz kurlarındaki artışın ve mevsimsel olarak doğalgaz arzının kısılması olgularının bir yıllık sözleşme süresi içinde bir elektrik tedarikçisi ve tacir olan davalı tarafından öngörülebilir nedenler olduğu, bu nedenle bu yöndeki gerekli tedbirleri almadan sözleşme yapan davalının akdin devamı sırasında aşırı ifa güçlüğü gerekçesiyle fiyat artışı talebinde bulunmasının sözleşmeye bağlılık (ahde vefa) ve sözleşme serbestisi ilkelerine uygun olmadığı anlaşıldığından davalının tek yanlı olarak fiyat revizesi yaparak düzenlediği faturaların sözleşmeye aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Takip konusu faturaların sözleşmede belirlenen birim fiyata uygun olarak düzenlenip düzenlemediği noktasında mahkemece bilirkişi raporları aldırılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 794.687,62 TL’lik fatura bedelinin sözleşmede belirlenen birim fiyata aykırı olarak düzenlenmiş olduğunun belirlendiği anlaşılmış olup, mahkemece dosya içeriğine uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece her ne kadar davacı lehine tazminata hükmedilmiş ise de İİK 72. Maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için takibin haksız olarak yapılması yeterli olmayıp aynı zamanda kötü niyetle de yapılmış olması gerekir. Dosya kapsamında davalının sözleşmeye aykırı da olsa sözleşmeye istinaden revize ettiği birim fiyat üzerinden kestiği ve davacı tarafından da bir süre itiraza uğramayan ve ticari defterlerine kayıt edilen faturalara istinaden takip başlatıldığı, davalı alacaklının her ne kadar takipte haksız olduğu anlaşılmakta ise de takibin kötüniyetle yapıldığı davacı tarafından kanıtlanamadığından mahkemece davacı lehine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup bu nedenle davalının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü gerekir.
Ne var ki HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup anılan yasal düzenleme uyarınca davalı vekilinin tazminata yönelik istinaf itirazlarının kabulü ile sair itirazlarının reddine, mahkemece verilen kararın kaldırılarak yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenle;
I- Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun KISMEN KABULÜ ile sair itirazların reddine, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
II-KALDIRILAN KARARIN YERİNE YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-)Davanın KISMEN KABULÜ İLE, Davacının Denizli …… İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı İcra Dosyasında 794.687,62‬ TL’den borçlu olmadığının Tespitine,
2-) Davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-)Alınması gereken 54.285,11 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 13.669,21 TL nin mahsubu ile bakiye noksan kalan 40.615,90 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından yapılan 13.705,11 TL ilk yargılama gideri (PH.+ B.H) 2.500,00 TL bilirkişi ücreti, 425,99 TL posta gideri olmak üzere toplam 16.631,1‬0 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranları nazara alınarak 16.610,20 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 56,31 TL posta masrafı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.256,31 TL ‘nin davanın kabul red oranları nazara alınarak; 1,57 TL ‘sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5-)Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir olunan 56.784,38 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre hesap ve takdir olunan 1.000,00 TL nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştikten sonra davacıya iadesine,
8–Karar kesinleştikten sonra kalan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından yatırana iadesine, ” şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
III-Davalıdan alınan istinaf karar peşin harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
IV-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvuru harcı, 22,00-TL davetiye gideri, 54,50-TL dosya gidiş-dönüş gideri olmak üzere toplam 197,80-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
V-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VI-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.