Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/273 E. 2023/396 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/273
KARAR NO : 2023/396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/62 Esas, 2020/384 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen tazminat davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 22/06/2016 tarihinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ………. poliçe numarası ile davalı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından yapılmış ……. Plakalı araç sürücüsü ……….’in idaresindeki ……. plakalı aracı ile … ilinden … İlçesine doğru seyir halindeyken aynı şerit ve istikamette ve önünde seyir halinde olan araç sürücüsü ……’nın idaresindeki ……. plakalı araca arkadan çarpması sonucu kazanın meydana geldiğini, kaza yapan araç içerisinde bulunan davacı ……, …. .. ve ……’in yaralandığını, çift taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, …’in daha sonra vefat ettiğini, kaza nedeniyle müvekkilinin kızını kaybettiğini, meydana gelen kazada …… ve …….’in ise yaralandığını, ……’in sağ ayağında meydana gelen kalıcı izler nedeniyle gelecekte çalışma alanın daralacağını, iş bulmakta zorlanacağını, …….’in ise trafik kazası sebebiyle yoğun bakımda kaldığını, nefes almakta zorlandığını, sağ kolunda kaza sebebiyle izlerin kaldığını, ……’in Ortapede ve Plastik Cerrahi Bölümünde ameliyatlar geçirdiğini, müvekkillerinin maddi zarara uğradığını, trafik kazasında kızlarını kaybeden davacıların destekten yoksun kalma tazminat tutarlarının belirlenerek müvekkil ……. için (500 TL) ve müvekkil…… için (500 TL) ayrı ayrı olmak üzere yoksun kaldığı destek nedeniyle toplam 1.000 TL ‘nin davalıdan tahsiline, trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarar nedeniyle davacılar ……. ve …… için maddi tazminat tutarının (1.000,00) TL ‘nin ayrı ayrı kişi başı 500 TL olmak üzere davalı sigorta şirketinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, davacının yaşı, destek süresi, mesleği, somut olayda destekten yoksun kalanların destek süreleri, eşinin tekrar evlenme olasılığı gibi Yargıtay kararlarına uygun olarak aktüer siciline kayıtlı bir aktüer tarafından destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasının gerektiğini, müteveffanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması gerektiğini, aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini, müvekkil şirket tarafından yapılan ödemede TRH-2010 Mortalite Toblosu esas alınarak müteveffanın gelirinin hesaplandığını, davacı tarafından sigortalının kusuru ve kusur ile zarar arasında illiyet bağının bulunduğunun usulen ispat edilmesinin gerektiğini, davacıların kaza sebebiyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini, davacıların gelirinin resmi belgelerle kanıtlanmasını aksi takdirde asgari ücret olarak alınmasının gerektiğini, 25/02/2011 tarihinden itibaren geçerli olan mevzuat değişikliği sebebiyle müvekkil şirketin tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı taleplerine ilişkin sorumluluğunun ortadan kalktığını, davacının geçici iş göremezlik giderine ilişkin talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan reddinin gerektiğini, söz konusu davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faizin yasal olmadığını, aracın hususi araç olarak kullanması nedeniyle avans faize hükmedilmesinin mümkün olmadığını, aracın hususi araç olması nedeniyle faizin yasal faiz olmasının gerektiğini, bu nedenlerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma, sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı istemi olduğundan, dosya arasından bulunan kaza tespit tutanağı, kusura ilişkin bilirkişi raporu, maluliyete ilişkin raporlar ve hesap uzmanı tarafından düzenlenen rapor hükme esas alınarak; 28.139,69 TL maddi tazminatın (sürekli iş göremezlik zararı) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı ……’e ödenmesine, 83.700,94 TL destekten yoksun kalma, 3.902,97 TL geçici iş göremezlik zararı toplamı 87.603,91 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı …….’e ödenmesine, 78.664,64 TL maddi tazminatın (destekten yoksun kalma) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı……’e ödenmesine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıların taleplerine ilişkin değerlendirmenin genel şartlara göre yapılması gerektiğini, raporda hak sahibi anne ve baba için hesaplanan gelecek dönem irat katsayılarının şirket lehine olması gerekenden daha yüksek belirlendiğinin tespit edildiğini, bilirkişi tarafından TUİK istatistiklerine göre 6-17 yaş grubundaki çocukların büyük bir bölümünün yemek yapma çamaşır yıkama temizlik alışveriş ve küçük kardeşlerine bakma gibi ev işleri yaptıkları belirtilerek herhangi bir yetiştirme giderinin hesaplanmadığını, bilirikişinin uygulamasının Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından uygulanan destek oranları Yargıtay kararlarına göre toplamda çok daha yüksek olduğunu, özellikle müteveffanın reşit olduktan sonraki ilk 7 yılda gelirinin tamamıyla anne ve babasına destek olacağının kabul edilmesi ve kendisi için hiç pay ayırmayacağı hem Yargıtay kararları hem de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mağdurun olay tarihindeki yaşı dikkate alındığında 21 yaşında askere gideceği ve bu nedenle yaklaşık 1 yıl çalışmayacağı dikkate alınmalı ve söz konusu süre için herhangi bir hesaplama yapılmaması gerektiğini, ancak raporda mağdurun askerlik yapacağının dikkate alınmaması ve askerde olacağı kabul edilen süre için de hesaplama yapıldığının görüldüğünü, söz konusu durumun Yargıtay kararlarına aykırı olduğu nedenleri ile tehiri icra kararı verilmesi, kararın kaldırılması, davanın reddi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili istinaf etmiştir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280 ve 281. maddelerinde bilirkişi raporunun duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı vekiline 28/02/2020 tarihinde tebliğ edildiği, tebligat mazbatasında iki haftalık süre içinde itiraz edilebileceğinin belirtildiği, fakat davalı vekili tarafından rapora karşı itiraz edilmediği anlaşılmıştır.
Davalı Sigorta şirketi vekiline, aktüerya iş göremezlik/destekten yoksun kalma tazminatı hesaplama uzmanı olarak bilirkişi listesinde kayıtlı bilirkişi ……’nun 18.02.2020 tarihli bilirkişi raporunun tebliğ edildiği ve davalı vekilinin 2 haftalık süre içerisinde bilirkişi raporuna itiraz etmediği anlaşıldığından, bilirkişi raporuna ve hesaplamalara ilişkin istinaf itirazlarının raporun kesinleşmesi nedeniyle reddine karar verilmelidir.
2-Davacı …… hakkındaki ATK 2. İhtisas Kurulunun 29.03.2019 tarihli ve 6505 karar sayılı bilirkişi raporunda, 22.06.2016 tarihinde geçirdiği kaza nedeniyle “maluliyet oranı hakkında görüş bildirilemeyeceği” ve “kişinin ortopedi muayenesinin yaptırılması ve kırık alanlarına yönelik grafilerinin çektirilerek kurumumuza gönderilmesi halinde dosyanın yeniden değerlendirileceği” şeklinde maluliyet oranının belirlenmesinin ancak belirli şartlar halinde mümkün olacağının belirtildiği, ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 29.11.2019 tarihli ve ………..karar sayılı bilirkişi raporunda ise özetle; ” 2013 doğumlu ……’in 22.06.2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak %3.3 (yüzdeüçnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı”‘nın belirtildiği, bu itibarla iki raporun birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu ve davacı …… hakkındaki maluliyet raporları arasında bir çelişki bulunmadığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiş reddine karar vermek gerekmiştir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesinde, bedensel zarar kapsamına giren zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin uygulamaları gereği geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ve SGK sorumluluğunda olmayan (belgesiz) tedavi giderleri de anılan kanun hükmü kapsamında tazmini gereken zararlardandır.
Diğer yandan, davalı taraf geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını ileri sürmüştür. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının sağlık giderleri içinde yer aldığı ve zorunlu mali sorumluluk sigorta teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı giderine ilişkin zarardan sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı ……. için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu nedenle reddine karar verilmiştir. (Yargıtay 4. H.D : 2022/4226 Esas, 2022/12736 Karar)
İstinaf talebinde bulunan davalı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 13.280,02-TL istinaf karar harcından başlangıçta yatırılan 3.379,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.900,72-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davalı tarafça bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere …………. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.