Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/271 E. 2023/480 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/271
KARAR NO : 2023/480
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2019 (Karar)
NUMARASI : 2019/107 Esas, 2019/323 Karar
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mülkiyeti müvekkillerine ait olan …… plaka nolu … model … marka aracın, sürücü ………’in sevk ve idaresinde iken ……..’dan Erzurum istikametine seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağ tarafında bulunan ve yol çalışması yapılan sahaya düştüğünü; Bu düşme sonucunda araçta çok büyük oranda hasarın meydana geldiğini, ayrıca yapılan yolda yol çalışmasına dair herhangi bir işaretleme olmadığını; Müvekkilleri adına kayıtlı bulunan aracın davalılardan ………………… yapmış odluğu yol çalışması esnasında yol çalışması yapıldığına dair herhangi bir işaretleme olmadığından ve davalı kurumca gerekli önlemler alınmadığından trafik akışı ve güvenliğinin bozulması sebebiyle meydana gelen kaza sonucunda hasar gördüğünü, bu hasarın büyük oranda olduğunu, makina mühendisi bilirkişinin raporunda belirtildiği üzere aracın tam hasarlı ve araç olarak kabul edilmesi gerektiği oranında olduğunu, bu itibarla davalı ………………… kazanın oluşumunda % 100 oranında tam kusurlu olması sebebiyle müvekkillerinin zararını tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu; Öten yandan diğer davalı olan sigorta şirketi tarafından kazaya uğrayan araçın …………. nolu poliçe ile Kasko Sigortası ile sigortalandığını; Kasko Sigortası ile teminat kapsamına alınan …… plakalı araçta meydana gelen trafik kazası sebebiyle oluşan hasarın davalı sigorta şirketince karşılanmasının gerektiğini; bu amaçla davalı sigorta şirketinden hasar nedeniyle uğranılan maddi poliçe doğrultusunda ödenmesi talep edilmiş olmasına rağmen davalı sigorta şirketince müvekkiline her hangi bir ödeme yapılmadığını; Bu nedenlerle yargılamanın yapılarak iddialar sabit görüldüğünde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilinin maliki bulunduğu araçta oluşan hasara ilişkin olarak, aracın tam hasarlı olarak kabul edilmesi ile şimdilik fazlaya ilişkin alacak ve haklarının saklı kalması kaydıyla 5.000,00.-TL araç bedeli ve araçta oluşan hasardan dolayı iş güç kaybı nedeniyle şimdilik fazlaya ilişkin alacak ve haklarının saklı kalması kaydıyla 1.125,00.-TL olmak üzere toplam 6.125,00.-TL’nin kaza tarihi olan 26/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkillerine ödenmesine karar verilerek, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın kısmi ya da belirsiz alacak davası olduğunun açıklanması ve belirsiz alacak davası olarak açılmış ise, dava şartı noksanlığından reddinin gerektiğini, açılan hasar dosyasında aracın pert total olarak kabulüne karar verildiğini, araç üzerindeki takyidatların kaldırılması şartı ile ödeme yapılabileceğini, diğer davalı Kurumun %100 kusurlu olması nedeniyle ödeme yapılması halinde Kurumdan ödenen miktarın rücu’en tahsilinin talep edileceğini, dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden masraf ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Toplanan deliller usul ve yasaya uygun Adli Tıp kusur raporu ve 18.05.2017 tarihli Makine mühendisi ………. raporu ile ……… un son ek raporu ,tüm iddia savunmalar ile birlikte dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde,kazanın meydana gelmesinde davacı araç sürücüsünün kusursuz ,davalının sigortaladığı karşı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu,değer kaybı ve aracın kazalı halinin değerlerinin toplamı olan 40.000 TL, araç bedeli olan 42.000 TL’ye % 95 oranında yaklaştığında aracın onarım ve tamiratının yapılamasının ekonomik olmadığı, aracın pert-total olması gerektiği, kaza neticesinde oluşan maddi zararın araç bedeli olan 42.000 TL olduğu,aracın pert halinin sigorta şirketine teslim edilmediği,aracın kazalı hali ile sovtaj bedelinin 7500,00TL olduğu,aracın bedelinden sovtaj bedeli düşüldükten sonra geriye kalan 34.500TL den karşı araç kasko sigorta şirketinin sorumlu olduğu sonucuna ulaşılarak davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ İLE; 34.500,00.-TL araç değerinin davalı kasko sigorta şirketinden temrerüt tarihi olan 04/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı tarafa ödenmesine; Davacının 1.125,00.-TL iş gücü kaybı tazminat talebinin ise kasko poliçesi ile teminat altına alınmış kalemler içerisinde yer almadığından reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda hurda araç davacı müvekkilin elinde olmadığından hurda değerinin tazminattan düşülmesinin doğru olmadığını, ancak yerel mahkemece bu yön gözetilmeden aracın hurda değerinin tazminat bedelinden düşüldükten sonra araç değerinin altında bir bedele hükmedildiğini, işgücü kaybı tazminatı kasko poliçesi ile teminat altına alınmış kalemlerden olup yerel mahkemece bu konuda yeterli inceleme yapmadan eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edildiği nedenleri ile kararın bozularak geri çevrilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın 26/09/2012 tarihinde meydana geldiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresi 26/09/2014 tarihinde sona erdiğini, zamanaşımı süresi geçtikten sonra ıslah edilen kısma yönelik olarak öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduğu ve davanın ıslah ile arttırılan 37.000,00-TL kısmının zamanaşımı yönünden reddinin talep edildiğini, ancak tüm bu itirazlar mahkeme tarafından dikkate alınmadığı, zamanaşımı itirazında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, aracın olay tarihindeki piyasa bedelinin 42.000,00-TL’nin çok yüksek bir bedel olduğu gibi aynı zamanda müvekkil şirketin azami sorumluluk miktarı olarak poliçede belirlenen 31.350,00-TL’den daha yüksek bir bedele hükmedilmesinin mümkün olmadığı nedenleri ile kararın tehiri icra talepli olarak bozulmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, kasko sigorta poliçesi nedeniyle trafik kazasında tam hasara uğrayan aracın kasko bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili, …………… plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketince kasko sigortası ile sigortalı olduğunu, kasko sigortalı aracın tek taraflı kaza sonucu tam hasara uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL araç bedeli, 1.125,00 TL iş gücü kaybı tazminatının davalıdan tahsilini istemiş, 17.07.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile araç bedeli talep miktarını 42.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacıya 31.350,00 TL ödenmesi hususunda mutabakat sağlandığını, araç üzerindeki takyidatların kaldırılması gerektiğini, bu durumda sigorta bedelinin ödenebileceğini savunmuş, davacının ıslah dilekçesine karşı ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 34.500,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
1- Kasko Sigortası Genel Şartlarının 3.3.1.2. maddesi gereği, onarım masraflarının sigortalı taşıtın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile taşıtın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda araç tam hasara uğramış sayılır. Aracın tam hasara uğraması halinde, sigortacının azami sorumluluk haddini geçmemek üzere hasar anındaki sigorta değeri ödenir. Bu durumda, aracın Karayolları Trafik Yönetmeliğinin ilgili maddesi hükümleri doğrultusunda hurdaya ayrıldığına dair hurda tescil belgesi sigorta şirketine ibraz edilmeden araç sahibine sigorta tazminatı ödenmez. Değeri tamamen ödenen araç ve aksamı, talep ettiği takdirde sigortacının malı olur.
Buna göre, davalı sigorta şirketi, meydana gelen hasar bedelini tamamen poliçe limitleri içerisinde ödeme yükümlülüğü altında olup sigorta ettiren sigortalı araç hurdasının kendisine verilmesini istemedikçe, sigortacı tarafından, araç hurdası sigorta ettirenin uhdesinde bırakılıp, hurda bedelinin tazminattan indirilmesi olanaklı değildir. Mal sigortalarından olan kasko sigortasında aslolan amaç zarar bedelinin tamamen karşılanmasıdır. Hasarlı aracın kimin uhdesinde kalacağı hususunda sigortalıya seçimlik hak tanınmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında; öncelikle kasko sigortalı …… plaka sayılı aracın araç takyidat bilgilerine göre ………. Bankası A.Ş ……… Şubesi lehine rehinli olduğu anlaşılmaktadır, dain mürtehin kaydı bulunan …….Bankası A.Ş ……. Şubesinden dain mürtehin kaydının devam edip etmediği ile muvafakatının sorulması gerektiği, kabule göre de; Kasko Sigortası Genel Şartları’nın B.3.3.1.2 maddesi gereğince, pert olan aracın trafikten çekilme belgesiyle birlikte ve davacı sigortalıya seçimlik hakkı hatırlatılarak ve yukarıdaki açıklanan hususlar göz önüne alınarak, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Poliçe tanzim tarihi ve riziko tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1420/1. maddesinde “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” düzenlemesine yer verilmiş olup; aynı yöndeki düzenleme, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın C.10. maddesinde de yapılmıştır. Davacının talebi, mal sigortalarının bir türü olan kasko sigorta poliçesine dayanmakta olup, anılan mevzuat hükümleri gereği 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
Davacıya ait araç için davalı tarafından 21.05.2012-21.05.2013 vadeli kasko poliçesinin düzenlendiği; 26.09.2012 tarihinde gerçekleşen kazanın (rizikonun) poliçe süresi içinde olduğu; davanın kısmi dava olarak 10.01.2014 tarihinde açıldığı, ıslah tarihinin ise 17.07.2017 olduğu, davalı sigortacının ıslaha karşı zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü; TTK’nın 1420/1. maddesi ve Kasko Sigortası Genel Şartları’nın C.10. maddesinde alacağın muaccel olmasından sonra zamanaşımının işlemeye başlayacağı düzenlemesinin yapıldığı; KSGŞ’nın B.3.3.4.1-son cümlesi gereği de, hasar ihbarından sonraki 45. günün sonunda davacı alacağının muaccel olacağı, gözetilerek mahkemece hasar ihbarının davalı sigorta şirketine yapıldığı tarih hasar dosyası getirtilerek ve bu hususta tarafların delilleri toplanarak, davacının dava dilekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak açtığını açıkça belirtmemiş olmasına ve davanın kısmi dava olarak açılmış olduğunun anlaşılmasına göre davalının zamanaşımı def’i bakımından bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla davalı vekilinin istinaf itirazları yerindedir.
3-Davacının iş gücü tazminatı talebinin kasko poliçesinde teminat altına alınmadığı gerekçesi ile bu talebin reddine karar verilmiş ise de dosya arasındaki kasko poliçesi incelendiğinde, sürekli sakatlık klozu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının talebinin sürekli sakatlık klozu kapsamında kaldığı gözetilerek, davacının sürekli sakatlığının bulunup bulunmadığı araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca, kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf istemlerinin ayrı ayrı KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/06/2019 tarih ve 2019/107 Esas, 2019/323 Karar sayılı kararının, HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı ve davalı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının taraflara iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davacı ve davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ………… tarihinde oy birliği ile karar verildi.