Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1891 E. 2022/263 K. 25.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1891
KARAR NO : 2022/263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/238 Esas, 2021/376 Karar
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
KARAR TARİHİ : 25/02/2022
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle konkordatonun tasdiki talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekil dava dilekçesinde; müvekkil şirket … Et Ürünleri Canlı Hayvancılık Tekstil Tic. Ve San. A.Ş. 31/10/1990 tarihinde kurulduğunu, Erzurum Ticaret Sanayi Odasına kaydı yapılığını, … Ticaret Sicil Numarası ile faaliyetini …. …/ERZURUM adresinde faaliyetlerini sürdürdüğünü, şirketin toplam sermayesi 500.000,00 TL olduğunu, şirketin rehinle temin edilip banka borçları, taşınmazların değeri ile karşılanabilecek durumda olduğunu, bankaların rehinle temin edildiğini, alacaklarının mühlet içerisinde bankalarla haricen satıştan elde edilecek bedellerin doğrudan bankalara ödenmesi planlandığını, sıradaki işçi alacakları İİK.m.206 gereğince tam olarak mühlet içerisinde ödeneceğini, sigortalı olarak çalışan 4 kişi olduğunu, Konkordato teklifinin tasdiki koşulu olarak, alacaklıların eline iflasta geçebilecek tutar tahmin edildiğini ve konkordato projesinde imtiyazsız alacaklılara bu tutardan daha fazla ödeme teklifinde bulunulduğunu, konkordatoya tabi alacaklılarımızla 3 yıl vade konusunda anlaşarak, konkordatonun tasdiki tarihinden başlamak üzere aylık taksitlerle faizsiz olarak garameten ödeme yapılacağını, şirket, konkordatoya tabi alacaklılara, anapara, alacaklıların %58 faizsiz olarak ödenmeyi teklif ettiğini, bu duruma göre, alacaklıların vazgeçtikleri alacak kalemi sadece faiz alacakları olacağını, konkordatoya tabi imtiyazsız alacakların vazgeçtikleri alacak kalemi sadece faiz alacakları olacağını, konkordato mühleti içinde, konkordatoya tabi alacaklılara ödeme yapılmayacak ve bu yolla işletme sermayesi birikimi sağlanacağını, şirketin 2019 yılı sonuna kadar (8 ayda) 2.968.000,00 TL; 2020 yılında 5.100.000,00 TL; 2021 yılında 5.982.000,00; 2020 yılında 6.780.000,00 TL; 2023 yılı 4 ayı için 2.600.000,00 TL brüt satış (ciro) yapması öngörüldüğünü, şirketin toplam (kümülatif) 23.340.000,00 TL kar elde edeceğini, şirketin mühlet öncesi doğmuş olan borçları konkordatonun tasdiki kararından itibaren 3 yıl vadede, ayda bir yapılacak ödemelerle ile ödenerek tasfiye edileceğini ve şirket 2020 yılı dönemi yılı sonu itibariyle pozitif nakit akışına ulaşacağını, müvekkil şirkette halen sigortalı olarak 8 kişi çalışmakta olup sezonda 40-50 kişiye bulmakta şirket ortakları ve müdürleri de dikkate alındığında yaklaşık 60 aile şirketten geçimini sağlandığını, müvekkil şirkete tam kapasite ile kesimhaneyi işletmesi durumunda 200 işçi kapasitesi olacağını, bu sebeplere nazaran müvekkil şirket lehine üç aylık geçici mühlet kararı verilmesini, şirkete bir geçici konkordato komiseri atanmasını, şirket mallarının muhafazası için gerekli tedbirler zımnında, şirket malvarlığının korunması amacı ile, konkordato mühletinin sonuna kadar 6183 sayılı kanuna göre yapılan takipler de dahi olmak üzere şirkete karşı icra ve iflas yoluyla takip başlatılmasının engellemesini, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde malların muhafaza altına alınması ve satış işlemlerinin durdurulmasını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasını, şirketin keşide ettiği çeklere karşılıksız şerhi vurulmasının önlenmesini ve alacaklı bankalardaki şirket hesaplarında mevcut blokajlarının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir yoluyla karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Konkordato komiseri 04/10/2021 havale tarihli son raporunda özetle; davacı şirketin konkordato sürecinde borçlarından kurtulma gayreti içerisinde olduğunu, ticari faaliyetlerini arttırarak devam ettiğini, şirketin kayıtlı değerinin toplam 13.114.972,20 TL olduğunu, şirketin kayıtlı aktif mal varlığının değerinin ise 32.281.076,41 TL olduğunu, şirketin borca batık durumda olmadığını, ticari faaliyetinin karlılık oranının üretime dayalı olduğunu, 2021 yılı 9 aylık brüt satış tutarının 9.607.096,43 TL’ye ulaştığını, satış karının 243.645,05 TL olduğunu, şirket borçlarının 3/2’sinin kesin mühlet içerisinde yapılan yapılarak ödendiğini, şirketin borçlarında büyük oranda kurtulduğunu, alacaklı olan Türkiye … Bankası A.Ş ile borcun yapılandırılması hususunda görüşmelerin devam ettiğini, şirketin aktif mal varlığı değerinin 9.913.831,08 TL, pasif mal varlığı değerinin ise 9.670.186,03 TL olduğunu, şirketin ön projede belirtilen sisteme sadık kaldığını, konkordato tasdiki şartlarının oluştuğunu beyan etmiştir.
Konkordato talep eden davacı vekili av. … 12/10/2021 tarihli celsedeki beyanında; “Biz eski beyanlarımızı tekrar ile biz … ve … haricinde diğer tüm alacaklılar ile anlaştık, şuan … bankası ile görüşmeler devam etmektedir, ancak … bankası anlaşmama eğilimindedir, konkordatonun tasdiki şartları oluşmuştur, davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Konkordato Komiseri … 12/10/2021 tarihli celsedeki beyanında: “Davacı firma konkordato ön projesine sadık kalarak iyi niyetli girişimlerde bulunmaktadır, faaliyetlerine devam etmektedir, bu süre içerisinde Erzurum il sınırları içinde şubeler açmıştır, davacı firmanın gelirinde gözle görünür bir artış bulunmaktadır, alacaklılarla anlaşmış ve bu anlaşmalar doğrultusunda ödemeleri de yapmaktadır, ancak … ile yapılan görüşmelere rağmen herhangi bir anlaşma sağlanamamıştır, bunun dışında diğer alacaklılar ile yapılan anlaşmalar da dosyaya ibraz edilmiştir, konkordatonun tasdiki için yasada aranan şartlar gerçekleşmiş olup, konkordatonun tasdiki hususunda takdir mahkemenizindir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İlgili … Bankası vekili Av. … 12/10/2021 tarihli celsedeki beyanında: ” önceki beyanlarımızı tekrar ile davanın reddine karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İlgili … Bankası vekili Av. … 12/10/2021 tarihli celsedeki beyanında: “önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davacı firma ile müvekkil bankaya olan bir kısım borçlarından dolayı anlaşma sağlanmıştır, ancak bankaya olan borçların tamamı yönünden anlaşma yoktur, yapmış olduğumuz anlaşma doğrultusunda da icra takiplerindeki itirazlarından vazgeçmiş olmaları gerekecekti, her ne kadar itirazlardan vazgeçildiği beyan edilmiş ise de, takip dosyalarında bu yönde herhangi bir beyan bulunmamaktadır, karar konusunda takdir mahkemenindir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İlgili … bankası vekili Av. … 12/10/2021 tarihli celsedeki beyanında: “önceki beyanlarımızı tekrar ederiz, davanın reddi ile tedbirlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ederiz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yargılamanın devamı sırasında davacı borçludan alacaklı olduğunu belirten ilgililer dosyaya müdahale talebinde bulunmuşlar ve sundukları beyan dilekçelerinde davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davacı borçluya mahkememizce verilen geçici ve kesin mühlet süreleri içerisinde konkordato komiserleri tarafından konkordato sürecinin işleyişine ve şirketin faaliyetlerine yönelik düzenlenen raporlar dosyamız arasına ibraz edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında konkordato komiserleri tarafından davacı borçlu şirketin mal varlıklarının değerlerinin tespiti amacıyla bilirkişi raporları aldırılmış ve raporlar dosyamız arasına ibraz edilmiştir.
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava İİK’nın 285 vd.maddelerinde belirtilen konkordato istemine dayanmaktadır.
Konkordato; bir borçlunun alacaklıları ile yasada ön görülen çoğunluğu ile mahkeme gözetiminde yaptığı ve ticaret mahkemesi tarafından tasdik edildikten sonra sonuç doğuran cebri anlaşmadır. Bu anlaşma doğrultusunda alacaklılar alacaklarının bir kısmından feragat etmekte veya borçluya borcunu ödemesi hususunda vade tanımakta, borçlunun da mahkemece tasdik edilen bu anlaşmaya uygun şekilde borçlarını ifa etmesi halinde borçlarından kurtulmasını sağlayan hukuki bir kurumdur. Konkordatoda hedeflenen amaç, borçlu ile alacaklıları arasında mahkemenin gözetiminde yapılan ve borçlunun malvarlığının iflas usulüyle tasfiyesini önlemek veya durdurmaktır. Bu şekilde yapılan anlaşmada mali durumu bozulmuş olan borçlunun iflası önlenerek hem borçlu hem de alacaklılar korunmaya çalışılmıştır. Konkordato sayesinde iflasa tabi olan borçlu muhtemel bir iflastan ve iflasın ağır sonuçlarından, iflasa tabi olmayan borçlu ise tüm mal varlığını kaybetmekten kurtulacaktır. Aynı şekilde alacaklılarda iflasa uğrayan borçludan alacaklarını alma konusunda iflas ve haciz masrafları yapmadan, iflas halinde ellerine geçebilecek olan muhtemel miktardan daha fazlasını tahsil ederek avantajlı konumda bulunabileceklerdir.
2004 sayılı İİK’nın 287.maddesinde konkordato talep edilmesi sonrasında geçici mühlet kararı verebileceği ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı hususunda yakından inceleme yapılması amacıyla geçici konkordato komiseri tayin edebileceği düzenlenmiştir. İİK ‘nın 289/3.maddesinde de konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda davacının konkordato talebi ile mahkememize başvurmasının ardından 10/07/2019 tarihinden itibaren İİK’nın 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet verilmiş, 04/10/2019 tarihinde 1 yıllık kesin mühlet verilmiş olup, 19/10/2020 tarihinde pandemi süresince duran süreler için kesin mühletin 86 gün süre ile uzatılmasına karar verildikten sonra 13/01/2021 tarihinde 6 aylık kesin mühlet süresi verilmiştir.
2004 sayılı İİK’nın 302.maddesinde alacaklılar toplantısı ve projenin kabulü için gerekli olan çoğunluğa ilişkin düzenleme yapılmış olup, buna göre komiserin alacaklılar toplantısına başkanlık edeceği ve borçlunun durumu hakkında bir rapor vereceği belirtildikten sonra konkordato projesinin kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imzalanması halinde kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili ödeme güçlüğüne düşen davacı şirket ile ortaklarının alacaklıları ile konkordato akdetmek istediklerini, davacı şirketin faaliyetlerine devam ederek kar elde edeceğini, ek kaynaklar yaratacağını ve tasarruf tedbirleri uygulayacağını mal varlığından yapılacak satışlar ile gelir elde edeceğini ve bu şekilde borçlarını ödeme yönünde girişimlerde bulunacağını belirterek, konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
Konkordato talepli davanın açılmasından sonra mahkemece geçici mühlet verilmesi ve konkordato komiseri tayin edilmesinden itibaren konkordato komiseri 2004 sayılı İİK’nın 288.maddesi uyarınca yapacağı ilanla, ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde alacaklarını bildirmek üzere alacaklıları davet edecektir. Ayrıca ilanın bir sureti de adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlanda alacaklarını bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri de ihtar edilir. Bu ilan üzerine konkordato talep eden davacıdan alacaklı olduğunu ileri sürenler komisere başvurarak alacaklarını kaydettireceklerdir. Konkordato projesinin hazırlanması, alacaklıların bildirilmesi ve tahkikinin tamamlanmasından sonra komiser 288.madde uyarınca yapacağı yeni bir ilanla alacaklıları konkordato projesini müzakere etmek üzere toplanmaya davet edecektir. Bu şekilde oluşturulan alacaklılar toplantısında, davacı borçlunun konkordato teklifi alacaklılar tarafından değerlendirilecek ve yasanın aradığı nisapta kabul edilmesi halinde konkordatonun tasdikine karar verilebilecektir. Somut olayda ise, her ne kadar davacı borçlular konkordatonun tasdikini talep etmişler ise de; yukarıda açıklandığı şekilde alacaklılar toplantısının yapılmadığı ve konkordatonun tasdiki amacıyla alacaklılar tarafından yasanın aradığı nisapta çoğunluğun sağlanamadığı anlaşılmaktadır.
Yargılamanın devamı sırasında davacı borçlu, konkordato tasdiki için yukarıda belirtildiği şekilde alacaklıları, alacaklılarını bildirmeleri için davette bulunmadan ve alacaklılar toplantısı yapmadan alacaklılar ile borçların yapılandırılması hususunda görüşmeler yapmış ve borçların yapılandırılmasına ilişkin hazırlanan protokollerin dosya kapsamına ibraz etmiştir. Ancak, davacı borçlu ile alacaklılar arasında düzenlenen bu protokollerde her bir alacaklı yönünden farklı oran ve miktarlarda anlaşılmış ve ödeme tarihleri de her bir alacaklı yönünden farklı olarak belirlenmiştir. Yine, davanın devamı sırasında davacı borçlu tarafından bir kısım borçlar ödenerek kapatılmıştır. Konkordato, bir borçlunun alacaklılarının belli bir çoğunluğu ile yaptığı ve ticaret mahkemesinin tasdiki ile hüküm ifade eden cebri anlaşmadır. Konkordato talebinde bulunan davacı borçlunun dürüstlük kuralına da uygun bir şekilde hareket ederek alacaklılarına zarar verme kastı olmaksızın eşitlik ilkesi uyarınca borçlularından kurtulmak gayreti içerisinde gerekmektedir. Ancak somut olayda davacı borçlunun yargılamanın devamı sırasında bir kısım borçlarını ödeme yoluna gittiği, bir kısım borçları yönünden ise alacaklıları ile ayrı ayrı antlaşmak suretiyle alacağı protokole bağladığı görülmektedir. Davacı borçlunun bu şekildeki borç ödeme ve yapılandırması konkordato kurumunun amacına uygun düşmediği gibi alacaklılarına eşit davranma yükümlülüğünü de ihlal etmektedir. Zira, yapılan ödemelerin veya borçların yapılandırılmasına ilişkin davacı borçlunun bu girişimleri, konkordatonun tasdiki için yasada aranan şartları taşımadığı gibi mahkeme denetimini ve ön projenin uygulanabilirliğini engellemektedir. Bu nedenle, her ne kadar davacı borçlu alacaklıları ile anlaşma sağlayarak konkordatonun tasdiki için gerekli nisabı sağladığını beyan etmiş ise de yapılan bu anlaşmalar ön projede belirtilen şekilde olmadığı gibi yasada aranan şartları taşımamaktadır. Bu nedenle davacı borçlunun konkordato projesinin tasdiki talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosyaya ibraz edilen 07/10/2021 tarihli komser raporunda; şirketin ticari faaliyetlerinin artarak devam ettiği, ticari faaliyetin karlılık oranlarının üretime dayalı olduğu, şirketin mevcut aktif mal varlığı değerlerinin borçlarını karşılayabilecek durumda bulunduğu ve bu haliyle şirketin borca batık durumda olmadığı belirtilmiş olup, davacının konkordatonun tasdiki talebinin reddine karar verilmekle birlikte borca batık durumda olmadığı” gerekçesiyle karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili; müvekkili şirketin kurulduğu gün itibari ile bu güne kadar verimli bir çalışma içerisinde olduğunu, çok sayıda işçi istihdam ettiklerini, ancak küresel kriz nedeniyle ve gecikmeli alacakları nedeniyle maddi sıkıntılar içerisine girdiğini, bankaların bu süreçte alacaklarını tahsil etmeleri şirketin yeni borçları karşılayamadığı, açılan konkordato ön projesi hazırladıklarını yaptıkları iş gereği bankalar ile devamlı olarak ticari ilişki içerisinde olup bankaların küresel ekonomik krizi ile birlikte kredi ve teminat verme konusunda zorluk çıkardıklarını, bu durumunda şirket adına zorluk doğurduğunu, müvekkil şirketin konkordato sürecinde gerekse davalarının reddinden sonra yapmış olduğu protokollere sadık kaldıklarını ve borçlarını ödediklerini, konkordato tasdikinden sonra Türk … Bankası ile yapılandırıma konusunda girişimlerinin olduğunu, ancak olumlu netice alamadıklarını, KGF alacaklarının rüçhanlı alacak olmadığını, mahkemenin bu şekilde değerlendirilmesi gerektiğini, alacaklılar toplantısı yapılmadığı, konkordato sürecinde alacaklıların, alacaklarını usulünce bildirmeye davet edilmediği, bildirilen alacakların usulünce tahkik edilmediklerini, borçlu şirketin bu husustaki beyanlarının dikkate alınmadığını, bu hususların gözardı edilerek eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, iflas dışı karma konkordatoya ilişkindir.
Konkordato, borçlarını ödeyemeyen veya ödemeyememe tehlikesi ile karşılaşan herhangi bir borçlunun, kendisine vade tanınmak ve / veya indirim yapılmak suretiyle borçlarını dürüstlük kuralı çerçevesinde ve alacaklılarına karşı eşit davranmak suretiyle ödemelerini planlayıp belirli şartlar altında alacaklıları ile görüşüp iflasına göre daha iyi şartlar altında ödemelerini tamamlayıp faaliyetine devam etmesini sağlayan alacaklılar ile borçlunun lehine fayda sağlamayı amaçlayan karşılıklı olarak yürütülen bir süreçtir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alacaklılar toplantısının yapılmaması ve aynı zamanda alacaklılar ile toplantı dışında haricen görüşülerek her bir alacaklı ile farklı şekillerde anlaşılmış olması sebebiyle eşitlik ilkesinin ihlali ve alacaklılar toplantısının yapılmaması dikkate alınarak konkordato tastik talebinin reddine karar verilmiştir.
İstinaf yasa yoluna başvuran davacı vekili, yaşanan ekonomik sıkıntılar ve küresel krizin etkisi ile ekonomik anlamda zor duruma düşen şirketin bu ekonomik krizin atlatılması için konkordato talebinden sonra farklı alacaklara farklı miktarda ödeme yaptıklarını ve alacaklılar ile yapmış oldukları protokollere sadık kalarak borçlarını ödemeye devam ettiklerini, Türkiye … Bankasına olan borcun, Kredi … olan borç olduğunu ve alacaklılar toplantısı yapılmaması konkordato sürecinde alacaklıların alacaklarını usulünce bildirmeye davet edilmemesi, bildirilen alacakları usulünce tahkik edilmeleri, borçlu şirketin bu alacaklarla ilgili olarak beyana davet edilerek kabul edip edilmediği hususlarında beyanının sunulması hangi alacağın çekişmeli olduğu hangi alacağın konkordato projesine alınıp alınmadığı alınacak ise rehinli veya rehinsiz alacak olarak hangi miktarlarda değerlendirmeye alacakları hususunda beyanların alınarak karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ifade ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Konkordato borçlarını ödeyemeyen yada ödeyememe tehlikesi ile karşılaşan her hangi bir borçlunun kendisine vade tanınmak yada indirim yapılmak veya bunların her ikisini birlikte uygulanan alacaklıyı ve borçluyu koruyarak ülke ekonomisine katkı sağlamayı amaçlayan bir kurumdur. Bu durumda olan borçluların konkordato talebinde bulunmaları şart değildir. Resmi makamları sürece katmaksızın alacaklılar ile tek tek görüşerek borç ödeme konusunda karşılıklı anlaşma yapabilirler. İşte bu hale mahkeme dışı konkordato denilmektedir. Ancak resmi makamların sürece katıldığı ve 2004 Sayılı İİK ‘da düzenlenen konkordato ya mahkeme içi konkordato denilmektedir ve sürecin kanunda belirtilen şekil ve şartlarda yürütülmesi şarttır. Aksi halde mahkeme dışı konkordato kurumuna başvurulabilir. Bu nedenlerle, mahkeme içi konkordato kurumuna başvuran davacı borçlunun kanunda belirlenen konkordato süreç ve prosedürüne aynen riayet etmesi gereklidir. Aksi halde konkordato tastik talebi reddedilir. Buna göre, mahkeme içi konkordato talebinde bulunan borçlunun her bir alacaklı ile ayrı ayrı görüşmesi alacaklılar toplantısı yapmaması ve alacaklılar ile farklı şartlarda anlaşması 2004 Sayılı İİK ‘da düzenlenen konkordato süreç ve şartlarına uymadığı, eşitlik ilkesine riayet etmediğini göstermektedir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygundur. Yine bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK ‘nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esasdan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran taraflar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 25/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.