Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1827 E. 2023/1924 K. 29.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1827
KARAR NO : 2023/1924
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/281 Esas, 2021/344 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 08/08/2018 günü …. Semtine gitmek için Erzurum …. önündeki duraktan ….’in sevk ve idaresindeki …. plakalı sayılı minibüse bindiğini, ayakta yolcu olarak araç içindeki direğe tutunduğunu, minibüsün kavşağa geldiği sırada müvekkilinin ücret ödemek için şoföre doğru hamle yaptığı sırada sürücünün ani ve sert bir fren yapması sonucunda vites arasındaki para kutusunun üzerine düşerek sıkıştığını, minibüsteki bulunan diğer yolcuların da bir kısımı savrularak müvekkili üzerine düştüğünü, olay anının şokuyla vücudundaki ağrıların şiddetini hissedemeyen müvekkilinin minibüsten indiğinde yürüyemediğini fark ettiğini, bunun üzerine hastaneye gittiğini, omuriliğinde çatlak ve kuyruk sokumundan içeriye doğru dönüş olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle müvekkiline on gün iş göremezlik raporu verildiğini, olay nedeniyle soruşturma yapıldığını ve kamu davası açıldığını, sürücü hakkında taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan hüküm kurulduğunu, müvekkilinin uzun süreli tedavisine rağmen sağlığına kavuşamadığını, kaza sonrasında hayat standardında büyük düşüş olduğunu, kaza öncesi …çağrı merkezinde çalışmakta iken kazayla birlikte yaşadığı sakatlık uzun süre oturmasına müsaade etmediği için işinden ayrıldığını, bu nedenlerle olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin dava ve talep hakkının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı …….’ten alınarak davacıya verilmesine, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın yolcu taşıması sırasında meydana geldiğinden cihetle davacının zararının öncelikle Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigortasından karşılanması gerektiğini, karayolu taşıması sırasında yoluculara yönelik olarak meydana gelen zararlarda sigortacılar açısından, müteselsil değil, sıralı sorumluluk öngörüldüğünü, zarar görenlerin dilediği sigortacıya başvurma hakkının bulunmadığını, kanunda öngörülen sisteme göre meydana gelen zararların öncelikle taşımacılık sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, davaya konu meydana gelen kazada kusur ve maluliyet durumunun tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle husumet itirazlarının kabulü ile, açılmış olan haksız ve mesnetsiz davanın sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın herhalde reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davası olduğundan adli tıp kurumu tarafından düzenlenen maluliyet raporu, aktüerya raporu ve dosya arasında bulunan ve mahkememizce kusur değerlendirmesi açısından yeterli görülen 03.05.2019 tarihli trafik uzmanı bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 2.263,13 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı …yönünden 15.01.2019 tarihinden, davalı ……. yönünden ise 08.08.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davacının yaşı meydana gelen kazada kusurunun bulunmaması, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, maluliyet durumu nedeniyle çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi göz önüne alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.500,00 TL’nin davalı …….’ten alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 2.263,13 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı …yönünden 15.01.2019 tarihinden, davalı ……. yönünden ise 08.08.2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 2.500,00 TL’nin davalı …….’ten alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun süren tedavi sürecine rağmen halen sağlığına kavuşamadığını, sakatlandığı bu trafik kazası sebebiyle çalışmasının oldukça zorlaştığı gibi hayat standartlarında büyük bir düşüş olduğunu, uzun süren sakatlığı nedeniyle…….Çağrı Merkezindeki işinden ayrılmak zorunda kaldığını, kaza sonrası eve mahkum olan müvekkilinin psikolojisinin alt üst olduğunu, dava konusu kazanın müvekkilinin evliliğinin ilk ayında gerçekleştiğini, kaza sonrası dönemde çocuk sahibi olacağını öğrenen müvekkilinin sakatlığı nedeniyle fiziksel olarak büyük problemler yaşadığını ve normal şartlardan daha ağır bir hamilelik dönemi geçirdiğini, sakatlığı nedeniyle çocuğu ile yeterince ilgilenemediğini, bu durumun müvekkilinin daha fazla yıpranmasına neden olduğunu, somut olayda hükmedilen tazminat miktarının kanunun ve Yargıtay içtihatlarının belirlediği kriterlere uygun olmadığını, çok düşük olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; davacı davalılardan ……. adına kayıtlı olan şehir içi dolmuşunda yolculuk yaparken sürücünün ani hareket etmesi sonucu düşüp yaralanmış olup bu nedenle tazminat talep etmektedir. … davacı ile davalı ……. arasında taşıma sözleşmesi kurulmuştur. Trafik kazası da bu sözleşmenin ifası sırasında gerçekleşmiştir. Öteki davalı ise aracın trafik sigortacısıdır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3/ (1) maddesinin (1) bendinde ise tüketici işlemini; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Bu hukuki işlemin 6502 Sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Dava; tüketici sıfatına sahip davacı ile yolcu taşımacılığı yapan davalı ……. arasındaki yolcu taşıma ilişkisinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin olup, 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra 01/09/2020 tarihinde açılmıştır.
6502 sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemesi görevli olacağı öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 83/2 maddesi, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez hükmünü ihtiva etmektedir. Davacı ile diğer davalılardan sigorta şirketi arasında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmasa dahi, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının istenilmesi, davalı … şirketi hakkındaki davanın tefrikinin usul ekonomisine uygun düşmemesi ve farklı kararların verilmesinin önüne geçilmesinin amaçlanması nedeni ile tüketici mahkemesinin görevli olmadığından bahsedilemez.
6100 Sayılı HMK’nun 1 inci maddesine göre görev hususu kamu düzenine ilişkin ve 114/1-c maddesi uyarınca ayrıca dava şartı olduğundan aynı Kanunun 115 inci maddesi uyarınca da her aşamada mahkemece kendiliğinden göz önüne alınması zorunludur. Buna göre ise o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı ve karar kesinleştiğinde talep halinde gönderme kararı verilmesi, aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırıdır (Benzer Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29/09/2015 gün ve 2015/9974 esas, 2015/9594 karar sayılı ilamı, Yargıtay (Kapatılan).17. Hukuk Dairesinin 26/01/2017 gün ve 2016/18663 esas, 2017/640 karar sayılı ilamı). Bu nedenle davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğu halde Asliye Ticaret Mahkemesince davanın esasına girilerek karar verilmesi usul bakımından hukuka aykırı ve bu husus kamu düzeniyle ilgili olduğundan 6100 Sayılı HMK un 355/(1) inci fıkrası uyarınca resen Dairemizce göz önüne alınmıştır.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınmak ve değerlendirilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin yerel mahkeme kararının HMK 355 ve 353/1-a-3 maddeleri gereğince re’sen kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2021 tarih ve 2020/281 Esas, 2021/344 Karar sayılı hükmünün HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3. maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının davacıya iadesine,
5-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf kanun yolu başvurusunun incelenmesi sırasında duruşma yapılmadan karar verildiğinden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere …….tarihinde oy birliğiyle karar verildi.