Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1669 E. 2021/1522 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1669
KARAR NO : 2021/1522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2021 (Karar)
NUMARASI : 2018/638 Esas, 2021/289 Karar
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla
308/h))
KARAR TARİHİ : 24/12/2021
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddi ile konkordato projesinin tasdikine dair verilen karara karşı alacaklı davacı …Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Tic. Ve Pazarlama Ltd. Şti. ile … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA:
Davacı vekili 28/10/2018 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; …Gıda ve İht. Mad. Tic. Paz. Ltd. Şti. ‘nin Erzurum merkezli bir şirket olduğunu, tüm Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Türkiye genelinde temel gıda maddeleri alım-satımı yaptığını, müvekkil şirketin bu zamana kadar üstlenildiği bütün taahhütleri yerine getirdiğini ve ticari itibar kazandığını, müvekkili şirketin deposunun 27/12/2018 tarihinde meydana gelen bir yangın neticesinde kullanılamaz hale geldiğini, neredeyse 10.000.000,00 TL emtiasının kullanılamaz hale geldiğini, müvekkil şirketin mali yapısını ortaya koyan belgeler incelendiğinde, müracaat tarihi kapsayan dönem itibariyle vadesi gelecek olan dönem borçlarının ödenemeyeceğinin anlaşılacağını, bu durumun doğurduğu tehlikenin ise gerçekleşecek icra takiplerinin müvekkilinin likiditesini tamamen bozacağını, içine girilen vadesinde borçlarını ödeyememe ve muhtemel bir iflas ile karşılaşılması durumunun geçici bir hal olduğunu, bu süreçte ekonomik sıkıntıdan çıkarak iyileşmesinin sağlanması yönünde işbu konkordato talebinde bulunarak ön projenin sunulduğunu, müvekkili şirketin öngördüğü ortalama faaliyet kârının 12.373.786,35TL, alacaklar toplamının 19.322.738,82 TL olduğunu, ipoteksiz gayrimenkuller satışlarının değerinin ise acil satış olarak değerlendirse dahi 4.000.000,00 TL olduğunu, bu miktarların borçların tamamını dahi ödemeye yetecek miktarlar olduğunu, haklarında konkordato talep ettikleri … ve … ‘in de konkordato talebinde yer almasının zorunlu bir durum olduğunu, müvekkili şirketin eski ortağı olan … ile şirketin tek hissedarı …’in şirketin kredi borçlarına kefil olduklarını, müvekkil şirketin bazı borçları için kredi alacaklıları lehine … ve …’e ait olan taşınmazlar üzerinde ipotek tesis edildiğini, müvekkili şirketin borçlarına kefil olan ve ipotek gösteren … ve … hakkında da konkordato kararı verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle ihtiyati mahkemece uygun görülecek tedbirlerin alınmasına, İİK 287.maddesi uyarınca kesin mühlet verilmesine, konkordato taleplerinin kabulü ile yasada belirtilen sair kararların alınmasına ve konkordato taleplerinin tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince “Konkordato; bir borçlunun alacaklıları ile yasada ön görülen çoğunluğu ile mahkeme gözetiminde yaptığı ve ticaret mahkemesi tarafından tasdik edildikten sonra sonuç doğuran cebri anlaşmadır. Bu anlaşma doğrultusunda alacaklılar alacaklarının bir kısmından feragat etmekte veya borçluya borcunu ödemesi hususunda vade tanımakta, borçlunun da mahkemece tasdik edilen bu anlaşmaya uygun şekilde borçlarını ifa etmesi halinde borçlarından kurtulmasını sağlayan hukuki bir kurumdur. Konkordatoda hedeflenen amaç, borçlu ile alacaklıları arasında mahkemenin gözetiminde yapılan ve borçlunun malvarlığının iflas usulüyle tasfiyesini önlemek veya durdurmaktır. Bu şekilde yapılan anlaşmada mali durumu bozulmuş olan borçlunun iflası önlenerek hem borçlu hem de alacaklılar korunmaya çalışılmıştır. Konkordato sayesinde iflasa tabi olan borçlu muhtemel bir iflastan ve iflasın ağır sonuçlarından, iflasa tabi olmayan borçlu ise tüm mal varlığını kaybetmekten kurtulacaktır. Aynı şekilde alacaklılarda iflasa uğrayan borçludan alacaklarını alma konusunda iflas ve haciz masrafları yapmadan, iflas halinde ellerine geçebilecek olan muhtemel miktardan daha fazlasını tahsil ederek avantajlı konumda bulunabileceklerdir.
2004 sayılı İİK’nın 287.maddesinde konkordato talep edilmesi sonrasında geçici mühlet kararı verebileceği ve konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığı hususunda yakından inceleme yapılması amacıyla geçici konkordato komiseri tayin edebileceği düzenlenmiştir. İİK ‘nın 289/3.maddesinde de konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin mühlet verileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda davacının konkordato talebi ile mahkememize başvurmasının ardından 02/01/2019 tarihinde 3 aylık geçici mühlet verilmiş ve davacıya mahkememizce konkordato komiserleri tayin edilmiştir. Daha sonra Konkordato komiserinin yapmış olduğu incelemeler sonucunda konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunu belirterek hazırlamış oldukları raporları mahkememiz sunmaları sonrasında duruşma açılmış olup; davacı borçlu ile konkordato komiserlerinin konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğuna ve davacı borçlunun iyi niyetli girişimlerde bulunduğuna dair duruşmada beyanda bulunmaları üzerine mahkememizce davacı borçluya İİK’nın 289/3.maddesi uyarınca 1 yıllık kesin mühlet verilmiştir. Mahkememizce verilen 1 yıllık kesin mühlet süresi sonrasında konkordato komiserlerinin sunmuş oldukları raporda, konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunu, davacı borçlunun borçların ödenmesi ve yapılandırılması hususunda girişimlerinin bulunduğunu belirtmesi üzerine mahkememizce 16/06/2020 tarihinde konkordato mühletinini 6 ay uzatılmasına karar verilmiş olup, pandemi sürecinde sürelerin durmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi doğrultusunda 17/12/2020 tarihinde 86 günlük ek süre daha verilmiştir.
2004 sayılı İİK ‘nın 292.maddesinde aynen; “İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun
alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” hükmü mevcuttur.
Davacı tarafından mahkememize sunulan ön projede ve dava dilekçesinde davacı şirketin mevcut borçlarını ödeyememesi halinde iflas ile karşılaşması ve mevcut işlerini kaybetmesi sonucunda teminat ve teminat mektuplarının irat kaydedilmesi durumunda alacaklıların büyük zarara uğrayacağı ve alacaklılar arasındaki dengenin bozularak alacaklıların alacaklarına kavuşmasının güçleşeceği belirtilmiş olup, davacı firmada 25’e yakın çalışan personelin bulunduğunu, davacı şirketin aktiflerinde yer alan mal varlığı değerlerinin 59.492.705,97-TL, pasifinde yer alan değerlerin ise 43.726.118,99-TL olduğunu, buna göre davacı şirketin borca batık durumda olmadığı ve öz kaynaklarının rayiç değer bilançosunda 20.233.220,23-TL olarak belirtildiğini, şirketin 2013-2017 yılları arasındaki faaliyetlerine ilişkin değerlendirme yapıldığında da; faaliyet gelirlerinin artış göstererek devam ettiğini, şirketin 2013 yılında 363.998,72-TL tutarında faaliyet karı elde ettiğini, 2017 yılında ise bu faaliyet karının 2.901.603,31-TL ‘ye yükseldiğini, bu nedenle 6 ay geri ödemesiz + 23 ay vadeli konkordato teklifinde bulunduklarını, bu kapsamda borçların tasfiyesinde şirketin esas faaliyetlerinden elde edeceği karlar ile alacaklarının tahsilatından elde edilecek gelirlerin kullanılacağını, alacaklılardan indirim istemeyip faizsiz vade teklifinde bulunduklarını, şirketin aktifinde yer alan duran varlığın satışın düşünülmediğini ve ödenmiş sermayesinin de arttırılmasının planlanmadığını, alacaklıların alacaklarının tamamına kavuşmuş olacaklarını beyan etmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında konkordato komiserleri tarafından sunulan geçici raporlarda davacıların kamuya ve personele olan borçların ödenmesi noktasında girişimlerde bulunulduğu ve bankalara olan borçların ödenmesi ve yapılandırılması hususunda da iyi niyetli çalışmaların bulunduğu belirtilmiştir.
Konkordato komiserleri tarafından dosyamız arasına sunulan son raporda da, davacı şirketin iş yerinde oluşan yangın nedeniyle şirketin ana faaliyetlerini ve ticari yapısını devam ettirmemesi nedeniyle ön projede ön görülen gelirlerin elde edilemediği, davacı tarafın taraf olduğu bayilik anlaşmaları ve sözleşmelerinin ilgilileri tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, bu nedenle davacı şirketin ticaretini devam ettiremediği, konkordato talepli iş bu davanın 28/12/2018 tarihinde açılmasından sonra karar tarihine kadar geçen süre içerisinde davacının toplamda 171.943,29-TL tutarında bir kısım kamu borçlarının ödendiği, yine 57.909,91-TL tutarında Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçların ödendiği, 81.650,19-TL tutarında personellere yönelik ödemelerin yapıldığı, bir kısım alacaklılar ile yapılan anlaşmalar doğrultusunda 2.167.355,00-TL tutarında borç ödemesinin gerçekleştiği belirtilmiştir. Davacı şirketin konkordato talepli davanın yargılaması sırasında aktifinde yer alan bir kısım mal varlıklarının satışını gerçekleştirerek bu ödemeleri yaptığı dosya kapsamı ile sabittir. Son rapor tarihi olan 06/09/2021 tarihi itibariyle davacı şirketin toplamda 30.229.052,00-TL tutarında kredi borcu ve cari borcunun bulunduğu, davacı şirket ile şirket ortaklarına ait olan toplam mal varlığı değerlerinin 15.995.425,70-TL olduğu ve şirketin cari alacaklarının 3.254.433,85-TL olduğu, buna göre davacıların toplam mal varlıkları değerlerinin 19.249.859,55-TL olarak bildirildiği ve buna göre davacıların aktif mal varlığı değerleri toplamının şirketin borç miktarını karşılamaya yetmediği sonucuna varılmaktadır. Her ne kadar konkordato komiserleri raporlarında davacı şirkete ait iş yerinin yanması nedeniyle mahkememizin 2020/…Esas sayılı ve birleşen 2020/… Esas sayılı dosyaları üzerinden sigorta şirketlerine karşı tazminat davası açtıklarını ve dava tarihi itibariyle toplamda 13.000.000,00-TL tutarında alacağın şirketin kasasına girme ihtimalinin bulunduğunu ve bu bedel ile birlikte davacıların aktifinde kayıtlı mal varlıkları değerlerinin toplamının şirketin tüm borcunu ödemeye yeteceğini belirtmişler ise de; davacı şirket tarafından iş yerinde meydana gelen yangın nedeniyle sigorta şirketlerine yönelik mahkememizde açmış oldukları 2020/…ve birleşen 2020/… Esas sayılı dosyaların halen derdest oldukları, dosyaların bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla bilirkişi heyetine tevdi edildiği, konkordato komiserlerinin belirttiği gibi henüz karar tarihi itibariyle 13.000.000,00-TL tutarında bir alacağın bulunduğuna dair herhangi bir tespitin veya hesaplamanın bulunmadığı, davacılar ve konkordato komiserlerinin bu tutarda tazminat alacaklarının doğacağına yönelik beyanlarının beklentiden ibaret olduğu, mahkememizce verilmesi beklenen muhtemel karar doğrultusunda konkordato sürecinin başarıya ulaşacağını söylemenin temenniden öteye geçmeyeceği anlaşıldığından, konkordato komiserlerinin sigorta şirketlerinden 13.000.000,00-TL tutarında tahsil edilecek olan alacağın şirketin aktifine kayıt edilmesi yönündeki beyanlarına mahkememizce itibar edilmemiştir.
Konkordato ön projesinde, konkordatonun başarıya ulaşması ve borçların tasfiye edilmesi için kullanılacak olan kaynaklar arasında şirketin esas faaliyetlerinden elde edeceği karlar ile alacakların tahsilatı gösterilmiş olup, davacı şirketin 2013-2017 yılları arasında ticari faaliyetleri nedeniyle elde ettiği gelirlerin artan oranda büyüdüğünü, bu kapsamda 2017 yılında 55.557.173,07-TL tutarında net satış yapıldığını, 9.080.447,93-TL tutarında brüt satış karının bulunduğunu, 2.901.603,31-TL tutarında da faaliyet karının bulunduğu belirtmiştir. Ancak yargılamanın devamı sırasında davanın açılmasından itibaren davacı şirketin iş yerinde meydana gelen yangın nedeniyle davacının ticari faaliyetlerine devam etmediği ve herhangi bir gelirinin bulunmadığı komiser raporlarında açıklanmış olup, ayrıca davacı şirketin çalışan personellerinin de iş akitlerine son verdiği, şirkette çalışan hiçbir personelin bulunmadığı, şirkete ait araçlar ve taşınmazların satışı için alıcılarla görüşmelerin yapıldığı, duruşma esnasında konkordato komiseri ve şirket ortağı tarafından açıkça beyan edilmiştir. Bu beyanlar doğrultusunda değerlendirme yapıldığında da, şirketin ticari faaliyetlerini devam ettirmediği, dava tarihinden itibaren herhangi bir gelir elde etmediği ve çalışan personellerin iş akitlerine son verilmesi, ayrıca davacı şirkete ait araç ve malların satışı hususunda girişimlerde bulunulduğu, buna göre şirketin ticari faaliyetlerini devam ettirmesi yönünde girişimlerin olmadığı gibi ticari faaliyete devam etmesinin bu haliyle mümkün görülmediği dikkate alındığında ön projede belirtildiği gibi şirket faaliyetlerinden elde edilen gelirlerle borçların yapılandırılması ve ödenmesinin mümkün olmayacağı sonucuna varılmıştır. Yine konkordato ön projesinde şirket aktifinde yer alan hiçbir duran varlığın satışının düşünülmediği belirtilmesine rağmen, gerek konkordato komiser raporlarında gerekse davacı şirket ortağı beyanlarında şirkete ait mal varlıklarının satışı ile borçların tasfiyesine yönelik girişimlerde bulunulduğu belirtilmiş olup, bu haliyle konkordato ön projesinde yer alan teklifin davacı tarafından gerçekleştirilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Konkordatonun tasdik edilebilmesi için, konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali olmalıdır. Borçlunun durumu mal varlığı gelirleri ve taahhütlerini yerine getirmesi yukarıda açıklanan durumlara göre değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali objektif olarak mümkün değildir. Ayrıca şirkete ait güncel mali veriler değerlendirildiğinde; şirketin toplamda 30.229.052,00-TL tutarında kayıtlı borç yapısının bulunduğu, şirketin kayıtlı aktif mal varlıkları toplamının ise 19.249.859,55-TL olduğu, şirketin dava tarihinden itibaren ticari faaliyetlerine devam edemeyip herhangi bir gelirinin de olmadığı dikkate alındığında davacı şirketin borca batık durumda olduğu, 2004 sayılı İİK ‘nın 292. maddesinde ön görülen şartların gerçekleştiği anlaşılmakla, konkordato projesinin başarıya ulaşamayacak olması gerçeği karşısında borca batık durumdaki davacı şirketin konkordato talebinin reddi ile iflasına karar vermek gerekmiştir.
Gerçek kişiler yönünden yapılan değerlendirme de ise; konkordatonun tasdiki için gereken şartlar her bir borçlunun şahsından gerçekleşmiş olmalıdır. Davacılar gerçek kişilerin talebi davacı şirketin borçlarına kefil olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle davacı kefil, sunmuş olduğu ön projede borcun ödenmesine ve nakitin teminine ilişkin kendisi yönünden ayrıca değerlendirmeleri belirtmelidir. Davacılar yönünden bağımsız bir proje sunulmamış olup; şirket yönünden sunulan projede bu davacılar açısından kendine özgü tedbir ve hedeflere yer verilmemiştir. Davacı şirkete ilişkin proje üzerinden yapılan ön görüler davacı gerçek kişiler yönünden de ileri sürülmüş, alacaklılara yönelik davacı gerçek kişiler adına bir proje sunulmamıştır. Sırf alacaklıların icra takibine maruz kalmamak için konkordato talep etmek, konkordato kurumunun amacına uygun değildir. Bu nedenle davacı gerçek kişilerin konkordatonun tasdiki taleplerinin reddi gerekmiştir. Öte yandan şirketin % 100 hisse ile ortağı olan Hüyesin Gültekin ‘in gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, sadece şirket ortağı olarak iflasa tabi kişilerden de olmadığı, yine diğer davacı gerçek kişi olan …’nin de gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı, ifalasa tabi kişilerden olmadığı İİK ‘nın 292. maddesindeki diğer iflas koşullarının da oluşmadığı anlaşılmakla, gerçek kişi davacılar yönünden de konkordato talebinin reddine karar verilmekle birlikte iflasına dair hüküm kurulmamış olup,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar dilekçesi ile; ” müvekkillerinin pandemi döneminde resmi ve ticari faaliyetleri tüm ülkede ki gibi duruma noktasına geldiğini ekonomik hiçbir problemi olmayan şirketin bu süre zarfı içerisinde zorluk çektiğini ve konkordato talep ettiklerini müvekkil şirketin iş yerinde yangın çıktığını, bina, makine, demirbaş kullanılmaz hale geldiğini, iş yeri deposunda bulunan tüm ürünlerin telef olduğunu, konkordato sürecinini sağlıklı ve başarılı bir şekilde ilerlemesini yavaşlatarak zorlaştırdığını, bu süreçte yüksek meblağlı borçların ödendiğini, ek mühletinin verilmesi durumunda başarıyla sonuçlanacağını, ” ifade ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, iflas dışı karma konkordatoya ilişkindir.
Konkordato, borçlarını ödeyemeyen veya ödemeyememe tehlikesi ile karşılaşan herhangi bir borçlunun, kendisine vade tanınmak ve / veya indirim yapılmak suretiyle borçlarını dürüstlük kuralı çerçevesinde ve alacaklılarına karşı eşit davranmak suretiyle ödemelerini planlayıp belirli şartlar altında alacaklıları ile görüşüp iflasına göre daha iyi şartlar altında ödemelerini tamamlayıp faaliyetine devam etmesini sağlayan alacaklılar ile borçlunun lehine fayda sağlamayı amaçlayan karşılıklı olarak yürütülen bir süreçtir.
Konkordato tasdik karar verilebilmesi için kanunda aranılan şartların gerçekleşmesi gerektiği gibi şirketin ticari hayatta faaliyette devam etmesi gereklidir. Bu anlamda şirketin meydana gelen yangın sonrasında çalışan işçilerin görevine son verdiği, faaliyetine de devam etmediği, konkordato sürecinde tespit edilen verilere göre konkordato tasdik karara verilebilmesi için kaynakla orantılılık şartının gerçekleşmesi gerekmekte olup bu anlamda alınan konkordato komiser raporları da gözününe alındığında ticari faaliyetine devam etme niyeti taşımadığı anlaşıldığından konkordato sürecindeki dürüstlük ilkesinin de ihlal edildiği değerlendirilerek davacılardan …Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi yönünden konkordato tasdik talebinin reddi noktasında hukuka aykırılık görülmediğinden bu yöndeki istinaf başvurularının reddi gereklidir.
Ayrıca alınan rayiç değer bilançosuna göre davacı …Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketinin borca batık olduğu da belirlendiğine ve 10/09/2021 tarihinde icra edilen 7. Celsede davacı şirketin yetkilisininde hazır bulunarak dinlenmiş olması ve diğer şartların da gerçekleşmiş olması sebebi ile iflas kararı verilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden bu yöndeki istinaf başvurusununda reddi gereklidir.
Diğer davacı gerçek kişiler yönünden ayrı bir konkordato projesinin sunulmaması ve onlar hakkında davacı şirkete kefil olmaları sebebi ile konkordato talebinde bulunulmuş olması sebebi ile konkordato tasdik talebinin davacı gerçek kişiler yönünden reddi kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı/davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE
2-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 80,70-TL karar harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf yoluna başvuran taraflar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Gerekçeli kararın taraflara tebliği ile harç tahsil müzekkeresi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süresi zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 24/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.