Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/15 E. 2023/20 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/15
KARAR NO : 2023/20
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/311 Esas, 2020/327 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/10/2017 tarihinde ……….. Mahallesi ……… Caddesi üzerinde meydana gelen sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan ……… plakalı araçla ileri doğru hareket ederken aniden durmuş ve sonrasında cadde üzerinde geri manevra yaptığı esnada aracının arka kısımları ile yol üzerinde yaya hareket ederken müvekkili …’e çarptığını ve müvekkilin yaklaşık 5 metre yerden sürüklediğini, sürücü … kaza sonrası çarptığı müvekkilini aracına bindirerek hastaneye götürdüğünü, sürücünün kaza yerini terk etmesi nedeniyle kaza tutanağının tanzim edilemediğini, davalı …’in kazada asli kusurlu olduğunu, savcılık ve ceza mahkemesi dosyalarında bu durumun tespit edildiğini, kazadan ötürü müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, Erzurum …………….. Hastanesi Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından alınan raporda müvekkilinin yaşamını tehlikeye sokan bir durumun söz konusu olduğu, basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek bir durum olmadığını, vücuduna ağrı verdiği, sağlığının ve algılama yeteneğinin bozulmasına neden olduğunu, vücuttaki kemik kırıklarını hayat fonksiyonlarını etkileyecek nitelikte olduğunun belirtildiğini, bu nedenlerle maddi tazminat yönünden davalı … şirketinin ödemesi gereken poliçede belirlenen maddi tazminat tutarının kaza tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile birlikte 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesi uyarınca 1.000,00 TL maddi tazminat tutarı belirlenerek davalı … şirketinden faizi, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin tahsilini, manevi tazminat yönünden sürücü … ile araç maliki …’ın öncelikle üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerine tadbir konularak 30.000,00 TL manevi tazminata kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 03/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebi yönünden dava değerini toplam 15.676,23‬-TL olarak ıslah ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle: davacının dava açmadan önce müvekkil şirkete başvuru yapması gerektiğini, başvuru yapılmaksızın dava açıldığını bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin kusurlu olmadığını, davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, yetkisizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Bu açıklamalar ışığında, somut olay trafik kazası nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davası olduğundan, adli tıp kurumu tarafından düzenlenen kusur raporu, maluliyet raporu ve hesap uzmanı tarafından tanzim edilen zarara ilişkin rapor hükme esas alınarak davacının davasının geçici ve sürekli iş göremezlik zararı yönünden kabulüne karar verilerek, 15.676,23 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, davacının yaşı, meydana gelen kazadaki kusur oranı, kaza neticesinde ortaya çıkan maluliyet oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, davacının maluliyetinden dolayı kaza nedeni ile çektiği acı ve duymuş olduğu üzüntünün boyutu, hakkaniyet ve manevi tazminat miktarının bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmaması ilkesi ve davacının uğradığı manevi zarar göz önüne alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile; 15.676,23 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davalı …. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminat talebinin olmadığını, ıslah yoluyla talep edilmesinin de mümkün olmadığını, mahkemece dava konusu olmayan geçici iş göremezlik tazminatı hakkında karar verildiğini, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, mahkemenin taleple bağlı kalarak yalnızca talep edilen maddi tazminat yönünden karar vermesi gerektiğini, davacının ev hanımı olduğunu, ev hanımı için geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, kaldı ki geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, bu nedenle mahkemece geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, 6111 sayılı Kanun gereğince tedavi giderlerinin SGK tarafından talep edilmesi gerektiğini, bu nedenle tedavi giderleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının tedaviye ve geçici iş göremezliğine ilişkin taleplerinin muhatabının SGK olduğunu, müvekkil şirket yönünden davanın reddinin gerektiğini, 08/09/2017 tarihli ATK raporuna göre davacının bakıcıya ihtiyacının olmadığını, bu nedenle bakıcı giderleri yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ve müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kusur bilirkişi raporunun eksik ve denetime elverişli olmadığını, bu nedenle mahkemece verilen hükmün kaldırılması gerektiğini, yaya …’in kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu, tarafların kusurunun tespiti açısından dosyanın Karayolları Fen Heyetine sevki ile yeniden rapor aldırılmasını talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili yaya olan davacı davalı sürücünün çarpması nedeniyle yaralandığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı … vekili istinaf talebinde özetle; dava dilekçesinde davacının maddi tazminat talep ettiğini, işgöremezlik tazminat talep edilmediğini, dava dilekçesinde talep edilmeyen bir hususunun ıslah dilekçesinde talep edilemeyeceğini, geçici işgöremezlik tazminatının ZMMS kapsamında olmadığını ve kusur oranlarının da hatalı olarak tespit edildiğini ileri sürmüştür.
Dava dilekçesinin incelenmesinde ZMMS sigorta poliçesinde belirlenen tazminat tutarının maddi tazminat olarak talep edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin içeriğinde davacının bedensel zarara uğradığı ve işgöremez hale geldiği açıklanmış olup, poliçede de bedensel zararların teminat altına alınmış olması nedeniyle davacının bedensel zararı nedeniyle işgöremezlik tazminatı talep ettiği açıkça anlaşıldığından davacının bu yönde bir talebi olmadığına yönelik istinaf talebi yerinde değildir.
Davalı … vekilince kusur raporuna itiraz edilmiş ise de yargılama aşamasında kusur raporuna davalı tarafça itiraz edilmediği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun E: 2014/4-70, K: 2015/1680 sayılı kararında da belirtildiği üzere bir yanın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile, diğer yan lehine usuli kazanılmış hak doğacağı ve ayrıca kusur raporunun dosya içeriğine de uygun olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi de yersizdir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği geçici işgöremezlik zararının, sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesinin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici işgöremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine ait olduğundan, davacı için hesap edilen geçici işgöremezlik tazminatının kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/2511 Esas 2021/2452 Karar, 2021/3766 Esas 2021/4963 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.)
Yapılan değerlendirmede, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenle;
1-Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf aşamasında alınması gereken 1.070,84-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 267,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 803,12‬-TL harcın davalı ….’den alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı ….’ tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere …….tarihinde oy birliğiyle karar verildi.