Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1485 E. 2023/1563 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1485
KARAR NO : 2023/1563
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/293 Esas, 2021/251 Karar
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın muhatabı … … Şubesi olan …hesap numaralı … seri numaralı çeki Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edildiğini, müvekkilinin icra takibine karşı yetki itirazında bulunduğunu, Bursa …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/…-E 2020/… sayılı kararı ile müvekkilin yetki itirazının kabul edildiğini ve Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sırasına kaydedildiğini, …’nın yıllarca müvekkilinin işverenliğini yaptığını, uzun yılar süren bu güven ve işçi-işveren ilişkisi sonucunda, müvekkil davalıya … … şubesinden çıkartılmış olduğu çekleri üzerlerine yazılmaksızın boş haliyle imzalayarak teslim ettiğini, davalı da bu çekleri 3. şahıslarla olan ticaretinde kullandığını, davalının icra takibine konu ettiği … seri numaralı çekte bu çeklerden bir olduğunu, müvekkil davalıya çekleri teslim ederken, taraflar birlikte 17/08/2005 tarihli tutanak imzaladıklarını, davalının bizzat imzaladığı bu tutanağın müvekkilin davalıya karşı herhangi bir şekilde borçlu olmadığının ispatı olduğunu, davalı …, uzun yıllar kullandığı çeklerden bir veya birkaçını uzun süre kendisinde boş şekilde muhafaza ettiğini, aradan geçen 15 yıl kadar uzun bir süre boyunca müvekkilin aralarında tuttukları tutanağı saklamayacağını düşünerek çekin üzerine 250.000,00 TL tutarında yüksek bir meblağ yazarak icra takibine konu edildiğini, bu nedenlerle davanın kabulüne, Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, asıl alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla takdir edilecek kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmektedir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar dava dilekçesinde davacının müvekkilin yanında sigortalı çalışan alelade bir işçi olduğu algısı yaratılmaya çalışılmışsa da davacı …’nun 199.. yılından beri müvekkili davalı … ve kardeşi …’nın yanında tam yetkili müdür pozisyonunda çalıştığını ve ortak olduğu şirketlerde de kendi nam ve hesabına işler yaptığını, müvekkili ve kardeşi …’nın …’da devlet ihalelerine girerek hastane, okul ve benzeri yerlerin temizlik ve kantin işlerini aldıklarını, müvekkili ve kardeşinin… ilinde ikamet ettikleri için …’da ki işlerin yönetimini tam yetkili müdürlüğünü davacının yaptığını, davacı tarafından sunulan tutanağın adi senet niteliğinde olduğunu, taraflarınca kabul edilemediğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı, davalının takip konusu yaptığı 250.000,00 TL tutarındaki çekin davacıya teminat olarak verildiğini, bu çekin teminat olarak verildiğinin davacı ile birlikte düzenlenen 17…2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgeden anlaşıldığını beyan etmiştir. Davalı ise 17….2005 tarihli belgenin sahte olarak düzenlendiğini, davalının günlük ihtiyaçlarını karşılamak için boş kağıda imza attığını davalının da bu kağıdı ele geçirerek üzerini doldurduğunu beyan etmiştir. 01/04/2021 tarihli ATK Fizik İhtisas Dairesi raporunun sonuç kısmında “inceleme konusu belgede bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş yazıların font tipinin “Calibri” font tipi olduğu, söz konusu font tipinin microsoft office programlarında 2007 yılından itibaren kullanılmaya başlandığından, dolayısıyla belgenin düzenleme tarihi olan 17/…/2005 yılında söz konusu font tipiyle belgenin oluşturulmasının teknik olarak mümkün olmadığı,” görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür. Söz konusu belge incelendiğinde dava konusu çekin de aralarında bulunduğu bir kısım çeklerin davacı tarafından davalıya işçi işveren ilişkisine istinaden teminat olarak verildiği belirtilmiştir. Bu ibareden bu çeklerin hangi ticari ilişkinin ya da borç ilişkisinin teminatı olarak verildiği tespit edilememektedir. Kaldı ki bu belgenin de sonradan davalının rızasına aykırı olarak doldurulduğuna dair adli tıp raporu mevcuttur. Bu takdirde dava konusu çekin geçerliliğini ortadan kaldıracak HMK’nin 200 ve devamı maddeleri kapsamında yazılı bir delil sunulamadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
” gerekçesiyle “Davanın reddine, Asıl alacağın % 20 ‘ si oranındaki 50.000,00 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece 17/…/2005 tarihli tutanağın davalının rızasına aykırı olarak sonradan doldurulduğundan bahisle davanın reddine karar verildiğini, ancak adli tıp raporunda tutanağın davalının rızası hilafına doldurulduğunda dair herhangi bir kanaat bulunmadığını, tutanaktaki imzanın davalının imzası olduğunu, davalının imzanın kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, adli tıp raporunda sadece tutanağın tarihinin doğru olmadığı yönünde bir tespit bulunduğunu, dosyaya sunulan SGK kayıtlarından anlaşılacağı üzere müvekkilinin davalının 24 yıldır işçisi olduğunu, tutanak tarihinin doğru olmamasının içeriğinin davalının rızası dışında doldurulduğunu göstermeyeceğini, davalının sayısız ihaleler almış tacir olduğunu, bu nedenle boş bir kağıda imza atmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu yöndeki iddianın yersiz olduğunu, zira davalının işlerinin yürütülmesi için imzalı boş kağıt değil vekaletname vermesi gerektiğini çok iyi bildiğini, nitekim dosyaya sundukları vekaletnamelerde davalının her türlü yetkiyi verdiğinin görüldüğünü, davalının hangi sebeple boş bir imzalı kağıt bırakma gereksinimi duyduğunun izaha muhtaç olduğunu, tutanak içeriğinin sundukları diğer deliller vasıtasıyla da anlaşıldığını, ancak mahkemenin diğer delillerini araştırma gereksinimi bile duymadığını, tutanak içeriğinden sadece dava konusu çekin değil bir koçan halinde çek defterinin teslim edildiğinin anlaşıldığını, çeklerin koçan halinde seri numaraları dahi sıralı olarak davalıya verildiğinin tutanak içeriğinden anlaşıldığını, çeklerin davalının kendi ticari işlerinde kullanıldığının bankaya yazılacak bir müzekkere ile tespit edilecek iken mahkemenin hiçbir araştırma yapmadığını, çeklerin müvekkili ile hiçbir ilgisinin olmadığını, tutanakla davalıya boş bir şekilde verilmiş olan çeklerin ödendiği tarihlerde, müvekkilinin davalının yanında sigortalı olarak çalışmakta olduğu, aldığı maaş ile bu çeklerin karşılığını ödeyecek bir gelirinin olmadığının aşikar olduğunu, mahkemenin hiçbir şekilde iddialarını araştırmadığını, müvekkiline ait … … Şubesi …hesap ile davalıya ait … … Şubesi … numaralı hesap dökümünün celbinin delilleri arasında gösterilmiş olmasına rağme, mahkemece bu delillerin incelenmesine bile gerek duyulmadığını, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava çek dayanak yapılarak başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde 250.000,00 TL tutarındaki çekin davacıya teminat olarak verildiğini, bu çekin teminat olarak verildiğinin davacı ile birlikte düzenlenen 17.08.2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgeden anlaşıldığını iddia ederek Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalı vekili cevap dilekçesinde davacının davalının ve kardeşinin yanında tam yetkili müdür pozisyonunda çalıştığını ve ortak olduğu şirketlerde de kendi nam ve hesabına işler yaptığını, davacı tarafından sunulan tutanağın adi senet niteliğinde olduğunu, taraflarınca kabul edilemediğini ileri sürerek davanın reddini talep ettiği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, Davanın reddine, Asıl alacağın % 20’si oranındaki 50.000,00 TL icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın İİK ve HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı taraf icra takibine konu çekin davacıya teminat olarak verildiğini, bu çekin teminat olarak verildiğinin davacı ile birlikte düzenlenen 17….2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgeden anlaşıldığını iddia etmiş ise de davalı tarafından icra takibine konu çekin davacıdan teminat senedi olarak alındığının kabul edilmediği ve 17…..2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgenin davalı tarafından kabul edilmediği, bu kapsamda davacının takibe konu çekin teminat olarak davalıya verdiğini iddia ettiği bu halde ispat yükünün davacıda olduğu, ancak çekte teminat senedi olduğuna dair bir kayıt bulunmadığı, kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, davacının çekin teminat senedi olduğunu ve bedelsiz olduğunu yazılı delille ispat etmesi gerektiği, (T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/13336 E. 2017/7372 K. Aynı Daire 2016/8287 E. 2017/3451 K. Ayı Daire 2016/7961 E. 2017/5343 K.), savcılık soruşturma dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre inceleme konusu belgede bilgisayar ve ekipmanı vasıtasıyla oluşturulmuş yazıların font tipinin “Calibri” font tipi olduğu, söz konusu font tipinin microsoft office programlarında 2007 yılından itibaren kullanılmaya başlandığından, dolayısıyla belgenin düzenleme tarihi olan 17/../2005 yılında söz konusu font tipiyle belgenin oluşturulmasının teknik olarak mümkün olmadığı, ceza mahkemesince yapılan yargılama sonunda mahkemesince “sanığın, imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurmak suretiyle üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçunu işlediği” gerekçesiyle davacı hakkında özel belgede sahtecilik suçundan dolayı neticeten 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından usul ve yasaya uygun olan hükme karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine, 30/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere karar verildiği, bu haliyle davacının davaya dayanak yaptığı 17.0….2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgeyi davalının bilgisi ve rızası dışında hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurmak suretiyle üzerine atılı özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinin sabit olduğu, ceza mahkemesi hakiminin kararının 6098 sayılı TBK’nın 74. maddesi hükmü uyarınca hukuk hakimini maddi vakıa tespiti yönünden bağlayıcı olduğu, hal böyle olunca ceza mahkemesince istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen mahkumiyet kararının maddi vakıanın tespiti yönünden 6098 Sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimini bağlayacağı gözetildiğinde ve davacının davasına dayanak yaptığı 17.08.2005 tarihli “çek teslim tutanağı” başlıklı belgenin sahte olduğu ve davalı tarafından düzenlenip imzalanmadığının sabit olduğu, davacının da kesin delillerle iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf aşamasında alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın kesinleştirme ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali/iadesi işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere …….. tarihinde oy birliği ile karar verildi.