Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1355 E. 2023/1390 K. 02.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1355
KARAR NO : 2023/1390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/430 Esas, 2021/62 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı arasında bulunan ticaret gereği, müvekkil şirket fatura karşılığında davalıya mal satışı yapıldığını, bu satışlar sonucunda müvekkil şirketin davalıdan 82.063,21-TL bakiye alacağının kaldığını, alacağını tahsil edemeyen müvekkil şirket tarafından aleyhine Erzurum … İcra Müdürlüğünün 2019/….. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça haksız şeklide itiraz edildiğini, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçlu tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan alacağı mallara karşılık davacıya 5 adet muhtelif keşide tarihli toplam 425.235,00-TL tutarında çek teslim ettiğini, karşılığında davacı tarafından mal ve fatura alındığını, davacı müvekkile 28.674,00-TL tutarında fatura keşide ettiğini, fatura içeriği mal ve hizmet alınmadığı için sözü edilen fatura iade edildiğini, keza davalı 86.022,00-TL tutarında fatura keşide edip gönderdiğini, bu fatura içeriği mal hizmet alınmadığı için sözü edilen faturanın iade edildiğini, taraflara ait ticari defterlerin incelendiğinde bu hususların ortaya çıkacağını, müvekkilinin teslim aldığı mal ve hizmet bedellerini tamamen ödediğini, davacının çeşitli hileli davranışlarla talepte bulunduğunu, haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, bu nedenle davanın reddi ile haksız takip nedeni ile davacının %20’den az olmamak üzere haksız takip tazminatına mahkum edilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket ile davalı arasında bulunan ticaret gereği davacı şirket tarafından, fatura karşılığında davalıya mal satışı yapıldığı, bu satışlar sonucunda davacı şirketin davalıdan 82.063,21-TL bakiye alacağının kaldığı, tahsil edilemeyen alacak nedeniyle davalı aleyhine Erzurum …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, yapılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine mahkememizde itirazın iptali davası açıldığı, mali müşavir bilirkişi tarafından davacı ve davalı tarafın ticari defterlerinin yapılan incelemesinde; davacı şirketin 20.. yılı Yevmiye Defteri Kayıtlarına göre, Davalı şirketin, davacı şirketten 446.958,83-TL si kadar alacaklı durumda olduğu, davalı şirketin cevap dilekçesinde, davacı şirkete keşide edilen 5 adet çek mukabili toplamda 425.235,00-TL si ödenmiş olduğu, söz konusu çek tutarları kadar mal aldıklarını beyan ettikleri, davalı şirket kayıtlarının her ne kadar, alacaklı bakiye olarak devretmiş olsa da, bu yönde herhangi bir taleplerinin olmadığı, davacı şirket ise, son bakiye tutarı olarak dava konusu yaptığı 82.063,19,00-TL alacağını ispatlayacak herhangi bir mal teslim tesellüm belgesi, nakliye faturası, sipariş fişi v.b. belge ibraz edemediği yönünde tespitte bulunulduğu anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuş.” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE, Şartlar oluşmadığından kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece aldırılan 16/04/2020 ve 02/12/2020 tarihli bilirkişi raporlarının birbiri ile çelişkili olduğunu, mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri ile HMK’nın 297. maddelerine aykırı bir şekilde mahkemenin hangi gerekçe ile davalı tarafın borçlu olmadığına dair bir görüş serdetmediğini, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu, davalının aldığı ürünlerin ücretin ödemekten kaçınmak amacıyla iade faturası düzenlediğini, TTK’nın 22/2. maddesi uyarınca davalının sekiz günlük süre içerisinde itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul ettiğini, sekiz günlük süre içerisinde olmamakla birlikte iade faturası düzenlenmesinin dahi TTK’nın 22/2. maddesi bağlamında bir itiraz olarak kabul edilemeyeceğini, dolayısıyla müvekkili tarafından gönderilen faturaların olağan içeriği konusundaki ispat yükünün davalıya geçtiğini, iade faturaların tamamen kötü niyetli olarak düzenlendiğini, gerçek faturalar ile iade faturaların miktar ve fiyat yönünden birbiri ile örtüşmediğini, mali müşavir bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun 4. sayfasındaki tespitin bu hususu doğrular nitelikte olduğunu, davalının müvekkiline olan borcunun düşürülmesi amacıyla sahte ve çok sayıda iade faturası düzenlediğini, yine mali müşavir bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun 3. ve 4. sayfasındaki tespitin bu hususu doğrular nitelikte olduğunu, ancak bu hususun mahkeme ve diğer bilirkişi ……’un incelemesinde gözardı edildiğini, öyle ki mahkemenin kararını ……’un davalı defter kayıtlarında yapmış olduğu incelemeler çerçevesinde verdiğini, davalının ticari defter ve kayıtlarının kendi lehine delil teşkil etmesinin mümkün olmadığını, mali müşavir ……’un bilirkişi raporunun 4. sayfasındaki tespitin ticari defter kayıtlarındaki farklılıkları da ortaya koyduğunu, müvekkilinin alacaklı olduğu hususun muhasebesel hilelerle gizlenmeye çalışıldığını, davalının hileli davranışlarını dava dosyasında da devam ettirdiğini, mali müşavir bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun 5. sayfasındaki tespitin bu durumu ispatladığını, mahkeme kararında herhangi bir mal teslim tesellüm belgesi, nakliye faturası, sipariş fişi vb. belge ibraz edilmemesi gerekçesiyle dav anın reddine karar verildiğini, ancak mali müşavir bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre davalının ilgili faturaları ticari defterlerine kaydettiğinin açıkça ortaya konduğunu, bu nedenle müvekkilinin faturalara dair malın teslim edildiğinin ispatı için ayrıca başka bir belge ibraz etmesine gerek olmadığını, söz konusu faturalara itiraz etmeyen, … formuna ve ticari defter kayıtlarına da kaydeden davalının iddiasını ispatlaması gerektiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, müvekkilinin ve davalının işlemiş olduğu … kayıtlarıyla ilgili olarak mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, dilekçelerinde sundukları Yargıtay kararların da … kayıtlarının önemli olduğunun belirtildiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle tehir-i icra taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) taledir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı şirket, farklı tarihlerde davalıya mal satışında bulunduğunu, bazı faturaların ödeniğini, icra takibine konu tutar kadarının ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise icra takibine konu tutar miktarınca fatura keşide edilip kendisine gönderildiğini, fatura içeriği mal ve hizmet alınmadığı için faturanın iade edildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporunda takibe konu faturanın davalının … kaydında yer almadığı, davacının davalıya fatura karşılığı teslim ettiği mal/malzemelerin teslimine ilişkin belge yönünde her hangi bir kaydın yer almadığı yönünde rapor düzenlendiği anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek davacı şirketin son bakiye tutarı olarak dava konusu yaptığı 82.063,19 TL alacağını ispatlayacak herhangi bir mal teslim tesellüm belgesi, nakliye faturası, sipariş fişi v.b. belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Fatura düzenlenmesi tek başına alacağı ispatlamadığı gibi faturanın tebliğ edilmiş olması da fatura içeriği malların teslimi sonucunu doğurmaz. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/7819 Esas 2017/2738 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, fatura içeriği malların teslim edildiğini ispat külfeti davacıya aittir. Ancak takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne … formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E:2019/3926, K:2020/2954 sayılı kararında belirtildiği üzere şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.
Yargıtay 19 HD nin 2018/2293 Esas 2019/4962 Karar sayılı 4.11.2019 tarihli ilamında da açıklandığı üzere davalı, davaya dayanak faturaya ilişkin beyanname vermekle malları teslim almış sayılacağı değerlendirilmelidir. Benzer Yargıtay kararları, Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.)
Bu genel açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde Mahkemece, yargılamanın İİK ve HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı tarafından düzenlenen takip konusu faturaların davalının … kaydında yer almadığı, davalının iade faturası düzenlediği değerlendirildiğinde davacının dava konusu malları davalıya teslim ettiğini ispatlayamadığı, davacının malların teslim edildiğini kesin ve güçlü delillerle kanıtlaması gerekirken bu yönde bir delil sunulmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece verilen karanın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK ‘nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf aşamasında alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından başlangıçta alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.