Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1091 E. 2023/955 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1091
KARAR NO : 2023/955
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/457 Esas, 2021/161 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin akaryakıt istasyonu işlettiğini, davalı şirketin ekte sunulan icra takibine konu edilen veresiye fişlerinden de anlaşılacağı üzere 2017 ve 2018 yılları arasında müvekkili şirketten akaryakıt aldığını, davalı şirketin borçlarını ödemeye yanaşmadığını ve şirketin yetkilisinden sürekli zaman isteyerek borcu ödemeyi ertelemeye çalıştığını, müvekkili şirketin birikmiş alacağının ödenmemesi üzerine, haklı alacağının tahsili amacıyla borçlu şirketin aleyhine 26/12/2018 tarihinde Erzurum …… İcra Dairesinde 2018/……… Esas sayılı dosyası ile icra takibe başladığını, ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini ve süresi içinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, müvekkilinin takip konusu alacağının ticari bir satış sözleşmesinden kaynaklandığını, yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucu davalı tarafla anlaşma sağlanamadığını, davalının her ne kadar itiraz dilekçesinde borcu olmadığı yönünde itirazda bulunsa da faturalar, mal teslim fişleri ve yargılama sınasında toplanacak delillerin davalı şirketin takibe konu borcunun varlığı ve borcunu ödemediğinin ortaya çıkacağını, bu nedenlerle davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin kaldığı yerden devamına, davalı ……. Enerji İnşaat San. Tic. Ltd. Şti’nin itirazında haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde müvekkili şirketin davacı şirketten veresiye akaryakıt almış olduğu iddiasının yer aldığını, davacı yanın söz konusu bu iddialarını dava dilekçesinin ekinde yer alan veresiye fişlerine dayandırdığını ancak söz konusu veresiye fişlerinin hukuki hiçbir kıymetinin olmadığını, dava dilekçesine delil olarak sunulan 49 adet veresiye fişinde müvekkili şirketin haklılığını ortaya koyacak onlarca hata ve çelişkini olduğunu, veresiye fişlerinde, ….., …………, ………., ………. ve……… plakalı araçlara akaryakıt alındığının görülmekte olduğunu, söz konusu plakalı araçlardan ……. ve ….. plakalı araçların müvekkili şirketle hiç bir münasebetinin olmadığını, söz konusu araçların plakalarının ilk kez bu fişlerde görüldüğünü, diğer plakalı araçların ise müvekkil şirkete ait olduğunu, müvekkili şirketin … ilçesinde işlerini yürütürken bu araçlar için (……. hariç) davacı yandan, zaman zaman akaryakıt aldığını, satın aldığı tüm akaryakıtları ise zamanında ve çek marifeti ile ödediğini, başka bir deyişle müvekkili şirketin davacı yana hiçbir zaman borcu olmadığını, davacı şirketin petrol istasyonunun … ili … ilçesinde bulunduğunu, ancak müvekkili şirketin ……. plakalı aracının hiçbir zaman … ilçesinde çalışmadığını, söz konusu plakalı aracın, müvekkili şirketin … ili …ilçesinde bulunan inşaatının şantiye şefliğini yapan Mühendis …’nun hizmetine tahsis edildiğini, bu nedenlerle haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacı davalı şirkete ait araçlara veresiye olarak akaryakıt sattığını bu nedenle fatura düzenlediğini bunlar dayanak yapılarak icra takibi başlattığını ancak davalının takibe itiraz ettiğini beyan etmiştir. Davacı tarafından bir kısım araç plakaları belirtilerek akaryakıt faturası düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ancak faturalarda belirtilen bir kısım plakalı araçların davalıya ait olmaması ve bu faturaların davalıya tebliğ edildiğine dair bir delil sunulmaması nedeniyle tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiştir. Ancak taraflara verilen makul süre de her iki taraf da defterlerini sunmaktan imtina etmiştir. Davacının söz konusu akaryakıt satışlarını davalı şirkete yaptığına dair bir delil sunulmadığından dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu da hükme esas alınarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “Davanın reddine,” şeklinde karar verilmiş karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyadaki eksiklikler tamamlanmadan bilirkişi raporu aldırıldığını, bilirkişi raporunun yanlı olduğunu ve hükme elverişli olmadığını, mahkemece talep edilen eksiklikler giderilmeden söz konusu rapor esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, kararın gerekçesindeki her iki tarafın da defterlerini sunmaktan imtina ettiği şeklindeki gerekçeyi kabul etmediklerini, zira müvekkil şirketin faaliyeti gereği muhasebe kayıt düzeni ve mali kayıtlarının e-defter şeklinde tamamen online sistem üzerinden tutulduğunu, müvekkil şirketin EPDK tarafından anlık denetlenen elektronik bir otomasyon sistemi kullanıldığını, bu nedenle mahkemeye sunulabilecek tek muhasebe evrakının otomasyon çıktıları yani satış detay raporları olduğunu ve delilleri ile birlikte mahkemeye sunduklarını, bu kayıtların borçlu şirketin kayıtlarına da işlendiğini, defter kayıtlarının sunulmadığı yönündeki gerekçeyi kabul etmediklerini, bilakis davalı tarafın defter kayıtlarını sunmadığını, otomasyon kayıtları ile takibe dayanak yapılan veresiye günlük akaryakıt alım fişlerinin mali kayıt sisteminde alanında uzman bilirkişiler tarafından karşılaştırmanın yapılabilirliği noktasında talepleri doğrultusunda hükme elverişli bilirkişi raporu aldırılmadığını, ticari defter sunmayan davalı taraf olduğu için de bu durumun HMK’nın 222/3. maddesi gereğince davalı aleyhine delil oluşturduğunu, hükme esas alınan raporda veresiye fişlerinde şirket yetkililerinin imzasının bulunmadığı ve davaya esas alınabilecek belge olmadığının belirtildiğini, Yargıtay’ın yaygın görüşüne göre de davalı şirketin Tır’larını kullanan şoförlerin akaryakıt veresiye fişlerine çalıştığı şirket adına imza atabileceklerini, akaryakıt veresiye fişlerinde imzası bulunan şahısların SGK kayıtlarının olup olmadığının önem arz ettiğini, bu deliller birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında akdi ilişkinin mevcut olduğunun kabulü gerektiğini, takibe konu edilen veresiye fişlerinin davalı şirket adına çalıştırılan ……., ……, ….. ve ……….. plakalı araçları tarafından yine SGK’lı olarak çalıştırılan şirket çalışanı şoförlerce alındığının açık olduğunu, gelen Emniyet (POLNET) kayıtlarında ilgili araçların davalı şirket adına olduğunun anlaşıldığını, veresiye fişlerini teslim alan kişilerin davalı şirket bünyesinde kayıtlı çalışanı olup olmadığı hususunun ise taleplerine rağmen mahkemece ilgili Sosyal Güvenlik Müdürlüğünden sordurulmadığını, bu haliyle eksik bilgi ve eksik delil ile dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, eksik bilgilerle sunulmuş olan rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verildiğini, kararın haksız ve usule aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, akaryakıt satış sözleşmesinden kaynaklanan alacağa dayalı olarak başlatılan ilamsız takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili; davalı şirketin veresiye satış fişleri ile davacı şirketten akaryakıt aldığını, ancak bedelini ödemediğini ileri sürerek ilamsız takip başlatmış, davalı vekili ise müvekkilinin davacıdan akaryakıt almadığını savunmuş, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinafa başvurulmuştur .
Davacı vekili istinaf talebinde özetle; veresiye satış fişinde imzası olan kişilerin davalının çalışanları olup olmadığının mahkemece araştırılmadığını, davacının akaryakıt firması olması nedeniyle enerji piyasasının ilgili kurumları tarafından sıkı bir şekilde denetlendiğini, anlık olarak tutulan satış detay raporlarının ticari defter yerine geçtiğini, ayrıca ticari defterlerin kapsamlı olması nedeniyle mali müşavir bilirkişi tarafından e-defterler üzerinden inceleme yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini ileri sürmüştür.
Davacı vekili veresiye satış fişlerindeki imzaların davalının çalışanlarına ait olduğunu iddia etmiş, davalı vekili ise fişlerdeki imzaların davalının çalışanlarına ait olmadığını, fişlerde sıklıkla ismi geçen davalının çalışanı olan ……. isimli şahsın ehliyetinin fişlerin düzenlenme tarihlerinden sonra alındığından adı geçen şahsın yakıt almasının mümkün olmadığını, davalıya ait araçların tümünün dizel olmasına rağmen fişlerde benzin ve lpg satışının yer almasının fişlerin gerçeğe aykırı düzenlendiğini ve araçların deposuna sığmayacak şekilde yakıt satışına dair düzenlenen fişlerin gerçeğe aykırı olduğunu gösterdiğini ileri sürmüştür.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin E: 2016/14462 , K: 2017/7977 sayılı kararında özetle; “Dava akaryakıt satışından kaynaklanan alacağa dayalı yapılan takibe yönelik itirazın iptali istemidir. Davacı delil olarak birtakım veresiye fişlerine dayanmıştır. Bu durumda mahkemece veresiye fişlerinde isim ve imzası bulunanların davalı çalışanı olup olmadığının SGK ve ilgili kurumlardan araştırılarak, davalı çalışanı olduğunun tespiti halinde ise imzaların onlara ait olup olmadığının değerlendirilmesi de yapılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. ” denilmekte olup emsal kararda da belirtildiği üzere dava konusu veresiye satış fişlerinde adı geçen kişilerin davalının çalışanları olup olmadığının SGK ve ilgili kurumlardan araştırılarak, davalı çalışanı olduğunun tespiti halinde ise imzaların onlara ait olup olmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yasaya aykırıdır.
Mahkemece davacı şirketin akaryakıt firması olduğu da gözetilip ticari defterlerini e-defter olarak tutmuş olması hususu da dikkate alınarak davacının kayıtlarını e-defterleri üzerinden, davalının kayıtlarını da fiziki ya da e-defterleri üzerinden mali müşavir bilirkişiye inceleterek alacağın varlığı ve miktarı hususunda rapor aldırarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1/a-6. maddesinde, mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması halinde, kararın kaldırılarak dosyanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderileceği düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile, mahkemece verilen hükmün HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında alınan peşin harçların yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesinde verilecek yeni kararda dikkate alınmasına,
5-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere ………. tarihinde oy birliğiyle karar verildi.