Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1089 E. 2023/1053 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1089
KARAR NO : 2023/1053
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/305 Esas, 2021/125 Karar
DAVA : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlulardan … Yapı İnşaat Ltd. Şti ile şirket yöneticisi …’nun alacaklı kuruma müracaat ederek, inşaat faaliyeti için su abonesi yaptırmak istediğini, alacaklı kurumun müracaatı kabul ettiğini ve … Yapı İnşaat Ltd. Şti.’ne ….. nolu inşaat faaliyeti için su aboneliği sözleşmesi yaptığını, davacı kurumun kullandırılan su bedelini alamadığını, davacı kurumun borcun ödenmesi için uyarı yazısı gönderdiğini ancak netice alınamadığını, bu nedenle Erzurum …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/…. Esas sayılı dosyası ile 106.069,23 TL takip çıkışı üzerinden icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin borçlulara tebliğ edildiğini, borçluların kötü niyetli olarak borca itiraz ettiklerini, takibin durduğunu, bu nedenlerle haksız ve yersiz yapılan itirazın iptalini, itiraz edilen tutar üzerinden %20’den aşağı olmayacak şekilde ayrı ayrı icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe dayanak olarak 13.06.2016 tarihli su abone sözleşmesini gösterdiğini, böyle bir sözleşmenin mevcut olmadığını, takipte dayanak yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılmayan belgenin itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılmasının mümkün bulunmadığını, davacının hesaplanan borcu Eski Genel Müdürlüğü tarifeler Yönetmenliğinde belirtilen esaslara göre hesaplanmadığını, yönetmeliğin 66/8/a maddesinde belirtilen uygulamanın yapılmadığını, davalı müvekkilinin 102.719,19 tutarında bir su kullanımının olmadığını, davanın görevsiz Mahkemede açıldığını, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda;”Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın davalı şirkete kullandırdığı suyun faturası dayanak yapılarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalının kullandığı suya ilişkin sayaç olmadığından hesaplama davacı kurumun sunduğu belgeler, idare tarafından alınan kararlar ve ilgili yönetmelikler kapsamında yapılmıştır. 14.02.2019 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporunda davalının 72.067,40 m2 inşaat alanı için kullanılacak su miktarının 28.826,96 m3 olacağı, davalının hazır beton alımları nedeniyle gereken su miktarının ise 4.483,40 m3 olduğu tespit edilmiştir. Ancak davacının sunduğu 08.02.2016 tarihli faturada sarfiyat miktarının 16.865 m3 olduğu kaydedilmiştir. Bu miktarın 0,40 ile bölümü sonucu (1 m2 inşaat alanı için 0,40 m3 su tüketileceği esasından hareketle) bulunan inşaat alanı 42.162,50 m2’dir. Davacı tarafından dosyaya ibraz edilen yapı ruhsatlarında inşaat alanı 72.067,40 m2 olarak belirtilmiş ise de, düzenlenen fatura icra takibine konu edildiğinden, Mahkememiz’ce bu faturada belirtilen sarfiyat miktarı dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Yani 16.865 m3 sarfiyat göz önüne alındığında inşaat alanı 42.162,50 m2’dir. Davalı tarafın hazır beton alımlarında kullanacağı su miktarı 4.483,40 m3 olduğundan, bu miktar mahsup edildiğinde davalının sarfiyatı 12.381,60 m3 olmaktadır. İdare tarafından belirlenen m3 fiyatı 3,86 TL olduğundan 47.792,97 TL tutarında su kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu tutarın %8 Kdv’si ile birlikte bedel 51.616,40 TL olduğundan davanın kısmen kabulü ile; davalıların Erzurum …İcra Dairesi’nin 2016/…. esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 51.616,40 TL asıl alacak, 177,30 TL yasal faiz (son ödeme tarihinden itibaren taleple bağlılık ilkesi gereği) olmak üzere toplam 51.793,70 TL üzerinden devamına, fazla istemin reddine, kanuni şartları oluşmadığından ” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin teknik bilirkişi yerine hukukçu aktüer hesap uzmanı bilirkişiden alınan ek ve kök bilirkişi raporu doğrultusunda eksik inceleme ile karar verdiğini, şantiye aboneliği şeklinde verilen abonelik üzerinden kullanılan suyun … Yapı İnşaat Ltd. Şti. ‘nin hangi inşaat etabında kullanıldığının uzman bilirkişi katılımı ile keşif yapılmadığını, … Yapı İnşaat şirketinin Erzurum’da..-.. etapta oluşan farklı semptlerde inşaatlarının mevcut olduğunu, ayrıca hazır beton faturalarında adres olarak inşaat alını değil şirket merkez adresinin yazdığını, davalı şirketin mahkemeye sunduğu hazır beton faturalarında ki hazır beton metre küp rakamları ile davacının hesaplamada baz aldığı metre küp rakamlarının birbirini tutmadığı, dolayısıyla davalı şirketin başka etap inşaatları için kestirdiği, hazır beton faturalarının iş bu dava konusu inşaat için kullanmış gibi gösterdiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere inşaat alanı üzerinde teknik bilirkişinin katılımı ile keşif yapılmadan ve teknik bilirkişi raporu alınmadan hukukçu ve aktüer hesap uzmanından alınan yetersiz ve eksik bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, belirterek kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, su kullanımına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekili davalı şirketin inşaat faaliyeti için taraflar arasında su aboneliği sözleşmesi yapıldığını, kullanılan su bedelinin ödenmemesi nedeni ile başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, iddia ederek davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde takip dayanığı olarak 13/06/2016 tarihli su aboneliği sözleşmesinin gösterildiğini, böyle bir sözleşmenin mevcut olmadığını, davacı kurumun kendi yönetmeliğine aykırı, farazi ve yanlış hesaplama yaparak müvekkilini borç altına soktuğunu, gecikme cezasına herhangi bir faiz talep edilmemesi gerekirken takip sonrası faiz talep edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, iddia ederek davanın reddini talep ettiği, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılamada hukukçu/aktüer hesap uzmanı bilirkişiden alınan 14/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; dosyanın mevcut hali ile kurum tarafından yapılan hesaplamayı doğrulayan bir unsur bulunmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu 08/02/2016 tarihli faturada sarfiyat miktarının 16.865 metre küp olarak kayıtlı olduğunu, bu miktarın 0,40 ile bölümü sonucu bulunan inşaat alanının 42.162,50 metre kare olup dosyaya sunulan yapı ruhsatlarında yazılı toplam inşaat alının 72.067,40 metre kare ile uyuşmadığını, şu halde borcun davacı idarenin geçmiş dönem alacaklarına ilişkin olduğu veya davalının kısmi ödeme yaptığı kanısı oluşmakta ise de bu kezde davalı idarenin uygulamakta olduğu fiyatların 02/02/2016 tarihinden önce farklı olduğu dosyadan anlaşıldığından davacının tahakkuk ettirdiği 102.719,19-TL tutarında bir asıl alacağa ulaşılamadığı, mevcut belgeler ışığında toplam 72.067,40 metre kare inşaat alanı için davalının almış olduğu hazır beton miktarına denk gelen su kullanım miktarı mahsup edilerek 24.343,56 metre küp kullanım kabul edilerek davacıya 101.483,43-TL tutarında su faturası tahakkuk ettirilebileceğinin ancak dosya kapsamında davacının böyle bir hesaplama ve borcu teyit eden herhangi bir bulguya rastlanmadığının bildirildiği, 23/09/2019 tarihli ek raporda; davacı tarafından sunulan yeni belgelerde toplam inşaat alanının 55.956 metre kare olduğu buna 22.382 metre küp su hesaplanması gerektiği, hazır betondaki karma suyunun hesaplanarak indirilmesi gerektiği belirtilerek dosya kapsamında bulunan belgeler dışında yeni bir inşaat alanı beyan edildiği, eldeki dosyanın teknik bir uzman tarafından incelenerek hesaplamaya esas alınması gereken verilerin net olarak tespit edilmesi ve ardından tespit edilen verilerek göre hesaplama yapılması gerektiği, kanaati bildirilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. ve devamı maddeleri gereğince çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut mahkemece kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulması zorunludur. Dava konusu uyuşmazlığın inşaat şantiyesindeki su kullanım bedelinin miktarı konusunda olduğu, ne var ki, çözümü teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle bilgisine ve görüşüne başvurulan bilirkişice hazırlanan raporun hüküm vermeye elverişli olmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi teknik bilirkişi marifetiyle yapılan tespit ile hesaplama yapılabileceği, bu nedenle mevcut rapora dayalı olarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu değerlendirilmiştir.
Bu durumda mahkemece, su kullanılan yerin şantiye olması nedeniyle, inşaat mühendisi bilirkişi de dahil olmak üzere tarifeler alanında uzman hesap bilirkişisinden oluşacak bilirkişi heyetinden keşif yapılarak, belge ve kayıtlar incelenerek, İstinaf ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı tarafın istinaf talebini kabulüyle, mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca, kaldırılmasına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2021 tarih ve 2020/305 Esas, 2021/125 Karar sayılı kararının, dava dosyasının esası incelenmeksizin HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin harcının davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……….tarihinde oy birliği ile karar verildi.