Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/10 E. 2023/71 K. 30.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/10
KARAR NO : 2023/71
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2020 (Karar)
NUMARASI : 2020/133 Esas, 2020/326 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkili bankanın borçlusu …. Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti., Müvekkil Bankanın …….şubesinden kredi kartı talebinde bulunduğunu, talebinin uygun görüldüğünü ve kendisine … …. ….. ……. nolu kredi kartı tahsis edildiğini, Davalı ……… ise müşterek ve müteselsil kefil olarak sözleşmeyi imzaladığını, borçlular tarafından kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine Ankara ……. Noterliğinin 09.03.2018 tarih…… yevmiye nolu ihtarnamesi ile hesabın kat edildiği bildirildirilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, İhtara rağmen borçlular tarafından borcun ödenmediğini, gönderilen ihtarnameye karşı itiraz edilmediğini, borçlular aleyhine Erzurum ….İcra Müdürlüğünün 2018/…Esas sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, davalının ihtarnameye itiraz etmeyip icra takibine itiraz etmesinin haksız ve kötüniyetli olduğunu gösterdiğini, bu nedenlerle alacağın muaccel ve likit olduğundan dava boyunca davalıların mal kaçırmasını engellemek için davalıların yedinde ve üçüncü şahıslarda olan taşınmaz ve taşınır malları ile alacakları, banka hesapları ve diğer haklarına ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasına, dava sonunda haksız ve kötüniyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, işbu davanın itirazın iptali davası olduğunu, dava açmak için hak düşürücü süre 1 yıl olduğunu, Erzurum ….İcra müdürlüğünün 2018/…E. Sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine 29.05.2018 tarihli itiraz dilekçesi ile itiraz edilmiş olduğunu, 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı vekilinin iddia ettiği gibi müvekkile hesabın kat edildiğine dair bir ihtarname gönderilmediğini, davacı banka Erzurum …..İcra müdürlüğünün 2018/…E. Sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinde takibe dayanak olan kredi kartı sözleşmesini ve borcu gösterir belgeyi ödeme emri ekinde göndermediğini, 29.05.2018 tarihli dilekçede belirtilen sebepler ile borca, ferilerine ve imzaya itiraz edildiğini, Müvekkilinin davacı bankaya dava dilekçesinde sözü edilen bir borcu olmadığı gibi kredi kartı sözleşmesinde müvekkile ait olduğu iddia edilen imzanın müvekkile ait olmadığını, kredi kartı sözleşmesindeki imzanın müvekkile ait olduğu ve borçlu olduğu düşünülse bile müvekkilinin kredi kartı sözleşmesindeki kefaletine ilişkin eş muvafakati bulunmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın dayanak olarak gösterdiği belge, … sıra numaralı 18.04.2006 düzenlenme tarihli 50.000,00 YTL bedelli genel kredi sözleşmesidir. Davacı dava dışı şirkete kredi kartı verdiğini, belirtilen kredi genel sözleşmesini de yine aynı şirketle yapıldığını ve davacının bu sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladığını bu nedenle bu borçtan da sorumlu olduğunu beyan etmektedir. Ancak kredi sözleşmesinin 1.maddesi incelendiğinde tarafların ve kredi limitinin şablon olarak yazıldığı bölümde dava dışı …. Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. ibaresinin bulunmadığı ve limitin de yazılmadığı anlaşılmaktadır. Yalnızca kredi sözleşmesinin ön yüzünde tarih ve 50.000,00 YTL bedel bulunmaktadır. Bununla birlikte davacı bankanın söz konusu kredi kartını bu kredi sözleşmesi ile ilişkilendirdiğine dair bir delil de bulunmamaktadır. Bir an için bu kredi sözleşmesinin söz konusu şirket ile imzalandığı düşünülse dahi davalı ………’nin sözleşmede sadece imzası bulunmaktadır. Sözleşme tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484.maddesi “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeye ve kefilin mesul olacağı muayyen bir mikdar iradesine mütevakkıftır.” şeklinde düzenlenmiştir. Söz konusu kredi sözleşmesi incelendiğinde sözleşmeyi kefil olarak ……….. ve ……….’in imzaladığı ve her iki kefilin de mesul olduğu tutarın açıkça belirtildiği anlaşılmaktadır. Ancak davalı ………’nin yalnız imzası olup mesul olacağı tutar belirtilmediğinden kanunun açık hükmü gereği kefalet sözleşmesi usulüne uygun olarak düzenlenmemiştir. Davalının bu borçtan sorumlu olduğuna dair başkaca bir delil de bulunmadığından davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle ” Davanın reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; borçlu itiraz dilekçesinde müvekkili banka ile herhangi bir kredi kartı sözleşmesine imza atmadığını iddia ettiğini, ancak sunulan genel kredi sözleşmesinde ………’nin kendi el yazısı ile isim soyisim yazıp imza atmak suretiyle …. Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti’ye müştereken ve müteselsilen kefil olunduğunu, her ne kadar mahkeme kararında limitin belirsiz olduğu belirtilmişse de imzalanan sözleşmede 50.000,00 TL limitin açıkça yazıldığını, Yargıtay kararlarına göre garantörlük sözleşmesi, kredi kartı sözleşmesine ek olarak imzalanmışsa imza atan kredi kartı limiti ile sorumlu olduğunu, davalı ile de kredi kartına garantör olması amacıyla sözleşme imzalanmış olup, garantörlük sözleşmesi kredi kartı sözleşmesinin eki(birleşik) niteliğinde bulunduğundan kredi kartı limiti ile sorumlu olduğunu, takibe dayanak sözleşmede kredi kartı limiti 50.000,00 TL olup, davalı garantör olarak 50.000,00 TL ile sorumlu olduğunu, zira aynı nitelikte bulunan Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/326 Esas sayılı dosyasında garantörlük sözleşmesinin sözleşmenin eki olduğu kabul edilerek kredi kartı limitinden sorumlu olacağına karar verildiğini savunarak mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, kredi kartı borcunun tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde kredi kartına dayalı alacağın ödenmemesi nedeniyle kefil olan davalıdan tahsili için başlattığı icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini savunduğu, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin talebine dayanak yaptığı genel kredi sözleşmesinin 18/04/2006 tarihli olduğu, TBK’nın 598/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre ( Y. 11. HD . 22/06/2021 tarihli ve 2020/3217 E- 2021/5286 K. Sayılı ilamı) dolduktan sonra 18/05/2018 tarihinde davalı hakkında icra takibine başlatıldığı, bu itibarla da davanın reddi kararının isabetli bulunduğu anlaşılmasına göre davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında davacı kurumun harçtan muaf olması nedeniyle harç alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere …… tarihinde oy birliğiyle karar verildi.