Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/919 E. 2022/2059 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/919
KARAR NO : 2022/2059
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020 (Karar)
NUMARASI : 2018/352 Esas, 2020/103 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, müvekkil bankanın ……. şubesi ile borçlu ……. arasında imzalan Kredi Genel Sözleşmesine istinaden davalı borçluya ticari krediler açıldığını ve kullandırıldığını, ancak kredilerin sözleşme hükümleri uyarınca geri ödenmemesi üzerine borçlunun kullanmış olduğu bütün kredilerin hesapları 18/07/2017 tarihinde kat edilerek müvekkil banka alacağı muaccel hale geldiğini, kat tarihi itibariyle tespit edilen 353.034,91 TL borç bakiyesinin ödenmesi için Erzurum ……. Noterliği’nin 19/07/2017 tarihli ihtarnamesi ile davalı borçluya ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine Erzurum ……. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle Erzurum … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu yasal dayanaktan yoksun mesnetsiz itirazlarının iptaline, borç miktarının tamamından ve takip tarihinden itibaren % 39 faiz ve ferilerinden davalı borçlunun müştereken müteselsilen sorumlu olduğuna, takibin takip talepnamesindeki şartlar dahilinde devamına, muteriz borçlunun takibi uzatmaya yönelik itirazlarında haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle takip konusu alacağın % 20 ‘sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, davayı kabul etmediklerini, haksız ve kötü niyetli icra takibi nedeniyle davacı aleyhine takip miktarının % 40 ‘ından az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesince, ” Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça müvekkil bankanın ……. şubesi ile borçlu … arasında GKS ‘nin imzalandığı, davalı borçluya ticari krediler açılıp kullandırıldığı, ilamsız takipte ödeme emrine davalı tarafın itirazda bulunarak takibi durdurduğu, süresinde itirazın iptali davası açarak davalı tarafın itirazının iptaline, takibin devamı için mahkememizde itirazın iptali davası açılmış olup, davalı tarafın beyan dilekçesinde banka görevlisinin ipoteğin kaldırılması yönünde talepte bulunduğunu, ipotek kalkınca söz konusu taşınmazın ……..’e satıldığını, ipotek kaldırma yazısının banka tarafından talimat üzerine kaldırıldığını, borç bittiğinden dolayı kendisinin sorumlu olmadığını ve davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. Kars Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile ilgili iddianame getirtildiğinde iddianamenin olaylar kısmında; Mahkememiz dosyasında sözü edilen olayın yargılama konusu olmadığı, müşteki olarak da mahkememiz davalısının iddianame de geçmediği anlaşılmıştır. Bankadan ilgili kredi sözleşmesi ve ekindeki belgeler getirtilmiş, 27/06/2019 tarihli asıl rapor ile 18/11/2019 tarihli ek raporunda açıkça belirtildiği üzere; … ‘nın ……. Bankası …….. Şubesinin ………………… nolu vadesiz TL mevduat hesabının 29/04/2016 tarihinde hesap borç bakiyesinin – 22.262,17 TL olduğu, aynı tarihte kredili mevduat hesabının takibe aktarımının yapıldığı görülmekle, söz konusu kredinin de davalı tarafından ödendiğine ilikin herhangi bir belge sunulmadığından, söz konusu kredinin bilirkişice hesaplanan asıl alacak ve fer’ileri yönünden de takip talebinde de aynı miktar ve fer’ileri içerdiği gözönünde bulundurularak bu kredi yönünden davalı tarafın itirazın iptali ile takibin devamına, yine ilamsız takibe konu ………. nolu kredi için; 173.159,52 TL asıl alacak, 26.387,59 TL işlemiş % 26 akdi faiz, 132.625,76 TL işlemiş % 39 temerrüt faizi, 7.950,66 TL % 5 BSMV olmak üzere toplam 340.123,53 TL üzerinden takibin devamına karar vermek gerekmiştir.
Gerekçeli karar yazım aşamasında verilen kararda maddi hata yapıldığı farkedilmiş olup, hüküm fıkrasında değişiklik yapılarak, doğru miktarlar yazılmıştır. ” gerekçesiyle ” Davacı tarafın davasının Kısmen Kabulüne; ……………. Nolu Kredi yönünden; Erzurum …İcra Müdürlüğü’nün 2018/…….Esas sayılı dosyasında itirazın iptaline takibin devamına, ……… Nolu Kredi yönünden; Erzurum …..İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasında 173.159,52 TL asıl alacak, 26.387,59 TL işlemiş % 26 akdi faiz, 132.625,76 TL işlemiş % 39 temerrüt faizi, 7.950,66 TL % 5 BSMV olmak üzere toplam 340.123,53 TL üzerinden takibin devamına, Fazlaya ilişkin takibin iptaline, % 20 icra inkar tazminat talebinin şartlar oluşmadığından Reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davanın eda davası mı olarak yoksa tespit davası mı olarak yargılamaya devam olunacağı yönünden hiçbir tespit yapmadığını, yetki konusunda itirazlarının gözardı edilerek karar verilmediğini, ceza yargılamasının bekletici mesele yapılmadığını, uyuşmazlık konusunun tespit edilmesi gerektiğini, ödeyemediği ticari kredi taksitleri karşılığında müvekkilinin adına kayıtlı bağımsız bölümlü taşınmaz olan iş yerini ipotekli şekilde … adına devrettiğini, devralan ve borcu üstlenen …’in banka görevlisi ile gerekli çalışma yapılarak taşınmaz kaydındaki ipoteğin kaldırıldığını, alacağın tamamen tahsil edilmeden söz konusu ipotek işlemin son verilemeyeceğini, borcunun kapandığı düşünen müvekkilinin bankadaki yolsuzluk iddialarının ortaya atılmasıyla borç ödenmeden ipotek fek işlemin gerçekleştiğini öğrendiği esnada Kars Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde müşteki sıfatıyla alacaklı banka ve görevlileri hakkında şikayetçi olduğunu, Kars Ağır Ceza Mahkemesin’de kamu davasının açıldığını, alacağa uygulanan temerrüt, mevduata uygulanan en yüksek faiz, kat edildikten sora %50 artılarak bulunan değere itiraz ettiklerini, hesaplama tekniğinin hukuka uygun olmadığını, bilirkişi raporunun da hukuka uygun olmadığını, mahkemece normal bir alacak gibi sadece hesap bilirkişisinden rapor alındığını, heyet halinde uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılmasına yönelik taleplerinin reddedildiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, alacağın teminatı olan ipotek sonlandırıldığı için müvekkilinin mağdur edildiğini, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
Dava, genel kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredi borcu ödenmediği için başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Erzurum …. İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde, davacı …… Bankası tarafından davalı …….. hakkında 195.421,69-TL asıl alacak, 215.320,52-TL işlemiş faiz, 10.766,02-TL BSMV, 150,27-TL masraf olmak üzere toplam 421.658,50-TL alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 12/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 14/04/2018 tarihinde borca, ferilerine ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, takibin durduğu, 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili yetki itirazının değerlendirilmediği yönünde itirazda bulunmakta ise de, mahkemece davalı vekilinin yetki itirazının değerlendirildiği, HMK’nın 17 ve Kredi Sözleşmesi’nin 19. Maddesi gereği yetki itirazının reddine karar verildiği, davacı vekilinin müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle yetki sözleşmesinin geçerli bulunmadığına dair bir itirazı olmayıp bilakis kullanılan kredinin ipotekli ticari işletme kredisi olduğunu ikrar etmekle yetki sözleşmesinin geçersizliği savunulmaması nedeniyle yetki sözleşmesindeki Erzurum mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafı yerinde bulunmamıştır.
Mahkemece Kars Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ile ilgili iddianame getirtildiğinde iddianamenin olaylar kısmında mahkememiz dosyasında sözü edilen olayın yargılama konusu olmadığı, müşteki olarak da mahkememiz davalısının iddianamede geçmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiş ise de bu gerekçe isabetli bir gerekçe olmamıştır. Zira davalı vekili cevap dilekçesinde; alacak konusunun ipotekli ticari işletme banka kredisi tesisine dayandığını, davacı banka ile davalı arasında 30/09/2014 tarihli 200.000,00-TL bedelli ticari işletme kredi sözleşmesi imzalandığını ve davalıya kredi verildiğini, davalı tarafından 01/06/2015 tarihine kadar kredi taksitlerinin ödendiğini, davalının kredi ödemelerinde sıkıntıya düşmesi sonrasında ……. İli ……. Mah. ……. Cad. …… ada …….parselde kayıtlı iş yerini ipotekli şekilde ve işletmesinin kredi borçlarını ödemek kaydıyla eski malik … adına devrettiğini, bu iş yerinin kredi alacağının teminatı olarak ipotek edildiğini, anılan iş yerinin ipotekli şekilde devralan ve borcu üstlenen …’in kredi borcunu banka çalışanı ………….’a ödeyerek ipoteğin fekkini sağladığını ve taşınmaz maliki …’in borç sona erdikten sonra taşınmazı …….. isimli şahsa devrettiğini, bankanın adam çalıştıran olarak kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, borcun kapatılması kastıyla paranın banka çalışanı …’a teslim edildiğini, banka çalışanının parayı teslim aldığı için ipoteği kaldırdığını, banka çalışanının yapmış olduğu dolandırıcılık işlemi nedeniyle borç ödenmesine bağlı olarak ipotek kaldırıldığı halde bankanın davalıdan borcun tahsilini istemesinin haklı bir talep olmadığını, bankanın kendi çalışanının yapmış olduğu dolandırıcılık eyleminden kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, bu hususta idari ve adli tahkikat olduğunu, banka çalışanı …’ın teminat açığına neden olacak şekilde kredi borcu kapatılmadan ipotekleri fek etmesi nedeniyle nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma yapıldığını ve Kars … Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik ve 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’na aykırılık suçlarından sanık … hakkında dava açıldığı, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/… Soruşturma no, 2019/……. İddianame nolu iddianamesinde 8. Sırada ……….’nın müşteki olarak yer aldığı, iddianamedeki açıklamalar kısmında; “…… VEKİLİ AVUKAT ……….; Müvekkilinin Kars ……….. bulunan …… ada ……. parsel sayılı ticari iş yeri vasfındaki taşınmazı ………. isimli şahıstan satın aldığını, 30/09/2019 tarihinde söz konusu taşınmaza ipotek konulmak suretiyle ……… Şubesinde 200.000,00 TL kredi çektiğini, müvekkilinin kredi taksitlerini ödediği süreçte ise ipotekli taşınmazı anlaşmalı olarak … isimli şahsa sattığını, anlaşma gereği …’in geriye kalan kredi taksitlerini ödeyeceğini, ancak …’in, üstlenmiş olduğu müvekkilinin çekmiş olduğu kredinin geriye kalan taksitleri ödemeden şüpheli tarafından söz konusu taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırdığını, müştekinin borcu ile ilgili bilgi almak amacıyla bankaya giderek şüpheli ile görüştüğünü, şüphelinin müştekiye taşınmaz üzerinde ipoteğin kaldırıldığını, borcunun sona erdiğini söylediğini, şüphelinin bu beyanı üzerine müştekinin, bankaya borcunu kalmadığını düşündüğünü, ancak şüphelinin bir çok banka müşterilerini dolandırdığı haberi çıkması üzerine müştekinin bankaya giderek borcunun olup olmadığını sorduğunda banka görevlilerinin kendisine borcunun kapanmadığını, ancak ipoteğin kaldırıldığını söylediğini beyan ettiği, ” ifadelerine yer verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece talimat yoluyla tanık olarak dinlenilen …….. taşınmaz üzerindeki ipoteğin borcun ödenmesi karşılığında kaldırılacağının ifade edilmesi üzerine borç miktarını ……….. Şubesinde banka müdürünün dahilinde 220.000,00 TL’yi …’a teslim ettiğini, ertesi gün …’ın tapuya gelerek ipoteği kaldırdığını ifade ettiği görülmektedir.
Mahkemece alacağın varlığının tespiti için bankacı bilirkişiden alınan raporda; “davacı ve davalı vekillerinin genel kredi sözleşmesine teminat niteliğindeki taşınmaz üzerindeki ipoteğin usulüne uygun mu yoksa usulsüz olarak mı, fek edildiği iddialarına yönelik olarak bu hususun ceza davası sonucunda açıklık kazanabileceği tarafımca değerlendirilmiştir.” değerlendirilmesi yapıldığı, davalı savunmalarına yönelik başkaca bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına ipoteğin fekkine ilişkin belgelerin gönderilmesi amacıyla tapu müdürlüğüne müzekkere yazıldığı görülmekte ise de bu müzekkere cevabına ilişkin belgelere dosyada rastlanılmamış olup, mahkemece davaya konu ipoteğin kaldırılmasına yönelik belgenin tapu müdürlüğünden getirtilmesi gerekmektedir. Davalı tarafın az yukarıda ceza davasına da konu olan ödeme ya da dolandırıcılık işlemine ilişkin hususlarla ilgili olarak gerektiğinde ceza mahkemesi kararı da beklenilerek banka çalışanının ve adam çalıştıran sıfatıyla bankanın davalının zararına neden olacak şekilde bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususu ile ipoteğin borcun ödenip, ödemeye bağlı olarak kaldırılıp kaldırılmadığı hususları tam olarak araştırılmadan mahkemece yazılı şekilde karar verilemesi yerinde olmamıştır.
Bu itibarla mahkemece davaya konu ipoteğin fekkine dair yazının tapu müdürlüğünden getirtilerek, davalının müşteki olduğu Kars ……. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/……..Esas sayılı ceza dosyası da getirttirilip değerlendirilmek suretiyle ipoteğin ne şekilde kaldırıldığı, davacı bankanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususlarında inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.
HMK.’nun 353/1-a-6. maddesinde “…Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması” bölge adliye mahkemesince başvuruya konu kararın esası incelemeden kaldırılmasına karar verilmesi gereken haller arasında sayılmıştır. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı biçimde izah edilen yargılamadaki eksiklikler uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz niteliktedir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında uyuşmazlığın esasının çözümü için olmazsa olmaz nitelikte delillerin usulüne uygun biçimde toplanılıp değerlendirilmediği, toplanılan bir kısım dellilerin hükme esas alınamayacak derecede yetersiz olduğu, tarafların iddia ve savunmalarının karar gerekçesinde değerlendirilmediği anlaşılmakla; HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca davanın esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, yerel mahkeme kararının, HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf peşin karar harcının davalıya iadesine,
4-İstinaf başvurusu aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği ve harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere……..tarihinde oy birliği ile karar verildi.