Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/874 E. 2022/2173 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/874
KARAR NO : 2022/2173
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2020 (Karar)
NUMARASI : 2015/395 Esas, 2020/61 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İnşaat Malzemeliri Gıda Ve Petrol Ürünleri Ticaret Sanayi Ve Pazarlama Ltd.Şti tarafından müvekkili …’ın ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin Erzurum …. AHM ‘nin 2012/… Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, Erzurum …. AHM’nin 13/02/2014 tarih 2012/… E-2014/… K sayılı kararına göre, müvekkili …’ın davalı şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verildiği, kararının 31/12/2014 tarihinde kesinleştiği, ancak müvekkiline kendi payına ilişkin herhangi bir ödemede bulunulmadığını, bu nedenlerle mahkeme kararı sonucunda davalı olan ortaklıktan çıkarılan davacının esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin tespiti sonucunda ayrılma akçesinin davacıya temerrüt faiziyle birlikte ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … İnşaat Malz. Gıda ve Petrol Ürünleri Tic. San. Ve Paz. Ltd. Şti.vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile özetle; davacının müvekkilinin şirket ortaklarının öz kardeşi olduğunu, davacının müvekkili şirkete hiçbir sermaye koymadan sırf diğer ortakların kardeşi olması nedeniyle hatıra binaen ortak edildiğini, ortaklığı süresince müvekkil şirkete hiçbir katkı sağlamadığını, şirket işleyişini olumsuz etkilediğini ve şirket menfaatine menfi hal ve hareketlerde bulunduğunu, davacı yanın şirket ortaklığından haklı nedenlerle ve mahkeme kararıyla ihraç edildiğini, sırf bu nedenle kötü niyetli olarak bu davayı açtığını, davacının davasının hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça Erzurum …. AHM ‘nin 13/02/2014 tarih 2012/… E-2014/… K sayılı kararına göre, davacı …’ın davalı şirket ortaklığından çıkarılma kararının 31/12/2014 tarihinde kesinleştiği, davacının şirketteki esas sermaye payına isabet eden ayrılma akçesinin çıkma gerçek değerinin hesaplanmasına, davalı şirketin 31/12/2014 tarihli bilanço değerleri ile davalı şirketin maddi duran varlıkları içerisinde yer alan arsa, bina, tesis, makine, cihaz ve taşıtların teknik bilirkişiler marifetiyle tespiti yapılan rayiç bedelleri esas alınmak suretiyle hesaplanması gerektiği, davalı şirketin 2014 yılına ait yevmiye defterinin açılış, kapanış tasdikleri ile kebir ve envanter defterinin açılış tasdikinin TTK’nın 64/3 ile VUK ‘un 220-222. maddeleri ile öngörülmüş esaslara uygun olarak kaydedildiği, defter kayıtlarının birbirini takip etmesi nedeniyle davalı şirket lehine delil olma niteliğini taşıdığı, ancak bilirkişi raporu esas ve ek raporu düzenlendiğinde; şirket adına kayıtlı olmayan bir kısım araçların da öz varlık tutarlarına dahil edildiği, söz konusu araçların rayiç bedelleri çıktıktan sonra öz varlık bedelinin 733.528,95 TL tutarında olduğu, davacı tarafın çıkma gerçek değerinin ise 244.485,19 TL ‘ye tekabül ettiği bu nedenle, Davacı tarafın davasının Kısmen Kabulüne, Ayrılma akçesi olan 244.485,19 TL ‘nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya ödenmesine” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararına dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda terditli hesaplama yöntemine başvurulduğunu, şirkete ait taşıt ve iş makineleri için trafik sicilinde devir işlemi görülmekte ise de bu devir neticesinde şirketin aktifinde herhangi bir artış görülmediğini, bu işlemlerin muvazaalı olduğunun, açık şekilde görüldüğünü, mahkemenin muvazaanın varlığı veya yokluğu hakkında karar vermeden taşıt ve iş makinelerinin devredildiğini ve bedellerinin şirket kasasına girdiğini, verdiği kararla desteklediğini, halbuki şirket kayıtlarında bedellerinin ödenmediğinin çok net şekilde görüldüğünü, bu nedenle bilirkişi raporundaki 1.062.777,18-TL değerinin ayrılma akçesine esas alınmasını talep ettiklerini, mahkemece faizin başlama tarihi olarak dava tarihinin kabul edildiğini, ancak faizin başlama tarihi olarak esas alınan tarihin alacağın doğduğu tarih olan ortaklıktan çıkarmanın kesinleştiği tarih olduğunu, hükmedilmesi gereken faizin de yasal faiz olmayıp avans faizi olması gerektiğini, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan raporda yapılan kıymet takdirinin fahiş olup taşınmazlar için ilgili belediyelerden öngörülen rayiç bedelin taşınır mallar için ise ticaret ve sanayi odasına müzekkere yazılarak rayiç bedelinin bildirilmesinin istenilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin bilirkişi raporunda tespit edilen değerler üzerinde ilgili mal varlıklarının davacıya devretmeye hazır olduğunu, davacı yan ile müvekkil şirket ortaklarının kardeş olup davacıya ortaklık payı olarak defalarca ödeme yapıldığını, bu nedenle resen tamamlayıcı yemin teklif edilmesi gerektiğini, eldeki dava kısmi alacak davası mahiyetinde olup dava dilekçesinde yazılı miktara dava tarihinde ıslah ile artırılan değere ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini, belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirket ortaklığından çıkarılan davacının ayrılma akçesinin tespiti ve davacıya ödenmesi talebine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde Erzurum Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/… E. sayılı dosyasında davalı şirket ortağı olan müvekkilinin haklı nedenle ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, TTK’nın 641/1 maddesine göre esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini talep ettiklerini, müvekkiline ait ayrılma akçesinin muaccel hale geldiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL talep ettiği, 28/05/2018 tarihli dilekçesi ile dava değerini 354.223,63 TL olarak ıslah ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacının şirketin diğer ortaklarının öz kardeşi olup hatıra binaen ortak edildiğini, ortaklığın yükümlülüklerine karışmamasına karşın sürekli olarak hak ettiğinden fazla kar payından aldığını ileri sürerek davanın reddini talep ettiği, mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davanın kısmen karar verildiği anlaşılmıştır.
Ortaklıktan çıkarılmasına karar verilen ortağın payı, gerçek değer hesap edilerek belirlenmelidir. Bu durumda, çıkarılan ortağın sermaye payı hesaplanırken, şirketin hüküm tarihine en yakın tarihteki sermayesinin rayiç değerinin belirlenmesi gerekir (11. Hukuk Dairesi, 2003/492E, 2003/5870 K. sayılı emsal kararı). Somut uyuşmazlıkta, davacının dava tarihinden önce Erzurum …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/… E.- 2014/… K. sayılı ilamı ile şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiş, karar 31/12/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
İstinaf talebinde bulunan davacı ve davalı vekilinin ileri sürdüğü sebepler kapsamında yapılan inceleme sonucunda, mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmadığı, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, iş bu davanın 05/01/2015 açıldığı, mahkemece yargılama sırasında alınan 20/04/2016 tarihli bilirkişi raporunda şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araçların 2015 yılı rayiç bedellerinin tespit edildiği, mali müşavir bilirkişi tarafından davalı şirketin 31/12/2014 tarihli bilançosu uyarınca şirket öz varlığının tespit edildiği, şirket sermayesinde değerlendirilmeyen araçların trafik kayıtları incelendiğinde davalı şirket tarafından satışın yapıldığı tarihler dikkate alındığında sermaye payı içerisinde değerlendirilmemesinin isabetli olduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf talebinin ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İlk derece mahkemesinin hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekil ve davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Başvuru sırasında peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu aşamasında alınması gereken 16.700,64-TL karar harcından peşin alınan 4.176,10-TL harcın mahsubu ile bakiye 12.524,54-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan taraflarca bu aşamada yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın kesinleştirme ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
7-Gerekçeli kararın tebliği ve harç ikmali işlemlerinin Dairemizce yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361 ve 362. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süresi içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere tarihinde oy birliğiyle karar verildi.