Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/552 E. 2022/2033 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/552
KARAR NO : 2022/2033
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/968 Esas, 2019/480 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden
Kaynaklanan (İtrazın İptali)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, söz konusu karara karşı davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın …. şubesi ile dava dışı borçlu ….Hafriyat İnşaat Nakl. Turzm. San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Kredi Genel sözleşmesine istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi ticar krediler açıldığını ve kullandırıldığını, davalı borçluların ise 01/05/2011 tarihli ve 1.000.000.000,00 TL sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ve ferilerinden müştereken müteselsilen sorumlu olduklarını, borcun ödenmemesi üzerine borçlu şirketin kullanmış olduğu bütün kredilerin hesapları 29/02/2016 tarihinde kat edilerek müvekkil banka alacağının muaccel hale geldiğini, kat tarihi itibariyle tespit edilen 1.024.822,63 TL borç bakiyesinin ödenmesi Beşiktaş …Noterliği’nin 17/03/2016 tarih ve …yevmiye nolu ihtarnamesi ile dava dışı asıl borçlu, davalı kefiller ve ipotek borçlusuna ihtar edildiğini, davalı borçlulara kat ihtarnamelerinin tebliğine rağmen müvekkil banka alacağının ödenmemesi üzerine muaccel hale geldiğini, Erzurum …. İcra Dairesinin 2016/……. esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalı borçluların yetkiye ve borca itiraz ettiklerini, bunun üzerine icra takibinin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu, bu nedenle; Erzurum …. İcra Dairesinin 2016/….. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesine karar verilmesini mahkememizden talep ve etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin en başta akdedilen Genel Kredi Sözleşmesine sadece imzalarını attıklarını, iradeleri 30.000,00-TL – 35.000,00-TL tutarında çıkması düşünülen krediye kefil olmak olduğunu, ancak kredi çıkmadığını ve kefilliklerinin son bulduğunu, sonraki ayda ise 35.000,00-TL civarında bir kredi çıktığını, bu kredinin de ödenerek kapatıldığını, dolayısıyla müvekkilinin hiç bir şekilde davacı bankaya borcu olmadığını, davanın reddi ile takibin iptalini, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Tüm dosya kapsamından; Davacı tarafça bankanın ….. şubesi ile dava dışı borçlu ….Hafriyat İnşaat Nakl. Turzm. San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Kredi Genel sözleşmesine istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi ticar krediler açıldığını ve kullandırıldığı, davalı borçluların ise 01/05/2011 tarihli ve 1.000.000.000,00 TL sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları, Grafoloji bilirkişi raporu gereğince davalıların bu sözleşmedeki imzaların kendilerine ait olduğu, borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ve ferilerinden müştereken müteselsilen sorumlu oldukları, borcun ödenmemesi üzerine borçlu şirketin kullanmış olduğu bütün kredilerin hesapları 29/02/2016 tarihinde kat edilerek müvekkil banka alacağın muaccel hale geldiği, kat tarihi itibariyle tespit edilen 1.024.822,63 TL borç bakiyesinin ödenmesi Beşiktaş …. Noterliği’nin 17/03/2016 tarih ve …..yevmiye nolu ihtarnamesi ile dava dışı asıl borçlu, davalı kefiller ve ipotek borçlusuna ihtar edildiği, davalı borçlulara kat ihtarnamelerinin tebliğine rağmen müvekkil banka alacağının ödenmemesi üzerine muaccel hale geldiği, Erzurum ….. İcra Dairesinin 2016/….. esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlattıkları, davalı borçluların yetkiye ve borca itiraz ettikleri, bunun üzerine icra takibinin durduğu, yapılan itirazın haksız olduğunu bu nedenle ; Erzurum …..İcra Dairesinin 2016/….. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline karar verilmesi talepli dava olduğu, davalı tarafın yetki itirazının 21/04/2017 tarihli ilk celsede belirtilen gerekçelerle yetki itirazının reddine karar verildiği, dosyanın talimatla bankacılık hesap uzmanı bilirkişiye tevdii üzerine, dosya kapsamı Kredi Genel Sözleşmesi ve dosyadaki tüm belge ve bilgilerle usul ve yasaya uygun olarak düzenlenmiş olduğu,
Taraflar arasında yapılan kredi için karşılık çek ve tazmin dekontu ibraz edilemediğinden, ……., ….., ……, nolu krediler için takibin iptaline, takip talebinde bilirkişi raporu hesaplamalarına nazaran takip talebi ile bağlı kalınarak; ……., ………, ……., ………,……., ,……., ………, ………, ……, …….., nolu kredilerin her biri için 1.200,00 TL asıl alacak, 28,11 işlemiş faiz ( %26,355 temerrüt faizi ), 1,41 TL (% 5 BSMV ) olmak üzere toplam 1.229,52 TL üzerinden takibin devamına, …… nolu kredi için 1.290,00 TL asıl alacak, 30,22 işlemiş faiz ( % 26,355 temerrüt faizi ), 1.51 TL ( % 5 BSMV ) toplam 1.321,73 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin takibin iptaline, …… nolu kredi için, 848.476,05 TL asıl alacak, 84.105,39 TL ( işlemiş % 17,57 akdi faiz), 19.876,97 TL ( % 26,355 oranı ile temerrüt faizi ) 1.531,50 TL ( % 5 BSMV ) olmak üzere toplam 953.989,91 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin takibin iptaline, ……. nolu kredi için, 17.865,11 TL asıl alacak, 1.662,96 TL ( işlemiş % 15 akdi faiz ), 418.52 TL işlemiş faiz ( %26,355 temerrüt faizi ), 104.08 TL ( % 5 BSMV ) olmak üzere toplam 20.050,67 TL üzerinden takibin devamına, Asıl borçlu hakkında Erzurum ….. İcra Müdürlüğü’nün 2016/…….Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle yapılan takip nedeniyle takipte tekerrür olmamak kaydıyla tahsiline, alacak belirli ve likit olmadığı” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Borçluların Erzurum ……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/……. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu yasal dayanaktan yoksun haksız itirazının iptali istemiyle açmış oldukları davada yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen kararda aleyhlerine olan kısımların usul ve yasaya aykırı olup kaldırılması/bozulması gerektiğini, müvekkili bankanın …… şubesi ile dava dışı borçlu …..Harfiyat İnşaat Nakl. Turizm San. Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Kredi Genel Sözleşmesine istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi ticari krediler açılarak kullandırıldığını, davalı borçlular ise 01.05.2011 tarihli ve 1.000.000.000-TL bedelli kredi genel sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarından borcun tamamından ve işleyecek temerrüt faizi ve ferilerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, yerel mahkeme ilamında ………., ………., ……. no’lu çek yaprak bedelleri hakkında karşılıksız çek ve tazmin dekontu ibraz edilmediği ve bu sebeple hesaplamalrın yapılamadığı gerekçesiyle çek yaprak bedelleri hakkında devam olunan icra takibinin iptaline karar verildiğini, taraflarınca karşılıksız çıkan ve ödemesi yapılan iş bu çeklere ilişkin tazmin ve ödeme de dahil olmak üzere tüm bilgi ve belgelerin mahkemeye sunulduğunu yerel mahkemece delillerin toplanmadan ve taraflarınca mahkemeye sunulan delillerin değerlendirmeye alınmadan anılan çeklere ilişkin yürütülen takibin iptaline karar verildiğini, Erzurum ……. İcra Müdürlüğü’nün 2016/…..E. Sayılı dosyasında takibe konu olan müvekkili bankanın asıl alacak tutarının 883.231,16.-TL olmasına rağmen bilirkişi raporunda hatalı ve eksik hesaplamalar ile müvekkili bankanın asıl alacağının 879.631,16.-TL olarak hesaplandığını, yerel mahkemece de bu oran üzerinden müvekkili bankanın asıl alacağının kabul ettiğini ve buna göre karar verdiğini, mahkemece verilen asıl alacağa ilişkin bu kararın kabul edilmesini mümkün olmadığını, müvekkili bankanın asıl alacağının 883.231,16.-TL olarak belirlenmesi gerektiğini, yerel mahkeme ilamında; ……….., ………., ………., ………, …………, …………, ………, ………, …….., …….., ………… no’lu kredilerin temerrüt faiz oranlarının yanlış hesaplandığını, temerrüt faizi oranın %39 olması gerekirken mahkemece hatalı bir şekilde temerrüt faizi oranın %26,355 olarak dikkate aldığını ve hesaplamaları bu oran üzerinden faiz yürütülerek müvekkili banka aleyhine düşük oranda faiz hesaplaması yapıldığını, ……. no’lu kredi için yerel mahkeme ilamında akdi fazi oranın %17,57 ve temerrüt faiz oranın ise %26,355 olarak hesaplandığını, mahkemece bu kredi için faiz hesaplamalarında hataya düşüldüğünü, ………. no’lu kredi için yerel mahkeme ilamında akdi fazi oranın %15 ve temerrüt faziz oranın ise %26,355 olarak hesaplandığını, mahkemece bu kredi için de faiz hesaplamalarında hataya düşüldüğünü, davalı tarafın kötü niyetli olarak bile bile çeşitli yazı ve imza örneklerine itiraz ettiğini, yine kötü niyetli olarak takibi uzatma amacıyla haksız ve yasal dayanaktan yoksun gerekçeler ileri sürerek bankanın alacağını sürüncemede bıraktığını ve kamu bankası olan müvekkili bankayı zarara uğrattığını, anılan nedenlerle davalılar aleyhine takip konusu alacaklarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına da hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca yerel mahkeme ilamında yargılama giderlerine ilişkin oluşturulan hükümlerde de müvekkilli banka aleyhine hatalar olduğunu, belirterek kararın kaldırılası istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin gerekçeli kararın delillerin değerlendirilmesi ve kanaat kısmında bilirkişi raporuna dayanarak açılan davanın kısmen kabulüne karar verdiğini, delillerle ortaya konulmasına rağmen yerel mahkemenin kağıt üstündeki usulsüz girişimi bankanın legal bir işlemi olarak izah ettiğini, davaya cevap dilekçelerinde kefalet sözleşmesinin müvekkilleri tarafından imzalandıktan sonra nasıl şekillendirildiğini, sözleşmenin tanzim tarihi dikkate alındığında yetkisiz ………. tarafından kaşelerin altına imza atıldığını, aslında yetkisiz kişilerden … yetkili hale geldikten sonra geriye dönük yetkisiz olduğu döneme ait bir sözleşmeye şirket yetkilisi olarak imza attığını belirttiklerini ve çıplak gözle görülebilecek şekilde bu hususu mahkemenin önüne yazılı delillerle sunduklarını, …’ın Mayıs ayında imza attığının açıkça fark edildiğini ve bankanın da bilgisiyle usulsüz şekilde tanzim edildiğini, genel kredi sözleşmesinde belirtilen 1.000.000,00-TL sözleşme bedeli gerçekte var olan bir alacak olmadığını, müvekkilinin de bu şekilde bir alacağa iradi olarak kefil olmadığını, bu sözleşme hükümlerine göre müvekkilinden 1.000.000,00-TL kefalete imza attığının iddia edildiği, içeriği kendileri tarafından doldurulup talepte bulunulması davacı tarafın kötü niyetini açıkça gösterdiğini, kefalet ile ilgili bir uyuşmazlığın çözümü için asıl alacak konusunda bir ihtilaf olmaması gerektiğini, alınan bilirkişi raporunda ise yetkisiz kişi tarafından şirket adına kredi sözleşmesi imzalanması hususu dikkatle incelenmediğini, kredi sözleşmesinin usulen incelenmeden esasına girilmeden rapor hazırlandığını, yerel mahkemecede bu rapor doğrultusunda hüküm kurulduğunu, davacı banka ile kefalet sözleşmesinin imzalandığı tarihte müvekkillerinin 30.000,00 -35.000,00-TL civarındaki kredi sözleşmesine kefil olma amacı taşıdıklarının 20.06.2011 tarihinde …Hafriyata çıkarılan krediden ve tutarından anlaşıldığını, netice olarak BK. kapsamında geçerli bir borç ilişkisi ve kefalet ilişkisi kurulmadığından sözleşmenin mutlak butlan ile sakat olduğunu, müvekkillerinin iş bu dava ile ve kefalet sözleşmesinden borçtan sorumlu tutulamayacağını, dolayısı ile müvekkillerinin hiç bir şekilde davacı bankaya borcu olmadığını, bankanın tüm bu işlemleri bilerek, isteyerek, haksız ve kötü niyetli şekilde yaptığını, bu nedenle yerel mahkemenin hatalı kararının kaldırılması ile davanın reddi ve takibin iptaline karar verilmesi ile müvekkilleri aleyhinde takip yapmakta haksız ve kötüniyetli olması nedeniyle davacı bankanın müvekkillerine alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ederek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamı itibariyle, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu …..Hafriyat İnşaat Nakl. Turzm. San. Tic. Ltd. Şti arasında 01/05/2011 tarihli, 1.000.000,00 limitli kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödenmemesi üzerine, borçlulara Beşiktaş ……. Noterliği’nin 17/03/2016 tarih ve …….sayılı hesap kat ihtarının gönderildiği, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine Erzurum ….. İcra Müdürlüğünün 2016/….. Esas sayılı icra takip dosyası ile, 883.231,16 TL asıl alacak, 182.288,88 TL işlemiş temerrüt faizi, 9.114,44 TL BSMV, 4.887,00 TL masraf olmak üzere toplam 1.079.521,48 TL alacağın tahsilinin talep edildiği, davalı borçlular tarafından sözleşmedeki kredi limitinin 1.000.000 TL olarak bilgileri dışında ilave edildiği beyan edilerek borca itiraz edildiği, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanunun 484. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve kefilin bu sözleşmede sorumlu olacağı miktarın gösterilmesine bağlıdır.
6098 sayılı TBK.nın 583/1.maddesine göre, kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır.
Somut olayda, dava konusu 01/05/2011 tarihli kredi sözleşmesi imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu uyarınca kefalet limitinin gösterilmesi yeterli olup, ayrıca kefillerin kendi el yazısı ile belirtmesi şartı bulunmamaktadır. Her ne kadar davalılar iradelerinin 30.000,00TL tutarlı ihtiyaç kredisine kefil olmak olduğu yönünde olduğunu, bankanın kötü niyetli olarak kredi limitini 1.000.000,00 TL olarak sonradan doldurduğunu beyan etmiş iseler de, dosya kapsamı itibariyle davalıların iddialarının ispatlanamamış olduğu, bu nedenle kefaletin geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan inceleme de;
Davacı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan sözleşmenin 19. maddesinde, temerrüt durumunda temerrüt faiz oranın bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına bu oranın %50’sinin ilavesi suretiyle bulunacak oranda uygulanacağı düzenlenmiştir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13/01/2015 tarih 2014/14648 esas 2015/137 karar sayılı emsal içtihadı ve diğer emsal içtihatları gereğince davacı bankanın alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranının davacı bankaca fiilen uygulanan faiz dikkate alınmak suretiyle hesaplanması gerektiği, bilirkişi raporunda BCH hesabına fiilen uygulanan yıllık %17,57 faiz oranı da en yüksek akdi faiz oranı olduğundan temerrüt faizinin yıllık %17,57 akdi faiz oranına %50 ‘sinin ilavesiyle bulunan %26,33 oranı olacağı, davacı bankanın TCMB bildirdiği yıllık %26 akdi faiz oranına %50’sinin ilavesiyle %39 temerrüt faizi talebinin Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu belirtilerek hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. İspat yükünün davacı banka üzerinde olduğu gözetilerek, banka alacağı yönünden temerrüt tarihi itibariyle bankanın kendi müşterilerine fiilen uyguladığı, aynı nitelikteki kredilere uygulanan faiz oranı denetime uygun şekilde belirlenip bu oran üzerinden sözleşme hükümlerine göre temerrüt faiz oranı ve miktarı belirlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
İİK’nın 67. maddesi uyarınca, itirazın iptali davasında borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi gerekmektedir. Bu kapsamda takip ve dava konusu alacağın likit olduğu açıktır. Davacı yararına İİK’nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle bu talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf isteminin kısmen kabulüne, sair itirazlarının reddine, mahkemece verilen kararın HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, davalılar vekilinin istinaf isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 01/11/2019 tarih ve 2016/968 Esas, 2019/480 Karar sayılı kararının HMK’nın 355, 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Dava dosyasının HMK’nın 355, 353/(1)-a maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4- Taraflarca yatırılan istinaf peşin harcının taraflara iadesine,
5-İstinaf başvurusu aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai kararla hüküm altına alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere ……… tarihinde oy birliği ile karar verildi.