Emsal Mahkeme Kararı Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/522 E. 2022/1274 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ERZURUM
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/522
KARAR NO : 2022/1274
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ERZURUM ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019 (Karar)
NUMARASI : 2016/809 Esas, 2019/623 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/09/2009 tarihinde … plaka sayılı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucunda araçta yolcu konumunda bulunan davacı …’ın yaralandığını ve % 18 oranında malul kaldığını, dava dışı araç sürücüsü …’ın kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda … numaralı hasr dosyası üzerinden 33.368,00.-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu, şimdilik 1.000,00-TL iş göremezlik tazminatının davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hasar dosyasına sağlanan aktüerya raporu uyarınca, davacıya 09/11/2010 tarihinde 33.638,00.-TL ödeme yapıldığını, davacının sigorta şirketini ibra ettiğini, ibra belgesinin iptali için gerekli olan iki yıllık sürenin geçirildiğini, kusur tespiti yapılması gerektiğini, aktüerya raporu alınması gerektiğini, hatır taşımacılığı indirimi yapılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
YEREL MAHKEME KARARI;
Mahkemece, “… Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 11/09/2009 tarihinde … plaka sayılı aracın yaptığı tek taraflı trafik kazası sonucunda araçta yolcu konumunda bulunan davacı …’ın yaralanması neticesinde mahkememizde dava açıldığı, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından aldırılan kusur raporunda, … plakalı araç sürücüsü …’ın kusursuz olduğu, aracın sağ ön aksının çıkmasının olayın oluşu üzerine % 100 oranında etkili olduğunun tespit edildiği, davacı sigorta şirketinin gerçekleşen kaza nedeniyle kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından aldırılan maluliyet raporu doğrultusunda aldırılan Aktüerya Bilirkişisi raporuna göre; rapor hesap tarihi esas alındığında davacının karşılanmamış bakiye zararının 7.849,45.-TL olduğunun tespit edildiği, her ne kadar taraflar arasında ibraname düzenlenip bir kısım ödeme yapılmış ise de, davacının zararının maluliyetine ilişkin olduğu, gerçek zararın tespiti için zarar hesaplaması yapılırken maluliyet raporunun alındıktan sonraki tarihte düzenlenen aktüerya raporunun esas alınması gerektiği, kaldı ki vücut üzerindeki zararın her geçen gün artmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, açıklanan nedenlerle de davacının gerçek zararının rapor hesap tarihindeki zarar olduğu, bu nedenle genel zaman aşımı süresi içerisinde davanın açılmış olması nedeniyle; düzenlenen ibraname yüzünden hak kaybına uğramasının genel hukuk ilkeleriyle bağdaşmayacağı, Cumhuriyet Başsavcılığı Soruşturma evrakları incelendiğinde; …’ın ” 10/09/2009 günü akşam uçakla Almanyadan gelen … isimli köylümü almak üzere akrabaları ………, …….., ….., ……, ……. ve … ile birlikte ……..’e ait şoförlüğünü yaptığım ……… plakalı araç ile Erzurum’a gittik.” yönünde ifade vermesinden anlaşılacağı üzere davacının söz konusu araçta hatır için taşındığı anlaşılmakla, davacının kaza nedeniyle uğradığı toplam 7.849,45.-TL zarardan, araçta hatır için ücretsiz taşınması nedeniyle Türk Borçlar Kanunu’nun 51’nci maddesi uyarınca takdiren % 20 oranında indirim yapılmak suretiyle 6.279,56.TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle “DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE; Davacının kaza nedeniyle uğradığı toplam 7.849,45.-TL zarardan, araçta hatır için ücretsiz taşınması nedeniyle Türk Borçlar Kanunu’nun 51’nci maddesi uyarınca takdiren % 20 oranında indirim yapılmak suretiyle 6.279,56.TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine;” şeklinde karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu olayda taşımanın bedelsiz hatır taşımacılığı olduğunu gösteren bir emare olmadığını, taşımanın bedel karşılığında yapıldığını, bu nedenle hatır taşımacılığı indiriminin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, faiz başlangıç tarihinin objektif eksilmenin gerçekleştiği tarih olarak esas alınmaması halinde objektif eksilmenin kısmi olarak giderildiği, davalı şirketin ödeme yaptığı 09/11/2010 olarak kabul edilmesi gerektiğini, aleyhlerine hükmedilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilli olan ……Sigorta A.Ş.’nin ticaret ünvanının ……Sigorta A.Ş. olarak değiştiğini, davacının müvekkil sigorta şirketine sigortalı olan … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu, dava konusu kaza neticesinde davacının iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri tazminatının ödenmesini talep ettiğini, müvekkil şirkete sigortalı aracın %100 kusurlu olduğunun tespiti ile davacı lehine iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini, davanın 2 yıllık zaman aşımı dolduktan sonra açıldığını, bu nedenle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, kazadan sonra tespit edilen tazminat miktarı olan 33.638,00-TL’nin 09/11/2010 tarihinde davacı tarafa ödendiğini, bu nedenle davacının müvekkil şirketi ibra ettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ödeme tarihi itibariyle davacının bakiye tazminat alacağının olmadığının tespit edilmesine rağmen rapor tarihi itibariyle tespit edilen tazminat rakamı üzerinden hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davacının zararının müvekkil şirket tarafından karşılanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, ıslah dilekçesi ile artırılan kısım zaman aşımına uğradığını, fazlaya dair haklar saklı tutulmasına rağmen saklı tutulan bu hakkın asıl davanın tabi olduğu zaman aşımı süresine tabi olduğunu, bu nedenle ıslahla artırılan kısmın 8 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra talep edildiğini, bu nedenle ıslahla artırılan kısmın zaman aşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
UYUŞMAZLIĞIN TESPİTİ, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan işgöremezlik tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda davacı, tek taraflı kazada yolcu olduğu araçta yaralandığı ve malul kaldığı iddiasıyla işgöremezlik tazminatı talep etmiş, mahkemece davacının zararının rapor tarihindeki zarar olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, tazminata kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, davalı ise dava tarihinden önce davacıya ödeme yapılıp ibraname alındığı ve ödeme tarihi itibariyle de davacının zararının karşılandığı ileri sürülmüştür.
Davalı sigorta şirketince sunulan ibranamenin incelenmesinde davacıya 09/11/2010 tarihinde 33.638 TL ödeme yapıldığı anlaşılmakta olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde de ödeme tarihi itibariyle davacının gerçek zararının 24.708,66 TL olarak hesaplandığı ve ödeme tarihi itibariyle davacının bakiye zararının bulunmadığı belirtilmiş olup, davalı sigorta şirketince dava tarihinden önce yeterli ödemenin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yine 2918 sayılı yasanın 111/2 . Maddesindeki ” Tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir. ” düzenlemesi gereğince ibraname tarihinden itibaren 2 yıllık süre içinde de dava açılmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan davalı vekili istinaf talebinin reddi gerekir.
Davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup bu nedenle davacı vekilinin faize yönelik istinaf talebinin de reddi gerekir.
Ne var ki HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği belirtilmiş olup anılan yasal düzenleme uyarınca davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile mahkemece verilen kararın kaldırılarak yerine esasa ilişkin yeniden hüküm tesisine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenle;
I-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
II- Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
KALDIRILAN KARARIN YERİNE YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
“1-Davanın REDDİNE, ,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 52,70 TL harcın mahsubu ile 28,00 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 300,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Karar kesinleştikten sonra kalan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi, Yönetmeliğin 207/1. maddesi ve HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesi gereğince Yazı İşleri Müdürü tarafından yatırana iadesine, ” şeklinde yeniden HÜKÜM TESİSİNE,
III-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
IV-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınan istinaf karar peşin harcının davalıya iadesine,
V-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına ,
VI- Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30-TL başvurma harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
VII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VIII-İİK 36. Maddesi gereğince istinaf aşamasında davalı tarafından tehiri icra talebi uyarınca yatırılan teminatın iadesine,
IX-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi/ikmaline ilişkin işlemlerin mahal mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.